Normalliğin Arkasındaki Şiddet: Olimpo Garajı Film İncelemesi

Normalliğin Arkasındaki Şiddet: Olimpo Garajı Film İncelemesi

Olimpo Garajı, Marco Bechis’in yönetmenliğini yapmış olduğu politik-eleştirel bir filmdir. Filme sosyolojik ve politik çerçeveden baktığımızda dönemin siyasi yapısı oldukça önemlidir. Film Arjantin’in 1976-1983 yılları arasındaki Kirli Savaş Dönemini kapsamaktadır. Kirli Savaş, Arjantin’de kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen antikomünist saldırılar dönemini oluşturmaktadır.  Kirli Savaş Döneminde ordu, muhalif kesimden yakaladıkları insanlara işkenceler yaparak sorgulara tutmuştur. 1976 ve 1982 yılları arasında, Arjantin’deki darbe sonucu ülke yönetimini ele geçiren generaller, “Ulusal Uzlaşma Süreci” adı verilen ve hapishaneye atılanlar hariç olmak üzere en az 30.000 insanın ortadan kaybolduğu bir döneme imza atmıştır.

Latin Amerika’daki bazı ülkelerde askeri darbe sonucu sınıfsal mücadelenin getirdiği siyasal şiddet, insan haklarını hiçe sayarak yönetime karşı gelen muhalif kesimin yıkımıyla sonuçlanmıştır. Filmde de olduğu gibi birçok insan düşünceleri ve hak arayışlarının sonucunda yıkıma uğramıştır. Filmin girişinde ve birçok sahnesinde hava çekimleri ile şehrin yapısı yansıtılmaktadır. Bazı sokaklar durumu iyi olan kesimi gösterirken, bazı sokaklar ise gettoları göstermektedir. Şehrin bu genel görüntüsü sayesinde sınıfsal yapısındaki farklılık görülmektedir. Dışarıdan bakıldığında Cunta yönetimi ile hayat düzene girmiş insanların oldukça refah içinde yaşadığı görülmektedir. İnsanlar futbol oynamaya ve izlemeye devam etmektedir. Yönetim, insanların beynini uyuşturarak bu aktiviteleri durdurmayıp, her şey normalmiş gibi göstermektedir. Fakat işkence merkezlerinde gizli bir şekilde tutulan binlerce insan zarar görmektedir. İşkence mekânları ve gökyüzü çekimlerinin karıştırılarak verilmesi ölüm ve özgürlüğün zıtlığını göstermektedir. Bu durum, insanlar tarafından olağanlaştırılmıştır. Hava çekimleri ile gösterilen şehir, aslında insanları ölüme götüren kargo uçaklarının gözünden görülen şehirdir. Arjantin o dönemde şiddeti, siyasete katılmak isteyen bireylere karşı vazgeçirme yöntemi olarak kullanmıştır.

Olimpo Garajı filmindeki ana karakter Maria, annesiyle yaşayan, Cuntaya karşı gelen anti militarist birisidir ve eylemlere katılan bir örgütle faaliyet sürdürmektedir. Ülkenin gettolarında eğitim görmemiş yoksul ailelerdeki çocuklara ve yetişkinlere okuma yazma öğretmektedir. Hakkında hiçbir şey bilinmeyen ve Maria’nın evindeki kiracı olan Felix’in, Maria’ya duyduğu aşk ve sonrasında dönemin getirdiği olaylar onları bir yerde, Olimpo Garajında tekrar karşılaştırır.

Film, 1999 Cannes Film Festivali’nde 16 Mayıs’ta Un Certain Regard bölümünde gösterilmiştir. Bu bölüm belirli bir bakış olarak adlandırılan ve yenilikçi, cüretkâr çalışmaları teşvik eden bir bölümdür. Film festivallerde adaylıklara gösterilmiş ve birçok ödül kazanmıştır.

Bundan sonrası spoiler içeren bir incelemedir.

