Osho ve Tarikatı: Wild Wild Country Derlemesi

Osho ve Tarikatı: Wild Wild Country Derlemesi

Netflix’in tek sezon ve toplamda altı bölüm olarak 2018 yılında yayınladığı Wild Wild Country (Vahşi Kırlar), belgesel niteliğiyle ön plana çıkmasıyla beraber oldukça ses getirerek birçok tartışmaya da konu oldu. Kimileri belgeselin oldukça cesur ve doğru bir şekilde ortaya çıkardıklarıyla övünürken, kimileri de Amerikan yapımı olan bu belgeselin oldukça subjektif ve yalanlarla dolu bir karalama kampanyası olduğunu savundular. Belgesel, yaşanan dönemin gerçek haberleri ve görüntüleriyle oluşmasının yanı sıra birinci kişi ağzından yer alan röportajlara da yer vererek soluksuz bir şekilde seyirciyi gerçeklik algısında sorgulayıcı bir yolculuğa çıkarmayı hedefliyor ve büyük bir oranda da bunu başarıyor.

Dünya çapında öğreti ve felsefesini içeren kitapların çok sattığı Bhagwan Shree Rajneesh, bilinen ismiyle OSHO, spiritüalist ögelerinin pazarlanmasıyla bu kadar ün kazansa da ilgi çekici ve şok edici çoğu gerçek tüm bu ögelerin yanında var oluyor. Rajneesh’in dünyanın birçok yerinden insana sahip ‘’tarikat’’ının yaratım süreci ve tabi ki de belki de işin en ilgi çekici taraflarından OSHO’nun stratejileri ve lüks yaşam tarzı.

OSHO, 1931 yılında Hindistan’da dünyaya geldi. Küçüklüğünden beri felsefe üzerine yoğunlaştığı bilinen Rajneesh, üniversiteden mezun olduktan sonra da felsefe dersleri verdi. Meditasyon, farkındalık, aşk gibi kavramların önemini her çalışması ve öğretisinde vurgulayan Rajneesh, dönemin tutucu din liderlerini de oldukça sert biçimde eleştirmiştir. Özellikle özgür cinsellik, açık cinsellik kavramlarını sıkça savunur olması ve tarikatlaşma sürecinde de bu kavramların oldukça uygulanır olması 1960’ların ortasında OSHO’nun seks gurusu olarak anılmasına neden olmuştur. (Urban, 1996). Hindistan’da kaldığı süre boyunca da kamusal söylemlerine devam ederek dünyanın birçok yerinden tanınırlığını büyük bir ivmeyle arttırdı. Katı kurallar ve yoğun meditasyon programları eşliğinde vaat ettiği spiritüalist aydınlanmalar oldukça umut ve beklentiyle karşılanmış olacak ki tüm bu ritüeller oldukça katılımcı buldu. İnzivaya çekildiği sürelerde bile kendisine ve öğretilerine duyulan ilgi sonucunda 1981’in sonunda kendisini ziyaret eden insan sayısı özellikle Avrupa ve Amerika’dan gelen insan sayısı ile birlikte 30.000’i bulmuştu. (Mitra, S., Draper, R., ve Chengappa, 1985)

Hindistan’da başlayıp Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınan bu hareket, Rajneesh hareketi (The Rajneesh Movement) adlandırılmasıyla birlikte topluluk üyelerinin aynı renklerde giyinmesi nedeniyle de Turuncu İnsanlar (Orange People) olarak anılmaya başlandı. 1981’de  OSHO’nun sağ kolundan çok daha fazlası ve tüm tarikatlaşma sürecinin gidişatını etkileyen en büyük karakterlerinden Ma Anand Sheela’nın  duyurusuyla birlikte Rajneeshizm dininin başlangıcı adeta duyruldu. (Mehta 1993)

Wild-wild-country

Wild Wild Country, temel anlatımını da Sheela’nın oldukça gerçekçi açıklamalarından beslenerek sağlıyor. Sheela, tarikat ile ilgili anılarını ve yaşadıklarını anlatırken çoğu zaman içselleştirdiği kavramların ve kişinin etkisi altına girip yoğun duygular yaşıyor. Tüm bu süreçte onun ne kadar etkili ve başından sonuna kadar zekâsıyla stratejik olarak yarattığı her sonucun tarikatta ne gibi değişikliklere yol açtığını açıkça görebiliyoruz. Hatta Rajneesh’i kıskandığı dönemlerde yaptığı tüm hamleler Sheela hakkında bize çok daha ayrıntılı bilgiler sunuyor.

