Bir İspanya Devrimcisi Dünya Elçisi Neruda

06.10.2020
Bir İspanya Devrimcisi Dünya Elçisi Neruda

20.Yüzyılın soğuk dalgalarının kıyısını dövdüğü, güzelliğini kıskanan bulutların eteklerini kapattığı And Dağları’nın altında bir şiirin ilk dizeleri yazıldı. Buzul sularının nehirlere karışıp yemyeşil bir bitki örtüsü ile doğayı içine aldığı Chilie, rengarenk sokakları, Elquie vadisi ve misket üzümlerinin kokusu ile dünyanın en meşhur şairi Pablo Neruda’nın var oluşunun bir parçasını oluşturdu. O bir romantik, devrimci, politik lider ve kimi zaman ise sesini duyuramayanların acılarını ve hislerini dizeleriyle dünyaya ulaştırabilen sürgündeki bir şair oldu.

1904 Yılında güney Şili’de doğan Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto, 1917 yılında Temuco’daki La Manana gazetesinde Neftali Reyes imzasıyla ilk makalesini yayımladı. Bir sene sonra Santiago de Chilie’de çıkan Corre Veula dergisinde ilk şiirini yayımladı. ‘’Pablo Neruda‘’ kalem ismini kullanarak ikinci kez katıldığı yarışmadan birincilik ödülü aldı. Fransız Dili ve Edebiyatı okumak üzere Santiago’ya gitti. Bu sırada İspanyolca öğrenerek yıllar sonra onu kalbinde bir parça olarak göreceği İspanya için farkında olmadan ilk adımlarını atmış oldu. 1924’te ilk şiir kitabını ‘’Yirmi Aşk Şiiri ve Bir Umutsuz Şarkı‘’ adı altında yayımlandı. Şiirlerinde Aşkın ve cazibenin derinliklerini aydınlatırken kavrayış gücü yüksek dizeleriyle okuyucuların kalbinde dokundu.

‘’Bir ışığım var saçılmış takımyıldızlarından

ve onda senin sesin, iri gözlerin;

yağmurda göktaşının koştuğu

yollar gibi titreşir tenin‘’

( XVI. Yüz Aşk Sonesi )

 

Şiirlerinde genelde anlaşılır bir dil kullanırken mısralarında, gündelik hayata dair birçok şey barındırırdı. Kullandığı sade dili, çevresinde var olan sıradan eşyalara, nesnelere derin anlamlar yükleyerek betimlerdi; ‘’Alacakaranlıklar yanardı gözlerinde ‘’ – ‘’ Deniz feneri gibi parıldayan o esrime saati. ’’Santiago’daki Caballo de Bastos dergisini yönetti ama en sevdiği şey olan yazarlığın geçim konusunda ona yeterli olmadığına karar verdi ve konsoloslukta diplomatik görevler için çalışmaya başladı. 1927’de başladığı konsoloslukta birçok görev yaptığı birçok ülkenin ardından 1936’da Madrid’e atanarak İspanya hayatının ilk yerleşik adımlarını atmış oldu ancak 17 Temmuz’da İspanya iç savaşı patlak verdi.

General Francisco Franco, desteğindeki askeri birlikler ile hükümete darbe yaptı ama ana katmanları ele geçirmesine rağmen birçok farklı şehirde askeri darbeye karşı Cumhuriyetçi hükümetin protestoları başladı. Ordu her ne kadar Franco’nun emri altında ülkenin bir kısmını ele geçirsede diğer bir kısmı hükümete sadık kaldı ve böylece İspanya, askeri ve politik olmak üzere 2 farklı parçaya ayrıldı. Cumhuriyetçiler, bu faşist saldırı ve yönetime karşı halk cephesini açtı. Franco’nun faşist ordusuna dünyanın her bir yanından emperyalistler tarafından açık bir şekilde destek sağlandı. Halk cephesinin tek kaynağı halkın desteği iken birçok ülke silah ve para ile Franco yönetimini destekledi. Halk, Cumhuriyete inanıyordu ama seçim ittifakını oluşturması gereken partiler iktidarda ülkeyi yönetemediler.

