Fransa’nın Yıkılışı: Vichy Hükûmeti

22.04.2021
Fransa’nın Yıkılışı: Vichy Hükûmeti

Fransa’nın Düşüşü

İkinci Dünya Savaşı 1939 yılında başladığında, İngiltere ve Fransa, Almanya’ya savaş ilan etmiş olsa da Mayıs 1940’a kadar Almanya-Fransa sınırında büyük çaplı çatışma yaşanmadı. Sekiz aylık bu sakin savaş dönemine “Tuhaf Bir Savaş” (Une Drôle de Guerre) adı verilmektedir.

Alman orduları Polonya’da savaşırken, İngiliz-Fransız müttefik kuvvetlerinin batı cephesinde genel saldırıya geçmesi, askerî taktik açısından olması gereken gibi görünüyordu. Fransız ordusunun komuta kademesi aynı fikirde değildi. Birinci Dünya Savaşı’nda edinilen tecrübeler doğrultusunda savunma yapanın daima daha az kayıp vereceği gibi bir kanı hakimdi.

 

Kırmızı kesiksiz çizgi ile belirtilen Maginot Hattı

Maginot Hattı[1] ile geçilmez bir savunma yarattığını, Belçika’nın bir tampon bölge işlevi gördüğünü ve Almanların Ardennes’i geçip Fransa’ya girmesinin mümkün olmadığını düşünmüştü.

Almanlar Manstein planı[2] ile bir aydan kısa bir süre içinde Fransa’yı işgal etti. Savaş devam ederken Halk Cephesi[3] üyeleri ve Başbakan Paul Reynaud direnişten yanayken o dönem Başbakan Yardımcısı olan Mareşal Pétain ve Başkomutan General Weygand teslim olunması yönünde hükûmete baskı yapmaktaydı.

Yenilginin netleşmesi üzerine Başbakan Reynaud, Weygand’dan ve Pétain’den, Fransız ordusunun savaşa devam etmesi için liderlik etmelerini istedi. Yapılacak tek şeyin Fransa’nın o dönemde doğrudan bir parçası sayılan Cezayir’e mümkün olduğunca çok birliği nakletmek ve savaşı oradan sürdürmek olduğu görüşündelerdi.

 

Alman askerleri Paris’te

Paris, hasar görmemesi için Fransız askerleri tarafından direniş gösterilmeden boşaltıldı. Reynaud Hükûmeti ateşkesin imzalanmamasını istiyordu. Bu düşünceyle parlamentoyu Cezayir’e taşımaya hazırlandı.

Savaşın yılgınlığı Fransa üzerinde arttıkça ateşkes yanlıları daha çok taraftar kazanmaktaydı. Azınlıkta kalan Reynaud, 16 Haziranda istifa etti. Cumhurbaşkanı Lebrun, çoğunluğun desteklediği Başbakan Yardımcısı Pétain’i, başbakan olarak atadı. Başbakan Pétain, Cezayir’e giderek savaşa devam etme planını iptal etti ve Pétain, aynı gün Hitler’e mütareke talebini iletti.

Hitler mütareke görüşmelerinin Compiegne Ormanı’nda, özel olarak istediği bir vagonda yapılmasında ısrar etmişti. Savaş, 22 Haziran’da imzalanan Fransa Antlaşması ile resmen sona ermiştir.

 

Bu vagon, Almanya ile Fransa arasında 11 Kasım 1918’de yapılan ateşkes antlaşmasını imzalandığı, Şark Ekspresi’nin 2419 numaralı vagonudur. Fransızlar, I. Dünya Savaşı’nın ardından tarihi öneminden dolayı müzeye alınan söz konusu vagonu bulunduğu müzeden çıkarıp istenilen yere getirmişlerdir ve Hitler, mütareke görüşmelerini bu vagonda yapmıştır.

Vichy Hükümetinin Kurulması

Ateşkes ile Fransa ikiye bölündü. Paris’in de içinde yer aldığı Kuzey Fransa ve Atlantik kıyıları Alman işgali altına girdi.

Ateşkes imzalandığı sırada hükûmet üyesi olmayan Pierre Laval, imzadan sonraki gün hükûmete katılarak Vichy rejiminin baş mimarı durumuna gelir. Laval, ateşkesi onaylamak üzere 10 Temmuz 1940’ta Vichy’de toplanan Ulusal Meclise, Pétain’e yeni bir anayasa çıkarma yetkisi vermesi yönünde diretir. Böylelikle Pétain 569 lehte, 80 aleyhte ve 18 çekimser oyla “Fransız Devleti”‘ bütün yasama ve yürütme yetkilerini elinde toplar.

