Shakespeare’in İlham Kaybı Romeo ve Juliet’in Gerçek Yüzü

07.08.2020
Shakespeare’in İlham Kaybı Romeo ve Juliet’in Gerçek Yüzü

16. yüzyılın başlarında isli bir havanın sahip olduğu Stratford sokaklarında, ahşap karkas bir evde doğup büyüyen ünlü şair William Shakespeare’in birçok balkonda Romeo’yu bekleyen Juiletler, yasak aşklara savaşan gençlere ilham olan eseri Romeo ve Juliet hiç beklenmeyen bir etki ile bütün İngiltere’yi dizeleri ile kendisine bağladı. 21. yüzyılda bile iki aşığın trajedisini kalplerde hissettiren, birçok tozlu tiyatro salonlarını gözyaşları ile dolduran bu eserin sakladığı iki aşığın hikayesinin yanında ünlü yazarı William Shakespeare’in de bir o kadar bilinmeyen bir sırrını saklıyordu sararmış sayfalarının altında. Bu yazıda Romeo ve Juliet eserinin bilinmeyen kökeninden bahsedeceğiz.

Birçoğumuz, tarihe damgasını vuran İngiliz şairin eserinin gerçek özünün kendisi olduğuna inanırız ama çok bilinmeyen bir başka bilgi vardır ki William Shakespeare’in de onayladığı bir bilgi olan eserinin gerçek yapıtaşı, İtalyan bir hikâyenin Arthur Brooke tarafından dizelere çevrilmiş ‘’Romeus ve Juliet‘’ yapıtının; ve bu eseri düz yazıya çeviren William Painterın ‘’Haz Sarayı’’ kitabında hayat bulmuştur. Shakespeare ise bu iki eserden büyük oranda ilham alarak Romeo ve Juliet’in ilk formunu oluşturmuştur. Ama bu bilgi de eksiktir. Gerçek Romeo ve Juliet, Babil’in Semiramis(1) şehrinde yaşayan, birbirine kan davası sebebi ile düşman iki ailenin çocuğu Pyramus ve Thisbe’den gelmektedir. Kavgalarına kan bürünmüş iki düşman ailenin çocukları duvarlarındaki küçük bir deliği keşfetmesi ile birbirlerinin farkına varır ve her gün o deliği biraz daha büyüterek gizlice konuşur, ardı ardına sabahladıkları gecelerin aşkı doğan güneşin şafakları ile yarışırmış. Birbirlerine olan tutku ailelerinin daha da şiddetlenen iç meselelerinden dolayı umutsuzluğa kapılan iki çift beraber kaçmaya karar verirler ve şehrin biraz uzağında ki Nineveh’in efsanevi kurucusu Ninus’un mezarında buluşmaya karar verirler. Pyramus’u beklerken sabrına yenik düşen Thisbe erkenden gider ve ağzında kanlar içindeki avı ile yaklaşan bir aslanın sevgilisini beklediği konuma ilerlediğini görür. Bunu gören Thisbe korkar ve pelerinini ardında düşürerek ağaçlara saklanır. Aslan yemeğini bitirince Thisbe’nin peleriniyle oynamaya başlar. Gelen Pyramus ise onun kanlar içindeki pelerinin görür ve aslan tarafından öldürüldüğüne inanır. Bunun üstüne kendisini kendi kılıcı ile öldürür. Bir süre sonra ortaya çıkan Thisbe gerçekleri gördüğü zaman kahrolur ve sevgilisinin peşinden aynı kılıç ile bu diyardan ayrılır. Onların acısı sonunda tanrılar da dahil olmak üzere aileleri bile üzüntüye boğar ve bu iki aileyi barıştır. Bu ise Romalı şair Ovid’in M.S. 8. yüzyılda tamamladığı eseri Dönüşümler‘de yazılmış bir Yunan mitolojisi olan ilk Romeo ve Juliet’dir. Her şeyin kökeni olan Ovid’in mitolojisi Pyramus ve Thisbe’den yüzyıllar sonra, günümüzün Romeo ve Juliet’ine birçok benzerlik taşıyan “Mariotto ve Gianozza” adlı kısa hikâye Masuccio Salernitano tarafından 1476 yılında Sienna’da yazılmıştır. Salerniatano’nun eserinden bir asır geçmeden, Lugi da Porto ise bu İtalyan kısa hikayesinin, “Giulietta e Romeo” adı altında 1524 yılında hikaye formatında yazmış ve 1531 yılında ise Venedik’te ilk defa yayınlamıştır. Lugi da Porto günümüzün Romeo ve Juliet formatına kavuşturmuştur. Matteo Bandello ikinci romanını 1554 yılında yayımlarken Giuletta e Romeo’nun kendi versionunu yayımlar ve 1562 yılında ise Romeus ve Juliet’in trajik şiiri Arthur Brooke tarafında çevrilir. Arthur Brooke’un çevirisi ise günümüzün en kabul gören versiyonu Shakespeare’in kaleminde evrimi son bulur.

