Türkiye’nin Kimlik Siyaseti Geçmişi

Türkiye’nin Kimlik Siyaseti Geçmişi

Osmanlı Dönemi

Türkiye’de siyasal kimliğin nerede oluşup başladığını ele almak için Osmanlı’nın son dönemlerine gitmek gerekir. Batı’nın 19. Yüzyılda dünyaya egemenliğini ilan etmesiyle birlikte Osmanlı’nın Batı karşısında yaşadığı yenilgiler onu gerileme dönemine itmiştir. Batı tarafından hasta adam olarak ilan edilen Osmanlı’nın bu son dönemlerinde birçok devlet ve fikir insanı Osmanlı’nın nasıl iyileşebileceği, ilerleyebileceği, güçleneceği ve içinde bulunduğu durumdan kurtulabileceği konusunda fikir yürütmüşlerdir.

Türkiye’de siyasal kimliğin doğuşuna alt yapı oluşturacak fikirleri değerlendirebilmek için Tanzimat sonrası döneme gitmek gerekir. Birinci ve İkinci Meşrutiyetlerin de sağlamış olduğu özgürlük ortamında entelektüel bir tartışma alanı oluşmuştur. Bazı düşünürler Osmanlı’nın kurtuluşunu Batı’yı örnek almakta görürken; bazıları da tam tersi yönde fikir beyan etmişlerdir. Diğerleri ise Batı’nın birtakım yönlerinin (sanayi, teknoloji) alınabileceği ancak kültürünün alınamayacağı yönünde düşünceler ileri sürmüşlerdir.

Bu dönemde öne çıkan siyasi kimlikler ana hatlarıyla Türkçülük, İslamcılık, Batıcılık ve Osmanlıcılık olarak dört ana başlıkta değerlendirilmektedir. Bu dört ana akım aslında Türkiye’de ilerleyen yıllarda oluşacak Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin de entelektüel alt yapısını oluşturacak, yeni kimlik siyasetlerinin oluşumuna katkı sağlayacak ve tartışılmaya devam edilecektir.

Yüzyılın sonlarından itibaren din olgusunun bir aidiyet kategorisi olarak etkisini yitirmesi, özellikle Balkan Savaşları sonrasında Müslüman tebaanın dini aidiyet yerine etnik aidiyeti önemsemeye başlaması, Osmanlı’daki Türk unsurunu kendi kökeni üzerinde düşünmeye itti. Dolayısıyla insanların bilinç düzeyinde Türkçülük düşüncesi popülarite kazanmaya başlamış fakat din de toplumda dayanışmayı sağlayacak önemli bir olgu olarak yerini korumaya devam etti.

Cumhuriyet Dönemi

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra yaşanılan laikleşme sürecinin en önemli hedefi öznel kimliklerin sekülerleşmesiydi, ama 1950’li yıllardan itibaren din olgusu; siyasi alanda, partiler ile kitleler arasında kurulan siyasi aidiyeti belirleyen temel bir referans olma özelliği kazandı.

1940’lı yıllarda kurgulanan Etnik milliyetçilik  söyleminde İslam ve muhafazakârlık olgularına yer verilmemiştir. 1960’lardan sonra yaşanan toplumsal parçalanmanın etkisi ile bir zamanlar toplumsal uzlaşmanın zemini olarak görülen kültür, artık çatışmaların odağına taşınmıştır Anadoluculuk olarak ifade edilen Anadolu Türk milliyetçiliğinde İslam’a yer verilmiş olsa da İslam’la Türklük kavramları esas itibariyle 1960’lı yıllardan itibaren bir arada anılmaya başlanmıştır. Çünkü 1960’lı yıllardan itibaren İslam ve Türk milliyetçiliği yan yana getirilerek sentezci bir milliyetçilik anlayışının yeniden düşünülmesinin imkânı araştırılmıştır.

 1980 Sonrası

1980’li yıllarda dünya ve Türkiye ölçeğinde meydana gelen gelişmeler, toplum-kimlik ilişkisini ve etkileşimini tarihte görülmemiş bir düzeyde yoğunlaştırmıştır. Dolayısıyla kimlikler, toplumsal değişme, siyasal toplumsallaşma ve duruş belirleme üzerinde daha belirgin biçimde etkili olmaya başlamıştır.

Kimlik politikalarındaki bu değişim, özellikle 1980’li yıllardan sonraki gelişmelerin bir ürünüdür ve bu gelişmeyi tanımlayan temel kavram ise küreselleşmedir. Çünkü küreselleşmeyle evrenselleştirilmeye çalışırken, farklılığın yeniden icat edilmesi yoluyla konum sahibi olabilmektedir. Ancak farklılığın yeniden icadı, kimliklerin parçalanmasını şiddetlendirmektedir.

Kaynakça

ATAŞ, G. (2017). TÜRKİYE’DE SİYASAL İSLAMCILIK, KİMLİK SİYASETİ VE MUHAFAZAKAR DEMOKRASİNİN TOPLUMSAL TEMELLERİ. Erişim adresi: http://adudspace.adu.edu.tr/: http://adudspace.adu.edu.tr:8080/xmlui/handle/11607/3126 

GÜLERCE, H. (2020). TÜRKİYE’DE KİMLİK SİYASETİ SORUNLARI VE ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK. EUROASIA JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES & HUMANITIES (s. 1-9).

KARAKAŞ, M. (2013). Türkiye’nin Kimlikler Siyaseti ve Sosyolojisi. Akademik İncelemeler Dergisi.

 

YAZAR BİLGİSİ
Yücelhan Danacıoğlu
Yücelhan DANACIOĞLU 1999 yılında Zonguldak’ta doğdu. Bilecik Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesini 2017 yılında bitirdi ve şuanda Marmara Üniversitesi'nde Fransızca Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nde öğrenimini sürdürmektedir. 21 Haziran 2020 tarihinde MozartCultures ekibine katılmıştır. Sosyoloji, Politika ve Tarih alanında yazılar yazmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.