Pétain, Verdun Savaşı’ndaki başarı hikâyesi ile I. Dünya Savaşı komutanlarının en bilinenlerinden ve saygı görenlerindendi. Bu sevgi, işgal sürecinde de devam etti. Fransız halkının önemli bir bölümü Pétain’i desteklemekte ve hatta yüceltmekte ve hatta işgal karşısında bir kurtarıcı olarak görmekteydi.

Kırmızı: Alman işgali ve kontrolündeki bölge Mor: Vichy Fransası Sarı: İtalyan işgali ve kontrolündeki bölge

III. Cumhuriyet’in Partiler Rejimi de tasfiye edilmiş oldu. Güçlü liderlik rolünü üstlenen Pétain, barış antlaşmasından sonra da kurduğu bu rejimin devam etmesini arzuluyordu. Bu nedenle, Vichy Fransası’na ve Pétain’e desteğin başta yüksek olması, sadece savaşın yorgunluğu ve çaresizliğin ötesinde, Fransız sağının yeni bir rejime dönüşmesi de yatmaktadır. Sağ anlayışın devlete verdiği önemin bir uzantısı olarak Pétain, Fransız devletinin varlığını korumak için Almanya’ya tavizler vermeye razıydı.

Laval dışında III. Cumhuriyet’in tanınmış siyasetçileri tasfiye edildi. Sosyalist, komünist, radikal ve hatta merkez sağ siyasi hareketin tüm önde gelen kadroları tutuklandı.

Pétain, III. Cumhuriyet’in Fransız Devrimi’ne kadar uzanan laik kökenlerine de karşı çıktı. Devlet ve Kilise’nin kesin ayrımına ve Katolik kurumların siyasal alanın dışına çıkarılması esasına dayanan bu laiklik anlayışını reddetti. Bu yaklaşımın önemli sonucu ise Vatikan’ın Vichy Fransa’sına yakınlaşması oldu. Pétain, materyalist ve laik sola karşı bir bakıma Katolik sağın desteğini kazandı.

Milli Devrim (Révolution Nationale)

Fransız Devrimi’ni, masonik, Protestan ve materyalist olarak gören, Yahudi karşıtlığını kurumsallaştıran bu siyasi gelenek, Fransız sağında derin izler bırakmıştı. Demokratik siyasi alanı reddettiği için bir siyasi partiye dönüşmeyen Fransa için Eylem Hareketi, Pétain’in III. Cumhuriyeti yok edip otoriter bir düzene geçişine güçlü bir zemin sağladı.

Bu doktrine göre Fransız Devrimi’nin “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” (Liberté, Egalité, Fraternité) ilkeleri yerine “Çalışma, Aile, Vatan” (Travail, Famille, Patrie) ilkelerini koymaya çalışmıştır.

Pétain’in Düşüşü

İşgalin uzaması, Pétain’in Almanya ile ilişkilerini bozmaya başlamıştı. Pétain, Almanların kontrolüne girdiğini düşündüğü halefi ve yardımcısı Laval’[4]ı 13 Kasım 1940’ta görevden aldı.

Laval’ın görevden alınması, Almanların Pétain’e olan güvenini sarstı ve Vichy Fransası ile Almanya’nın kopuşu hızlandı. Bu nedenle Almanya, Pétain’i zayıflatma ve yönetimi Laval’a teslim etme çabasına girdi. Alman baskısı karşısında Pétain, daha önce görevden aldığı Laval’ı, 18 Nisan 1942’de bu sefer hükümet başkanı olarak atamak zorunda kaldı.

Yahudilere Karşı İş Birliği

Fransız hükûmetinin girişimiyle başlatılan Vichy’deki antisemitik yasa, Nazi Almanyası’na esin kaynağı oldu. Rejimin Yahudi karşıtı yasalarını uygulamak ve yürürlüğe koymak için 1941’de Xavier Vallat’ın liderliğinde Yahudi Soruşturmaları Genel Komisyonu kuruldu.

 

Loi portant statut des Juifs 1. sayfa

Loi portant statut des Juifs 2. sayfa

Yahudi karşıtı ilk yasa (Yahudi Tüzüğü), 3 Ekim 1940’ta kabul edildi. Büyükanne ve büyükbabasının dinine bakılarak Fransız kara parçasında ve Cezayir’de yaşayan Yahudiler ırklarına göre tanımlandı.

