İşte Özgür Dünya (It’s a Free World)

İşte Özgür Dünya (It’s a Free World)

It’s a Free World… Film İncelemesi

Yoksulluk ve sınıf farkı gibi sosyal konuları filmlerinde çokça işleyen Ken Loach’un yönettiği ve Paul Laverty’nin senaryosunu yazdığı It’s a Free World… 2007 yılında beyaz perdedeki yerini aldı. Başroldeki Kierston Wareing’e “En İyi Kadın Oyuncu” dalında BAFTA adaylığı getiren film, bir mülteci kampında gerçekleştirilen tek film festivali olan Sahara Uluslararası Film Festivali’nden “En İyi Film Ödülü” olan “Beyaz Deve” ödülüyle döndü. Filmin merkezinde alt sınıf bir İngiliz vatandaşı olan Angie yer alıyor.

Filmin Konusu

Angie Londra’da (çoğunlukla Doğu Avrupa’dan gelen) göçmenlere sigortasız; günlük, haftalık ya da en fazla aylık olacak şekilde işler bulan bir işe alım ajansında çalışmaktadır. Gayet başarılı olduğu işinden kovulduğunu öğrendikten sonra kendi işe alım ajansını kurmaya karar verir. Hırslı ve zeki bir kadın olan Angie, bu işte ne ahlaki ne de yasal açıdan sınır tanır ve bu durum zamanla başına işler açmaya başlar. Angie, filmin başlarında iyi ve haklı, sonlarına doğru ise kötü olarak değerlendirilebilecek bir karakter. Filmde ele alınan toplumsal cinsiyet, emek sömürüsü ve göç gibi temaları Angie’nin yaşadığı tüm deneyimler ve dönüşümler üzerinden izlemek mümkün.

Kadının İş Hayatındaki Konumu

Filmin en başından itibaren kadının iş dünyasındaki konumuna, erkek iş arkadaşları ve/veya patronları tarafından nasıl görüldüğüne ve onlara davranıldığına değinen sahnelere yer verilmiştir. İş arkadaşlarıyla gittiği barda müdürü tarafından tacize uğrayan Angie, bu olaya verdiği tepkiden sonra herhangi bir geçerli sebep gösterilmeden işten kovulur. Uğradığı haksızlıktan dolayı hüsrana uğrayan Angie, hiç vakit kaybetmeden ev arkadaşı Rose‘a kendi şirketini kurma fikrini anlatır ve ortaklık teklif eder. Henüz tam anlamıyla bir şirket kuracak paraları olmadığı için bir süre bu işi yasa dışı olarak yürütmek zorunda kalacaklarını bilen Rose, ilk başta bu fikirden hoşlanmaz. Ancak kendine güveni ve hırsı ile Angie, Rose’u kısa sürede ikna eder.

Yeni işinde motosiklete atlayıp kapı kapı ajansını tanıtırken görürüz ki Angie, kadınlığını ve seksüalitesini ikna edici bir etmen olarak kullanmaktan çekinmez. Bu noktada, kadınlığını cinsel bir meta olarak kullanıp aslında kendi kendisiyle çelişmektedir çünkü önceki işinden tam da bu yüzden, -büyük olasılıkla- müdürü tarafından tacize uğradığında sessiz kalmayıp kendisini savunduğu için, kovulmuştur. Film ilerledikçe görürüz ki bu, Angie’nin kendisiyle yaşadığı tek çelişki değildir. Toplumsal cinsiyet konusu film boyunca izlerini gördüğümüz temalardan biridir. Örneğin Angie’ye bu işe hiç girişmemesi, onun yerine kendisine bir kreşte iş bulması gerektiği, bir eril akıl tarafından “tavsiye” edilir. Angie aynı zamanda takdir edilmeyen ve çevresi tarafından sistematik olarak eleştirilen bekâr bir annedir.

