Liberal Anarşistlerin Modern Demokrasi Eleştirisi

04.05.2021
Liberal Anarşistlerin Modern Demokrasi Eleştirisi

Liberal anarşizmin temeli insan doğası ile uyumluluk ve William Godwin’ in faydacılığa dayalı fikirlerinden gelir. Anarko-liberallerin demokrasi konusundaki fikirlerini anlamak için ise liberal görüşe damgasını vuran, John Locke ve Hobbes temelli sosyal antlaşmacı teoriye bakmak gerekir: Bireyler bir doğa durumunda yaşamaktadır. Bu doğa durumunda ise kendi çıkarları için diğerini hiçe sayma yani Hobbes’un vurguladığı gibi homo homini lupus (insan insanın kurdudur.) anlayışı ya da Locke’un vurguladığı gibi bireylerin kendi çıkarlarını korumak için diğer bireylerle yaşadıkları anlaşmazlıklar vardır. Bu anlaşmazlıkları çözmesi için bir hakem ve bireyleri birbirinden koruması için de polis rolünde olan bir üst otorite oluşturulmalıdır. Bu üst otorite devlettir yani bireyler; aralarında antlaşma yaparak, kendi özgürlük haklarını ona devrederek veya bu haklardan feragat ederek kendi davranışlarını düzenleyecek bir oluşum yaratmıştır. İnsanın tam anlamıyla mantıksal bir canlı olduğuna inan liberal anarşistler ve öncüleri William Godwin, bu görüşe göre insanın yeteri kadar mantıksal olmadığını; onun yerine karar vermesini ve onun kararlarının denetlenmesini sağlayan, onun tarafından oluşturulmuş bir devlet fikrine karşıdır. Ütopyacı olan bu düşünürler, adından da anlaşılacağı üzere insanın muhakeme yeteneğini her şeyin üstüne koyarlar ve onları ahlaken üstün görürler. Yani insanlar, kendi akılcı kabiliyetleriyle doğal ahlaki yasalara uyumluluk gösterebilmektedir. En çok etkilendikleri filozoflardan biri olan Rousseau’ya ithafen, liberal anarşistler için yönetim ve düzen gibi kavramlar bireylerin sorunlarının çözümü değil, en öncül nedenidir. Anarako-liberaller için devlet, oluşumu itibari ile kötülük içindir; özgürlük, negatif olduğu yani ancak dışsal sınırlamalar var olmadan var olabildiği için devlet ortadan kaldırılmalıdır.

Demokrasi, polis adındaki Yunan şehir devletlerinden miras kalmıştır ve kökeni itibariyle ise demos (Halk) ve kratos (Egemenlik) yani halk egemenliğinden gelmektedir ve halkın yönetime direkt olarak katılarak yönetim ile bir olmasını amaçlar. Özetle demokrasi, hükûmetin bütün nitelikli vatandaşların etkilerine açık olduğu bir siyasal yönetim sistemi, diğer bir  ifadeyle yönetilenlerin yönetimidir. Modern demokrasi olarak bilinen temsili demokrasi ise halkın kendi çıkarlarını temsil etmesi için bir takım temsilciler seçmesi anlayışına dayalıdır. Zira Yunan şehir devletlerinden fazlaca kalabalık olan Sanayi Devrimi‘nin şehirleri eskisi gibi bir doğrudan katılıma izin vermez. Seçilen temsilciler, halk çıkarını korumak için meclis gibi yürütme başta olmak üzere çeşitli organlara atanır. Ayrıca bu sistem kendisinin devamı adına içinde birçok kurumu da barındırır. Halkın ekonomik çıkarlarını korumak için oluşturulan Ekonomi Bakanlığı; yönetenin keyfi hareketleri ortadan kaldırması, onu denetleyecek bir meclis ya da bir senato gibi bütün bunları güvence altına alan, insan aklından üstün, insanların içeriğine uymak zorunda olduğu bir hukuk sistemi örnek olarak gösterilebilir. William Godwin ve liberal anarşistlerin bu demokrasiye yaklaşımları, Jean-Jacques Rousseau’nun insanların kendilerini temsilcilerin ellerine teslim etmelerinin özgürlüklerini kaybetmeleri ile bir olduğu görüşüne dayanır. Onlara göre kendi ahlaki niteliklerine ve kapasitelerine sahip bireylerin, kendi zekâlarını geri plana atan bir temsilci atamaları, kendi kendilerini sınırlamaları ve kendilerini aptal kabul etmeleridir. Bu düşünürlere göre kurumları koruyan, bu durumu sabitleştiren, insan zekâsından üstün olarak lanse edilen hukuk ise (kurumları koruyarak) devletin kötülüğüne hizmet etmekten başka bir şey yapmamaktadır.  Böylelikle şu anlaşılır: Liberal ve temsili demokrasi hukukun yönetimini savunurken liberal anarşistler insanların yönetimini savunur. Liberal demokrasinin bu çerçevelerde temsilci yoluyla halkın özgürce devlet yönetimine katılabilmesine yaptığı vurgusu ise onun (devletin) kendi istediği ile hareket etmesini sağlayan bir paravandan başka bir şey değildir. Liberal demokrasiye göre gerçekte özgürlük yoktur.

Sonuç olarak liberal anarşistlere göre devlet, bireylerin özgürlüklerini kendi varlığından dolayı (varoluşsal sorun) kısıtladığı ve onların zekâlarını sınırladığı için yanlıştır; doğal değildir, yok edilmelidir. Modern demokrasi ise söz konusu duruma, kurumları ile yalancı bir özgürlük havası vererek bireyleri sınırlandırmaya ve hükûmeti yüceltmeye devam etmektedir. Liberal anarşistlere göre anayasa, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar ancak ve ancak üstün birey zekâsını, ahlaki niteliğini kısıtlamak içindir. Ayrıca, bireylerin; kişileri, kendilerini temsil etmek için atamaları ise kendi zekâlarını, yeteneklerini aşağılamalarıdır. Devlet ve modern demokrasinin, sorunlarımızın nedeni olduğunu ve çözümün, bunlardan kurtulup özgürleşmekte yattığını savunurlar. Onların bakış açısına göre insan, devlet olmadan da kendi üstün nitelikleri ile hayatını sürdürebilir.

 

Yazar: Ece Kartal
Editör: Ozan Yazıcı

Kaynakça:

  • Çuhadar, C. (2013). Anarşizm Düşüncesindeki Farklılıklar. Dini Araştırmalar, 16 (43). 105- 122.
  • Korkmaz, E. (2016). Demokrasi Kavramı ve Modern Demokrasi Kuramlarından Biri Olarak Müzakereci Demokrasi. Genç Hukukçular Hukuk Okumaları, Birikimler, 5. Hukuk Vakfı Yayınları. 365-369.
  • Harrop M., Hauge R. & McCormic J. (2016). Democratic Rule. Comparative Government and Politics, an Introduction, 37-55.
  • Heywood, A. (2013). Multilevel Politics. Politics. Palgraive McMillian Publishing. 378-390.

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.