Sevginin Deliğinden Çıkardığı Yılan: Şahmeran

Sevginin Deliğinden Çıkardığı Yılan: Şahmeran

Güney, Orta ve Doğu Anadolu masallarında rastlanan; bellerinden aşağısı yılan, yukarısı ise insan şeklinde tanımlanan ve insanlara deva olan doğaüstü yaratıklara Maran adı verilmektedir. Barış içinde yaşayan bu yılanlar, akıllı ve şefkatlidir. Yılanların kraliçelerine ise Şahmeran denir.

Şahmeran ile Cemşab’ın Tanışması

Efsaneye göre, Şahmeran’ı gören ilk insan, geçimini odun satarak sağlayan fakir bir ailenin oğlu Cemşab olmuştur. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler. Balı çıkarmak için Cemşab’ı aşağıya indiren arkadaşları, paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada gördüğü delikten ışık sızdığını fark eder ve cebindeki bıçak ile deliği büyüttüğünde ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girmiş olur. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler, bir havuz ve pek çok yılan görür. Havuzun başındaki tahtta süt beyaz vücutlu bir yılan oturmaktadır. Süt beyaz vücutlu Şahmeran, Cemşab’a kendisini gördüğü için yeryüzüne çıkamayacağını söyler. Cemşab bu durumu kabullenerek senelerce bahçede kalır ve Şahmeran’ın güvenini kazanır. Şahmeran ona tıp biliminin henüz bilinmeyen yanlarını anlatır. Cemşab, yıllar geçtikçe ailesini özlemeye başlar ve ailesine gitmek için Şahmeran’a yalvarır. Bu durumu fark eden Şahmeran da kendisini salıvereceğini; ancak kendisinden yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister ve toplu yerlerde yıkanmaması için Cemşab’ı tembihler. Çünkü uzun yıllar Şahmeran ile yaşamanın sonucunda Cemşab’ın vücuduna su değdiğinde, derisinin pullanıp parlayacağını öngörmektedir.

“İhanet”

Şahmeran’a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran’ın yerini kimseye söylemez. Bir gün ülkenin padişahı hastalanır ve vezir, hastalığın çaresinin Şahmeran’ın etini yemek olduğunun haberini salar. Askerler herkesi toplayarak hamama götürürler. Cemşab ise Şahmeran’a verdiği sözü hatırlayarak hamama girmek istemez. Ancak askerler onu zorla suya sokunca Cemşab’ın vücudunun pullarla kaplandığını görürler ve Cemşab’ı vezirin huzuruna götürürler. Günlerce süren işkencelerden sonra Cemşab, Şahmeran’ı öldüreceğini söyleyerek yanına gider ve Cemşab’ın anlattıkları karşısında Şahmeran: “Ölümümün senin elinden olacağını zaten biliyordum.” diyerek kendisini öldürmesini; ancak bunun gizli tutulmasını ister. Çünkü öldüğü duyulursa dünyadaki bütün yılanlar, insanlardan öç almaya kalkacaklardır. Daha sonra Şahmeran “Kuyruğumun suyunu kaynat ve vezire içir ki kısa zamanda ölsün. Gövdemin suyunu kaynat ve krala içir ki iyileşsin. Kafamın suyunu kaynat ve iç ki Lokman Hekim olasın” diye ekler. Cemşab, Şahmeran’ın dediklerini yapar ve kötü kalpli vezir kuyruktan kopardığı parçayı ağzına atar atmaz oracıkta can verir. Vezir ölür, kral iyileşir ve Cemşab da Lokman Hekim[1] olur.

