Felsefeyi Yürüyerek Anlatan Filozof Aristoteles: Retorik ve Şiir

14.10.2020
Felsefeyi Yürüyerek Anlatan Filozof Aristoteles: Retorik ve Şiir

 Aristoteles mantık, metafizik ve doğa bilimleri üzerine çığır açan felsefe öğretilerinin ve eserlerinin yanı sıra Yunan siyaset ve toplum yaşamının ayrılmaz bir parçası olan retorik (güzel konuşma veya hitabet sanatı) üzerine de bir eser kaleme alır. Böylece MÖ 4. yüzyılda tarihlenen ve Rhétoriké (Retorik) adını verdiği bu eserinde, hitabet sanatının tüm teknik ayrıntılarını irdeleyerek gelecek dönemlerin hatiplerine bir başucu kitabı olarak armağan eder. Özellikle ünlü Romalı hatip Cicero ve hitabet üstadı Quintilianus’u derinden etkileyen bu armağan, MÖ yaklaşık 335 yılında kaleme aldığı Peri Poiétikés (Şiir Sanatı) adındaki çalışmasıyla da bütünleşerek bilim sıralamasında ‘’üretici ya da yaratıcı bilimler’’ olarak geçen bilgi türünün en gözde iki kitabı haline gelir. 

   Yunan dünyasında özellikle hatiplerin, siyasetçilerin ve yazarların dinleyiciyi ya da okuyucuyu herhangi bir konuda ikna etmek ya da yeri geldiğinde onlara büyük heyecanlar yaşatarak çeşitli konularda kararlar almalarını sağlamak maksadıyla yarattıkları retorik, temel anlamda ‘’güzel ve ikna edici konuşma sanatı’’ dır. Yunancadaki rhétoriké tekhné ifadesi hitabet sanatı demektir ve ‘’ağızdan çıkan söz, söylenen söz’’ anlamına gelen rhéma kelimesi ve ‘’söylemek, konuşmak, ifade etmek’’ anlamlarını taşıyan legô fiiliyle bağlantılıdır. 

   Retorik, doğada sadece insana bahşedilen konuşma ve ifade etme yetisinin en iyi şekilde açığa vurulduğu bir sanat olarak keşfedildiğinden beri; Empedokles’ten, Sofistlerden ve Isokrates’ten başlayarak Yunan dünyasında büyük tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmaların en önemli kaynağı; retorik teknikleriyle örülü bir konuşmanın, insanları doğru bir düşünceye olduğu kadar yanlış bir düşünceye de ikna etmedeki büyük becerisidir. Platon, retoriğin olumsuz sonuçlar doğurabilme özelliğine her zaman karşı durmuş ve retorik tekniklerini kullanıp nsanların zihnine yanlış düşünceleri zerk ettiklerini düşündüğü Sofistleri eleştiri yağmuruna tutmuştur. 

   O halde retorik sanatında, konuşmacının iyi bir konuşma üstadı olması kadar ahlaklı bir adam olması da önemlidir. Çünkü hitabet yeteneği kuvvetli ve erdemli bir hatibin; insanlara söyleyeceği şeyler ile hitabet yeteneği kuvvetli ama; ruhen kötü bir hatibin insanlara söyleyeceği şeyler arasında fark vardır. Bu yüzden Roma döneminde iyi bir hatibin tanımı, vir bonusdicendi peritus (söz söylemede usta, iyi bir adam) olarak adeta formülleşmiştir. 

   Aristoteles, retoriğin düşüncenin ifade edilmesinde çok önemli bir yöntem olduğunu fark ettikten sonra, mantık ve diyalektikle ilgilendiği kadar bu sanatla da ilgilenmiş ve bu ilgisinde bir felsefeciden çok bir edebiyat eleştirmeni, seçkin bir dil ve üslup uzmanı gibi davranmıştır.  

   Aristoteles için retorik, Yunan’ın genel anlayışında olduğu gibi sırf ikna sanatı değildir, aynı zamanda ‘’herhangi bir konuda ikna etmek için uygun olan araçları bulma yetisi’’ dir. Bu yüzden mantık kurallarına uygun tartışma yöntemi olan diyalektiğin bir koludur ya da onunla eştir. Aristoteles’in bu görüşü retorikte ispatı önemli kılarken, retoriğe özgü kanıtlama biçimi olan örtük tasımın (enthyméma) da önemini ortaya koyar. Böylece retorik, bir hatibin herhangi bir konuda kullanabileceği bir konuşma tekniğine dönüşür. 