shakespearein-ilham-kaybi-romeo-ve-juliet-gercek-yuzu

Önemi ince detaylarda saklı olan bir başka konu ise, eserlerdeki karakterlerin hareketlerindeki edebi anlamlardır. Bunların başında çok fark edilmeyen ışık oyunları gelir. Rosaline’e olan aşkından kahrolan Romeo, Capuletlerin balosuna katıldığında Juliet’i görür ve ilk bakışta dünyası değişir ve ‘’Parıldamayı öğretiyor bütün meşalelere‘’ sözleri ağzından yuvarlanır. Romeo için Juliet “doğudan yükselen güneş‘’tir. Juliet ise Romeo’yu ilk gördüğünde ‘’Gecenin içinde gün ışığı‘’ olarak betimler. Her iki sevgili de birbirini göz kamaştıran bir ışık olarak görmektedirler, her ikisi de daima karanlıkta olduklarından bu betimlemelere sığınırlar. Birbirlerinden bahsederken gökyüzünü aydınlatan o yıldızlara benzetirler. Romeo bunu ‘’Gece gelen, ama ışık getiren‘’ olarak tanımlar. Işık oyunları ile sözleri ise bir noktada kesişirler. Romeo’nun Juliet’i gördüğü balo alanı meşalelerle ile duvara ışık vuruyordur (Loş ışık), Romeo ve Juliet ikinci kez ay ışığında karşılaşırlar (Loş Işık – Figür 1). Bir sonra ki buluşmaları ise evliliklerinin adımı olan Rahip Lawrence’in loş hücresindeki nişanında olacaktır (Loş Işık). Evlendikleri günün gece yarısı juliet’in odasında mum ışığı vardır, ay ışığı gölgeler parlaklığı ile meydan okur (Loş Işık). Bu ışık oyunları, yarı karanlıkta yaşanmış birlikteliklerini tatmış ve bu nedenle gelecekleri olmayan genç aşıkların tragedyasının varoluşunu simgeler. Dönemin İngilizcesi ile günümüz İngilizcesi arasındaki fark ne kadar belirgin olsa da Shakespeare, o dönemde bile iki anlam taşıyan sözcükleri büyük bir ustalıkla eserlerinde kullandığı görülmüştür. Bu da bize bir başka örnek olan şu dizeleri sunar: ‘’Dudaklarım, bu iki utangaç hacı, yüz sürüp mihrabına/ Hazırdır bu kaba teması nazik bir öpüşle yumuşatmaya.‘’ Bu dizelerde ki, Romeo’nun duygusal ve içten hislerinin dışa vurumu, Romeo’nun titreyen dudaklarının öpmek ile tasvir ettiği şeyin bir hacının kutsal bir objeyi öpüşünün vurguluyordur ve bu benzetme Romeo, Juliet’i bir yarı tanrı olarak görürken kendisini kayıp bir müridi olarak tasvirler. Kutsal mihrabına, hassas bir öpücüğü tutkuyla kondurmak isteyen. Bir benzeri olan ise ‘’Tıpkı onun gibi kapanacak gözlerinin panjurlar‘’ dizelerinde yatar.

