Shakespeare’in Gözünden: Belirsizlikle Nasıl İyi Yaşarız?

24.09.2020
Shakespeare’in Gözünden: Belirsizlikle Nasıl İyi Yaşarız?

William Shakespeare belirsizlik çağında yaşamıştı. Onun toplumu, vârisi olmayan kraliçe Elizabeth’in tahta çıkışından yeni bir tüccar sınıfının yükselişine uzanan ve öngörülemeyen birçok zorluktan geçmişti. Fakat dönemin en büyük sorunu dini çatışmalardı. Pre-modern dünyada, din insanlara mutlak bir kesinlik sağlamıştı; bildiğimiz her şey zihnimize Tanrı tarafından yerleştirilmişti. Ve daha fazlasına bakmamıza gerek yoktu. Bu inanç sistemi çökmeye başladığında, Avrupa derin bir boşluğa düşmüştü. Din artık dünyayı açıklayamayacak gibi görünüyordu. Çağdaşlar, René Descartes ve Shakespeare, bu şüpheci sorguya birbirlerine zıt cevaplar vermişlerdi: Descartes bilgi arayışımızın yeniden inşa edilebileceğine ve şüphe edilemez kesinlikler üzerine kurulabileceğine inanıyordu. Öte yandan Shakespeare ise, belirsizliği tüm çalışmalarının ana motifi haline getirdi ve onun yaratıcı gücünü kullandı.

Hamlet’in açılış cümlesi olan ‘’Kim var orada?’’ Hamlet’in babasının hayaletiyle ilgili belirsizliği ifade eder. Buna ek olarak, oyun boyunca algının bizi nasıl da yanıltabileceğine dair derin bir şüphe belirgindir: Hayalet gerçekten var mıdır yoksa huzursuz zihnimizin bir ürünü müdür? Buradaki geniş kapsamlı belirsizliğe felsefi şüphe diyelim, bu, insanın dünyayı öznel bir bakış açısıyla tanıma yeteneğinin sınırlarıyla ilgilidir. O halde inançlarımızın dayandığı algının şüphe edilemez olduğundan nasıl emin olabiliriz? Ya rüya veya halüsinasyon görüyorsak? Oyunda Hamlet karakteri de hiçbir şey hakkında karar veremeyen genç bir filozofu temsil ediyordu.

*Othello‘daki Iago ile Hamlet karakterleri düşünce olarak birbirleriyle ters düşer: Iago bilgisiz olmasına rağmen şüphesine kesinmiş gibi davranır. Aslında, kişinin kendisi veya başkaları hakkındaki psikolojik kesinliği çok kısa ömürlüdür ve bu aldatmaca ile manipülasyon için büyük bir alan sağlar. Peki, Iago’nun dürüstlüğünden ne kadar emin olabiliriz? Shakespeare’in Venedik’indeki çoğu insan yüksek düzeyde bir güven bildirir. Hatta Othello bile Iago’yu dürüst ve güvenilir bir adam olarak tanımlar. Fakat Iago kötülük paradigmasıdır. İşte bu, psikolojik kesinlik ile epistemik standartlar arasındaki farklılık durumunu gösterir. Ne yazık ki, gerçekte yanlış olan bir şey hakkında psikolojik olarak emin olmak gerçekten mümkündür.

Belirsizlikle nasıl iyi yaşarız?

Shakespeare’in belirsizlikten gelen vizyonu, bir şairin hayal gücünü, bir filozofun yargısını ve bir bilim insanının yaratıcılığını bir araya getiriyor. Uçurumdan aşağı ayağınız kaymadan bakabilme yeteneği, dünyayı ve içinde yaşama şeklimizi daha iyi anlamak isteyenler için harika bir tutumdur. Ve 1817’de, şair John Keats, bunu olumsuz yetenekolarak şu şekilde tanımlar: ‘’bir insanın gerçeğin ve gerekçenin peşine düşmeksizin belirsizlikler, gizemler ve şüphe içerisinde olabilmesi yeteneği’’. Shakespeare de dünyayı kendi pembe gözlükleriyle renklendirmeyi reddederek, sistematik anlayış için daha fazla alan sağlar. O, insan bilgisinin sezgisel sınırlarına vakıftır ve bu bakımdan bizi önyargılarımıza ve taraflılığımıza karşı titizlikle uyarır.

