Güneş Ülkesi’ne Bir Bakış

Güneş Ülkesi’ne Bir Bakış

Güneş Ülkesi 

Tüm kötülüklerin kaynağının insanda bulunan bencil ve mülk düşkünü yan olduğunu savunan Campanella, insanların “genel yarar” adı verilen bilinçten uzak olduklarını düşünerek kurduğu ideal ülke tasarımında, insanların genel yarara ve içinde bulundukları topluma katkı sağlamaya odaklı bireyler olarak yetişmelerinin öneminden bahseder. Campanella yazmış olduğu eserde, yaşadığı dönemin aksine, bilim ve felsefe gibi alanların hem yönetimde hem de insanların yaşantısında bilfiil etkin olduğu bir ülke hayal eder. Bize bu ülke hakkındaki tüm bilgileri, Cenovalı bir gemi kaptanının “Ospitalario” adı verilen bir bakıcıyla olan konuşmaları üzerinden aktarır. Bahsi geçen ülke, yeni bir altın çağın habercisi “Güneş ülkesi”dir.

Zamanında Hindistan’dan ve oradaki zorbalıklardan kaçarak bu topraklara gelen insanlar, kaçmış oldukları yerde izine rastlamadıkları; ortaklığın ön planda olduğu, bilime önem verilen bir toplum inşa etme çabasına girmişlerdir. Bu insanların kurmuş  olduğu Güneş ülkesi, geniş bir ova üzerine inşa edilmiş, yedi farklı gezegenin isminin verildiği çemberlerle sarılmış bir yapıdadır. Bu toprakları fethetmek mimari açıdan alınan önlemler nedeniyle çok zordur.

Ülkenin üstüne kurulduğu bu geniş ovanın tepesinde bir tapınak vardır, kentin en yetkili kişisi bir başrahiptir ve adına “Hoh” ya da “Metafizikçi” denir. Dünya üzerinde bir insanın yetkin olabileceği her alanda kendisini en üst seviyede geliştiren ve bu kabiliyetleri sayesinde göreve gelen, ondan daha yetkin biri ortaya çıkıncaya ya da ölünceye kadar görevine devam eden bu kişi aynı zamanda ahiret ile ilgili konularda yetkili kişi olarak kabul edilir. Hoh’un Pon, Sin ve Mor adında üç farklı göreve sahip yardımcısı vardır. Pon, güçtür. Savaş ve barışla ilgili işleri, orduyu yönetir. Ülkede Hoh’tan sonra en yetkili kişidir. Sin, akıldır. Eğitimden, bilim insanlarının çalışmalarından, serbest meslek erbaplarından o sorumludur.

Kenti saran katmanlı duvarlar, farklı bilimlere ait olan kavramlarla süslenmiştir. Bu yedi kat duvarın ilkinde matematik ve geometri ile ilgili şekiller vardır, ikinci çemberde jeolojik imgeler yer alır, üçüncü çemberde ise bitki ile su türleri ve insan bedeninin çeşitli kısımları tasvir edilir. Geri kalan dört duvarda da bunlara benzer şekilde ülkenin canlı çeşitliliğini, kaynaklarını, gezegenlerin konumlarını gösteren imgeler bulunur. Bunlar, Güneş ülkesinde bilimin her alanına ne denli önem verildiğinin kanıtları olarak yorumlanabilir. Ülkenin yönetimde olan yardımcılardan bir diğeri olan Mor, sevgidir. Soy devamlılığından, üremenin programlanmasından sorumludur. Çocukların eğitimi, hekimlik, tarımcılık onun yetkisindedir. Son karar merci olan Metafizikçi, bu üç yardımcısıyla beraber ülkeyi yönetir.

Güneş ülkesinde çalışmak, uğraştırıcı bir zorunluluk olarak görülmemektedir, aksine aylaklık herkes tarafından küçümsenir ve çalışma, genel yarar uğruna zevkle icra edilen bir eylem olarak kabul görür. Güneş ülkesinde tüm mallar, hatta “kadınlar” ortaktır. Bu nedenle kimsede mal hırsı yoktur, altın ve gümüşe değer verilmez. Herkese ihtiyacı olan şey, ihtiyacı kadar verilir ve kimse daha fazlasını talep etme gereği duymaz. Zira bu ülkenin insanlarına göre kişinin sahip olduğu şeyler arttıkça ortaya bencillik ve kişisel hırs denilen kötücül duygular çıkar. Bu doğrultuda Güneş ülkesi halkı, bencilliği ortadan kaldırarak ortak yaşama ilkesini benimsemişlerdir. Herkes birbirine karşı daima saygı duyar ve birbiriyle uyum içerisindedir.

