Osmanlı’da Son Bulan Monarşi Britanya’da Nasıl Devam Etti?

23.08.2022
Osmanlı’da Son Bulan Monarşi Britanya’da Nasıl Devam Etti?

Saltanat sistemi, bir ülkenin bir hanedan ya da bir kişi tarafından yönetildiği anlamına gelen bir hükûmet şeklidir. Tarih boyunca bu sistemin geçerli olduğu birçok prenslik, devlet ve imparatorluk kurulmuştur. Bu sistemle kurulan beyliklerin, devletlerin veya imparatorlukların bazıları kısa ömürlüyken; diğerleri uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Osmanlı İmparatorluğu ve Britanya İmparatorlukları da bu sistemin var olduğu yapılar olmuştur. Bu iki yapı da tarihleri incelendiğinde uzun asırlar boyunca varlıklarını sürdürmüşlerdir. Fakat bu iki yapıdan Osmanlı İmparatorluğu 1922 yılında saltanatın kaldırılması ile ortadan kalkmasına karşın Britanya İmparatorluğu zamanla güç kaybetmiş olsa da monarşi yapısını hâlen sürdürmektedir. İki farklı coğrafyada iki uzun saltanat yapısından birinin devamı ve bunlardan bir diğerinin başarısızlığı genel olarak bazı tarihsel nedenlere dayanmaktadır.

Saltanatın kaldırılması, 1 Kasım 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 308 sayılı “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, hukuku hâkimiyet ve hükümranının mümessili hakikisi olduğuna dair” sayılı kararname ile gerçekleşmiştir. (Oral, 1996). Bu kararla birlikte Osmanlı İmparatorluğu resmen sona ermiştir. Bu karara yol açan ve diğer nedenlerin üzerinde somut görünen sebep ise Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasının ardından yapılması planlanan barış konferansına Ankara ve İstanbul hükûmetlerinin birlikte davet edilmiş olmasıdır.

28 Ekim’de saltanatın kaldırılması için toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi bir sonuç elde edememiş, ardından Mustafa Kemal’in de etkisiyle saltanat kaldırılmıştır. Mustafa Kemal’in Nutuk‘taki ifadelerine göre, “Rauf ve Refet Bey ile görüştü ve onlarla birçok fikir alışverişinde bulundu ve sultanlığın kaldırılması için meclise atadı.” (Aslan, 2002). Sonuç olarak sultanlıkla halifelik ayrılmış ve son Sultan Vahdettin, 17 Kasım sabahı bir İngiliz savaş gemisiyle Malta’ya gitmiştir. 19 Kasım’da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Abdülmecid halife ilan edilmiştir. Bu olay Osmanlı İmparatorluğu’nda saltanatın nasıl kaldırıldığını anlatsa da saltanatın kaldırılmasının ardında farklı sebepler bulunmaktaydı. Yani Londra Konferansı’na iki taraftan da temsilcilerin davet edilmesi, buz dağının görünen yüzü olarak nitelendirilebilir. İlk olarak bu sebepleri irdeleyerek monarşinin Türkiye sınırlarından neden gittiğini anlamak ve daha sonra Britanya’daki monarşinin varlığındaki sebepleri incelemek, bu iki yapının iki farklı coğrafyadaki yansımalarının daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Peki Türkiye Coğrafyasında Monarşi Neden Kaldırıldı?

I.

Bu nedenlerin ilki; diplomatik ve askerî zaferleri TBMM’nin kazanmış olmasına karşın Padişah ve İstanbul hükûmetinin işlevsiz olması ve varlığını sürdürüyor olmasının devlet bağlamında ikiliklere yol açmasıdır. Çoğu kaynakta 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgal edilmesi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun fiilen sona erdiği yazmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu işgalle fiilen sona ermiş olsa da imparatorluk yasal olarak sona ermemiştir ve neredeyse tüm kurumlar doğrudan İstanbul hükûmeti ve Sultan’a bağlı biçimde varlıklarını sürdürmüştür. Hem İstanbul hükûmetinin işlevsizliği hem de devlet gibi bir sistemin devlet içinde devam etmesi, diplomaside ve kamu işlerinde sorunlara yol açmıştır. Lozan Barış Konferansı bu ikiliklerin en önemlisi olarak görülse de hükûmetler arasındaki bu ikilik birçok alanda da yaşanmıştır. Bu ikiliklerin artması ve Lozan Barış Konferansı gibi ülkenin kaderini etkileyecek bir olayda ikilik yaratılması, saltanat kurumunun ve İstanbul hükûmetinin sonunu getirmiştir.

II.

