Polisler Süper Kahramanları Neden Sevmezler?

Polisler Süper Kahramanları Neden Sevmezler?

Süper kahraman filmlerinin olmazsa olmazlarından biri de kahramanların peşine takılan polislerdir. Öyle ki bir yerden sonra haydutlardan çok, kahramanlarla uğraşmaya başlarlar. Peki, polisler süper kahramanları neden sevmezler?

Çünkü polisler için, peşinde koştukları suçlular ile süper kahramanlar arasında hiçbir fark yoktur, denilebilir. Başta kulağa anlamlı gelmeyen bu cevabı –Kara Şövalye filmi özelinde- gelin birlikte inceleyelim.

Modern Dünyanın Süper Sezarları

Kara Şövalye filmindeki bu yemek sahnesinde Batman’in meşruluğunun sorunu tartışılır ve Gotham savcısı Harvey Dent, olaya tarihî bir bakış açısıyla yaklaşıp, Batman’i Sezar’a benzeterek onu Gotham halkının görevlendirdiğini söyler.

Dent, “Romalılar düşman kapıya dayandığında demokrasiyi askıya alır, şehri koruması için birini atarlardı. Bu bir onurdan ziyade bir kamu hizmeti kabul edilirdi.” diyerek Batman’i savunur. Dent’e göre Gotham’ın içinde bulunduğu kaos durumu, Gotham halkının Batman’i kendilerine bir Sezar olarak seçmesi sonucunu doğurmuştur. Batman kanunları çiğnemektedir fakat bu gereklidir. Çünkü yozlaşmış polis teşkilatı ve suçluların önlenemez gücü, Batman’in kanunları çiğnemesini bir süre görmezden gelmeyi zorunlu kılmaktadır. Rachel ise Harvey’in sözlerine “Cumhuriyeti koruması için tayin ettikleri son kişi Sezar’dı. O da güçlerinden vazgeçmedi!” diye “manidar” bir cevap verir.

Montesquieu da Kanunların Ruhu Üzerine adlı eserindeki “Monarşik yönetim şekli, cumhuriyet yönetimine kıyasla büyük bir avantaja sahiptir. İşler tek kişi tarafından, dolayısıyla daha hızlı yürütülür. Ancak söz konusu hız, aceleciliğe dönüşüp bozulabilir. İşlerin yürütülmesine belli bir ağırlık kazandıracak olan, kanunlardır. Kanunlar her bir devlet yapısının doğasını desteklemekle kalmamalı, aynı zamanda doğasından kaynaklanabilecek istismarlara karşı da çare üretmelidir.” (2020: 71) değerlendirmesiyle tek kişi tarafından yönetimin olumlu fakat bir o kadar da riskli yönlerine değinmiştir.

Olağanüstü durumlarda hızlı hareket etme gereği modern devletlerin anayasalarına da yansımıştır. Savaş, iç karışıklık, salgın hastalık, kıtlık ve benzeri gibi ekstrem durumlarda devletin bu olayları hızlı bir şekilde kontrol altına alabilmesi adına, onlara normalde gerçekleştiremeyecekleri eylemleri gerçekleştirebilmelerine olanak sağlayan “olağanüstü hâl” yolu mevcuttur. Hükûmetler, olağanüstü hâl ilan etmeleriyle söz konusu olaylara ilişkin ivedi ve güçlü kararlar alabilmektedirler.

Nitekim Türkiye Anayasası’nda da buna yönelik düzenlenmiş olan 119. madde şu şekildedir:

“Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.”

Maddede görüldüğü üzere sınırlama hâlleri, yalnızca karışıklıklarla ilgili olmayıp doğal afet ve son bir yılda bütün dünyada etkili olan salgın hastalıklar gibi sebeplerle de gerçekleştirilebilmektedir.

