Mr. Klein

Mr. Klein

Orijinal Fransızca adıyla “Monsieur Klein“, Türkçe adıyla “Kaderi Arayan Adam“, 1976 Fransa-İtalya ortak yapımı ve Amerikalı sinemacı Joseph Losey’nin yönettiği suç-drama-gizem filmi. 123 dakikalık film gişede çok başarısız olsa da, ilginç konusu nedeniyle ilerleyen yıllarda dikkat çekmeyi başarmış önemli bir yapımdır. Filmin başrollerinde tanınmış Fransız oyuncular Alain Delon ve Jeanne Moreau yer almaktadırlar. Tamamı Paris’te çekilen filmin yapım aşamasında aslında yönetmenin Costa Gavras olması planlanmış, ancak daha sonra Losey ile anlaşılmıştır. Son olarak, filmin Imdb puanı 7,6/10’dur.

Filmin ilk başında, ‘’hasta’’ olarak muayeneye alınan kadını görüyoruz. Fransız doktor kadının çene, ağız, burun, kulak yapısını ve yürüyüşünü inceliyor ve buna göre not alıyor. Bu notlara göre kişinin ırkının Fransız olup olmadığını hükmediyorlar. Kadın için Doktor ‘’Yahudi, Ermeni ya da Arap olma ihtimali var. Şimdilik kesin bir şey yok.’’ demiştir. Bunun yanı sıra sadece bedeni değil ayrıca muayene olurken davranışları da inceliyor. Bunu doktorun ‘’Muayene olurken Yahudi davranışları sergilemiyor.’’ demesinden anlayabiliyoruz.

mr-klein-filmimr-klein

Kadının radyoyu açmasının ardından radyoda Falanjizm düşüncesini öven propaganda haberini dinliyoruz. Bu haberden kadının işbirlikçi Vichy Fransız Hükümeti’nin yönettiği topraklar içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Falanjizm anti-komünist, etnik milliyetçilik ve anti-anarşizm ilkelerine bağlıdır. Bu ilkeler Nasyonal Sosyalist Almanya’sının düşünce tarzıyla benzerlik göstermektedir.

Gazete sahnesinde, tabloyu satan kişinin Yahudi olduğunu ceketinin iç cebinden çıkardığı Yahudi gazetesi ile öğreniyoruz. Klein kendisinin de bir Yahudi olduğunu karşısındakinin öğrenmemesi için ilk başta görmezden gelerek ‘’Gazetenizi düşürdünüz sanırım.’’ diyerek gülüyor. Burada gözümüze takılan başka bir ayrıntı da; tablo satımını belgelemek için hazırlanan sözleşme metnini bitirdikten sonra Klein’ın adama yazması için ‘’Ad, Soyad ve adres’’ demesi üzerine tabloyu satan adam Klein’e bakıyor. Çünkü bu gergin zamanda kimse adresinin bilinmesini istemiyor. Her iki taraf Yahudi olmamasına rağmen işbirlikçi mi Yahudi mi yoksa Vichy hükümeti karşı bir Yahudi mi bilemiyoruz. Bu yüzden kendi milliyetinden olsa bile tabloyu satan adam ‘’Adresimi verirsem Alman polisine beni ihbar eder.’’ diyerek şüpheye düşüyor. Fakat sonradan anlıyoruz ki Klein adlı ikinci bir kişi var ve bu ikinci kişi bir Yahudi olduğundan Klein’e sıkıntı çıkartıyor.

Klein kimliğini ve soyunu kanıtlayabilmek için babasının yanına gidip ondan büyükbabasının ve büyükannesinin kimliğini istiyor. Klein babasına bu belgelerin polis tarafından istendiğini söylüyor. Sonrada başka bir Klein’in olduğunu ve bu ikinci Klein’in Yahudi olduğunu söylüyor. Bunu duyan baba aniden sinirlenip ‘Şunu bil ki biz XIV. Louis’den beri Katolik ve Fransızız!’’ diyor. Klein belgeleri buluyor ve anne tarafından olan büyükbabasının Marsilya doğumlu olduğunu, büyükannesinin Cezayir doğumlu olduğunu öğreniyor. Fakat Cezayir’den belgeler bir türlü eline ulaşamadığından polisler evine baskın düzenliyor ve evi talan edip hemen hemen bütün eşyaları alıyorlar.

 

Klein’nin sevgilisi bir süre sonra Klein’nin bu olaya kendini fazla kaptırıp delirdiğini düşünüyor ve evi terk etme kararı alıyor. Kendisi evi terk etmiş olsa bile Klein’nin trene bindiğini öğrenip tren kalkarken yanına gidiyor ve ‘’Ne zaman döneceksin?’’ diye soruyor. Klein’den ‘’Bilmiyorum.’’ yanıtını alınca bu sefer ‘’Peki ya ben?’’ diye sorduğunda Klein yine ‘’Bilmiyorum.’’ deyince kız hayal kırıklığına uğruyor ve Klein’den ümidi kesip koşmayı bırakıyor. Klein’nin isteği üzerine köpeğe bakacağını söylüyor. Klein, diğer Yahudi Klein olan ‘’Robert Klein” ile konuşamadan Fransız polisi onu ele geçiriyor ve Fransız polisi Klein’ı Yahudilerin olduğu kampa götürüyor. Bu kamp içerisinde filmin başlangıcında Hollandalı adamın tablosunu satan kişiyi de Yahudi olduğu için konulduğunu görüyoruz. Klein trene doğru giden tünele giderken “Geri geleceğim!’’ diyor fakat kendisi sıradan bir trene binmiyor; Nazi Almanya’sının Yahudiler için ‘özel’ olarak kullandığı trenlerden birinin içerisine biniyor. Klein ise bunu sonradan anlar ve ne yapacağını bilemez hale gelir. Son sahnede boş ve donuk gözler bunu net biçimde anlatmaktadır.

Film, zamanını oldukça iyi yansıtmış ve insanlık tarihinin en büyük vahşetlerinden biri olan Yahudi Soykırımına adım adım giden yol, kendini başkasının yerine koyamamanın verdiği küstahlığın bir gün dönüp insanı bulması üzerinden başarıyla işlenmiş. Film boyunca karakter kendisiyle benzerliği bulunan kişiyi ararken bunun tarih içinde birçok romana, filme, hikâyeye konu olduğunu zaten biliyoruz. Bana bu arayış biraz Orhan Pamuk’un ‘’Beyaz Kale’’ adlı romanını hatırlatmadı değil. Film ilerledikçe yönetmenin ve başrol oyuncusu Alain Delon’un başarısı olsa gerek, “Acaba gerçekten o suçlu muydu? Yahudi olmak suç mu?’’ sorusunun psikolojisini izleyiciye verebiliyor. Bu da filmin daha akıcı olmasını sağlayan güçlü bir etmen olarak kullanılmıştır.

 

 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.