Yahudi Tüzüğüne göre artık Yahudiler;

  • Herhangi bir kamusal rol üstlenmesi yasakladı,
  • Sadece Yahudi çocuklarına öğretmenlik yapabilme şartı getirildi,
  • Kamu sözleşmeleriyle yapılan işlere giremez,
  • ve siyasi faaliyetlerde yer alması da yasaklandı.

7 Ekim 1940’ta, Fransız hükûmeti Cezayirli Yahudilerin Fransız vatandaşlık haklarını ellerinden alarak Cremieux Kararı’nı kaldırdı.

Cremieux Kararı, metropolit bölgelerdeki Fransız Yahudilerini kapsamadığı için, onların Fransız vatandaşı olarak kalmasına karşın, Cremieux Kararı’nın kaldırılması bu kişilerin vatandaşlıklarını da geçersiz kıldı. Cezayir ve himaye ettiği ülkelerdeki Yahudiler, Nazi toplama kamplarına sürgün edilmekten kaçınsa da metropolde yaşayan Kuzey Afrikalı Yahudiler bu kurbanların arasında yer aldı.

19 Ekim 1940, Yahudilerin Statüsünün ilan edildiği Gazete manşeti

Bir önceki Yahudi karşıtı yasanın kapsamını genişleten, ikinci Yahudi Yasası 2 Haziran 1941’de çıkarıldı. Yahudileri sömürge devletlerdeki ekonomik hayattan ve iş hayatından çıkarma amacıyla Vichy yetkilileri, Yahudilerin mali boyutu olan herhangi bir işte çalışmasını yasakladı.

Bu kapsama yalnızca bankalar ve borsa değil; borsa işlemleri, kredi ve borç verilmesi, hububat, hayvancılık, sanat ve kerestecilik de dahildi. Yahudilerin işletme açma, yönetme ya da bir işletmeye sahip olma hakları yoktu ve basın sektöründeki işlerden de azledilmişlerdi. Meslekî alanlarda belirlenen kotalar Yahudi avukatları, doktorları, diş hekimlerini, ebeleri, noterleri ve mimarları toplam işin %2’sini oluşturacak şekilde sınırladı.

Son

Müttefiklerin Normandiya Çıkarmasından (Haziran 1944) sonra Fransa’ya geçen Charles de Gaulle başkanlığındaki geçici hükûmet, bütünüyle çökmüş faşist rejimin yerini alır. Eylül 1944’te Paris’in bağımsızlığına kavuşmasından sonra yeni hükûmet, Pétain’in Fransız Devleti’nin bütün yasalarıyla birlikte ortadan kaldırıldığını ilan eder (Vikipedi, 2021).

Laval önce Almanya’ya, ardından Avusturya’ya kaçar, ama yakalanarak Fransa’ya getirilir ve 1945’te yargılanarak idam edilir. Almanya’ya kaçırılmış olan Pétain ise yargılanmak üzere kendi isteğiyle Fransa’ya döner. Mahkeme sonunda idam cezasına mahkûm edildiyse de ölüm cezası de Gaulle tarafından ömür boyu hücre hapsine çevrilir ve 1951’de hapiste ölür (Vikipedi, 2021).

 

Yazar: Yücelhan Danacıoğlu
Editör: Fuad Eren

 

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

[1] Majino Hattı: Fransa’nın tüm kuzey ve doğu sınırlarını kapsayan hatta son kısmı da Korsika’da inşa edilmesi planlanmış savunma hattıdır. I. Dünya Savaşı’nın ardından Fransa’nın Almanya tarafından işgalini önlemek amacıyla bu savunma hattının inşa edilen hat
[2] 1940 Fransa Savaşı sırasında Alman Ordusu’nun savaş planını tanımlamak için kullanılan isimlerden biridir.
[3] 1930’lar Avrupa’sı ve ABD’sinde ve komünizm ve ABD Komünist Partisi tarihinde özel bir anlamı vardır. Bu tarihte halk cephesi terimi Fransa’da faşizme karşı direnmeyi amaçlayan siyasi partilerin birliğini ifade ediyordu.
[4] Pierre Laval (28 Haziran 1883 – 15 Ekim 1945), Fransız politikacı.

YAZAR BİLGİSİ
Yücelhan Danacıoğlu
Yücelhan DANACIOĞLU 1999 yılında Zonguldak’ta doğdu. Bilecik Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesini 2017 yılında bitirdi ve şuanda Marmara Üniversitesi'nde Fransızca Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nde öğrenimini sürdürmektedir. 21 Haziran 2020 tarihinde MozartCultures ekibine katılmıştır. Sosyoloji, Politika ve Tarih alanında yazılar yazmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.