Unutulmaya Yüz Tutmuş Bir Dil Ustası: Metin Eloğlu

Unutulmaya Yüz Tutmuş Bir Dil Ustası: Metin Eloğlu

11 Mart 1927 yılında Nahide Hanım ve Hasan Efendi’nin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelen Metin Eloğlu, ilerleyen yıllarda şiire getirdiği yeni bir soluk ile kendinden bahsettirecektir. İstanbul Çamlıca doğumlu olan Eloğlu, doğduktan yaklaşık bir yıl sonra vefat eden abisi dışında, Güzin adında bir ablası vardır. Babası bahçıvan, annesi ev hanımıdır. Annesi Nahide Hanım çok güzel nakışlar işler, babası Hasan Efendi de Belediye Bahçeler Müdürlüğü’nde çalışmış ve İstanbul’un hemen hemen her park ve bahçelerinde emeği geçmiştir. Eloğlu’da ilerleyen yıllarda tıpkı anne ve babası gibi el emeği gerektiren işlerde başarılı olacak ve hayatını bunlarla sürdürecektir.

İncir Ağacı Üstünde Çocukluk

Çocukluğunu epey yalnız geçirmiştir, en yakın arkadaşı bir incir ağacıdır. İncir ağacının üstüne tüneyip, en çok vaktini orada geçirir, düşler kurar ve hayâlinde gezilere çıkarmış. Üsküdar’da ki ortaokula başlayıncaya dek yalnızlığı süren Eloğlu için bu ortaokul  anahtar niteliğindedir çünkü yeni insanlara, denize ve çarşıya açılmasına olanak sağlamıştır. TRT’ye verdiği bir röportajda, şanslı olduğu anlardan bahsederken ortaokuldaki Türkçe öğretmeninin kendisine, özellikle o dönemin en ilginç ve daha ders kitaplarında bile yer almayan, ünleri yeni yeni duyulan Sait Faik, Oktay Rifat ve Orhan Veli gibi şairleri tanıma imkanı sunduğunu söylemiştir. Diğer bir şansının ise bu insanlarla yakın zamanda dostluk kurabilmesi olmuştur.

Kof Demirli Pencere

Hiçbir zaman matematik, fizik gibi dersleri sevmeyen Eloğlu, bu gibi derslerin olmadığı bir alana yönelmek ister. 1943’te Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girer. Burada Bedri Rahmi Eyüboğlu, Zeki Kocamemi gibi hocaların atölyesinde öğrenim görürken diğer taraftan şiiri bırakmaz, birçok şairle dostluk kurar. Akademi’nin üçüncü yılında doğal bir suçlamadan ötürü cezaevine girer. Diyarbakır cezaevinde birkaç ay kalır. Burada avluya bir güvercin alıştırmış, bahçeye bir gül dikmiş ve Kof Demirli Pencere adlı şiirini yazmıştır. Cezaevinden çıktığında akademiden kaydı silindiği için konuk öğrenci olarak derslere devam eder. Akademi bitmeden askere alınır. Askerde izinleri sekteye uğrattığı için iki yıl olan askerliğini beş yılda tamamlar. Askerden çıktıktan sonra geçim sıkıntısı baş gösterir, imdadına ressamlık yetişir. Annesi ve babası gibi el emeği ve incelik gerektiren işlerde yetenekli olan Eloğlu, resim yaparak geçimini devam ettirir hatta farklı illerde sergiler açar. 1967’de düzenlenen 1. DYO Sergisi ile ve 1976’da yapılan Yarımca Sanat Şenliği’nde birincilik ödüllerini almıştır.

“ Cezaevinde bir kanımlık uykuda düşte

Şuramdan bir şey koptu

Bir gün değil beş gün değil ki bu

Canıma tak dedi işte

(…).” ( Eloğlu, 2014: 119)

Öykücülükten Şairliğe Uzanan Yol

Şiir her daim hayatındaydı Eloğlu’nun fakat edebiyat dünyasına girişi öykü yoluyla olmuştur. İlk yazısı 1942 yılında Uyanış dergisinde yayınlanan Balıkçı Çocuklar Şehri öyküsüdür. Bir yıl sonra da Kovan dergisinde, Sabah Şarkısı adlı şiiri çıkmıştır. Eloğlu’nun şiire bakış açısı her zaman döneminden farklılıklar barındırmıştır. İsmet Özel, Şiir Okuma Kılavuzu’ nda sözcüklerin şiirdeki niteliğine ve anlamın şiirdeki yerine ilişkin şu görüşleri dile getirir: “ Hayvan için çığlık, mırıltı, haykırış, homurtu, inleme neyse insan için de şiir odur. İçinde bir parça “ message “ bulunur ama asıl işleyişini sesi çıkaranın ne cins bir mahluk olduğunu hemcinsine ve mümkünse yabancı türlere göstermekliğiyle yerine getirir. “ (Özel, 2013: 34). Eloğlu içinde şiir yaşamın olmazsa olmazlarındandır. Bunu TRT’ ye verdiği bir röportajda şöyle ifade eder: “ Şiir olmasa birbirimizi gereğince sevemeyiz , gereğince kavga edemez, birbirimizi gereğince özleyemeyiz. Gereğince kelimesinin üzerinde durmamın sebebi de şiirin gerekli olduğundandır. “

