Dansın Dehası: Anna Pavlova

16.02.2019
Dansın Dehası: Anna Pavlova

‘’Eşsiz Pavlova’’ ve ‘’Dansın Dehası’’ olarak bilinen Anna Pavlova, hem Amerika’da hem de dünyada efsanevi bir balerindir. 20. yüzyılın başlarındaki Amerikan izleyicileri için Pavlova, dansın ve balenin sembolü olmuştur. Performansları halkın hayal gücüne hitap etmiş, geleceğin sayısız dansçılarına ilham vermiştir ve yeni bir izleyici kitlesi yaratmıştır. Gelin, bu balerini yakından tanıyalım.

Zamanının en iyi balerini olan Anna Pavlova, 12 Şubat 1881’de Rusya, St. Petersburg’da doğdu. Mariinsky Tiyatrosu’nda ilk performansı olan Uyuyan Güzel’i oynadığında sekiz yaşındaydı. Bu performansı onu oldukça büyüledi ve kariyerine bir balerin olarak devam etme kararı aldı. Pavlova, on yaşına geldiğinde Bale İmparatorluk Okulu’nun Mariinsky Tiyatrosu’nda okudu. Diğer baletlerle birlikte Le Corsaire, Uyuyan Güzel, Don Kişot, Paquita ve Giselle gibi solo roller üstlendi. Pavlova, sanatını kendisi gibi harika dansçı olan öğretmenlerden öğrendi ve Rus İmparatorluk Balesi’nden 1899’da mezun oldu.

Anna Pavlova, 1907 yılında birkaç dansçı ile birlikte Avrupa gezisine çıktı ve Riga, Stockholm, Kopenhag, Berlin ve Prag’a gitti. Çok fazla takdir edilen bir balerindi ve 1908’de başka bir tura daha katıldı. Sergey Diyagilev Paris’te tarihi bir Ballets Russes adlı bir şirket kurduğunda, Anna Pavlova 1909 yılında Fransa’ya gitti. Kısa bir süre önce orada ve daha sonra Londra’da bir şirketle birlikte çalıştı. Ancak yaptığı seyahatlerde kazandığı bağımsızlık deneyiminden dolayı burada da daha fazla çalışmadı.

Anna Pavlova’nın 1914’te başlayan bağımsız turları, onu dünyanın uzak bölgelerine götürdü. Pavlova’nın seyahatleri, daha önce hiç bu sanat tarzı ile tanışmamış dünya bölgelerine baleyi tanıttı ve “dans misyoneri” olarak tanındı. Şirketi Japonya, Çin, Filipinler, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, Mısır, Güney Afrika, Kanada, Meksika, Porto Riko, Brezilya, Peru, Arjantin ve tüm Avrupa’da sahne aldı. Seyahatleri sırasında bölgesel dans formlarına katıldı ve gittiği yerlerdeki halkları kendi zengin dans geleneklerini keşfetmeleri için cesaretlendirdi. Hindistan gezileri sırasında Hint klasik dans formlarının yeniden canlanmasında kilit rol oynayan Uday Shankar ve Rukmani Devi ile çalıştı. Seyahatleri ayrıca Pavlova’ya koreografik ilham kaynağı oldu; Hindistan, Japonya ve Meksika’daki bölgesel dans formları konusundaki deneyimlerine dayanarak “Radha ve Krishna”, “Ajanta Frescoes”, “Hindu Wedding”, “Oriental Impressions” ve “Mexican Dances” i yarattı.

Eşsiz Pavlova düzenlediği turlar dışında, 28 Şubat 1910’da bale yönetmeni olan Mikhail Mordkin ile New York’ta bulunan Metropolitan Opera Binası’nda sahneye çıkışı onu ciddi ve popüler bir konuma yükselti. New York Times’da dans eleştirmeni olan Carl Van Vechten, Pavlova için izleyicinin verdiği coşkulu tepkinin ‘’ Bu tiyatroda nadiren birisine verilen türden.’’ olduğunu söyledi. Ayrıca bale performansı için, ideali kavrayan bir dansçıyı bulmanın zor olduğunu belirtti. Pavlova’nın Mordkin ile sahneye çıkışı “Metropolitan Opera Binası’nın ilk dans patlaması” olarak nitelendirildi ve baleye ilgi duyulmaya başlandı. New York izleyicileri, 1840’larda Fanny Elssler ve Carlotta Grisi de dâhil olmak üzere geçmişte bale dünyasının uluslararası yıldızlarını ağırlarken, daha önceki sanatçılar bu sanat formunda bir başarı gösteremediler. Oysa Pavlova’nın bu çıkışı ABD’de “bale döneminin başlangıcı” olarak belirlendi.

Anna Pavlova’nın amacı aslında bale sanatında yenilik getirmek değil, dünyadaki klasik balenin güzelliklerini göstermekti. Bu yüzden Pavlova, genellikle eski moda ve muhafazakâr bir balerin olarak sınıflandırılıyordu. Fakat yine de tarihe yenilikçi karakteriyle yazıldı. Dünyanın dört bir yanını dansıyla etkilemesinin yanı sıra unutulmuş dans biçimlerinin canlandırılmasındaki rolü büyüktü. ‘’Bale’’ kavramının sınırlarını çizmekte ciddi bir çaba gösterdi ve kadınlar için yeni ve güçlü bir uğraş ortaya koydu.

Pavlova bir solunum hastalığına yakalandığını öğrendiğinde Lahey’de yeni bir tura başlamak üzereydi. Ameliyat olması gerekiyordu ama ameliyat olursa bir daha asla dans edemeyecekti.  “Eğer bir daha dans edemeyeceksem ölmeyi tercih ederim.” dedi ve ameliyatı reddetti.  23 Ocak 1931’de solunum hastalığından öldüğünde 50. yaş gününden hemen önceydi. Dünyadaki en tanınmış insanlardan biriydi. O ve adı neredeyse bale kelimesiyle eş anlamlıydı. Gezdiği birçok ülkede “Eşsiz Pavlova” ve “Dansın Dehası” olarak tanınan bir ünlüydü. Bugün ilham verici bir kişilik olarak hatırlanıyor. Bu belki de en çok ‘’The Dying Swan’’ adlı kısa ama etkili solosu ile ilişkili olsa da, yaptığı seyahatler ile bale sanatını henüz bilmeyen yerleri bale ile tanıştırdı. Kesinlikle bale tarihinde iz bırakan ve kısa sürede parlayan bir yıldız…

Kaynakça

1. Walker, Katherina Sorley ve The Editors of Encyclopaedia Britannica.  Anna Pavlova. (20 Temmuz 1998). Encyclopædia Britannica İngilizce Genel Kültür Ansiklopedisinden alındı:  https://www.britannica.com/biography/Anna-Pavlova

2. Weeks, Lindsey Grites. Anna Pavlova (1881-1931). Dance Heritage Coalition adresinden alındı: http://www.danceheritage.org/treasures/pavlova_essay_weeks.pdf

3. Fisher, Jennifer. (2012). The Swan Brand: Reframing the Legacy of Anna Pavlova. Dance Research Journal, 44(1), 50-67.

4. https://tr.wikipedia.org/wiki/Anna_Pavlova

5. Van Vechten, Carl. Carl Van Vechten’in Dans Eleştirileri: I. Bölüm – New York Times İçin Yazılan İncelemeler”, Dance Index, ed. Baird Hastings, Lincoln Kirstein, Paul Magriel ve John Martin, sayfa 144-156. New York Times’ta 10 Kasım 1909 – 20 Aralık 1911 tarihleri arasında isimsiz olarak yayımlandı.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.