Her şeyin (İç Savaş) başladığı gece Pablo ve arkadaşı gösteriye gitmek için sözleştiler. ‘‘Fakat Federico gelmemişti. O saatlerde ölüm yolculuğuna başlamıştı. Bir daha birbirimizi görmemiştik. Şiirimi değiştiren İspanya İç Savaşı benim için bir şairin ölümü ile başlar.” (Pablo Neruda, 1967: 115)

Üç yıl sürecek olan, İspanya’nın sanat ve tarih kokan sokaklarını, kan ve ateşin kapladığı acımasız, acımasız bir sahne bekliyordu. Cumhuriyetçilerin tarihten silinmesi üzerine, acımasız emirler veren faşist general, Badajoz arenasında düzenlediği korkunç, Cumhuriyetçi katliamını seyretmeleri için şehrin seçilmiş insanlarını bir araya topladı. Çelikten gömlekler ve kanlı pabuçlarıyla İspanya sokaklarını dolduran Franco birlikleri sivil, yaşlı, çocuk ayırt etmeksizin öldürürken bir şeyi hesaba katmadılar; İspanya halkının kendisine olan inancını. İspanyol halkı Cumhuriyeti kurtardı. İspanyol halkı sömürgeci güçlerin araçlarından daha güçlü bir şeye sahip olduklarını bütün dünya kamuoyuna göstermiş oldular. Bunun üzerine dış güçler devreye girdi. Demokratik ülkeler (ABD, İngiltere, Fransa) ‘’Müdahale etmeme‘’ politikasını devreye sokarak cumhuriyetçileri silahsız bırakırken Alman ve İtalyan faşizmi ise İspanya Cumhuriyeti’ne hiçbir gerçeği saklamadan müdahale ediyordu. Müdahale etmeme politikası, sadece Fransız hükümetinin Cumhuriyetçilere silah satışını engellemiş olurken Almanya ve İtalya’nın İsyancılara verdiği uçak, asker, silah yardımını örtmek için bir bahane idi.

Üstelik başta Almanya olmak üzere, İtalya ve Portekiz de müdahale etmeme politikasını hiçe saydılar. Franco’nun Dışişleri Bakanı yardımcısı “Amerikan petrolü, Amerikan kredisi, Amerikan kamyonları olmasa idi savaşı kazanamazdık” demiştir (Sandoval, 1969: 53). Kamyonlar olmasa ne asker sevki gerçekleştirilebilir ne de isyancı ordunun lojistik ihtiyaçları cephelere nakledilebilirdi. Savaşın gelişiminde bu denli önemli rol oynayan kamyonları isyancılar kimlerden kaçar tane sağlamışlardı; Almanya 1200, İtalya 1800, Amerika Birleşik Devletleri 12 800 adet (Sandoval, 1969: 55).

İç Savaşta faşistlerin kaybettiği ortaya çıkınca Almanya ve İtalya, İspanya ile Fas arasındaki cumhuriyet donanmasına uçak ve denizaltılarla saldırıp bölgeden uzaklaştırdı. Böylece oluşturulan koridordan Fas’ta toplanmış olan Franco’nun birlikleri, Arap paralı askerleri ve İtalyan birlikleri İspanya’ya taşındı. İspanya Savaşı’nda rol alan İtalyan asker sayısı 150 bini buldu. İtalyan Hava Kuvvetleri’ne ait yaklaşık 1000 uçak İspanya halkının üzerine 11585 ton bomba attı.

 

Pablo Neruda’nın çiçekli evi bir gün “Yunkers” bombardımanıyla bir harabeye döndü. Neruda’nın şiirinde bulunan çiçekli evi, yaşama sevincini yok eden faşist ordusu en güzel şeyleri, umudu, hasreti, hürriyeti ve çocukları öldürdü.

“Dünya değişti ve benim şiirim de değişti. Bir damla kan bu satırlara düştü onların üzerinde sonsuza dek yaşayacak.” dedi Pablo Neruda Neruda’nın dizelerinde faşizm, İspanya da üretilen üzümün, buğdayın, madenin ve çiçekli evin düşmandır. Savaş Neruda’yı çok etkiledi. Neruda, yeni şiir biçimini eski kafalı ve halkın katili generallerin layık olmadığını düşünerek onların eskiyi temsil etmesi adına eski şiir teknikleri kullanarak onları tasvir etti. Neruda bu can sıkıcı ve kaba savaş görüntülerini edebi olmayan sözcüklerle tanımladı.

 

‘‘Lanetli, lanetli, lanetli onlar ki baltayla, yılanla

Geldiler senin yeryüzü arenana, lanetli onlar ki

Beklediler bugünü, açmak için kapısını konağının

Faslılara, haydutlara:

Ne kazandınız? Getirin, getirin lambayı,

Görün ıpıslak toprağı, görün kararmış, küçük kemiği

Alevlerin yediği, giysisini

Öldürülmüş İspanya’nın’’

(Yeryüzünde Konaklama – 3.Konaklama 166)

 

İtalya, Franco’ya; on binlerce mühimmat ile top sağladı ve binlerce askeri araçtan oluşan müthiş bir malzeme desteği de sağladı. Yiyecek ihtiyacını gidermesi için gelen yük gemilerini de batırarak cumhuriyeti hem parasal olarak zarara uğrattı hem de denizden ablukayı sıkılaştırdı (Broué., Témine,1976: 260-261). İspanya’daki iç savaşa müdahale eden İtalyan, Alman, Portekiz ve Arap askerlerinin sayısı 300 bin kişiyi geçti.