Emek Sömürüsü

Önemli bir başka konu olarak göçmenler aracılığıyla aktarılan emek sömürüsü, filmin aslında ana temasıdır. Angie’nin işi, düşük bütçeli işlerde çalışmaktan başka hiçbir şansı olmayan çaresiz göçmenleri kullanarak tamamen sömürü yoluyla zenginleşmeye dayanır. İranlı bir göçmen olan Mahmoud’a kaçak olduğu için iş bulmayı iki kez reddettikten sonra Angie birden Mahmoud’un hikâyesini dinlemeye, ona ve ailesine yardım etmeye karar verir. Bu durum ilk anda izleyiciye Angie’nin bunu iyi niyetle yaptığını hissettirse de çok geçmeden asıl amacının yasa dışı işçi çalıştırarak daha fazla para kazanmak olduğu anlaşılır. Ona bu fikri veren ise ajansın çalıştığı işverenlerden birisi olan Tony‘dir. Burada hem göçmenlik meselesine hem de sınıfsal problemlere değinildiği görülür. Göçmen işçilere karşı tutumu da açıkça görmek mümkündür. Tony, Angie ile konuşmasında “Şimdi bir kağıt parçasına sahip oldular diye kendilerini buranın sahibi sanıyorlar.” (It’s a Free World, 2007) diyerek aslında hem işçi sınıfına hem de göçmenlere hakaret etmiştir.

Aynı şeyi Balık Fabrikası’nda iş buldukları vardiya işçilerine de yaparlar ki bu, Rose’un fikridir. İşçilere ucuz bir ev kiralayıp çift vardiyalı çalışmalarını sağlayarak fazlasıyla kâr ederler. Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta var: Angie pek çok eylemi ve davranışıyla film boyunca seyircinin gözünde açıkça kötü bir karaktere dönüşür. Bunun yanında, bazı noktalarda Angie’ye karşı olduğunu ve vicdan azabı çektiğini görsek de aslında Rose da bu emek sömürüsünün büyük bir parçasıdır. Tek fark, Rose’un belirli sınırları varken Angie’nin neredeyse hiç olmamasıdır. Angie Karavan Parkı’ndaki kaçak göçmenleri ihbar ettiğinde Rose artık dayanamaz. İşin içine tanıdığı insanlar (Mahmoud’un kızları) girince bunu vicdanen reddeder ve pes eder.

Angie hor gördüğü ve kötü davrandığı o göçmenleri sadece bir para kaynağı olarak görmektedir. Onlara bu şekilde davranmaktan çekinmez; ancak bu davranışlarına babası ve oğlu şahit olduğunda telaşlanır ve sinirlenir çünkü bu onun için bir sorundur. Angie’nin sınırı oğludur. Çok para kazanıp oğluna en azından gelecekte daha iyi bir hayat sunacaktır çünkü şimdiye kadar hep kötü bir annelik yaptığına inandırılmıştır ve bunu telafi etmek ister. Zengin olma ve üst sınıfa çıkma hırsıyla dünyada ailesinden başka kimseyi umursamayan Angie, ne kötü davrandığı insanlara ne de sömürdüğü göçmenlere bir özür borcu olduğunu düşünür.

Sonuç

Farklı hikâyelerle yaşamın “Batı” dünyasında buluşturduğu göçmenler, kapitalist sistemin her öznesi tarafından sistematik olarak sömürülmektedir. Bu sorunlu sosyolojik olguyu filmde kurbanın gözünden değil, Angie gibi tam da sömüren bir özne olan karakterin gözünden izleriz. Bencilliğin sömürüyü meşrulaştırdığını somut olarak gördüğümüz film, özgür bir dünyadan çok, korkunç bir dünyanın varlığını hatırlatır.

Yazar: Betül Açı
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • O’Brien, R. & Loach, K. (Yapımcı), & Loach, K. (Yönetmen). (2007). It’s a Free World… [Film]. Birleşik Krallık: Tornasol Films.

Görsel Kaynakça

ETİKETLER: , ,
YAZAR BİLGİSİ
Betül Açı
Betül Açı, Bursa’da doğup büyüdü. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Edebiyat, sinema ve gastronomi ile ilgileniyor; piyano, gitar ve ukulele çalıyor. Müzik başta olmak üzere sanata dair her şeye hayatında yer veriyor. İlgi alanları doğrultusunda ürettiği içerikleri okuyucularıyla buluşturmak için 2020 Ekim ayından beri MozartCultures ekibinde yazar olarak yer alıyor.
YORUMLAR

  1. Adnan Açı dedi ki:

    Acı gerçekleri yüzümüze vuran ama maalesef yaşanılan durumu gösteren bir film.Güzel bir sosyolojik inceleme olmuş.