İlham Veren Bir Sinema Yolculuğu: Sözleriyle Kim Ki Duk Sineması

28.09.2020
İlham Veren Bir Sinema Yolculuğu: Sözleriyle Kim Ki Duk Sineması

Sinema dünyasında kendi sinema dilini oluşturmuş bir yönetmen olan Kim Ki Duk’un sinemayla yakın ilişki kurmak isteyenlere ilham verici sinema yolculuğunu ve sinemasına dair sözlerini inceleyeceğiz.

20 Aralık 1960’da Güney Kore’nin Bonghwa şehrindeki küçük bir köyde dünyaya gelen Kim Ki Duk, ailesiyle Seul’e taşınmıştır. Yoksul bir ailede büyüyen yönetmen eğitimini yarıda bırakarak fabrikalarda işçi olarak çalışmaya devam etmiştir. Daha sonra askere gitme zorunluluğu olmamasına rağmen 20 yaşında askere giderek 5 yıl Deniz Kuvvetlerinde profesyonel asker olmuştur. Donanmadan ayrıldıktan sonra 2 yılda görme engelliler için Sivil Toplum Kuruluşu’nda çalıştıktan sonra 30 yaşındayken elinde çok fazla parası olmadan Fransa’ya gitmiştir. Fransa sokaklarında insanların fotoğraflarını çekerek para kazanmış ve ressamlık yapmıştır. 30 Yaşına kadar hiç sinema salonunda film izlemeyen Ki-Duk Fransa’dayken izlediği “Kuzuların Sessizliği” ve “Köprü Üstü Âşıkları” filmlerinden oldukça etkilenerek kendisini farklı şeyler düşünmeye itmiştir. Bu süreç senaryo yazmaya başlamasında etkili olmuştur. Sanat eğitimi almaya gittiği Fransa’dan 1993 yılında ayrılmıştır. Kore’ye dönen yönetmen aklına gelenleri kâğıda dökerek film senaryoları yazmaya başlamıştır. Aynı yıl A Painter and a Criminal Condemned to Deatb senaryosuyla ilk senaryo ödülü almıştır. Yazdığı senaryolarla ödül olarak hayallerine bir adım daha yaklaşmıştır. Başlarda senaryolarını belki bir yönetmen çeker diyerek düşünen Kim Ki Duk, ilk kez yönetmen koltuğuna oturarak 1996 yılında kendi yaşamından önemli izler barındıran Crocodile isimli filmini çekmiştir. Gazetecilerle film gösterimine gelmeleri için iletişime geçse de dönüt alamayan Ki-Duk pes etmeyerek Pusan ​​Uluslararası Film Festivali’nde olumlu tepkiler alarak kariyerinde adımlar atmaya devam etmiştir.

The Birdcage Inn filminden sonra sinemasının özgün, gerçeküstü imgeler taşıyan ve şiirsel güzellikte olduğuna dair yorumlar almıştır. Almış olduğu bütün eleştiriler onu bir sonraki filmini çekmesinde motive etmiştir.

Çektiği 4. filmi The Isle, Venedik Film Festivali’nde gösterilmiştir. Filmin gösterimi sırasında izlenilen bir sahne sonucu İtalyan gazetecilerden birisi bayılınca Ki-Duk söz getirdi. Bu manşet olan sahnede karakterler olta yutarak intihar etmektedir. İtalyan medyasında “Hitchcock geri döndü.” İfadeleri ile anılmaya başlanmıştı. Film ödül alamasa da oldukça ses getirerek ün kazanmıştır. Bu filmin ilhamı otobüs yolculuğu yaparken orman içindeki göl kenarında gördüğü evlerden yola çıkarak gelmiştir. Artık Kim Ki Duk için uluslararası arenanın kapıları aralanmaya başlamıştı. 9. Filmi Spring, Summer, Fall, Winter…and Spring ile birçok festivallere konuk yönetmen olarak bakış açısını sinema seyircilerine gösterme şansını yakalamıştır. 2004 yılında çektiği Samaritan Girl filmi ile başarısını bir kez daha herkese göstererek Berlin Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü’nü almıştır. Aynı yıl içinde çektiği 3-Iron filmi de Venedik Film Festivali’nde En iyi Yönetmen Ödülü’nü almıştır. 3-Iron filmini evdeki çekmecesinde görmüş olduğu reklam kâğıdı ile yapmaya karar vermiştir.  Artık farklı ülkelerden seyirciler edinen Kim Ki Duk, filmlerinde insanın anlam arayışını ve duygularının seyrini takip etmiştir. Filmlerinde kullandığı göstergeler ile bir önceki filmlerini anımsatmakta ve filmleri birer bağ oluşturmaktadır. Çekmiş olduğu filmlerine az diyalog ile çok şey anlatan ve estetik görüntüler sunan yönetmen Güney Kore sinemasına olan ilgiyi de arttırmıştır

ilham-veren-bir-sinema-yolculugu-sozleriyle-kim-ki-duk-sinemasi

 “Anaakım Filmlerin Estetiğine Karşı Alternatif Olmaya Çalışıyorum.”