Burada Rahip Lawrence gözlerinin panjurları diye betimlerken Juliet’in gözleri için gerçek panjurla aynı etki namında söylemiştir. Panjurlar dış dünya hakkında açık olduğunda görüntü ve bilgi sağlarken kapanıkken nasıl mahrum kalırsa, Juliet’in bu zehri içmesi Juliet’in etrafında olanları gözlemlemesini ve fark etmesini engelleyecektir…

Yazıda son olarak değineceğimiz konu Romeo ve Juliet karakterlerinin edebi dizeler altında gizlenen psikanalitik kişilikleridir. Romeo âşık olma düşüncesine aşık bir bireydir. Çekici bir güzellikte bir kız gördüğü zaman onun kişiliğine dair en küçük bir ipucu dahi olmasa bile ona âşık olduğunu ilan eder. Romeo güzel biri ile aşk yaşamak ister. Romeo sabahlara kadar gözyaşı döktüğü Rosaline’i, Juliet’i görünce unutur ve kendisini büyülü sözler ile tanıtarak karizmasını ortaya koyar. Romeo, Rosaline’i bütün kalbi ile sevdi ve sonucunda vazgeçilmez bir yıkım yaşadı yine aynı şeyi yaşayamazdı. Kendisini duygusal acının yıkımından korumak için kalbini duygulara kapadı ve dünyevi zevklerin bir olduğu bedensel çekime açtı. Juliet için de bu durum aynıydı. İkilinin fiziksel etkileşimi için Romeo’nun süperegosu, ne olursa olsun evlilik arzuluyordu genç Juliet ile. 

Romeo’nun süperegosu Thantos -hepsini sonlandırma isteği ya da ölüm isteği- tarafından yönetiliyordu ve bu kişinin kendisini yok eden saldırganlığa itiyordu. Romeo dengeli bir karakter değildir. İstediklerini elde edemezse süperegosunun esiri olur. Bir şeye sahip olamayacağını görünce tek çareyi ölümde görür Freud’a göre bütün içgüdüler 2’ye ayrılırdı. Yaşama (Eros) ya da ölme (Thantos) Yaşama, üreme ve cinsel haz iç güdüsü idi, ölüm isteği ise tehlike arama ve saldırganlıkla intihar idi. İnsan bu ikisi düzenli çalıştığında bir bütün olarak çalışır. Bu Juliet’te sağlıklı bütünlükteydi ki dadısına ‘’Ölürüm de Paris ile evlenmem ya da Romeo ile kaçarım ve hayatımı yaşarım‘’ derken doğru çalıştığını gösteriyordu. Romeo’nun süperegosu ise ölüm isteği (Thantos) tarafından yönetiliyordu. Hepsine son verme arzusu veya ölüm. Bu yıkıcı bir karaktere sahip olmasına neden oluyordu.

Romeo’nun Tybalt’ı öldürmesi ise bir başka Thantosdur. Ölüm hissi, Mercutio’nun gözleri önünde ölmesi sonucu travma olarak artış göstermiştir. Romeo’nun Juliet’in ölümü sonrası intihar etme isteği de bir kez daha Eros’un düzgün çalışmamasıdır. Bir başka şey vardır ki arzuların gücü egoyu intihara sürükleyecek kadar yoğun güçtedir. Böylece Romeo ve Juliet ile öbür dünyada tekrar bulaşabilecek ve tatmin olabilecektir. Juliet’in kendini öldürmek istemesi de Juliet’in süperegosu (pişmanlık) tarafındandır. Bu ölümün, yaşama sevincine karşı kazandığı bir hikayedir.

