Milgram İtaat Deneyi: İnsan, Otoriteye İtaat Bağlamında Ne Kadar İleri Gidebilir?

08.01.2021
Milgram İtaat Deneyi: İnsan, Otoriteye İtaat Bağlamında Ne Kadar İleri Gidebilir?

“Otorite; itaat etmenin en büyük erdem, baş kaldırmanın ise en büyük günah olduğunu savunur.”Erich Fromm.

İnsanlar sosyal etkiye ne derece boyun eğer? İnsan, bir diğerine zarar verme emri aldığında bu emre ne kadar uyar? Kişi, emre uyarak zarar verme konusunda ne kadar ileri gidebilir? İnsan, emredilen davranışı yanlış bulduğu halde otoriteye itaat etmek amacıyla davranışı gerçekleştirir mi? Amerikalı Sosyal Psikolog Stanley Milgram, Holokost (Adolf Hitler’in başında olduğu Nazi Almanyası döneminde yapılmış olan Yahudi Soykırımı) olayından ve Holokost olayı sırasında, Yahudileri imha kamplarına nakletmeden sorumlu Alman subay Adolf Eichmann’ın ve askerlerin soruşturmasından etkilenerek bu soruları kendine konu edinmiştir. Soruşturmaya alınan sanıkların savunmalarında sığındıkları ortak bir kelime mevcuttur: itaat. Bu çerçevede Milgram’ın aklına bir soru takılmıştır: Yahudi Soykırımı’nda yer almış onca insan (asker, bürokrat vs.) sorgulamadan sadece emirlere itaat ediyor olabilir mi? Ve bu itaat onları suça ortak sayar mı? Milgram, bütün bunların ışığında Temmuz 1961’de itaat deneylerini başlatmıştır. Gazeteye, Yale Üniversitesi’nde yapılacak olan bir öğrenim çalışması için New Haven çevresinden 20 ila 50 yaşları arasında 40 erkek katılımcı arandığına dair bir ilan vermiştir. Birbirinden farklı, vasıfsızdan profesyonele çok geniş bir yelpazede 40 erkek seçilmiştir. Böylelikle deneyin sözde amacı olan “cezanın öğrenmeye etkisi” konusunun araştırılacağını düşünen ve katılım karşılığında 4,50 dolar alan deneklerle Yale Üniversitesinin laboratuvarında deney başlatılmıştır.

Deney

Deney temel olarak 3 rolden oluşmaktadır: araştırmacı, öğretmen (katılımcı, denek) ve öğrenci (aslında araştırmacının asistanı). Denek ve -gerçekte Milgram’ın asistanı olan fakat deneğin bundan haberi olmadığı- diğer katılımcı (bay Wallace) rollerini seçmek amacıyla kura çekerler. Rollerini seçmek için çektikleri iki kağıtta da aslında öğretmen yazmaktadır. Fakat araştırmacının asistanı kendisine öğrenci çıktığını söyleyerek her seferinde gelen yeni denek öğretmen rolüne getirilir. Yani deneyin bu kısmı, rollerin çoktan dağıtıldığı ve kura aşamasının sadece bir “tiyatrodan” ibaret olduğu kısımdır. Araştırmacı rolünde ise gri önlükle role bürünmüş bir aktör vardır. Bu aktör 31 yaşındaki lise biyoloji öğretmeni Jack Williams’tır. Milgram, deneyde yer alan araştırmacı rolünü kendi canlandırmamıştır.

milgram-itaat-deneyi-insan-otoriteye-itaat

Şekil 1

Mekan tasarısı ise yine deneye hizmet edecek şekilde oluşturulmuştur. İki oda bulunmaktadır; bu odalardan birinde öğretmen rolündeki denek ve araştırmacı, diğerinde ise öğrenci vardır. Öğrencinin bulunduğu odada ceza yöntemi olarak belirlenmiş elektrikli sandalye (öğrenci bu sandalyeye bağlanacak), öğretmen rolündeki denek ve araştırmacının bulunduğu odada elektrik şokunu aktive edecek mekanizma bulunmaktadır. Elektrotlar öğrenciye bağlıdır ve elektrotlara güç verecek anahtarın kontrolü ise öğretmendedir. Öğretmenle öğrenci birbirini görememekte fakat duyabilmektedir.

