Duygusal Bariyerlerimiz ve Öğrenme

09.01.2021
Duygusal Bariyerlerimiz ve Öğrenme

Daha önce neden bir derste başarılı olamadığınızı hiç düşündünüz mü veya neden bir derste çok başarılı olurken diğer derste bir türlü başarılı olamıyorsunuz? Bulgar psikolog Lazanov’a göre, insanlar sınıf ortamına bir takım duygusal bariyerler ile gelir. Örneğin, İngilizce dersinde öğrenmeye tamamen açık ve duygusal olarak pozitif geliyor olabilirsiniz ve sonuç olarak bir zorluk çekmeden iyi bir ilerleme kat ediyor olabilirsiniz. Öte yandan, matematik dersini bir türlü yapamıyor olmanız kendinize duygusal engeller koymanızdır. Eğer önümüze koyduğumuz bu duygusal bariyerleri aşarsak, öğrenme daha işlevsel bir ortamda gerçekleşir. Bu metoda da “suggestopedia” yani “öneribilim” deniyor.

Georgi Lozanov

Bir konuyu öğrenmeye başlamadan önce (öğrenci olmak zorunda da değilsiniz, evrime ilgi duyan 70 yaşında birisi de bunu uygulayabilir) size yapamayacağını söyleyen iç sesinizi dinlemeyip onu bastırırsanız öğrenme daha kolay bir şekilde gerçekleşir.

Lozanov ayrıca, çevre ile paralel giden öğrenmeden de bahsediyor, buna da “peripheral learning” deniyor. Lozanov’a göre, öğrenciler daha renkli, rahat, öğrenmeye daha uygun bir ortamda ve müzik ile birlikte öğrendiklerinde öğrenme süreçleri daha işlevsel oluyor. Örneğin klasik müzik ile ders işlemek, öğrencilere daha pozitif bir algı oluşturuyor. Lozanov’un kendisi, “öneribilim” ile öğrenme gerçekleştiğinde, öğrenilenlerin akılda kalıcılığının geleneksel yöntemlere göre %25 daha etkili olduğunu söylüyor. Bowen’in araştırmasına göre öğrenciler, müzikle öğrendiği zaman buna “konser okuması” adını veriyorlar. Örneğin müziği, öğrenmenin merkezine koyan öğrenciler, okudukları parçaları sesli bir şekilde okurken bilindik bir Beethoven senfonisi de onlara eşlik ettiğinde hem ileride öğrendikleri parçaları kolayca hatırlayabilecek hem de kendilerine stressiz bir ortam yaratmış olacaklardır. Ancak, Bowen bu yöntemin her öğrenci de işe yaramayabileceğini çünkü herkesin klasik müzik sevmediğini de belirtiyor. Yine de eğer sizde işe yarıyorsa, denememek için bir nedeniniz olmamalı!

Lozanov’un araştırmalarından bağımsız olarak Goussy ise klasik müzik dinlemenin, vücuttaki dopamin hormonunun seviyesini arttırdığını ve bunun depresyon ile başa çıkmada önemli bir araç olduğunu kanıtlamıştır. Alan Chapman da, dinamik sesli büyük senfoni parçalarını dinlemektense daha çok piyano parçalarını ve yaylı sazlar dörtlülerini dinlememizi tavsiye ediyor.

Yazar: Pınar Beçken
Editör: Fuad Eren

Kaynakça:

Bowen, T. (2006). Teaching approaches: what is suggestopedia? Erişim adresi: https://www.onestopenglish.com/methodology-the-world-of-elt/teaching-approaches-what-is-suggestopedia/146499.article

Goussy, T. (2018). Can Classical music help you study? Erişim adresi: https://www.sphinxmusic.org/can-classical-music-help-you-study/#:~:text=Research%20shows%20that%20listening%20to,feel%20better%20while%20doing%20it.

Görsel Kaynakça:

https://images.squarespace-cdn.com/content/51d98be2e4b05a25fc200cbc/1529332703075-MA0CZPFUH4IHBBQ4ODSI/mozart.jpg?content-type=image%2Fjpeg

https://www.litta.net/wp-content/uploads/G_Lozanov.png

https://images.summitmedia-digital.com/candy/images/2017/05/26/20170526-studyblr-intro_main.jpg

 

YAZAR BİLGİSİ
Pınar Beçken
Pınar Beçken, Bursa'da doğdu. İngiliz dili eğitimi 2.sınıf öğrencisi. Batı edebiyatına ve dil çalışmalarına ilgili. İnternette içerik üretmeyi seviyor ve birçok yerde gönüllü olarak çalışıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.