Saltanatın kaldırılmasının önemli bir diğer nedeni de İstanbul hükûmetinin Kurtuluş Savaşı öncesinde, sırasında ve sonrasında Ankara hükûmetine karşı izlediği politikalardır. Savaştan önce itilaf devletleri tarafından kısıtlanan İstanbul hükûmeti, buna karşı çıkan subayları görevden almış, hatta Mustafa Kemal Paşa’ya suikast girişiminde bulunmuştur. Ancak savaşın başından sonuna kadar izlediği müttefik yanlısı ve koruyucu politika, Ankara hükûmetinin sultanlığa karşı tutumunu da etkilemiştir. Kurtuluş Savaşı devam ederken ve sona erdikten sonra İstanbul hükûmeti tarafından desteklenen Yozgat, Afyon, Konya, Düzce gibi bazı illerde meydana gelen isyanlar, Ankara hükûmetini maddi ve manevi sıkıntıya sokmuştur. Bu tür olayların tekrarlanması Ankara hükûmetinin tutumunu değiştirmiş ve saltanatın lağvolmasına yol açan sebeplerden biri hâline gelmiştir.

III.

Üçüncül ve son sebep ise Kurtuluş Savaşı kadrosunun cumhuriyetçi ve demokratik fikirlerden gençliklerinden beri etkilenmiş olmalarıdır. Türk subayları on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında doğdular. Doğdukları dönemden itibaren kendilerini cumhuriyetçi ve ulusal egemen fikirlerin içinde buldular. Yani doğdukları ve büyüdükleri ortam nedeniyle Türk Kurtuluş Savaşı subaylarının çoğu Padişah’ın yanı sıra halkın da söz sahibi olması gerektiğini düşünmüş, ancak Mustafa Kemal Paşa ve onun gibi düşünen birkaç Türk subayı bu fikirleri bir adım daha ileri götürmüş, ancak halkın egemen olduğu bir devlet düzeni hayali kurmuşlardır. Bu hayaller diğer iki somut sebeple birleşince hayallerin ötesine geçerek Saltanatın kaldırılmasına ve hatta bir yıl sonra cumhuriyetin ilanına yol açmıştır.  Üç ana sebep Anadolu’da daha doğrusu Türkiye’de neden bir sistem değişikliğine gidildiğini açıklamaktadır. Fakat Britanya’da halen bu sistemin kendini devam ettiriyor olması da bu sebeplerle birlikte bir kıyasın yapılmasını beraberinde getirmektedir.

 

Aynı Sistem Nasıl Oluyor da Farklı Coğrafyalarda Farklı Senaryolar Oluşturuyor?

I.

Kıyas olarak düşünüldüğünde ilk kıstas sembolik durumdur. İngiltere’deki mutlak monarşi sistemi, Ocak 1649’da I. Charles’ın idamından sonra sona ermiştir ve İngiltere, cumhuriyeti ana unsur olarak kabul etmiştir. Bu olayın yaşandığı günden itibaren ilerleyen cumhuriyet, artık İngiltere’ye tamamen yerleşmiştir. Böyle bir sistemde, kraliyet ve kraliyet ailesi sadece sembolik olarak durur. Sembolik varlıklarından dolayı hiçbir yasama işine karışmazlar ve siyasetten uzak dururlar. Örneğin II. Dünya Savaşı‘nda Kraliçe halka moral vermiş ve halkı ülkesini korumaya teşvik etmiştir. Bununla birlikte, seçilmiş Winston Churchill hükûmeti savaşı İngiltere adına yürütmüştür. Bu durumun benzerini Türkiye için söylemek mümkün değildir. Kurtuluş Savaşı sırasında, sembolik olarak ayakta durmanın yanı sıra, Ankara hükûmetine karşı çeşitli isyanlar ve aykırı davranışlar sergilemiştir. Bu çerçeveden bakıldığında bir tarafta sembolik kabul eden ve ona göre davranan bir sistem, diğer tarafta ise tam tersi davranan bir sistem vardır.

II.

İkincil kıstas unsuru ise istikrardır. Örneğin yaklaşık yetmiş yıldır İngiliz monarşisinin lideri olan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Vietnam Savaşı‘nı, SSCB’nin çöküşünü, 11 Eylül saldırılarını ve hatta dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs salgınını gördü. Evrensel olaylara ek olarak ülkesinin sınırları içinde yaklaşık on farklı başbakan gördü. Bu başbakanların birçoğu anılarında, olağan toplantılarında fikir alışverişini çok verimli bulduklarını, taraf olmadıklarını bildikleri ve tecrübelerine güvendikleri bir isimle kendilerini rahat hissettiklerini belirtmişlerdir (Ashley, 1998). Osmanlı İmparatorluğu’nda ise 17. yüzyıldan sonra, padişahların ortalama görev süresi 12 yıldır. Devletin eski güzel günlerinin aksine, zorlu zamanlardan geçtiği dönemin bu ortalaması, istikrar eksikliğinin kanıtıdır. Bunun sultanlığın kaldırılmasında çok fazla etkisi olmamasına rağmen, İngiliz Monarşisinin hayatta kalmasının nedeni bu istikrar ve onun rehberliğidir.