Filmin başında yönetime karşı gelen bir başka karakterimiz Ana, muhaliflerin tutuklanarak işkence gördüğü kişilerin başında olan komutan Tigre’nin evine giderek arkadaşının odasına bomba yerleştirir. Bu şekilde, izleyiciye ideolojik görüşünü göstermektedir. Komutanın kızı aynı zamanda Ana’nın arkadaşıdır. Ana, yapacağı eylemden dolayı arkadaşını evden çıkartmak ister. Filmin devamında Ana gibi ABD destekli Cunta yönetimine karşı olan ana karakterimiz Maria’nın ders verdiği sahne ile sınıfsal yapıda ve eğitimde fırsat eşitliğinin olmadığı gösterilmektedir. Maria ülkede iyi bir durumda olmasına rağmen diktaya karşı bir düşünce benimseyen kişidir. Maria annesiyle birlikte lüks bir evde yaşamaktadır ve kiracılarından birisi olan Felix ondan hoşlanmaktadır. Felix, eve getirdiği koli dolusu eşyalar ile durumunun iyi olduğunu ve bir şirkette çalıştığını yansıtmaktadır. Ama aslında dönemin işkencecilerinden birisidir ve kolideki eşyalar da, zorla alıkoydukları insanların eşyalarıdır. Evdeki bir sahnede kolideki eşyaları gören Maria ve annesi “kimisi bolluk kimisi yokluk içinde yaşar.” Sözüyle yine sınıfsal eşitliğin olmadığını vurgulamaktadır.

Filmde olaylar, eve gelen Arjantin ordusunun Maria’yı tutuklamasıyla gelişmeye başlar. Annesine, 23. nolu karakola götürüldüğünü söyleyen askerler aslında Maria’yı yönetime karşı gelen kişilere işkence yapılan Olimpo Garajına götürmüşlerdir. Tutuklanan kişiler soyularak eşyaları alınmıştır. Bu şekilde askerlerin üstünlüğü gösterilmektedir. İnsanlar, onların karşılarında güçsüz duruma düşürülmektedir. İşkence uygulayarak tutukluların arkadaşlarını ihbar etmesi ve suçlarını kabul etmeleri istenmektedir.

“Bu durum Foucault’nun sözünü ettiği bedenlerin, bireylerin ve şeylerin merkezi bir bakış altında görünür hale getirilmesini sağlayan modern iktidarın yönetici ilkesini yansıtmaktadır.” (Foucault, 2003:86).

Felix’in işkencecilerden biri olduğunu öğrenen Maria, dışarıdaki hayatında ondan hoşlanmasa da oluşan şartlar doğrultusunda Felix’in duygularına yenik düşmektedir. Felix’e yakınlaşsa da her seferinde kaçmaya çalışmaktadır. İşkenceciler işkence arasında maç izleyerek, masa tenisi oynayarak şiddeti normalleştirmişlerdir. İşkence sonucu Maria’nın kalbinin durmasıyla elektro şok ile tekrar hayata döndürülüp işkencelere devam edilmesi ve işkence görenlerin intihara kalkışmaları sonucunda askerlerin “Kendiniz istediğiniz zaman değil bizim istediğimiz zaman öleceksiniz, burada Tanrı biziz.” Sözüyle kendilerini yücelterek faşist yönetimle insan haklarının hiçe sayıldığı gösterilmektedir.

