Kıvrımlı Vücutlar Neden Daha Çekici Bulunur?

Kıvrımlı Vücutlar Neden Daha Çekici Bulunur?

Neden bazı insanları çekici bulurken bazılarını bulmuyoruz? Güzelliğin, yakışıklılığın ve çekiciliğin kökenleri nereye dayanıyor? Çekicilik dediğimiz kavram modern dergilerin ve televizyon şovlarının insanlığa daha fazla ürün satmak için bir uydurması mı?

Evrimsel süreçte canlıların yalnızca dış görünüşleri değil, psikolojik mekanizmaları da değişir ve çevresel faktörlere uyum sağlar. Canlı türleri arasında belirli özelliklere sahip olan bireyler daha fazla üreyerek genlerini sonraki kuşaklara daha yoğun bir şekilde aktarırlar ve neticede seçilmiş genler yaşamaya devam eder. Çekicilik kriterlerinin de bu süreçte belirlenmiş olması oldukça makul. Güzellik standartlarının yalnızca bir sosyal inşa olduğunu ve tamamen kültüre dayalı olduğunu iddia eden kültürel rölativistlerin iddialarının yanlışlığı birçok çalışmada defalarca gösterilmiştir. (Brown, 2004; Symons, 1995; Sugiyama, 2015; Singh & Singh, 2011) Biliyoruz ki insan doğasına özgü olan ve evrensel olan bir çok özelliğimiz var. Kıvrımlı vücuda sahip olan kadınların daha çekici bulunması da bu özelliklerden biri.

Kadınlar, hiçbir erkeğin karşılaşmadığı, evrimsel olarak çok kritik bir adaptasyon problemiyle karşılaşır: 9 ay hamilelik. Hamilelik süreci boyunca karın bölgesinde ciddi miktarda kütle birikir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da ağırlık merkezi vücudun ön tarafına doğru önemli ölçüde kayar. Kadınlar kısmen farklı bir omurga yapısına sahiptir ve bu farklılık söz konusu problemi çözmek için bir adaptasyon olarak gelişmiştir.

Optimal omursal kıvrım açısı, torku en aza indirmek için ortopedi literatüründe 45.5 derece olarak belirlenmiştir. (Fernand & Fox, 1985). Optimal kıvrım açısına sahip olan kadınlar evrimsel süreçte daha avantajlıydılar, hamilelik süreçleri daha rahat geçerken daha fazla çocuk sahibi olma şansları vardı. Omurga ile ilgili hastalıklara yakalanma ihtimalleri daha düşükken hamile oldukları dönemde bile fiziksel hareketlerde ve avcılık, toplayıcılık gibi işlerde daha avantajlı bir konumda idiler. Bunun doğal bir sonucu olarak da bu avantajlı kadın atalarımızın çocukları daha kaliteli hayat şartları ve beslenme imkanlarına sahip oldular. Genlerini sonraki nesillere daha yoğun bir şekilde aktardılar. Bu noktada hipotezimizi erkeklerin optimal omursal kıvrım açısına sahip kadınları daha çekici bulması üzerine kurmamız oldukça makul.

Texas Üniversitesi’ndeki bir çalışmada 102 erkeğe, farklı omursal kıvrıma sahip kadın profilleri gösterildi. Sonuçlar hipotezimizi doğrular nitelikte çıktı. En çekici bulunan omursal kıvrım açısı 45.5 derece olarak bulundu. 2017’de yapılmış ve göz takibine dayanan diğer bir çalışmanın sonucunda da benzer sonuçlara ulaşıldı. (Pazhoohi et al., 2017)

Aynı çalışmanın ikinci kısmında optimal kıvrım açısına sahip olan kadınlarının beğenilmesinin sebebinin gerçekten bel kıvrımı mı yoksa kalça büyüklüğünden kaynaklanan bir illüzyon mu olduğu araştırıldı. Bu doğrultuda 202 erkeğe bel kıvrımları 45.5 derece olan ancak faklı kalça büyüklüklerine sahip kadınların fotoğrafları gösterildi. Araştırma sonucunda erkeklerin kalça büyüklüğüne bakmaksızın optimal bel kıvrımına sahip kadınları daha çekici bulduğu ortaya çıktı. Tabii ki bu verilerin genel eğilimi yansıttığını ve tek tek tüm bireylere uyarlanamayacağını hatırlatmakta yarar var.

Sonuç olarak, güzellik ve çekicilik gibi bazı insana ait kavramların tamamen kültürel bir uydurma olmadığını, aksine çok sağlam biyolojik temelleri olduğunu gördük. Evrimsel geçmişimizde optimal omursal kıvrıma sahip olan kadın atalarımızın hamilelik süreçleri daha kolay geçerken aynı zamanda bu süreçte çocuklarına daha kaliteli yaşam şartları sundular ve daha çok çocuk sahibi oldular. Sonuç olarak biz de optimal bel kıvrımına sahip kadın ve o kadınları çekici bulan erkeklerin çocuklarıyız. İşte tam da bu yüzden kıvrımlı vücuda sahip kadınlar daha çekici bulunuyor.

Yazan: Melih Abacı

  • Brown, D. E. (2004). Human universals, human nature & human culture. Daedalus133(4), 47-54.
  • Fernand, R. O. B. E. R. T., & Fox, D. E. (1985). Evaluation of lumbar lordosis. A prospective and retrospective study. Spine10(9), 799-803.
  • Lewis, D. M., Russell, E. M., Al-Shawaf, L., & Buss, D. M. (2015). Lumbar curvature: a previously undiscovered standard of attractiveness. Evolution and Human Behavior36(5), 345-350.
  • Pazhoohi, F., Doyle, J. F., Macedo, A. F., & Arantes, J. (2018). Arching the back (lumbar curvature) as a female sexual proceptivity signal: An eye-tracking study. Evolutionary Psychological Science4(2), 158-165.
  • Singh, D., & Singh, D. (2011). Shape and significance of feminine beauty: An evolutionary perspective. Sex Roles64(9-10), 723-731.
  • Sugiyama, L. S. (2015). Physical attractiveness: An adaptationist perspective. The handbook of evolutionary psychology, 1-68.
  • Symons, D. (1995). Beauty is in the adaptations of the beholder: The evolutionary psychology of human female sexual attractiveness. Sexual nature, sexual culture, 80-118.

Görsel Kaynak

YAZAR BİLGİSİ
Melih Abacı
Melih ABACI, 2001 yılında İstanbul'da doğdu. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde sürdürüyor. İnterdisipliner sisteme olan inancı ile birçok farklı alanda araştırma yapan Melih ABACI, insanlık tarihi ve kültür üzerine yoğunlaşıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.