Belgeselin en çok odaklandığı dönem ise tarikatın popülerleşme ve güçlenme adımlarının sağlamlaştığı Amerika’nın Oregon eyaletine yapılan göçün olduğu dönem. 1981’de Rajneesh’in mal varlığının gittikçe güçlenmesi ve tarikatındaki varlıklı insanların sayısının gitgide çoğalmasıyla beraber komün yaşamın izlerinin de bol miktarda bulunacağı bir arsa satın alınarak adeta bağımsız bir topluluk olma yolunda emin adımlarla ilerleniyor. Bölgede bulunan yerel halkla ilk andan itibaren bir çatışma içine giren bu tarikat yasal ve yasal olmayan her alanda büyük bir çekişmeye sürükleniyor. Bölge halkı Rajneesh ve tarikatını ahlaki yapısı, yaşam tarzı gibi konularda sertçe suçluyor ve benzer sert tavırlarla tarikatın bölgeden gitmesi gerektiğini belirtiyorlar. Çekişmeler tüm şiddetiyle devam ederken topluluk içindeki insan sayısı gittikçe artıyor ve eyalette siyasal gücü de tarikatın elinde tutabilmesi için bölgedeki evsizler bu komün yaşama dahil ediliyor. 1984’te ise eyalet, seçimler sırasında bölge geneli bir gıda zehirlenmesi yaşıyor. Tüm okların Rajneesh ve tarikatına çevrilmesiyle beraber yaşanılan bu durum biyoterör saldırı olarak nitelendiriliyor.

Belgeselde en çok ilgi çeken nokta ise bir sürü etnik kökenden, cinsiyetten, renkten insanın öğreti ve ilkelere olan adanmışlığı, sarhoşluğu ve itaati. İçinde yaşadıkları disiplini sindiren tarikat mensupları müthiş bir iştah ve aydınlanma hissiyatıyla tüm ritüelleri delicesine uyguluyorlar ve Rajneesh’e adeta bir tapınma gösterisi sunuyorlar. Üstelik çok ünlü insanlar, zengin iş insanları da tarikata zaman içinde dahil olup kendi hayat amaçlarını bu komün topluluğun içinde arıyorlar.

Rajneesh, gittikçe zenginleşmesiyle birlikte medyada daha çok yer alıyor. 34 tane Rolls Royce’un varlığı ve görkemli giyimini, yaşamını asla reddetmeyerek hatta doygun bir motivasyonla bunları sergileyerek spiritüel yaşam ve maddiyatın birbirinden ayrılmayacağının da vurgusunu yapıyor. Öğretilere ve ilkelere bağlılığın tarikat üyeleri arasında asla sarsılmamasının yanında tarikatın yönetim taraflarından çatlak sesler gelmeye başlıyor. Bir yandan da Amerika Birleşik Devletleri tarafından açılan davaların ardı arkası kesilmiyor. Kasaba yerlilerinden görüntüler, Sheela’nın birinci ağızdan anlatıları ve müritlerin belge niteliğindeki verileriyle Wild Wild Country, insanı hayrete düşüren bu tarikatlaşma sürecini anlatan oldukça ilginç ve sürükleyici bir yapım. İnsan psikolojisi, sosyolojik davranışlar ve bir fikir etrafında toplanma kavramlarına iyi bir örnek olarak verilebilir olmasının yanında bu kadar ünlü bir insanın hayatına başka bir çerçeveden bakmasıyla da kayda değer bir belge niteliğinde olan Wild Wild Country, kesinlikle izlenilebilir nitelikte ve sorgulamalara daima açık bir belgesel.

YAZAN: SERVİN ÇAĞIL

Mehta, Uday (1993), Modern Godmen in India: A Sociological Appraisal, Mumbai: Popular Prakashan, ISBN 81-7154-708-7

Urban, Hugh B. (2005), “Osho, From Sex Guru to Guru of the Rich: The Spiritual Logic of Late Capitalism”, in Forsthoefel, Thomas A.; Cynthia Ann Humes (eds.), Gurus in America, SUNY Press, ISBN 978-0-7914-6573-8.

Mitra, S., Draper, R., and Chengappa, R.: Rajneesh: Paradise lost, in: India Today, 15 December 1985

 

 

 

 

 

YAZAR BİLGİSİ
Servin Çağıl
Servin Çağıl, 2000 yılında doğdu. Şu an Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Metalurji ve Malzeme Mühendisliği okuyor. Görsel sanatlara, sinemaya ve felsefeye yakından ilgisi olmasının yanı sıra sosyolojiye ilgisi de zamanla gelişmiştir. Çocukluğundan bu yana yaratıcı drama ve tiyatro eğitimleri almasıyla birlikte sahne sanatlarına da ilgisi oldukça katlanmıştır. Bilim yazıları ve moleküler düzeyde çalışmalar özellikle ilgisini çekmekte ve aslında akademik kariyeri için ilhamları olmaktadır. Haziran 2020'den bu yana sosyoloji, sinema, bilim alanlarında yazılarını büyük bir keyif ve istekle yazmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.