İyi Suçlu, Kötü Suçlu

Harvey Dent, bir başka sahnede ise Batman’i bir kanun kaçağı olarak tanımlarken Gotham halkının ona karşı cephe almasını onun bir kanun kaçağı olmasına değil, Joker’den duydukları korkudan ileri geldiğini söyler. Batman’in sokakları temizlediğini kabul etmekle birlikte yine de zamanı gelince onun meşru kurumlar nezdinde hesap vereceğini vadeder.

Joker’in, halkın tutumu ile ilgili söyleyecekleri de Dent’i doğrulamaktadır. Keza Joker, Batman’e “Onlar için bir ucubesin. Tıpkı benim gibi. Şu anda sana ihtiyaçları var ama olmadığında cüzzamlı gibi dışlarlar seni. Onların ahlakı, yasaları kötü bir şaka gibi.” demiştir ve söylediklerinde bir bakıma haklıdır.

Peki Süper Kahramanlar Neden Suçludur?

Süper kahramanlar, güç kullanma yetkisini kendilerinde doğal bir hak olarak görmektedir. Onlara göre polis ve askerler, toplumu yahut devleti tehdit eden güçle başa çıkma konusunda yetersizdir ve bu duruma müdahale etmesi gereken biri vardır. Taşıdıkları olağanüstü güçler veya giydikleri zırhlar ve kullandıkları teçhizatla bu müdahaleyi gerçekleştirebilecek kişiler de hâliyle süper kahramanlardır. Fakat gerekçe ne olursa olsun, onlara güç kullanma yetkisi veren bir düzenleme yoktur. Bu yüzden de bütün süper kahramanlar aslında birer suçludur çünkü bir devlette güç kullanma yetkisi kanunlar ile belirlenen organlar tarafından, yine kanunlar ile belirtilen şekil ve sınırlar dahilinde gerçekleşmektedir. Ancak süper kahramanlar için böyle bir şekil veya sınırlama mevcut değildir. Onlar için tek sınır kendileridir. İstedikleri ve gerekli gördükleri takdirde hiçbir makamdan izin almaya gerek duymadan bu sınırları yine istedikleri ve gerekli gördükleri süre boyunca aşabilirler, herhangi bir denetime tabi değillerdir. Ellerinde bulunan bu güçleri farklı amaçlar için kullanmalarının önünde herhangi bir engel yoktur. Bu davranışları ve bağımsızlıkları da kanun nazarında onları, yakalamayı amaç edindikleri haydutlarla aynı kefeye koymaktadır.

Yazar: Mustafa Altınkaya
Editör: Fuad Eren

Kaynakça

• Gözler, K. (2015). Anayasa Hukukunun Genel Esasları. Bursa: Ekin.

• Kleinman, P. (2020). Felsefe 101 Platon ve Sokrates’ten Sartre ve Heidegger’e Düşünce Tarihi Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey. (Ş. Alpagut, Çev.) İstanbul: Say.

• Kozak, İ. E. (2018). Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi. Konya: Palet.

• Erçin, S. (2017). Batman: Kara Şövalye Zıtların Uyumu: Kaostaki Adalet. Metin, S. (Ed.) Hukuku Sinemada Görmek. İstanbul: Tekin.

• Montesquieu. (2020). Kanunların Ruhu Üzerine. Günen, B. (Çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür.

YAZAR BİLGİSİ
Mustafa Altınkaya
Mustafa ALTINKAYA 1996 yılında Konya’da doğdu. KTO Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2019 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi AUZEF Sosyoloji Bölümünde öğrencidir. Tarih, psikoloji, sosyoloji ve felsefe alanlarında okumalar yapıyor. Edebiyat ve sinema alanlarında ise ağırlıklı olarak polisiye türüyle ilgileniyor. MozartCultures ekibine Eylül 2020’de katıldı. “Docendo discimus (Öğretirken öğreniyoruz.)”
YORUMLAR

  1. Alpagut Aykut Tüzemen dedi ki:

    Bilgilendirici bir yazı olmuş 🙂