Güneş ülkesinde soyun üremesine ve çocukların düzgün bir eğitimle yetiştirilmesine özen gösterilir. Üreme için ideal yaş erkeklerde yirmi bir, kadınlarda on dokuz olarak belirlenmiştir. Bu üreme eylemi, üç ana yardımcıdan biri olan “sevgi”nin onayı olmaksızın gerçekleştirilemez. Fiziksel özellikleri birbirini dengeleyen çiftler üç gecede bir beraber olabilirler. Böylece soy bozukluğu engellenmiş olur. 

Okullardaki çocuklar hangi erdem alanına eğilim gösterirse o alana göre eğitilir ve o alanda yetkin hale getirilir, ileride de eğilimi olduğu alanda görev alır. Bu kentte bütün diller öğrenilebilir, dünyanın her noktasına elçiler gönderilir ve diğer uluslar hakkında bilgi toplanır. İyi öğretmenler tarafından yetiştirilen öğrenciler, tüm bu bilgileri daha on yaşına gelmeden öğrenirler. Öğrenciler arasında sürekli bilimsel yarışmalar tertip edilir. Bütün gençler kırk yaşını doldurmuş kişilere hizmet eder, gece olunca da öğretmenleri tarafından odalarına götürülürler.  Erkekler daha ağır ve güç gerektiren işlerde çalışırken kadınlar silah depolarından, demir atölyelerinden uzak tutularak hayvan sağma, dikiş dikme, yemek pişirme gibi işlerde görevlendirilirler. Fakat bir yandan kadınlar, savaş gerektiren durumlarda savunmaya destek verebilecek düzeyde eğitimler de alırlar. Gurur ve herhangi bir işi hor görme bu toplum tarafından benimsenen kusurların en büyüğüdür.

Güneş ülkesinde tüm işler vatandaşlar arasında eşit paylaşılır ve herkes günde dört saat çalışır. Günün geri kalanı ise kültürel ve bedensel aktivitelere ayrılır. Ülkenin her karış toprağı ekilmiştir; tarıma, denizciliğe büyük önem verilir fakat paraya önem verilmemesinden ötürü ticarete hiç değer verilmez. Her iş grubunun başındaki kişiye kral denir. Bu kişiler yönetimi altındaki bireyleri yargılama hakkına sahiptir. Bu ülkede herkes hem zengin hem fakirdir çünkü herkes her şeye sahiptir fakat kimsenin özel bir mülkü yoktur. Bu nedenle havarilerin hayat tarzını benimseyip, Hristiyanlığı övücü yaklaşımlarda bulunurlar. Ruhun ölümsüzlüğüne inandıkları için ölümden korkmazlar. Devlete, insanlığa ve dinlerine düşman olan kimselerle acımasızca savaşırlar. Onların iç nizamını, toplumsal yapısını kıskanan diğer dört krallık tarafından gelebilecek saldırılara karşı daima hazır olabilmek adına sürekli olarak denetlenen bir orduya sahiptirler.

Her ayın başında ve ortasında dinsel bir törenden sonra Büyük Kurultay adı verilen meclis toplanır, yetişkinler yönetimde gördükleri eksiklikleri bildirir. Devlete, yöneticilere ya da Tanrı’ya karşı işlenen suçlar ölümle cezalandırılır. Onun dışında ülkede esasen az sayıda yasa bulunur. Yılda bir kez, kentlerin yöneticileri vatandaşlarının günahlarını Hoh’a söyler ve Hoh da bu duruma çare bulur. Toplumda kabul edilen iki metafizik ilkeden biri olan Tanrı, kaderi şekillendiren varlıktır. Bunun dışındaki fiziki olaylar ise diğer ilke olan yokluğun eseridir. Tanrı en yüce ve en mutlak güçtür. İnsanlığa verili olan tüm bilgiler, mutluluk getirmesi amacıyla verilmiştir. Bu nedenle Güneş ülkesi halkı, topraklarında yer alan her şeyi ölçülü biçimde bilgiye ve deneye dayandırırlar. 

Tüm bu özet niteliğindeki bilgilerin ışığında, Campanella’nın Güneş Ülkesi adlı eserinde yapmaya çalıştığı şeyin; özlemini çektiği aydın ve bilimsel çalışmalara önem veren bir devletin varlığını idealize etmek olduğu anlaşılır. Yaşamış olduğu dönemin karışıklığı, Campanella için ülkelerin yönetiminde neyin olmaması gerektiğinin ispatı niteliğindedir. Bu nedenle, esasen bir devletin ve devlete bağlı tebaanın yapısının nasıl olması gerektiğini anlattığı Güneş ülkesi, idealler ülkesidir. Olması gerekenin, olması gerektiği zamanda ve şekilde uygulamaya konulduğu dünya üzerindeki en gelişmiş ülke olma vasfına sahip olan yerdir.

Yazar: Didem Arzu Özay
Editör: Ece Günen

Kaynakça:

  • Campanella, T. (1974). Güneş Ülkesi. (V. Günyol ve H. Kazgan Çev.). İstanbul: Çan Yayınları. (Orjinal eserin yayın tarihi 1602).

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.