Tanzimat’ı Doğru Anladık Mı?  

06.10.2020
Tanzimat’ı Doğru Anladık Mı?  

Türkiye düşüncesi,  asırlardır bir medeniyet krizinin ortasında yer almaktadır. Esas itibarıyla Akdeniz’de birbiriyle etkileşim halinde bulunan iki medeniyetten Batı tarafının kendini tamamlayıp söz sahibi olmasıyla birlikte, Doğu’nun bunu fark edip kendi içerisinde mukayeselere girdiği süreçte bir problematik söz konusu olmuştur. Bunun adı hiç kuşkusuz modernleşmek olacaktır. “Batı kültürü önce ekonomik-siyasi alanda, sonra bütün değerler alanında dünya görüşü olacak kadar genişlediği zaman, 16. yüzyıldan sonra onun gelişme hızına ayak uydurmayan başka kültürler için tek yol kalıyordu: Modernleşmek.”(Ülken, 2019:4-5).  Avrupa’nın kendine has bir şekilde geliştirdiği teknik karşısında, yapay kültür ile beslenen Amerika bu durumu yadırgamadan kabul etmiştir. Nurettin Topçu’ya göre “Her kuvveti, her imkânı, insan tarafından kullanılabilir eşya haline getiren teknik, başlangıçta kendisine hayranlıkla bağladığı insanı, sonra kendi arkasından sürükler oldu; insanı kendine esir etti. Böylece hakimiyet eşyanın eline geçirildi ve eşya insanla izah edilecek yerde insan eşya ile izah edilmeğe başlandı”(Topçu, 2016:23). Asya ve Afrika’dan yıllarca sömürülen hammaddenin Avrupa’da kurulan fabrikalarda işlenerek Dünya pazarında görücüye çıkmaya başlamasıyla birlikte Batı’nın eşya üzerindeki emelleri de belirginleşmiştir. Fakat Türk toplumu için Batı’nın teknik üzerindeki hedefleri tam olarak anlaşılamamıştır. Buna rağmen yapay bir kültür ile beslenmeyen Türk dimağlarının tavırları bu tür teşebbüslere sıkı sıkıya bağlı kalmak istiyor muydu?  

 

III. Selim ve II. Mahmud’un yenileşmek arzusu devletin geniş kademelerinde baş göstermişti. Maarif düzenlemeler, orduyu ıslah etmek ve ekonomiyi canlı tutmak başlıca sorunlar olarak gözükmektedir. Bu yenilikçi düşünceler karşısında ise eskiyi benimseyenler sık sık tartışmalara devam etmekteydi.  Tüm bu olan bitenin yanında Osmanlı Devleti’nin dışarıdan aldığı borçlar memleketin üzerine başka bir yükü de beraberinde getiriyordu. Batı’nın tekniğini kullanmak ile Şark’lı kalmak arasında bir seçim yapılmalıydı.  İkisi de olmadı. Bunun yerine başka bir fikrin işe yarayacağı düşünüldü. “Batı kültürünün ürünlerinden biri olan teknik üstünlük bu kültürün birinci kuvveti sanılarak, Doğu skolastik düşüncesinin temellerinden hiçbir şey değiştirmeksizin yalnızca Batı tekniğinin alınması ile problemin çözülebileceği sanılıyordu. Böylece, onlara göre ruhta tamamen “Şarklı” kalmak, Garp’ın yalnız tekniğinden faydalanmak işi halledecekti.”(a.g.e :26). Modern bir düşünce ile eski bir devletin çatışmaları bu ikilemin başarısızlığını bir kalıba oturtmaktan başka bir şey yapamadı.”Biz Batı’nın iki şeyini yanlış anladık; iki yüzünü tersinden gördük: İlmini ve ahlâkını. Batılılaşmak isterken onun ilmini alıp ahlâkını almama kararını verdik. İlimle ahlâkın aynı kökten çıktıklarını bilemedik.” (a.g.e :37)  

 

