Sınırları Yok Eden Bir Hareket: Dada

01.06.2020
Sınırları Yok Eden Bir Hareket: Dada

“…Ben sistemlere karşıyım, en kabul edilebilir sistem hiçbir sisteme sahip olmamaktır.”
Tristan Tzara

Dada akımı I. Dünya Savaşı yılları içerisinde endüstiriyel gelişimlerin ezici güçleri altında sanatın ve edebiyatın gücünden beslenerek ortaya çıkmış bir başkaldırı hareketidir.

Dada tam anlamıyla bir muhalefet hareketi değildir. 1918 tarihli Dada Manifestosu’nda “Dada hiçbir şey anlatmaz.” diyerek anlamsal olarak bir amaç gütmediğini ancak olayların tam orta yerinde akımın esintilerinin hissedilebileceğini vurgulamıştır.

Dada Yaşamdır.

Savaşa, tek düze gelmiş toplumlara, eğitimin tek elden yürümesine ve hatta sanata bile karşı olan bir akımdı. Dada’nın inkarı her şeyi kapsıyordu. Sanatı ve yaşamı birbirininden ayıran o çizgide “dadaizm” yeşerdi. Alışılmış kalıpların dışına çıkarak kendi radikal duruşlarını eserlerine yansıttılar. Estetiksel kaygı taşımadan yaptıkları eserleri “anlam” arayışı içermiyordu. Onlar için doğada bir mana yok ise, sanatta da olmayabilirdi.

Sanatta nefretin de yer alabileceğini gösteren Alman kökenli, Grosz ve Hertzfelde savaş ortasında alaycı tavırlarını Canaille Artistique adlı el ilanlarında göstermişlerdi. Milliyetçilik Almaya’da yayılmaya başlayınca bu eleştiriler toplumun belli bir kısmına ağır gelmişti. Milliyetçilerden biri İngiliz nefretini bir şarkıyla anlatınca Hertzelfelde kardeşlerden Helmut ismini İngilizce benzeri John Heartfeld, Grosz’da George olarak değiştirmiş ve alman kimliklerini reddetmişlerdi.

Bireysel değişimlerinin ardından Berlin sokaklarında George, kurukafa maskesi ve elinde sopası ile dolaşmaya başlamıştı. George hareketleriyle siyasi güçten korkmadığını topluma göstermeye çalışıyordu. Savaşın dehşeti içerisinde sadece kabuklarına çekilmeyi düşünebilen toplumlara, çok yönlü bakabilmeyi göstermek istemişlerdi.

Delilik Yaratıcılıktır.

Niethzche’nin deliliği yaratıcılığın kaynağı olarak görmesi, sanatçılara “deli” etiketini yapıştırıyordu ve toplumun “sorumsuz” kısmı olarak görülüyorlardı. Beader İsa kılığına girerek insanlara savaşa gitmemeleri gerektiğini söylüyor hatta kendisinin İncil’den daha üstün olduğunu iddia ediyordu. Bunu ancak bir deli yapabilirdi. O deliler parti seçimlerinde kendilerini aday gösterdikten sonra kendi seçimlerini düzenleyeceklerini iddia edip seçimlerden çekilmişlerdi.

Dini güçlerinde insanların üzerinden ne kadar baskı yaptığını göstermek isteyen Alman sanatçı Beader 1918 sonlarında kiliseyi basacak “İsa umurunuzda değil; savaş bu yüzden çıktı.” sloganıyla kilisenin savaşa verdiği desteği eleştirecekti.

Eleştiri merkezli hareket eden Dada, avangardçı hareketler içinde sanata “kuşku” tohumlarını ekmiş ilk hareketti.

“Bu sözcüğün hiçbir önemi yoktur, bu tarihlerle de yalnızca ahmaklar ilgilenir, bizi ilgilendiren dada zihniyetidir, bizler dadanın varoluşundan önce de dadaydık.”
Jean Arp

Dada, toplumu toplum yapan siyasi, sosyal ve ekonomik olaylardan ayrı düşünülemez. Dada, benliğini sanatçı kimliğiyle bütünleştirmiş sanatçılar için bir zihniyetti. Başlangıçla bitiş çizgisi aynı yerde olan hep günceli yakalamak isteyen ve sanatın her alanını etkilmiş olan bir başkaldırı hareketi olacaktır.

Kaynakça

Waresquiel, E. (2004). İsyankar Yüzyıl-Yirminci Yüzyıl Başkaldırı Sözlüğü. (İ.Yerguz Çev.). İstanbul:Sel Yayıncılık. (Orijinal eserin yayın tarihi 1999)

Dalkun, B. Dadaizm Nedir? Sanatı Yıkan Sanat. Tarihli Sanat. 26 Mayıs 2020, https://www.tarihlisanat.com erişildi.

Edanaz Aksoy

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.