Servet- i Fünun, İstanbul, Söz, Varlık, Kaynak, Yaprak, Fikirler gibi çeşitli dergilerde şiirleri ve öyküleri yayınlanmıştır. Şiir ve yazılarını ilk başlarda kendi adıyla değil yayınlamayıp Mehmet Metin, Mehmet Emin, Ali Haziranlı, Etem Olgungil, Nil Meteoğlu, Nil Etemoğlu imzalarını da kullanmıştır. Eloğlu’nun göbek adı da Mehmet’tir.

Her Şeyin Tam Ortasında

Dergilerde yayınlanan şiirlerinden seçmeler yaparak 1951 yılında Düdüklü Tencere adlı şiir kitabını çıkarır. Kitabı büyük ilgi ile karşılanır ve çeşitli övgüler alır. Edebiyat alanında istediği gibi ilerlerken ortaya Garip ve İkinci Yeni akımı arasında seçim yapma karmaşası çıkmıştır. Her şair bir tarafa yönelirken, Eloğlu bunu reddetmiştir. Ne Garip ne de İkinci Yeni akımını tamamıyla kabul etmiştir. Aksine ortayı bulmaya çalışarak ara buluculuk yapmıştır. Ara buluculuğu sadece iki akım arasında değil dünya üzerinde de sorgulamıştır.

Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum.

Ama böyle dünya olur mu ?

Böyle barış olur mu ?

Böyle hürriyet olur mu ?

Böyle kardeşlik olur mu ?

Biliyorum ki , katlanıver, diyeceksin;

Ama böyle yaşamak olur mu !” ( Eloğlu, 2014: 60)

 

Dil ustasıdır Metin Eloğlu, şiirlerinde kelimeleri kendince yeniden yoğurur ve ortaya koyar. Örneğin “ şarapsadım” , “ İstanbulsadım”, “ kuşladıysa” gibi kelimelerle farklılığını gösterir. “ Yaşanık “  şiiri de buna örnekler barındırır.

“ Artımlı tohumgaç bir ürün müydün sarıcık

Tekinsiz bir konuk muydun o soyut odalarda

Alilendin mi bu ara Ayşelendin mi hiç

İzmirlediğin Muşladığın oldu mu

(…)

Öleç bir azalımdı kısılımdı o seni öteleyen 

(…) “  ( Eloğlu, 2014: 137).

Modern Türk Şiirinin Zirvesi

Cemal Süreya Şapkam Dolu Çiçekle adlı eserinde İkinci Yeni’ye çoğu zaman bir adım daha yakın olan Eloğlu için  Eloğlu’nun Türkiye’nin Adresi eseri sonrası tam bir İkinci Yeni şairi olduğunu (Süreya, 2019: 420) dile getirir.

Metin Eloğlu, yaşamının son anlarına kadar birçok alanda yer almıştır. Şiir ve resim dışında; oyun, hikâye, eleştiri, düzyazı, kitap tanıtım yazıları, seramik çalışmaları, dergi ve gazetelerde kalan hikâyeleri gibi fakat en başarılı olduğu alan şiirdir. 1972 yılında Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’ne layık görülür.

Metin Eloğlu’na gösterilen ilginin ve çalışmaların artmasının nedenini İlker Şaguj’un hazırladığı Metin Eloğlu Sözlüğü’ nün (2015) arka kapağında bu durum şöyle gerekçelendirilmiştir: “ İsmet Özel’in Metin Eloğlu modern Türk şiirinin zirvesidir değerlendirilmesi de etkili oldu. Sanki yıllarca anlaşılmayı bekleyen bir şiirin günü geldi ve birden değeri açığa çıktı.”

11 Ekim 1985’te hastalıktan dolayı vefat eden Metin Eloğlu, geriye pek çok edebî eser, resim ve farklılıklar bırakarak edebiyat dünyasına zenginlikler katmıştır.

Yazar: Dil Beste Kaplan
Editör: Ece Günen

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
Dil Beste Kaplan
Dil Beste Kaplan, 1999 yılında doğdu. Farklı alanlarda araştırma yapmayı ve keman çalmayı seviyor. Severek yaptığı araştırmaları sizlerle buluşturmak için MozartCultures ekibinde yazar olarak yer alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.