Öte yandan azınlıkların ayrılıkçı düşüncelerine karşı devletin bir an evvel ciddi adımlar atması gerekiyordu. Geleceğini uzaklarda arayan Türk toplumuna eczâ, Tanzimat Fermanı’nın ilân edilmesi olmuştu ve sonucunda toplumun beklediği sağlığına da kavuşabileceği umut ediliyordu.  Nitekim Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa’nın Gülhane bahçesinde 3 Kasım 1839 tarihinde okuduğu Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu)  daha sonra yazılacak medeniyet tarihi kitapları için dönüm noktası olacaktır. Genellikle askeri ve ekonomik bozulmaları kontrol altına alabilmek için düzenlenen bu ıslâhat hareketi ayrıca bütün Osmanlı toplumunu ilgilendiren haklar hususunda da yeni bir başlangıcın habercisi olmuştur.  

 

Osmanlı tebaasında bulunan gayr-ı müslimler beklenti içerisinde yanıp tutuşurken müslüman halk bazı noktalarda gayr-ı müslimler ile eşit haklara sahip olmaktan “şeriatın çiğnendiği” fikrine kapılarak rahatsız olmuşlardı. Birçok devlet bu yeniliği olumlu yönde bir gelişme olarak görürken kimilerine göre ise kesinlikle karşı çıkılması gereken reformlar idi. Zira “Avusturya Başbakanı Prens Metternich ülkesinde de benzer taleplerle karşılaşabileceği endişesiyle reformları eleştirdi. Rusya ise iç ve dış siyasette devlete güç katacağı ve İngiltere ile Fransa’nın Osmanlı Devleti üzerindeki etkinliklerini arttıracağı kaygısıyla yeni kararlara karşı olumsuz bir tavır takındı.(Akyıldız, 2011: 3). 

 

Tanzimat hareketi ve sonrasında oluşan reformlar,  belirli bir nizam çerçevesinde uygulanmaya koyulmasından ziyade halkın alelâde ihtiyaçlarına karşılık vermekten öte geçememiştir. Bu düzenlemeleri tahlil ve tetkik edecek uzman kadroların yetersizliği de başarısızlığın başka bir tarafını göstermektedir. Bilhassa eğitim reformuna geç kalınması, bu hareketin zemininin sağlam temellere dayanması şansını da yitirtmiştir.  Her şeyden öte Osmanlı toprak bütünlüğünü koruyamayarak azınlıkların ayrılıkçı isteklerini durduramamıştır. Daha açık bir ifadeyle “Osmanlı devleti, egemenliğini uygulayacağı topraklarda siyasal hükmü yürümediği için, ekonomik kalkınma programı da yürütemezdi. Toprakları üzerinde kendi egemenliğine aykırı imtiyazlar edinmiş dış devletlerin ekonomik gücü hüküm sürüyordu. Devletin siyasal, ekonomik, kültürel dayanağı olarak bir ulus temeli yoktu. Kısası, tam çağdaşlaşma akımının zafer kazandığı dönem, bunun uygulayıcısı olan devletin gerçek bir toplum temelinden en çok yoksunlaştığı bir dönem oldu. Üstelik,  bu çağdaşlaşma yönünde her attığı adımda bu durumu daha da kötüleştiren sonuçlar yaratmak gibi bir paradoks vardı.”(Berkes, 2018: 246-247). 

 

 Mehmet Öner

 

 KAYNAKÇA 

 

  1. Akyıldız, A. (2011). Tanzimat, TDV İslâm Ansiklopedisi (Cilt. 40, s. 3). İstanbul. 

 

  1. Berkes, N. (2018). Türkiye’de Çağdaşlaşma(s246,247). İstanbul: YKY. 

 

  1. Topçu, N. (2016). Kültür ve Medeniyet(s2337). İstanbul: Dergâh Yayınları.  

 

  1. Ülken, H. Z. (2019). Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi. (s. 4,5,26). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,  

 

Kapak Görseli:

Sultan Abdülmecid’in Tanzimat gereği yapmış olduğu yeminin metni (TSMA, nr. E. 3084/1)

(https://islamansiklopedisi.org.tr/tanzimat) erişim: 6 Ekim 2020, 16.28 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.