Eğitim Bizi Köleleştiriyor mu?: Ölü Ozanlar Derneği

Eğitim Bizi Köleleştiriyor mu?: Ölü Ozanlar Derneği

Filmin Konusu

“Eğitim kendi başına düşünmeyi öğrenmektir.” (John Keating, Ölü Ozanlar Derneği, 1989.)

Ölü Ozanlar Derneği, Peter Weir yönetiminde 1989 yılında çekilmiş bir filmdir. “En İyi Özgün Senaryo” dalında Akademi Ödülü almıştır. Kurgusal olarak 1959’da, muhafazakâr Vermont yatılı okulu olan Welton Akademide geçen film, öğrencilerine şiir öğretmesiyle ilham veren bir İngilizce öğretmeninin hikâyesini anlatmaktadır.

Film; “En İyi Yönetmen”, “En İyi Film” ve “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Akademi Ödülü adaylıkları da dâhil olmak üzere çok sayıda övgü almıştır. “En İyi Film” dalında BAFTA Ödülü, “En İyi Yabancı Film” için César Ödülü ve “En İyi Yabancı Film” için David di Donatello Ödülü’nü kazanmıştır. Senarist Tom Schulman, “En İyi Özgün Senaryo” dalında Akademi Ödülü almıştır.

BUNDAN SONRASI “SPOILER” İÇERMEKTEDİR.

Eğitilerek Köleleşen Toplum

 

Welton Akademi, gelecekle ilgili hayalleri ve umutları olan gençleri, hayatın içerisinde var olan ama olmaması gereken ve giderek daha da hızlanan, yarışın hiç bitmediği, bitiş çizgisine ulaşıldığında sürekli yeni bitiş çizgileri konulan dünyaya hazırlamaktadır. Akademinin, öğrencileri özgürleştirmesi gerekirken köleleştirdiği bir eğitim sistemine sahip olduğu söylenebilir.

Platon’un mağara mitosundaki gibi duvardaki yansımalara bakan öğrencileri uyandırmak isteyen filozof bir öğretmen okula gelir. Öğretmen, bu uyanışı edebiyat ve şiirle yapmak isteyen, kelimelere kanat katarak kendisi de o kelimelerle uçmayı başarmış biridir.

Öğretmenin tavırları ve dersi işleyiş tarzı, alışılmışın dışında olduğundan herkes tarafından yadırganır. Başta herkese ilginç gelmesine rağmen sonunda öğrencilerini kendi geçmişindeki hâliyle buluşturan ve öğrencilerin içindeki hayal etme gücünü ortaya çıkaran bu öğretmen, öğrenciler tarafından sevilmeye başlanır. Öğrencileriyle bir öğretmen değil; örnek alınabilecek bir arkadaş gibi iletişim kurar.

John Keating karakteriyle film, farklı bakış açılarını olduğunu, ailelerin çocuklarının gelecekleri için tasalanırken hem kendilerini hem de çocuklarını nasıl mahkûm ettiklerini, herkesin hayatının anlamı olduğunu, bunun yalnızca keşfedilmesi gerekildiğini fakat bu keşiflerin bekleyerek değil hareket ve mücadele ederek gerçekleşebileceğini, “an”ın büyüsünü ve zamanın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmaktadır.

Filmin ilerleyen kısımlarında çeşitli olaylar sonucu bir öğrenci babasının şiddetine uğradığı için intihar eder. En başından beri bu anı bekleyen sistem, suçu öğretmene atar ve öğretmen okuldan uzaklaştırılır. Sınıfıyla vedalaşmaya gittiğinde öğrencileri, öğretmenin o zamana kadar yaptıklarının boşuna olmadığını kendisine kanıtlar.

Bütün öğrenciler aynı anda sisteme karşı içinde bulundukları mağaralarda ayağa kalkar ve zincirlerini çıkarırlar. Öğretmenlerine saygı duruşunda bulunurlar fakat asıl saygı duruşları, kendi ruhlarının özgürlüğünedir.

Düşünce Özgürlüğü Nasıl Mümkün Olabilir?

İnsan, bazı zamanlar içinde bulunduğu durumdan dolayı kendini sıkışmış, özgürlüğü kısıtlanmış, sistemin bir kurbanı olarak hissedebilir ve geleceğe baktığında umutsuzluğa kapılabilir. Öğrenciler, Welton Akademi gibi bir üniversitede okuyor olsa bile kendisini anlamayan, anlamaya çalışmayan, kendi fikirlerini dayatan ve farklılıkları kabul etmeyen yöneticilerle ve bu yönetimi desteleyen sistemle karşılaşabilir. Bu karşılaşmanın sonucunda kişiler bazen en başta taşıdıkları o umudu ve coşkuyu unutabilir. Fakat kişi kendinin John Keating’i olmayı başarabilirse belki de sistemin içinde özgür kalabilmeyi, umudunu ve hayallerini korumayı da başarabilir.

“Sevgili öğrencilerim, kendinizi düşünmeyi yeniden öğreneceksiniz, kelimelerin ve dilin derin lezzetine varmayı öğreneceksiniz. Kim ne derse desin dünyayı, kelimeler ve fikirler değiştirebilir.”  (John Keating, Ölü Ozanlar Derneği, 1989.)

Yazar: Coşkun Rıdvan Tüzemen
Editör: Emine Türal & Ozan Yazıcı

Kaynakça

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Coşkun Rıdvan Tüzemen
Rıdvan Tüzemen, 1992 yılında İstanbul'da doğdu. Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesinden mezun olan Rıdvan, daha sonra Nişantaşı Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği bölümünden mezun oldu. Şu an İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi. Geleceği inşa etmenin gençlere düşen bir sorumluluk olduğunu ve bunun yolunun felsefe, bilim ve sanat alanlarındaki değişmeyen kadim bilgileri günün şartlarına uyarlayarak mümkün olacağını düşünüyor. Mozartcultures da yazar olarak başladı. Şu an Genel Yayın Yönetmeni olarak sorumluluğu var.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.