Maria’nın annesi 23. nolu karakola gittiğinde kızının orada olmadığını ve eylemciler tarafından kaçırılmış olabileceğini öğrenmiştir. Karakol sahnesinde başka bir yakınını arayan kadın daha olduğu görülmektedir. Bu sahne ile dönemde birçok kişinin aynı bahaneyle kaçırıldığı ve işkence gördüğü anlatılmaktadır. Karakolun sakin ve olaysız gözükmesi olayların yine normalleştirildiğini göstermektedir. Kızından haber alamayan Maria arkadaşından yardım ister fakat yardım edemeyeceğini sadece para verebileceğini söyler. Bu sahne Cunta ile iş birliği yapan insanların da olduğunu göstermektedir. Bu iş birlik kilisede papaz ile de vurgulanmaktadır. Yakınlarından haber alamayan insanlar papaza gider ancak papaz Cuntayla işbirliği yaparak ona gelen insanların ağızlarından isim almaya çalışır. Bu şekilde aynı ideolojiye sahip diğer insanları da bulmaya çalışırlar.

Askerlerden biri olan Texas, Maria’nın annesine evi kendisinin üzerine yaparsa kızını göstereceğini söyleyerek dolandırır ve kadını öldürerek sokağa atar. Bu sahnede ülkede adaletin eşit olmadığını ve yalnızca kişilere göre işlediği gösterilmektedir. Felix, işkenceler ve sorgulardan sonra Maria’yı kısa süreliğine gizlice dışarıya çıkartır. Dışarı çıkarken kıyafet seçtiği sahnede ölen kişilerin eşyaları arasından seçim yapmaktadır. Dışarıda oldukları sahnede filmin başında Ana’nın Tigre’nin evine gittiği sahne devam ettirilerek yerleştirdiği bomba patlar. Bu şekilde filmin devamında işkencelere maruz kalan insanların yaşadıkları olaylardan sonra baş işkencecinin ölmesi ile izleyiciye haklı sebep ve haz duygusu yaratılır. Dışarıda kısa süre de olsa eski özgürlüğüne geri kavuşan Maria sonunda yine Olimpo Garajına götürülür. Felix ile Garaja döndüklerinde tutuklular toplanarak nakil yapılmaktadır. Felix, Maria’yı biraz da olsa diğerlerinden ayrı tutmaya çalışmasına rağmen askerler tarafından nakil edileceği söylenerek aşı vurulup götürülür. Tutukluları hapishaneye götürüldüğü söylenerek kandırılan insanlara hukuk düzeni varmış gibi yapılır. Maria da sonunda kargo uçaklarından birine bindirilmiş ve ölüme gönderilerek denize atılmıştır.

Yazan: Cansu Bekar

KAYNAKÇA:

KIZILTUĞ,B. (2015) ARJANTİN PANORAMASININ ARKASI, Erişim adresi:

http://postkolonyalteorivesinema.blogspot.com/2015/06/arjantin-panoramasinin-arkasi-beril.html

SAĞIROĞLU,A. (2016) LATİN AMERİKA’DA ASKER–SİYASET İLİŞKİSİ: ARJANTİN VE
ŞİLİ’DEKİ ASKERİ DARBELERİN ETKİLERİ VE TARAFLARI, Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1-2 Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/317922

YORAT,M. (2018) Sinemada insan haklarının beden üzerinden ihlalleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi / Lisansüstü Programlar Enstitüsü / Hukuk Bilim Dalı (Foucault, 2003:86) Erişim adresi:

 http://openaccess.bilgi.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11411/1525/Sinemada%20insan%20haklar%C4%B1n%C4%B1n%20beden%20%C3%BCzerinden%20ihlalleri.pdf?sequence=1&isAllowed=y

YAZAR BİLGİSİ
Cansu Bekar
Cansu Bekar,1997 yılında Eskişehir’de doğdu. 2015 yılında Eskişehir Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Radyo televizyon/Grafik animasyon alanından mezun oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünden mezun olarak eğitimini tamamladı. Şu an Eskişehir’de yaşamaktadır. Sinema alanına duyduğu ilgisini yaptığı film eleştirileri ve araştırmalar ile devam ettirmektedir. Fotoğrafçılık ile uğraşan Cansu; resim çizmeyi, film izlemeyi ve yazı yazmayı seviyor. MozartCultures ekibinde yazarlık ve animasyon alanlarında çalışmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.