 

Vicdan Azabı

Şahmeran’ı kaybetmenin acısına dayanamayan Cemşab, suçluluk duygusunun verdiği acıyla Şahmeran’la karşılaştığı mağaraya gitmeye karar verir. Mağarada karşılaştığı bilge yılan: “Şahmeran senin için kendini feda etti. Onun bilgeliği ve ruhu senin bedenindedir. Sen gezdikçe bütün canlılar seninle konuşacak ve sana kendi sırlarını verecekler. Yılanlar ise senin muhafızlığını yapacaklar. Sen de bu bilgileri insanlara ver.” diyerek mağaranın karanlığında kaybolur. Lokman Hekim, yıllarca hiç durmadan gezer. Çiçekler, otlar ona hangi hastalığa iyi geleceklerini fısıldarlar. Lokman Hekim aylar boyunca dağlarda, ovalarda ölümsüzlük ilacını ararken bir gün bir dağın yamacında uyuyakalır. Rüyasında bir ses ona ‘’Bunca zamandır arayıp bulamadığın ilaç bende, bu ilaçla birlikte insana ve hayvana ölüm olmayacak!’’ der. Tüm bunları izleyen Tanrı ise Cebrail’i “Lokman Hekimin ölümsüzlüğün sırrını insanlara götürmesine engel ol.” diyerek tembihler. Bunun üzerine Cebrail Lokman Hekim’in kitabını elinden alarak Ceyhan’ın sularına bırakır ve suya dökülen ölümsüzlük iksiri de Adana’da yetişen her ağaçta, her çiçekte, her meyvede insanlara sağlık vermeye devam eder. Efsaneye göre bu yüzden Adana toprakları, her bakımdan verimli ve her topraktan cömerttir. Meyvenin en tatlısı, çiçeğin en güzel kokulusu, ağacın en yeşili, otun en çeşitlisi Çukurova topraklarında yetişir.

Yazar Değerlendirmesi

Şimdilerde Şahmeranlar ve Cemşablar

“Efsaneler ölmez, şekil değiştirir” ve inandığımız, güvendiğimiz insanlar uğruna kendimizden, şahı olduğumuz her durum ve duygudan vazgeçebilecek kadar çok sevmek ruhumuzun derinlerine işlenmiştir. İçinde bulunduğumuz mağaramızdan çıkmamız için sevgi yeterli gelmiştir. Hâlbuki efsaneye göre; Cemşab, ihanete uğrayarak kuyuya atıldı, kendisinin yaralandığı yerden Şahmeran’ı da yaraladı. Tüm sevgi ve imkânlarını kendisi için seferber eden Şahmeran’dan ayrılırken de, yerini vezirin askerlerine söylerken de onlara ihanet etti. Şahmeran’ın ölürken bile hem yılanları, hem yılanların öcünden insanları hem de hekim olması için Cemşab’ı koruma çabası, dünyaya inanmamızı sağlayan o yegâne umut kırıntısı olabilir.

Efsaneye göre Şahmeran’ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından Tarsus ve bölgesinin bir gün istila edileceği rivayet edilir.

Şahmeran Hamamı, tarihî bir özelliğe sahip olmasının yanı sıra yılanların şahı olarak bilinen Şahmeran’ın öldürüldüğü yer olduğuna inanılması nedeniyle halk arasında önemli bir yere sahiptir. Hamamın göbek taşında ve iç kısımdaki duvarlarında görülen hafif kırmızıya yakın rengin, burada öldürüldüğü düşünülen Şahmeran’ın kanından geldiğine inanılmaktadır.

[1] Kur’an’da ve halk efsanelerinde bahsi geçen, hikmet sahibi olduğuna inanılan kişi.

Yazar: Gizem Akşahin
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi. (1992). “Ansiklopedi Maddesi”, 20,  223. Ana Yayıncılık. A.Ş.
  • Black, J.G. (2003). Mezopotamya Mitolojisi Sözlüğü. İstanbul: Aram.
  • Binyazar, A. (2003). Halk Anlatıları. İstanbul: Can.
  • Karakurt, D. (2011). Türk Söylence Sözlüğü. Türkiye: E-Kitap.
  • Onaran, A. Ş. (1997). “Önsöz”. Binbir Gece Masalları [I.Cilt], Çev. Alim Şerif Onaran. İstanbul: Alfa.
  • Şentürk, Ş. (1997). Camaltında Yirmi Bin Fersah, Geleneksel Kültürümüzde Şahmaran. İstanbul: Yapı Kredi.

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.