Pablo Neruda ideolojisine göre şiiri sadece bir sanat biçimi olarak düşünmedi aynı zamanda geniş halk kitlelerini eğitmenin bir aracı olarak da öngördü ve politik şiir yazmayı ahlaki bir zorunluluk olarak hissetti. Neruda çevresinde tanık olduğu, sosyal adaletsizlikleri ve toplumsal yozlaşmayı gözler önüne sermeyi kendine bir görev bildi.

Pablo Neruda, emekçilerin mücadelelerini kaybettiğini sezinleyince, “kentte ekmek ve ışık kalmadı” vurgusuyla, şehrin emekçilerinin yarattıkları zenginliklerden mahrum kaldığını belirtmek istemektedir. Şairin sevdiği her şeyi barındıran şehirde artık hiçbir şey ne ekmek ne de ışık bulunmamaktadır. ‘’Geceleri el bombaları düşleri, kağnıyı paramparça ediyor. Neşenin yerini sessizlik, kırlangıçların yerini yanmış evler alıyor.‘’ diye betimledi.

Neruda, İspanya’da olanları kendisine olmuş gibi kabullenip, kendisini bir diplomat addetib, diplomatik bir davranış göstermeyip, aksine Halk Cephesinin bir gönüllüsü gibi tavır aldı. Bir şair, dünya vatandaşı ve dünya aydını olarak Pablo Neruda, İspanya’da olup bitenleri dünyaya duyurmak, Franco’nun cinayetlerini dünyanın gözleri önüne sermeyi amacı olarak bildi. Halk Cephesinin destek bulmasını sağlamak için çeşitli etkinlikler yapıp, kampanyalar düzenleyip, Uluslararası Antifaşist Yazarlar Konferansını gerçekleştirdi.

O andan itibaren Neruda da tıpkı çiçekli evi ve yaralı İspanya gibi değişmiştir. Şiirinde daha keskin bir dil kullandı ve düşünceleri onu daha da radikalleştirdi ve nihayetinde İspanya İç Savaşı, Pablo Neruda’yı komünistleştirmiştir.

Onun şiirini, anın korkunç gerçekliği belirledi, sokaklarda infaz edilen çocuklar ve tanıdık olduğu bombardımanlar onun şiirini değiştirdi. Bu tanıklık, Neruda’nın yaşamını değiştirdi ve Madrid’deki diplomatlık görevine Chilie hükümeti tarafından son verildi. Bu tanıklık, onun toplumsal gerçekçi şiirin yılmaz bir savunucusu olmasını sağladı. İspanya Cumhuriyetini korumak için yapılan mücadeleye katılmam yüzünden Şili hükümeti konsolosluk görevime son vermişti, dedi (Neruda, 1967: 119). Ispanya İç Savaşı günlerinde yazdığı, derhal yayınlattığı, yayımlanır yayımlanmaz da cumhuriyetçi askerlerin elden ele dolaştırdığı “España en el Corazón” adlı kitabı bir ulusun övgüsü, bir ağıt veya bir şarkı gibi ilahi bir tonda yazıp ve okuma yazma bilmeyen yoksul halkın, şiirini kavrayıp ve ezberine alabilmesi için bir dua gibi sık sık tekrarlar kullanmıştır.

Sayısız acıya adaletsizliklere ve haksızlıklara tanık olan Pablo Neruda ben merkezli şair dünyasını terk edip, insanoğlunun acılarını ve ezilmişliklerini dile getirmeye kendini adayan toplumcu bir şaire dönüştü. Rafael Alberti, Miguel Hernández gibi cumhuriyetçi şairlerle bir araya geldi ve bir dergi çıkarmaya karar verdiler. Neruda’nın, “España en el Corazón” kitabındaki son şiiri olan ve ekler bölümünde bulunan uzun, “Oda solar al ejército del pueblo” şiirinde özgürlüğü için mücadele eden İspanyol halkına duyduğu yakınlığı ve onlarla nasıl bir dayanışma içerisinde olduğunu hissettirdi. İspanyol halkının mücadelesine ve onların umutlarını dile getirmeye adadığı “Madrid (1936)”, “Canto a las Madres de los Milicianos Muertos” (Öldürülmüş Militanların Annelerine Türkü) gibi başka şiirler de kaleme aldı. Neruda’nın bu