Othello, Iago’nun Desdemona’nın suçluluğuna dair uydurma kanıtını (mendil) makul şüphenin ötesinde bir kanıt olarak kabul eder. Ve böylece Shakespeare, insanlık durumumuzun trajedisini sahneye çıkarır: Kaygımızı dindirmek için belirli bir bilgi bulmaya can atarız, ancak bunu başarmanın hiçbir yolu yoktur. Ve bu süreçte, daha kıymetli bağlarımızdan vazgeçeriz. Othello’nun istediği bir türden kesinlik elde edilemez ve körü körüne onu sürdürmek dramatik bir hata olabilir. Kaygımızı azaltmak için kullandığımız insani kesinlik arayışımızın bizleri mantıksız araştırmacılara dönüştürme eğilimi vardır: Gerçek özgürlükler için vasat kesinlikleri değiş tokuş ederiz.

Yani tüm bunlar trajik bir sona mahkûm olduğumuz anlamına mı geliyor? Bir şairin nasıl iyi yaşanacağına dair bir şey söyleyemeceğini mi gösteriyor?

Shakespeare‘in kimseye ders vermek gibi bir niyeti yoktu. Ahlakçılık, kaostan kesinlik yaratmanın bir başka yolu olarak, belirsizlikten gelen görüş üzerinde etki bırakabilir. Ve bu da doğal olmayan karakterler yaratmayı gerektirir: iyi yönü olmayan kötü adamlar, hatasız kahramanlar, hiç akıllı hareketi olmayan aptallar, ülke için hüküm süren krallar… **Falstaff’ın bulaşıcı yaşama sevgisi bunlar için uygun değildi. Şüphesiz ki, ahlakçılar bunları yapabilirdi ama Shakespeare yapmazdı. Çünkü onun bilgeliği ve vizyonu taşa oyulmamış, sabırla hayatın karmaşık kerestesinden yapılmıştı.

Belirsizlik, özgürlüğü ve yaratıcılığı mümkün kılar. Bir an için mutlak kesinliklerle dolu bir yaşam hayal edin. Zamanımızı ve ölüm yerimizi, ne zaman aşık olacağımızı ve işimizin ne olacağını bilirdik. Dostlarımızın ve düşmanlarımızın kim olacağını da… Şimdi her kararın milyarlarca verinin işlenmesine dayandığı bir yapay zeka distopyası hayal edin. Bir kişi, tüm verileri kontrol edebiliyor ve insanların davranışlarını kendi hevesiyle dürtebiliyormuş gibi düşünün. Ancak bu büyük kukla ustası yine de bir soruyla karşı karşıya kalacaktır: Her şeyi ve herkesi kontrol edebileceğiniz bir hayat yaşamaya değer mi?

Belirsizlikten gelen bakış açısı, değerlerimizi birbirimize dayatmadan yaşamımızın anlamını kavramaya devam etmemizi ister. Şiddet ve çatışmalar ise dogmatik, kesinlik takıntılı dünya görüşlerinin karşı karşıya gelmesinden kaynaklanır.

Descartes ile birlikte, içi boş yargılarımızı kesinlik temelinde inşa etmenin bir yolu olduğuna inanmaktansa, Shakespeare ile bu belirsiz dünyada gezinmeyi tercih ederim.

Çevirmenin notu:

* Venedik devletinin hizmetinde kahramanlıklar göstermiş komutan Othello ile soylu bir ailenin kızı olan Desdemona’nın aşkları ve kıskançlıklarını ele alır. Karısını çok seven Othello, Iago’nun entrikaları ile boş yere karısını kıskanmaya başlar.

**Giuseppe Verdi’nin bestelediği opera eseri. Shakespeare’in bazı oyunlarından uyarlanmıştır.

 

Çeviri: Ece Yurdakul

 

Kaynakça:

Zucca, L. (2020, July 27). Much ado about uncertainty: How Shakespeare navigates doubt: Psyche Ideas. https://psyche.co/ideas/much-ado-about-uncertainty-how-shakespeare-navigates-doubt

YAZAR BİLGİSİ
Ece Yurdakul
Ece Yurdakul 1998 yılında Ankara’da doğdu. 2016 yılında İçel Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde dördüncü sınıf psikoloji öğrencisi olan Ece Yurdakul, MozartCultures’da psikoloji alanında yazılar yazmakta ve aynı zamanda felsefe ve sosyoloji alanında da çeviriler yapmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.