Kahramanın Yolculuğu I: Herakles – Yaşamı

Kahramanın Yolculuğu I: Herakles – Yaşamı

“Şimdi Zeus’un oğlundan,
dünya üzerindeki en güçlü ve en yiğit kahramandan,
Herakles’ten söz edeceğim;
Alkmene’nin, Thebai’de karanlık bulutların kapladığı
gök altında birleşmesinden sonra dünyaya getirdiği kahramandan.
Önceleri uzak diyarlarda,
engin denizlerde dolaşır ve acı çeker.
Sonra yiğitlik konumuna yükselir ve tek başına,
kimsenin altından kalkamayacağı zor işlerin altından kalkar.
Şimdiyse karlı Olympos’ta güzel evinde oturmaktadır
ve Gençlik tanrıçası Hebe ile evlidir.” (Herakles, Homeros İlahisi, 1-8)

 

Asıl adı Alkides, yani dedesi Alkaios’tan gelme bir soyadıdır. Yunan mitolojisinde Herakles (Roma mitolojisinde Herkül), Amphitryon ile Miken kralının kızı Alkmene‘nin oğludur. Çoğu kişi Herakles’in babasını Amphitryon olarak bilir ama işin aslına bakılırsa gerçek babası tanrılar tanrısı Zeus’tur. Amphitryon’un savaşta olmasını fırsat bilip onun kılığına giren Zeus, Alkmene’ye savaşın kazanıldığı müjdesini verir. Gerçekten de o sabah zafer kazanılmış ve Zeus, geceyi genç kadınla birlikte geçirmiştir. Efsaneye göre bu gece üç gün sürmüş çünkü Zeus’un emriyle Hermes, Helios’a güneş ışıklarını söndürtmüş; “Ay”a daha yavaş ilerlemesini, “uyku“ya da olan bitenden hiç kimsenin haberi olmaması için herkesi saatlerce dinlendirmesi emrini vermiştir.

Bütün bu olanların farkında olmayan Alkmene, kocası sandığı Zeus’tan savaşta nasıl galip geldiklerini anlattığı hikâyeyi büyük bir zevkle dinlemiştir. Çünkü savaş Alkmene’nin intikamını almak için yapılmıştır. Otuz altı saat sonra Alkmene ile birlikte olmaya can atan Amphitryon, zafer içerisinde evine döndüğünde eşinin onu beklediği gibi karşılamadığına şahit olur. Alkmene kocasına dönerek “herhalde benden kazandığın zaferin hikâyesini ikinci kez dinlememi beklemiyorsun?” demiştir. Bu sözlere anlam veremeyen Amphitryon, olanları anlamak için kâhin Teiresias’ı ziyaret eder. Kâhin, eşinin kendisini Zeus’la aldattığını söyler. Tanrıların gazabından korkan Amphitryon, eşiyle birlikte olmaktan vazgeçer.

Bu olaydan dokuz ay sonra Zeus, Olimpos’ta konuşurken ağzından yeryüzünde, bir erkek çocuğunun dünyaya geleceğini, ona “Hera’nın şanı” anlamına gelen “Herakles” adının konulacağını ve bu kişinin Perseus Kavmi’ne hükümdar olacağını kaçırır. Hera bunu duyar duymaz, Zeus’tan yemininin geri almasını ister. Zeus yemininin geri alınamayacağını söyleyince Hera çabucak Thebai’de bulunan Alkmene’nin kapısının önünde durur. O an yedi aylık Herakles’in ikiz kardeşi ve Amphitryon’un gerçek çocuğu olan İphikles’in doğumunu sancılarla hızlandırır. Bunun sonucunda Herakles olması gerekenden bir saat geç doğar. Zeus’un ettiği yemin İphikles için geçerli olur.

Hera, Olimpos’a döndüğünde doğumu nasıl geciktirdiğini büyük bir gururla anlatır. Buna çok sinirlenen Zeus, Hera’nın kendisine yaptığı oyunu görmesini engelleyen kızı Ate’yi cezalandırır ve Olimpos’tan kovarak bir daha gelmesini yasaklar. Zeus, Hera’nın müdahalesiyle Herakles’i kral yapamasa da “On İki Görev”in yerine getirilmesi halinde onun bir tanrı olacağına ikna eder.

Hera’nın kıskançlığından korkan Alkmene Herakles’i, doğduğunda Thebai’nin dışında bir tarlaya bırakmıştır. Zeus ve Athena’nın oyununa gelen Hera, çocuğun güzelliğine kanarak onu emzirmiş ve Herakles’in memesini çok kuvvetlice emmesi üzerine Hera çocuğu yere fırlatmıştır. Göğüsten çıkan süt, gökyüzüne çıkarak “Samanyolu galaksisi”ni oluşturmuştur. Herakles sütü içtiği için ölümsüz olmuştur. Hera kıskançlığı yüzünden Herakles’e sürekli oyunlar oynamıştır.

