Osmanlı-Alman İlişkilerinin Göz Bebeği: Alman Çeşmesi

Osmanlı-Alman İlişkilerinin Göz Bebeği: Alman Çeşmesi

İstanbul’un Fatih ilçesindeki Sultanahmet semtinde bulunan Alman Çeşmesi, döneminde yapılan Haydarpaşa Garı gibi Osmanlı-Alman ilişkilerinin İstanbul’a kazandırdığı değerli eserlerden biridir. Sultanahmet Meydanı’nda yer alan bu eser, Kaiser Wilhelm tarafından yaptırılmış ve dönemin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit’e ve İstanbul’a ithaf edilmiştir. Dönemin padişahları ile iyi ilişkileri bulunan Kaiser Wilhelm, İstanbul’u ömründe üç kez ziyaret etmiştir. İlk gelişinde kayda geçen bir silah anlaşması yapan Kaiser, İstanbul’u ikinci ziyaretinde Osmanlı sultanı ile Bağdat demiryolları yapımının Alman firmalar tarafından üstlenilmesi üzerine bir anlaşma yapmıştır. Bu tarihî anlaşmayı ölümsüzleştirmek adına Alman hükümeti tarafından bir eser yaptırılması kararlaştırılmıştır.

Çeşmenin Yapım Aşaması

Çeşmenin yapımına 1899 yılında başlanmış ve çeşmenin 1 Eylül 1900 tarihinde II. Abdülhamit’in cülus (tahta çıkış) törenine yetiştirilmesi planlanmıştır fakat çeşmenin yapımı bu tarihe yetişmemiş ve açılış tarihi Kaiser’in doğum tarihi olan 27 Ocak 1901’e ertelenmiştir. Çeşmenin yapımına başlanmadan önce Sultanahmet Meydanı’ndaki hipodrom alanı Almanlar tarafından düzenlenmiş, çeşme için uygun bir alan hazırlanmıştır. Meydana ağaçlandırma ve peyzaj çalışması yapıldıktan sonra yapımı Almanya’da tamamlanan çeşme İstanbul’a getirilmiş, çizilen temellerin üzerine oturtulmuştur. Üzerindeki değerli taşlar ve kitabeler de Almanya’da tamamlanmış, daha sonra deniz yoluyla İstanbul’a getirilmiştir. Çeşmenin çizimini Kaiser’in özel danışmanı olan Alman mimar Max Spitta üstlenmiş, yapımında ise Schoele, Carlitzik ve İtalyan mimar Joseph Anthony görev almıştır.

Çeşmenin Özellikleri

İçi altın bir mozaikle kaplanan Alman Çeşmesi, kubbesinin içinde sütun uçlarına işlenmiş sekiz ayrı madalyon bulundurur. Bu madalyonların dördü II. Abdülhamit’in tuğrasını, diğer dördü ise Kaiser Wilhelm’in monogramını simgeler. İç mozaik tasarımı Neo-Bizans tarzından esinlenerek Alman sanatçı August Oetken tarafından yapılmış ve bu çeşme tasarımı, sanatçının en tanınan eserlerinden biri olmuştur (Deutscher Brunnen, 2021).

Çeşme’nin iç kısmında yer alan altın kubbe

Çeşmenin içinde bir adet Almanca, bir adet Osmanlıca kitabe bulunur. Almanca kitabede “Kaiser Wilhelm II, 1898 yılı sonbaharında Osmanlı hükümdarı II. Abdülhamit’i ziyaretinin hatırası olarak bu çeşmeyi yaptırmıştır.” yazmaktadır.

Çeşme’de bulunan Almanca kitabe

Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya Yakınlaşması

Alman Çeşmesi ve Haydarpaşa Garı gibi Alman imzası taşıyan birçok eserin yapımı, Alman-Osmanlı yakınlaşmasını doğurmuş ve büyük bir askerî ittifakın önayağı olmuştur. Bu eserlerin yanı sıra Hicaz ve Bağdat demiryolları ihalelerinin Alman şirketlere verilmesi ve yapımlarında Alman çalışanların görev alması, Osmanlı-Alman yakınlaşmasının ilk adımları arasındadır (Albayrak, 1995, 7).