Bir başka açıklama ise bulundukları yaş ve hayat koşulları olarak yorumlanabilir. Juliet 13 yaşında, olgun olmayan bir karakterdi. Juliet’in ölümü olgunlaşamamak ve güçsüz bir ego sahibi iken, Romeo’nun ölümü ise kafasındaki savaş, kargaşadan olarak yorumlanabilir.

Rome ve Juliet içgüdülerin sağlıksız dışa vurumunun ideal örneğidir.  Romeo ve Juliet’in hikayeleri Arzu ve Ölüm hikayesidir. Oluşmamış ego ile süper egonun çarpışmasının bireysel hayatı nasıl yok edebileceğini gösterir. Plansız ve umursamaz bir şekilde dünyaya karşı gelmeye çalıştılar ve acımasız hayata karşı hazırlıksız kaldılar. Peder Laurence gençleri aşkı için bir umuttu hikayelerinde. Romeo’nun Juliet’e olan aşkı ve cinsel çekimi Peder Laurence’in planını ön görmesine engel oldu. Bütün hepsini bir araya toplayacak olursak, bu hikâye bize arzularımızı kontrol etmemiz ve adımlarımızın sosyal normlara uygun olmasına özen göstermemiz gerektiğini gösterir. Bireyler içgüdülerle atılan adımlarının sorumluluklarının farkında olmalıdır. Thantos-ölümün, Eros’a-hayata karşı zaferi insanlık tarihince kötü bir şeydir. 

Yazı boyunca bütün bilgileri bir araya topladığımız zaman, Shakespeare’in eseri yüzyıllar ve hatta bin yıllar önceki bir başka kökenin evrimler sonucu kendisinde son halini bulması ile biterken, toplumların, bireylerin, asla kavuşamayan aşıkların farklı toplumlarda hep aynı acının mağduru olduğunu bir kez daha netlik kazandırılmış bir biçimde görebiliyoruz. Her bir eserde dikkatli bakıldığında hangi yüzyıl veya hangi kültür olduğuna bakılmadan ulaşılan tek bir sonuç vardır. Bireyler arzularına ve hedeflerine sağlıklı ulaşmak için içgüdülerin esiri olmak yerine ona hükmetme yetisine sahip olup, mantığının gücü ile karar vermelidir.

Doğukan Ejder

Kaynakça

Hamılton. E (1942) Mythology  New York : Little , Brown and Company 

Boccaccio , G. . (1351) Decameron Istanbul : Bahar Matbaası 

Shakespeare W. (1591) Rome ve Juliet Istanbul: Yaylacık Matbaası

Scarci , M . From Mariotto and Ganozza to Romeo and Giulietta: Metamorphoses of a Renaissance Tale . Erişim adresi: https://scripta.journals.yorku.ca/index.php/scripta/article/viewFile/39826/36049

Pyramus ile Thisbe (2018 Ekim 26 ) Erişim adresi : https://www.arkeolojikhaber.com/haber-pyramus-ile-thisbe-17754/

Jacqueline Angelakis , Romeo and Juliet: Love Developed by Mental Illness. (2015) Erişim adresi: https://jacquelineangelakis.wordpress.com/portfolio/romeo-and-juliet-love-developed-by-mental-illness/

Jaida Qualls , Psychoanalytical Analysis of Romeo and Juliet . (2014) Erişim adresi: https://prezi.com/acrxcdppg6r0/psychoanalytical-analysis-of-romeo-and-juliet/

Dastagir Faaiz , Psychoanalysis of Romeo and Juliet. (2019) Erişim adresi: https://faaizdastagir.wordpress.com/2019/09/01/psychoanalysis-of-romeo-and-juliet/

Redazione MarComm , Mariotto and Ganozza: Romeo and Juliet’s ancestors (2016) Erişim adresi : http://insolitaitalia.databenc.it/en/history/mariotto-ganozza-romeo-juliets-ancestors/

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Alfa Romeo Giulietta dedi ki:

    Hikâyenin aslını ve değerli yorumunuzu kattığınız bu yazı gerçekten okumaya değer. Teşekkür ederim.