Eğitimini yarıda bırakarak fabrikalarda çalışan Ki-Duk, üniversite okumadan yazar ya da yönetmen olunabileceğini düşünmemiştir.  Paris’e gittikten sonra bu fikri değişmiş çünkü insanların eğitim alamasa da yapmak istedikleri şeyleri yapabildiklerini görmüştür ve bir hayalin peşinden gitmeye başlamıştır. Bu yüzden yapmak istediğimiz şeyleri yapabilmek için hayallerimizi gerçekleştirebilmemiz için bize büyük bir örnek olmuştur.

“Bir film üretme fikri oluştuğunda her zaman, her film özelinde ayrı bir süreç işliyor.”

Hayatın içinden aldığı ilhamlar ile bir süreç oluşturan yönetmen  İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar filmini baktığı bir dağın zirvesindeki karlardan ilham almıştır. 5 sayfalık notlar halinde ekipteki arkadaşlar ile bir sonraki sahnesinin ne olduğunu bilmeden filmi oluşturmuştur.

“Hayatın içinden senaryolar çıkartıyorum.”

Filmlerini hayatın koşuşturmasından çıkartan yönetmen buna örnek olarak evinin kapısını açarken kapıya sıkıştırılmış bir el ilanını görüyor ve tam o anda aklına bir fikir geliyor. El ilanının hırsızların koyabileceği aklına geliyor. Hangi evlere uzun süre giren çıkan olmadığını tespit etme seçeneklerinden biri olabileceğini düşünerek bu kadar basit bir olaydan senaryo yazmıştır.

“Filmlerimde marjinal insanları konu ediniyorum.”

Filmlerini yarı soyut olarak tanımlayan Kim Ki Duk, Gerçek dünyaya duyguları ve düşüncelerini eklemeye çalışmıştır.  Filmlerindeki insanlar kötü ve olumsuz özellikleriyle yer almaktadır. Bu insanlar toplumdan dışlanmış, uzaklaşmış kişilerdir. Başlarda toplumdaki bireylere kamerasını yöneltirken daha sonrasında direk topluma yöneltmiştir. Bazı filmlerinde ise duygusal olan insanlara ve aşk hikâyelerine yoğunlaşmıştır.

“Filmlerimde karanlık ile aydınlığı, üzüntü ile sevinci birbirine bağlarım.”

Zıtlıkların birbirinden bağımsız olmadığını düşünen Kim Ki Duk, hayat felsefesinin de bu yönde olduğunu söylemektedir.

“Bütün filmlerimde aynı soruların cevabını arıyorum: Hayat nedir?”

Bu soruların cevabının kendisinde olmadığını söyleyen Duk, sadece kendisine ve seyircilere sorular yöneltmektedir.

“Seyircinin kendi içinden geçen, hayal etiği diyalogları koymalarını istiyorum.”

Filmlerinin senaryolarını yazarken uzun diyaloglar kullanan Kim Ki Duk çekim aşamasında diyalogları çıkartıyor. Post-prodüksiyon aşamasında az diyaloglu sahneler elinde kalsa da birçok sahnenin diyaloglardan daha değerli olduğunu düşünmektedir. Karakterlerin iletişim kurmasının çok önemli olmadığını bu yüzden seyircinin kendi içinden geçenleri ve hayal ettiği diyalogları koymalarını ister.

“Filmlerimde daha çok amatör oyunculara yer veririm.”

Amatör oyuncular ile filmlerinin daha gerçekçi olacağını düşünmektedir. Düşük bütçeli filmler çekerek masraf yapmamaya çalışan Kim Ki Duk gösteriş merakının olmadığını dile getirmektedir.

Yazan: Cansu Bekar

KAYNAKÇA:

Oylum R, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Seyyah Kitap, 3.Baskı 2017,İstanbul

Hummer V., Interview with Kim Ki-Duk, Senses of Cinema, 2002 sayı:19

7.Boğaziçi Film Festiveli Röportajı, http://www.bogazicifilmfestivali.com/haber-detay/183

Çalkıvik, Suha. “Kim ki-duk Üzerine”, Cnbc-e Dergisi, S: 81, 2006.

 

YAZAR BİLGİSİ
Cansu Bekar
Cansu Bekar,1997 yılında Eskişehir’de doğdu. 2015 yılında Eskişehir Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Radyo televizyon/Grafik animasyon alanından mezun oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünden mezun olarak eğitimini tamamladı. Şu an Eskişehir’de yaşamaktadır. Sinema alanına duyduğu ilgisini yaptığı film eleştirileri ve araştırmalar ile devam ettirmektedir. Fotoğrafçılık ile uğraşan Cansu; resim çizmeyi, film izlemeyi ve yazı yazmayı seviyor. MozartCultures ekibinde yazarlık ve animasyon alanlarında çalışmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.