Bir Attan Çok Daha Fazlası

27.03.2020
Bir Attan Çok Daha Fazlası

Mozartcultures Ailesine ve Sevgili Okurlarına Saygılarımla,

Birçoğunuz gibi ne izlesem boşluğunda karşılaştığım bir çizgi diziydi BoJack Horseman.  Netflix’in derinlerden karşıma çıktı bir anda. Oldukça sıradan ve spontane takıldığım o akşam, hayata farklı perspektiflerden bakmamamı sağlayacak bir diziyle karşılaştığımın farkında değildim. Birinci sezonu bitirdikten sonra ise “hayatımda izlediğim en güzel dizi” gibi kararlı bir cümleyi rahatlıkla söyleyebildim.

BoJack Horseman, Netflix’in en iyi ve en orijinal yapımlarından biri. Fazla bir popülariteye sahip olmadığı aşikâr. Bu durumun birçok sebebi olduğundan kuşkumuz yok. İnsanların animasyon yapımlara olan ön yargısı hiç şüphesiz başı çekiyor ancak günümüzdeki yoğun içerikli yapımlara göstermiş olduğumuz “off şimdi hiç çekemem” reaksiyonu ise şahsi gözlemim.

Diziye genel anlamda yaklaşacak olursak Bojack Horseman bir Holywood öyküsü. 90’lı yıllarda son derece meşhur olan bir oyuncunun günümüzdeki hayatını ele alıyor diyebiliriz. Ara ara geçmişe gidip oradaki yaşanmışlıklara da şahit oluyoruz. Dizi, Will Arnett, Alison Brie ve Breaking Bad’ten hatırladığımız Aaron Paul gibi son derece başarılı bir seslendirme ekibine sahip. Hatta kendileri de seslendirdikleri karakterlerle bütünleştiklerini her fırsatta dile getiriyorlar ve diziyi başarılı kılan en büyük faktörlerden birinin bu olduğunun Bojack fanları olarak kesinlikle farkındayız. 

Dizinin ilk bölümünde, Bojack’in aslında karanlık bir tarafının olduğunu fark ediyoruz. Zamanla,  karakterin ciddi anlamda klinik problemleri olduğunu ve kendi içinde savaşmakta olduğu birçok olguyla karşılaşıyoruz. Bunları dizi özellikle gözümüze sokmasa da fark ettiriyor. Karakterlerin birbirleriyle geçen diyaloglarından anlayabiliyoruz ancak izleyiciden izleyiciye değişen farklı bakış açıları, bu duruma birden farklı yorum getirebiliyor. Yani basit şekilde yaklaşacak olursak, dizideki ana karakterimiz bu içerikte iyiyi mi yoksa kötüyü mü temsil ediyor yaklaşımı eleştiriye oldukça açık ve bunun gibi eleştiriye açık birden fazla durum var. Bir örnek daha vermek gerekirse Bojack’in eski dostu Herb Kazzaz ile geçmişte yaşadığı olaylara birden farklı şekilde yaklaşmak mümkün. Dizi birçok felsefeyi bünyesinde barındıyor. Mutluluk olarak nitelendirdiğimiz olgunun farklı bakış açıları mevcut. Hepimiz için böyledir, farklılık gösterir. BoJack bunun arzuladığı, ulaşmak istediği hedeflere ulaşınca gerçekleşeceğini düşünüyor. Kimimiz için bu durum mücadeleden ibaret olabilirken kimimiz içinse netice bizi mutluluğa ulaştırabilir. Bojack gibi. Bu arada şunu da belirtmek isterim ki senarist ekibi ve metin yazarları müthiş işler çıkarmışlar. İzleyiciye yansıttıkları duyguları gerçekçi kılmayı kesinlikle başarmışlar. Yer yer gözlerimin dolduğu oldu. Durdurup sigara molası verip kafamı toparladığımı da hatırlıyorum. Birçok yerde empati kurmamızı sağlıyorlar.  Aslında serinin yaratıcıları televizyonda, sosyal medyada gördüğümüz showların ve gerçek dışı içeriklerin mutsuzluk konusunda dürüst davranmadığı kanaatinde. Bojack’te ise biraz da bu durum işleniyor. Son derece açık ve özgün bir şekilde bize asıl olanı sunmaya çalışıyor. İşte bu beni çeken en önemli detaylardan biri oldu. Günlük hayatımızda bizleri gerçeklerden, asıl mücadele ettiğimiz konulardan uzaklaştıran çok fazla şey ile karşılaşıyoruz. Her konuda alternatifler yaratıp,  gerçek anlamda bizi mutlu edecek şeylerden uzaklaşıp yenilerini arama uğraşına dahil oluyoruz. Kendimce yorumladığım bu duruma benzer gerçekler, bizlere dizide iyi derecede sunuluyor. Bu konu ise başlı başına bir içerik olur. Başlığı da “Vefasızlığa Evrim” gibi bir şey olabilir.

Dizideki diğer bir başarılı nokta ise bazı sahnelerdeki sanatsal dekorlar. İnanılmaz. Birçok önde gelen sanatçının eserleri yer alıyor. Gözümüze en sık çarpan tablo, David Hockney’in Pool with Two Figures eseri. Bojack’in çalışma odasında sandalyesinin arkasında çok sık görüyoruz. Ancak olay biraz farklı. Yapımcı ekip bunu orijinalliği bozmadan bizlere biraz farklı şekilde sunuyor.

bojack-and-hockney-edit-817x1200

İzlendikten sonra izleyiciyi pişman etmeyecek bir yapım ancak birkaç bölüm sabır gerektirebilir. Bu, kişiden kişiye göre de değişebilir. Bende olduğu gibi sizler de dizide kendinize ya da hayatınıza dair bir takım şeyler yakalayabilirsiniz. Dizideki kurgulanmış karakterlere benzer kişilerle en az bir kere sosyal yaşamınızda karşılaşmışsınızdır. Bazı bölümleri oldukça yoğun. Şahsen ben bu bölümleri üst üste, birden fazla defa izlemek durumunda kalmıştım. Bence dizi kesinlikle eve yorgun gelip, ayaklarınızı uzatıp, televizyonun karşısına geçip, uyuklayarak izlenecek bir yapım değil. Bana sorarsanız, kesinlikle o sabrı biraz gösterin. İnanın burada bir attan çok daha fazlasını göreceksiniz.

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.