politik tercihi sonucunda Şili hükümeti tarafından Neruda’nın işine son verildi ve bunun üzerine Neruda Paris’e geçti. Orada cumhuriyetçi sığınmacılarla birlikte darbecilere karşı mücadeleye devam etti. Neruda, Paris’te diğer yoldaşlarıyla beraber dünyanın her yerinden gelen temsilcilerle Faşizme Karşı Yazarlar Kongresi düzenledi. 2000 İspanyol mülteciyi faşistler tarafından öldürülmekten kurtarıp onların Şili’ye kaçmalarını planladı ve onları Şili’ye götürdü.

Hitler, Mussolini ve Salazar destekli General Francisco Franco’nun önderliğinde 17 Temmuz 1936’da başlayan İspanya İç Savaşı, 1 Nisan 1939 tarihlerinde, Sovyetler Birliği ve Uluslararası Tugaylarda görev alan gönüllülerin desteklediği meşru İspanya Cumhuriyeti hükümetini oluşturan Halk Cephesine karşı zaferi ile sonuçlandı. Faşist yönetim sonucunda 1 milyon insan kıyıma uğradı. Savaşın kaybedilmesinin ardından Neruda’nın umutları yıkıldı. 1934’ten, 1939 Mart’ına kadar birçok şey yaşandı. Dünya ile birlikte Neruda’nın da şiiri değişti. Artık Neruda’nın şiirine kan damlamıştı. Ve onun şiirlerinde devamlı bu kanın kokusu sezilecekti.

Savaş sonrası yazdıklarını ‘’Yeryüzünde Konaklama‘’ adlı eserinde topladı. 1. ve 2. Konaklama deneysel ve gerçek üstüydü. Bu iki konaklama ile destansı manzaralar, doğa üstü temalar ve özlem duygusu ile doluydu. 3. konaklamasında ise İspanya iç savaşı dizelerine yansıdı. ‘’Bazı Şeyleri Açıklıyorum‘’ şiirinde İspanya İç Savaşı’nın yıkımının rahatsız edici detaylarına yer verdi. Neruda, hayatının geriye kalan son yıllarında İdealine bağlılığını sürdürdü. Politik görüşünden dolayı yıllarca ana vatanına dönemedi sürgünde yaşamak zorunda kaldı. Ancak 1952’de vatanına geri dönebildi. 1970’te 66 yaşında iken Şili başbakanlığına aday oldu ama ilerleyen zamanlarda danışman olarak arkadaşının başkanlığının yanında kalmayı tercih etti. Birkaç yıl sonra askeri darbe oldu ve hükümet devrildi bunun üzerine kanser hastası olan Neruda’ya hemşireler ağrısını azaltmak için ilaç vermek istese de faşistler asla izin vermedi. Darbeden 4 gün sonra acılarına yenik düştü ve daima kalplerimizde, haksızlığa uğrayan milyonların dillerinde ve şiir dünyasının ebediyetinde ölümsüzlüğe kavuştu.

 

Yazar: Doğukan Ejder

 

 

KAYNAKÇA

· Neruda.P (2018)Yeryüzünde konaklama Can Şiir Yayıncılık

· Neruda.P (2019)Yüz Aşk Sonesi Islık Yayıncılık

· http://critica.cl/literatura/la-guerra-civil-espanola-en-la-obra-de-cesar-vallejo-y-pablo-neruda

· http://cultura.elpais.com/cultura/2007/04/23/actualidad/1177279204_850215.html

· http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/23/137.pdf

· http://dspace.usc.es/bitstream/10347/5747/1/pg_007-018_moenia10.pdf

· http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=12050

· http://www.elecohernandiano.com/numero_15/articulos/articulos.html

· http://fac-web.spsu.edu/sis/nuhfer-halten/webconcordances/neruda/neruda.txt.WebConcordance/framconc.htm

· http://www.guneydergisi.com/sayilar/41/286-nazim-hiksmet-sisirisnin-biscimssel-ozelslikslesri.html?showall=1

· http://www.habanaradio.cu/articulos/6109

· http://www.izquierda-unida.es/node/1337

· http://www.josecaballero.info/alberti.html

· http://www.littera.hacettepe.edu.tr/TURKCE/16_cilt/sebnem.htm

· http://www.marksist.net/ozan_demirci/ispanya_ic_savasi.htm

· http://www.neruda.uchile.cl/obra/obraresidencia3b.htm

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.