III.

Üçüncül unsur ise halkın tutumu ve devletlerin kendi içlerindeki koşullarıdır. İngiliz monarşisi Lady Diana’nın ölümü ile destekçilerini biraz kaybetmiş olsa da hâlâ büyük bir kitle tarafından desteklenen bir yapıdır. İngiliz monarşisi savaş durumlarında veya diğer olağanüstü durumlarda halk tarafından destek görmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise bu destekler imparatorluğun çöküş döneminin de etkisiyle azalmış ve halkın desteğinin TBMM’ye kaymasına ve halkın Atatürk etrafında birleşmesine yol açmıştır. Örneğin saltanatın kaldırılması, bazı istisnalar dışında olumsuz tepkilerle karşılanmamıştır; aksine halkın farklı noktalarda kutlamalar yaptığı görülmüştür. Britanya’da ise Hindistan ve İrlanda coğrafyalarında yaşananlara rağmen halkın desteği çoğu zaman monarşiden yana olmuştur. Bir diğer bakış açısı ise İngiliz monarşisinin bazı belirgin toprak kayıplarına rağmen gücünü asla kaybetmemiş olmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise 17. yüzyıldan beri bir gerileme ve sonucunda çöküş dönemi yaşanmıştır. Bu durum halk desteğinin iki farklı monarşide farklı olmasının sebeplerinden birisidir.

Yazar Notu

Sonuç olarak Anadolu topraklarında 20. yüzyılın ilk çeyreğinde saltanat kaldırılırken; İngiltere’de monarşi, etkinlik gücü azalsa da devam etmiştir. Saltanatın kaldırılmasının ardında subayların iç dünyası, devlet kademesindeki ikilikler gibi sebepler vardır.  Buradan çıkarılması gereken sonuç tarihsel olayların süreç olarak ilerlemesinin önüne geçilemeyecek olmasıdır. Tüm bu sebeplerin asıl kapsamını “zaman” oluşturur. Çünkü zamanla bir imparatorluk gücünü kaybederken diğeri gücüne güç katmıştır. Bu sebeple monarşi anlayışı da farklılaşmıştır. Anadolu coğrafyasında saltanatın kaldırılması bir gerek olarak algılanmaya başlanmış ve olumsuz çoğu sonucun arkasında monarşinin yattığı fikri yaygınlaşmıştır. Britanya’da ise ara sıra durgunluklar olsa da süreç olumlu yönde işlemiş ve bu ilerleme monarşinin sorgulanmasını da etkisiz kılmıştır. Bu sorunların ve sebeplerin üzerine giderek “Acaba kalsaydı nasıl olurdu?” sorusunu cevaplandırmak ise yapılması belki de tehlikeli bir sorgulama olacaktır.

Yazar: Ahmet Gül
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • Ashley, M. (1998). The Mammoth Book of British Kings and Queens . London: Robinson.
  • Aslan, B. (2002). Saltanatın Kaldırılmasının İstanbul’daki Yankıları. Belleten, 95-122.
  • Atay, F. R. (2009). Çankaya. İstanbul: Pozitif Yayıncılık.
  • Doğan, D. M. (2013). Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş. Ankara: Yazar Yayınları.
  • Kansu, M. M. (2019). Erzurum`dan Ölümüne Kadar Atatürk`le Beraber I-II. Ankara : Türk Tarih Kurumu.
  • Lewis, B. (2008). Modern Türkiye’nin Doğuşu. Arkadaş Yayıncılık.
  • Oral, M. (1996). Ulusal Bağımsızlık Savaşı Yıllarında Türkiye’de Hilafet ve Saltanat Sorunu. Atatürk Yolu Dergisi, 155-188.
  • UK Royal Family: Who is in it and how does it work? (2021, 9 Nisan). UK Royal Family: Who is in it and how does it work? BBC News.

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Ahmet Gül
Ahmet Gül, 2000 yılında Tekirdağ'da doğdu. An itibari ile tarih bölümü üçüncü sınıf öğrencisi. Tarih, spor, siyaset gibi konularda yazı yazmayı ve araştırma yapmayı seviyor. Ağustos 2022 tarihinden beri MozartCultures ekibinde yazar olarak yer alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.