Şekil 2

Şekil 3

Deneyin işleyişi ise şu şekildedir: Öğrenciye, öğretmen tarafından bir takım kelime çiftleri okunup öğrencinin, sunulan dört seçenekten doğru olanı seçmesi istenir. Örneğin, öğretmen içinde “kırmızı-çekiç” kelime çiftinin de geçtiği bir dizi kelime çifti okur ve daha sonra “kırmızı” diye sorarak öne sürdüğü 4 seçenekten (okyanus, yelpaze, çekiç, yapıştırıcı) biriyle eşleştirmesini ister. İşbirlikçi olan öğrenci -kasıtlı olarak- çoğunlukla sorulara yanlış cevap verir. Yanlış cevap verildiğinde ise öğretmen rolündeki denek tarafından cezanın uygulanması beklenir. Ceza ise elektrik şoku verilmesi olarak belirlenmiştir. Mekanizmada 15 volt ile 450 volt arasında 30 anahtar bulunmaktadır. Anahtarların voltaj değerleri, hafif şoktan (15 volt) öldürücü şoka (450 volt) kadar sıralanabilir. Öğretmenden her yanlış cevap için voltajı artırarak elektrik vermesi istenir (deneye başlamadan önce, uygulayacağı şok hakkında bilgi sahibi olması için deneğe 45 voltluk bir şok uygulanması teklif edilmiştir.). Aslında denek olan öğretmen önünde duran anahtarlara basarak şok uyguladığını düşünse de gerçek bu şekilde değildir. Öğrenciye hiçbir şekilde şok uygulanmamaktadır. Uygulanan voltajın şiddetine göre önceden kaydedilmiş çığlık sesleri mevcuttur ve öğretmen voltajı arttırdıkça bu önceden kaydedilmiş çığlık seslerini duymaktadır. Öğrenci ise bazı voltaj derecelerinde önceden kurgulanmış bir takım tepkilerle öğretmeni uyarır: 75 volta gelindiğinde bir inleme sesi gelir, 125 voltta gerçekten ciddi bir acı hissettiğini söyler, 180 voltta artık katlanamadığını dile getirir, 195 voltta bir kalp rahatsızlığı olduğunu hatırlatır (deney başlamadan önce, öğretmen rolündeki denek, öğrenci rolündeki kişinin bir kalp rahatsızlığı olduğu konusunda bilgilendirilmiştir) ve deneyin sonlanması talebinde bulunur, 285 volta gelindiğinde son derece rahatsız edici çığlıklar atar, 315 voltta artık devam etmeyi reddeder ve bu volttan sonraki derecelerde öğrenciden ses gelmez. Deneyin herhangi bir aşamasında devam etmek istemeyen deneğe (öğretmene) sözlü olarak 4 komut uygulanır ve son komutta da denek devam etmeyi reddederse deney sonlandırılır. Denek eğer şok vermeyi reddederse sırasıyla sözlü olarak verilecek 4 komut şu şekildedir:

  • Lütfen deneye devam edin!
  • Deneyin sonuç vermesi için devam etmeniz gerekiyor!
  • Devam etmeniz son derece önemli!
  • Başka bir seçeneğiniz bulunmamaktadır, devam etmek zorundasınız!

Şekil 4

Deneyin sonucunda kişilerin %65’i, yani 40 kişiden 26’sı öldürücü olabileceğini bilmelerine ve öğrenciden ses gelmemesine rağmen 450 volta çıkmıştır. Bunu yaparken hiçbiri görünür bir şekilde zevk almamış veya eğlenmemiştir. Fakat sonuç olarak itaat etmişlerdir. Katılımcıların hepsi 300 volta kadar gelmiştir, hiçbiri 300 volttan önce durmamıştır. Katılımcılardan 5’i 300 voltta, 4’ü 315 voltta, 14’ü ise öğrenci cevap vermeyince deneyden çekilmiştir. Katılımcıların tepkileri ve ruh halleri değerlendirildiğinde, son derece endişeli ve kendileriyle çatışmalar yaşayan durumda oldukları gözlenmiştir.

Sonuç

İnsanların otorite karşısında, sonuçları son derece tehlikeli olacak olsa bile buyruğa itaati etkileyici derecede yüksek çıkmıştır. Aslında, insan itaat etmeyi doğduğundan ve sosyalleşmeye başladığından itibaren öğrenmektedir: okulda, evde ailesine karşı, iş yerinde vs. Bu şekilde kişi itaati benimsemeye başlamaktadır ve itaat etmek, kişinin hiç de yabancı olmadığı bir davranış haline gelmektedir. Kişi; meşru olarak gördüğü otoriteye karşı, itaat ve uyma davranışından kaçınmamaktadır. Prestij etkisi, güven, korku, saygı, mekân, yakınlık gibi unsurlar itaat etme durumunu etkilemektedir. Sadece bir bilim insanı rolündeki kişinin bile buyruklarına yüksek düzeyde itaat edildiği görülmektedir. Milgram yaptığı bu deney sonucunda yetişkin insanların, meşru otorite olarak saydıkları birimden gelen emirlere itaat etmeye yatkın ve istekli olduğunu gözlemlemiştir. Bazen sorgulama ve çatışma gibi durumlara düşseler dahi, itaat davranışı çoğunlukla devam etmektedir. Milgram itaat deneyinin 18 farklı varyasyonunu daha gerçekleştirmiştir. Bazılarında şartları hafifleterek itaat düzeylerindeki farklılığa bakmaya çalışmıştır. Bazı deneylerinde itaat düzeyi düşse dahi bütüne bakıldığında yine azımsanmayacak kadar yüksek oranlarla karşılaşılmıştır. Milgram birçok meslektaşı tarafından eleştirilmiştir. Eleştiriler ise itaat deneylerinin etik dışı, tartışmalı ve deneği zor durumda bırakıcı olduğuna ilişkindir. Milgram’ın bu eleştirilere yaklaşımı ise; insanlığın kötü yüzünü ortaya çıkardığı ve itaat deneylerinin sonuçlarının bazılarını rahatsız ettiği yönündedir.

“Otoriteye boyun eğen ve otoriteden korkan çocuklar olmaya bir son verebilirsek kendi varlığımız üzerine düşünmeye cesaret edebiliriz.”- Erich Fromm.

“Sosyal Deney Serisi” ile ilgili diğer yazılar:

 Yazar: Ozan Yazıcı

 Editör: Emine Türal

Kaynakça

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Ozan Yazıcı
Ozan Yazıcı, 1997 yılında Samsun'da doğdu. İki senedir Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde Psikoloji ve Sosyoloji programlarında eğitim görmektedir. Yazarımız seyahat etmekten, yeni şeyler keşfetmekten, okumaktan ve araştırmaktan, resim çizmekten ve sanatla ilgilenmekten, arkadaşlarıyla zaman geçirmekten keyif almaktadır. Sosyoloji ve Psikoloji alanında birikimini ve yazılarını aktarmak amacıyla Eylül 2020 tarihinde MozartCultures ekibinin bir parçası olmuştur.
YORUMLAR

  1. Selim dedi ki:

    Çok iyi yazı