   Retoriğin diyalektikle benzer noktaları şöyle özetlenebilir: 

  1. Retorik ve diyalektik belirli bir bilim dalıyla ya da konuyla değil, bütün bilim dallarıyla ya da herhangi bir konuyla ilgilidir; kısacası hem diyalektik hem de retorik herhangi bir bilim dalı için metottur. 
  2. Her ikisi de bir konuyu her iki yönüyle ele alıp tartışır, yani bir konuya iki tarafından da bakar.
  3. İki sanat da hem tümevarım (epagôgé) hem de tümdengelim (apagôgé) yöntemini kullanarak bilgi aktarır. 

Platon, Gorgias adlı diyaloğunda retoriği belirli bir konusu olmadığı için bir sanat (tekhné) olarak görmez. Çünkü bir sanatın sanat olması için kendisine özel bir konuyu uğraş edinmesi ve bununla tanımlanması gerekir. Örneğin hekimlik sanatının konusu sağlık, kunduracılığın konusuysa kunduradır. Ama şu da var ki, Aristoteles’e göre retorik diyalektikle iç içeyse, o zaman diyalektiğin asıl ilgi alanı olan yöntem bilgisi retoriğin de ilgi alanıdır. Diyalektik, aklı bazı iddiaların ya da önermelerin geçerli olup olmadığına karar vermek üzere yönlendiriyorsa, retorik de neyin ikna edici olduğuna ve neyin ikna edici olmadığında dair bir araştırmaya dayanmakla diyalektiğin özüne benzer bir niteliğe sahip demektir. Bu özelliği de onu bir sanat haline getirmeye yeterlidir. 

   Aristoteles için şiir, tıpkı gemi kullanımı, hekimlik, ev yapımı, at yetiştiriciliği gibi bir sanat ya da zanaattır, yani bir tekhnédir. Bunlardan ayrılan bir yönü varsa, o da taklit ya da temsile (mimésis) dayalı olmasıdır. Çünkü şiiri yaratan şair, tıpkı bir ressam gibi bir şeyin temsilini ya da taklidini yapan, yani ortaya koyduğu eseri bir örneğe benzetmeye, o örneğin belirgin özelliklerini yansıtmaya çalışan kişidir. Bu yüzden Aristoteles için temsili sanat, kabaca bizim genel olarak sanat ya da güzel sanatlar dediğimiz sanatlara (edebiyat, müzik, resim, heykel, dans vb) karşılık gelir. Ama şiiri diğer temsili sanatlardan ayıran en önemli özellik kullandığı araçtır, yani dil. Şiir dili, yani kelimeleri ve sözleri kullanarak taklit eder. 

Mimésis

   Burada Yunanca mimésis kelimesinin bizim kullandığımız anlamdan çok geniş bir anlam içeriğinde kullanıldığına ve adeta ‘’sanat’’ anlamına geldiğine dikkat etmek gerekir. Yine Yunanca poiétiké kelimesinin ‘’üretme, imal etme, yapma; üretim, imalat, yaratım’’ anlamındaki poiésis kelimesinden türediğine ve ‘’sanatçı, şair’’ olarak çevrilen poiétés kelimesinin temel anlamınınsa ‘’yapan, imal eden, üreten ve icra eden’’ olduğuna da dikkat etmek ve bu kelimeleri böyle anlamadan Aristoteles’in şiirden ne kastettiğini anlamanın da imkânı olmadığının bilincine varmak gerekir. Çünkü şiir dediğimizde, bizim bugün şiirden anladığımız anlamı düşünerek hareket edersek, Aristoteles’in Şiir Sanatı’nda demek istediklerini idrak edemeyiz. 

 Yazar: 

          Kaynakça 

  • Dürüşken Ç. (2014). Antikçağ Felsefesi, ALFA Yayınları 
  • T.A. Moxon (1995). Aristotle’s Poetics and RhetoricDemetrius on Style, Longinus on SublimeEssays in Classical Critisim 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.