AKTARIM NEDİR?

09.09.2018
AKTARIM NEDİR?

Psikanalitik Bir Süreçte Aktarım Nedir?

Aktarım kavramsallaştırması, günlük hayatta insan ilişkilerinin anlaşılması adına kullanılan ve Freud’un nevrotik hastalarla psikanalitik bir tedavi yürütürken geliştirdiği bir kavramsallaşmadır. Freud, hastalarından sözel bilgi elde etme gayretinde terapi süreci yürütürken bu kavramsallaşma ortaya çıkmıştır. Analizan/hasta ve analist/klinisyen arasındaki ilişki özel bir ilişkidir. Analiz süresinde, analistle kurulan ilişkide, geçmişteki ilişkilerin canlanması ve geçmişin izdüşümlerinin bugünde, analiste yansıması söz konusudur. Bu durum, aktarım olarak tarif edilmektedir. 

Sandler, Dare ve Holder’a (1992) göre psikolojik bir tedavinin amacı, kavramın geliştirildiği 19. yy sonları itibarıyla şu şekilde ifade edilmektedir: “Hastanın bugünkü belirtileri ve duyguları ile geçmişteki deneyimlerin ve bunların duygularının bilinçten ayrılmaları nevrozun oluşumunda en büyük etkenlerden birisidir.” (s.59).  Buna bağlı olarak Freud, hastaların tedavi sürecine dair, hastaların hekimlere karşı farklı tutumlar edinebildiğini, bazı duygusal yüklerle birlikte, hastanın sözel ifade sürecini ve tedavi sürecini negatif etkileyebileceğini düşünür. Analiz/tedavi süreci içerisinde ortaya çıkan bunaltıcı duygu ve düşüncelerin hekim üzerine aktarıldığını ifade eder. Freud, başlarda bu duruma “yanlış bağlantı” derken, sonrasında bu kavramsallaştırma “aktarım”a dönüşecektir. Yanlış bağlantı, hastaların geçmiş yaşantılarındaki arzularının ve agresyonlarının klinisyene aktarılmasını ifade etmektedir. Bilinçdışı isteklerin ruhsal çalışma esnasında ortaya çıkması ve klinisyene yansıtılması olarak ifade edilmektedir. Sonraki yıllarda ise aktarım, Freud tarafından ruhsal çalışmaya  dair engel veya direnç unsuru görülmeyip aksine, tedavinin bir ögesi olarak değerlendirilmiştir. Hatta klinisyene karşı hasta tarafından geliştirilen olumlu tutumların tedavi sürecini besleyeceği düşünülmektedir. 

Hastanın içinde bulunup klinisyene yansıttığı tüm ambivalant/ikircikli duygudurumlar ve tutumlar, tedavi sürecinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Aktarım, ruhsal bir çalışmanın en başından itibaren var olan ve tedaviye kimi zaman destek veren kimi zaman ise negatif etkileri olan bir öge olarak değerlendirilebilmektedir. Aktarım, ruhsal hastalık ve ruhsal süreçler ile gerçek yaşam arasında bir geçiş alanı şeklinde kendini göstermektedir. Tarihsel olarak ilk kavramsallaşmanın ardından aktarım kavramı, tedavinin tek yöntemi olarak aktarımın yorumlanması şeklinde de incelenen bir kavramsallaştırma olmuştur. Yorumlama mantığıyla gidildiğinde ise, bilinç dışında var olan ve içe atılmış şeklinde tanımlayabileceğimiz duygu ve düşüncelerin terapi ortamında terapiste yansıtılması durumunda klinisyen, hasta için gerçek yaşamdaki herhangi bir kişi olur ve böyle bir durumda aktarım ona göre şekillenir. Gerçek hayattaki kişiye karşı olumlu tutum var ise klinisyen, hasta için sevgi ve arzu nesnesi; o kişiye karşı olumsuz tutum söz konusu ise klinisyen, nefret ve öfkenin nesnesi haline gelebilmektedir. Aktarım olarak hasta ve klinisyenin içinde bulunduğu tüm süreci değerlendirmek gerekir diyenler söz konusu olduğu gibi, aynı anda farklı şekillerde de aktarımın çıkabileceğini ifade edenler vardır. 

Özetle aktarım, farklı kuramcılarca geçmişteki ilişkilerin ve yaşantıların, bugünde, özellikle klinik anlamda terapi odasında, yeniden üretilmesi olarak ifade edilebilir. Yani aktarım, hasta bireyin geçmiş nesne ilişkilerinin karşı tarafa yansıtılmasını ve dışsallaştırılmasını ifade etmektedir.  Geçmiş ilişkiler kişi için kendini besleyen, değer katan durumlardır. Olumlu bir tarzda yaşandığında analist ile de öyle bir ilişki yaşanmaktadır. Fakat sevgi ve nefret karışık yaşanmışsa, geçmişte sağlıklı bir ilişki kurulmadıysa, yıkıcı bir ilişki örüntüsü edinildiyse analist ile ilişki daha olumsuz olacak ve kişilerin analiz süreci ona göre şekillenecektir. 

 

Esra Yılmaz

 

Kaynakça:

Sandler, J., Dare, C. ve Holder, A., (1992).  Hasta ve analist (Birinci basım). (T. Özek, A. A. Köşk dere ve S. Yücel, Çev.). İstanbul: Bağlam Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi 1992.)

Soysal, Ö. E. (2008). Aktarı-yorum öyleyse var-ım. Psikanaliz Yazıları, 17, 57-64.

Tükel, R. (2008). Aktarım ve dinamikleri. Psikanaliz Yazıları, 17, 13-25.

*Görsel: http://www.lifechangehealthinstitute.ie/wp-content/uploads/2016/03/1441725986_transference-vs-countertransference.jpg

ETİKETLER:
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.