I. Dünya Savaşı başlangıcının kaçınılmaz olduğunu anlayan Osmanlı hükümeti, savaşa tek girip toprak kaybına uğramamak adına ittifak arayışına girmiş, bunun için öncelikle İngiliz ve Fransızların kapısını çalmıştır. Bu çabadan olumsuz sonuç alan Osmanlı, ittifak için daha önceden de aralarında iyi ilişki bulunan Almanlara yönelmiş, yeni bir ittifakın kapısını aralamıştır (Bayramol, 2019, 2-14). 1910’da Osmanlı bütçe açığının kapatılması için Alman ve Avusturya bankaları tarafından büyük bir kredi oluşturulması ve aynı yıl Alman donanmasından Barbaros ve Turgut isimli iki zırhlının satın alınması iki devleti fazlasıyla yakınlaştırmıştır.

I. Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya

Girdiği son savaşların tümünden hezimetle ayrılan Osmanlı Devleti, orduda bazı yenileme çalışmalarına başlamış ve buna müteakip Almanya’dan 42 kişilik bir subay grubu getirtilmiştir. I. Dünya Savaşı’na girmenin artık kaçınılmaz olduğunu anlayan Osmanlı Devleti, ordudaki restorasyonu Almanların yardımı ile büyük bir hızla tamamlamıştır. (Vikipedi, Deutsche Militärmissionen im Osmanischen Reich, 2021)

Ocak 1913’te Bâb-ı Âli Baskını sonucu başa gelen İttihat ve Terakki hükümeti, savaşın yaklaştığını kabullenerek Almanlar ile olan ilişkisini sıkı tutmaya başlamıştır (Çınarlı & Safi, 2019, 16). Daha önce ordu restorasyonu için İngiliz ve Fransızlardan da yardım alan Osmanlı, bu anlaşmaları sona erdirerek tamamen Alman odaklı bir ordu modeline yönelmiş, Liman von Sanders’ı “Ordu Genel Müfettişi” rütbesine getirerek Almanlarla girilecek askeri ittifakın ilk resmi adımını atmıştır.

Osmanlı, Alman ve Avusturya-Macaristan ittifakını simgeleyen bir kartpostal

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında ittifak çağrılarına İtilaf Devletleri’nden resmi olarak ret cevabı alınca tamamen Alman-Avusturya-Macaristan bloğuna yönelmiş, 22 Ağustos 1914 tarihinde Almanya’ya resmi başvuruda bulunmuştur. Bu başvuruya müteakip 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya-Osmanlı arasında bir ittifak anlaşması imzalanmış ve iki devlet resmî olarak müttefik olmuşlardır.

Daha sonra bu ittifak hayal edilen sonucu getirmemiş, Almanya ve Osmanlı bu savaştan ağır bir yenilgiyle ayrılmıştır. Savaşın ardından ağır anlaşmalar imzalayan Müttefik Devletler, bu anlaşmalar sonucu -iki devletin de yönetimlerinin değişmesi ile- ittifakı sonlandırmak zorunda kalmıştır. Bu ittifak ve ittifakın sonuçları, daha sonrasında Türk tarih yazarlığı arasında “Almanlar yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık.” söylemine yol açmıştır (Vikipedi, Alman-Osmanlı İttifakı, 2021).

Yazar: Ali Okay Yazici
Editör: Dila Taşdelen

Kaynakça

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Ali Okay Yazici
Ali Okay Yazici, 2000 yılında Van'da doğdu. Lise eğitimini 2018 yılında Edirne'de tamamlayan Okay, üniversite öğrenimini Türk-Alman Üniversitesi Kültür ve İletişim Bilimleri bölümünde sürdürmektedir. Miskinler isimli bir Podcast kanalında podcaster olarak görev alan Okay, Sinema, tarih ve amatör fotoğrafçılık alanlarıyla uğraşmayı ve kısa videolar hazırlamayı sevmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.