Karanlık Tanrıça; Nyks

Karanlık Tanrıça; Nyks

Kudretiyle Zeus’un bile korktuğu tanrıça olarak adından bahsettiren Nyks, tanrıların korktuğu ancak kötülükle özdeşleşmemiş bir tanrıçadır. Gece tanrıçası olan bu güçlü figür, dünyanın varoluşundan itibaren bizimledir. Eski Yunan inanışına göre dünyanın varoluş serüveni Kaos ile başlar. Kaos, yani sonsuz boşluk; toprak ananın oluşumuyla çeşitlenir ve yaşam başlar. Kaos ve Gaia (Toprak Ana) evrenin yaratılış sürecini başlatır ve Parthenogenesis denilen kendi kendine üretme anlamına gelen ilke gerçekleşir. Bu üremeyle beraber gökyüzü, denizler, dağlar oluşmuştur. Gaia’yla beraber ölümsüz tanrıların en güzeli, Eros yaratılır ve evrenin oluşumu  Kaos’tan meydana gelen karanlık güçlerin yaratımıyla devam eder. Kaos’tan Nyks ve Erebos adlı iki karanlık güç meydana gelir. Nyks, Kaos’un kızı, Erebos ise oğludur. Erebos yeraltındaki karanlığı temsil ederken Nyks yeryüzündeki karanlığın temsilcisidir. Bu iki gücün tek özelliği simgeledikleri karanlık değildir; Erebos ve Nyks’in birleşmesinden Aether ile Hemera ortaya çıkar; Aether ışığın gök katındaki hali ve Hemera ise gündüzdür.  

Tanrıların soluduğu havayı temsil eden Nyks’in Aether ve Hemera sonrasında kendiliğinden meydana gelen çocukları vardır. Kötülüğü, açlığı, ölümü ve yıkımı temsil eden karanlık güçleri doğuran Nyks, insana ve tanrılara acı çektirebilecek güce sahiptir. En büyük acıyı yaratabilecek üç ölüm tanrısı; Moros, Ker ve Thanatos’u meydana getiren Nyks, yarattığı bu tanrılarla adından destanlarda sıkça bahsettirmiştir.  

“Aralarında Kavga, Boğuşma ve uğursuz Ölüm de vardı, Ölüm kimini yakalıyordu yeni yaralanmış, diri, kimini yarasız, beresiz yakalıyordu, bir sürü ölüyü de çekiyordu kargaşalıkta ayaklarından, sırtında bir elbise vardı, erlerin kanıyla kızıla boyalı.” (Homeros, İlyada, XVIII. 535) 

Dişi ölüm tanrıçası olarak bilinen Ker, hiçbir canlının ve varlığın karşısında duramayacağı kadar güçlüdür. Nyks’in kendi kendine ürettiği çocuklarından biri olan Ker’i net bir şekilde Hektor’un ölümünde görürüz.  Troya Savaşı’nın en önemli anlarından biri olan Akhileus ile Hektor’un mücadelesinde Zeus, altın terazisindeki kefelerinden birine Akhilleus’un diğerine Hektor’un ölüm mukadderatını koyar. Zeus’un terazisinde ölümü ağır basan Hektor, Apollon tarafından da kaderine terk edilir ve ölüme esir düşerek savaşı kaybeder. 

Ama pınarlara, yunaklara dördüncü gelişlerinde,
bir altın terazi kurdu baba tanrı,
acıklı ölümün iki tanrıçasını koydu kefelere,
biri Akhilleus’unkiydi, biri at sürücüsü Hektor’unki,
ortasından tuttu kaldırdı teraziyi,
ağır bastı Hektor’un kara günü,
kefe düştü yuvarlandı Hades’e dek. 

İlyada – 22.Kitap 

Nyks,  nihayetinde ölümü getiren tanrılar/tanrıçalar üretmiştir;  Moros (Kıyamet, Kader), Ker (Kara Ölüm), Thanatos (Ölüm), Hypnos (Uyku), Oneiros (Düş), Hesperides (Batılı Gece Kızları), Moirai (Kader tanrıçaları Klatho, Lakhesis ve Atropos), Momus (Suçlama), Oizys (Acı, Sıkıntı), Nemesis (Öç), Apate (Aldatma), Philotes (Dostluk), Geras (Yaşlılık) ve Eris (Kavga, Nifak)                    

“İki türlü kavga vardır bu dünyada,  

biri övülmeye değer, öteki kötülemeye.  

Özden apayrıdır bu iki kavga,  

insanı kanlı savaşa götürür birisi,  

kötüsü, hiçbir ölümlü sevmez onu.  

Zorla girer bu kör dövüşüne  

ölümsüzlerin zoruyla, buyruğuyla.  

Öteki kavgayı daha önce doğurdu yüce karanlık.  

Göklerdeki tahtında oturan Kronos oğlu  

toprağın özüne kattı onu.  

İnsanlara yararlıdır o kavga,  

O kavga ki eli tutmaz insanları bile işe sürükler.” 

Tartaros’ta, Hades’in evine bile çok uzakta olan yerde yaşayan bu karanlık tanrıça, Zeus’tan daha yaşlı ve güçlüdür. Kötülük, işkence ve nefret dolu bir dünya olan Tartaros’ta yaşamasına rağmen Yunan mitolojisinde asıl simgelediği karakter kötülük değildir; gizemli ve güçlü yönüyle tanrıları korkutsa da tapınılan bir güç olarak tarihte yer almaktadır. 

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.