Herakles’in Çocukluğu

Herakles sekiz ya da on aylıkken tam gece yarısında Hera, iki büyük yılanı Amphitryon’un evine gönderir. Uzun sivri dişlerinden zehir damlayan, gözlerinden alevler saçan yılanlar, çocukların yattığı odaya girer. Yılanları gören ikizlerden İphikles çığlık atmaya başlamış ve kaçarken yorgana takılıp düşmüştür. Bebeğin çığlıklarına uyanan Alkmene, kocası Amphitryon’u uyandırarak kocasıyla birlikte ikizlerin olduğu odaya gider. Odaya girdiklerinde Herakles’in yılanları boğmakta olduğunu görürler. Bazı kaynaklara göre Amphitryon’ın, Zeus’un oğlunu ve kendi oğlunu ayırt etmek için yaptığına da inanılır.

Amphitryon, bu olaydan sonra yaşlı kâhin Teiresias’a olan biten her şeyi anlatmıştır. Yaşlı kâhin, Herakles’in geleceği ile ilgili büyük kahramanlıkları görmüş ve Amphitryon’dan üzerlerindeki büyüyü kaldırmak için bazı şeyleri yapmasını istemiştir. Son istek, Zeus onuruna bir yaban domuzu kurban edilmesidir. Bu isteklerin hepsi tek tek ve sırayla yapıldığında büyü ortadan kalkmıştır.

Herakles’in Gençliği

Herakles, gençlik çağına geldiğinde edebiyattan felsefeye, sanattan dövüşe, astronomiden kılıç derslerine kadar pek çok alanda eğitim almıştır. Lir hocası Lonas tarafından inatçılığı yüzünden dövülünce lirle hocasını öldürmüştür. Herakles, karakteri gereği çabuk öfkelenen ve öfkesi geçtiğinde yaptığı şeylerden pişmanlık duyan biridir. Yaptığı hataları telafi etmek için insanlardan onu cezalandırmalarını ister. Kendisi istemese ona bunu kimse yaptıramaz, tanrılar bile ondan korkar.

Bir keresinde Apollon, rahibesine bir soru sormuş ve cevabını alamayınca rahibeyi saçından tutup sürükleyince karşısında Herakles’i bulmuş ve tam kavgaya girecekken Zeus araya girerek olayı yatıştırmıştır. Ok atma konusunda Apollon’la yarışacak yetenektedir.

Birer ateş gibi parlayan gözleri ile Herakles, hem mızrak hem de okuyla nişan aldığı bütün hedefleri vurabilecek niteliktedir. Geceleri kapalı bir yerde yatmak yerine dışarıda yıldızların altında uyumayı tercih eder. Akşamları en sevdiği yemek olan kızarmış et ve arpayı söylenenlere göre dur denilene kadar yemeye devam eder. Sahip olduğu kehanet yeteneğiyle yeni bir kahramanlığa başlamadan önce akbabalara başvurur. Akbabalar ona göre kuşların en erdemlileridir. Bu hayvanlar yeryüzündeki en ufak bir canlıya bile saldırmazlarmış.

İddia edildiğine göre Herakles, hiçbir zaman kavga çıkarmaz ancak kendisine saldıranlara aynı şekilde karşılık verirmiş. Doğası gereği kibar bir insan olan Herakles ve dize getirdiği düşmanlarının gömülmesine izin veren ilk ölümlüdür.

Gün geçtikçe büyüyen ve güçlenen Herakles, 18 yaşına geldiğinde Yunanistan’ın en güçlü adamıydı ve gücünü iyiye mi kötüye mi kullanacağını zaman gösterecekti.

Herakles’in Geleceği

Herakles “Devler Savaşı”ndan sonra çobanlık yapmıştır. Bir süre sonra bu işten sıkılan Herakles geleceğinde ne yapacağını düşünmek için ıssız bir yere gitmiştir. Burada onu 2 kadın ziyaret etmiş ve Herakles’ten ikisi arasında seçim yapmasını istemişlerdir. Kadınlardan biri ona rahat, bol kazançlı ve tembel bir hayatı; diğeri ise çalışmayı, erdemi ve başarılı bir hayatı vaad etmiştir. Herakles hemen karar vermemiş ve uzun bir süre düşündükten sonra ikinci seçimi olan iyi bir yaşam istediğine karar vermiştir.

Yunanistanın Kithiaron ve Thebai çevresinde herkese rahatsızlık veren bir aslan vardır. Herakles’in bu aslanı öldürmesi kendisi için ilk iş ve erdemli bir davranış olacaktır. 50.günün sonunda aslanı öldürüp postuyla kendisine bir elbise yapmıştır.

Zaferin büyüklüğü nedeniyle Thebai kralı Kreon, büyük kızı Megara’yı Herakles’le, küçük kızını da İphikles’le evlendirir. Bazı kaynaklara göre Herakles’in Megara’dan iki erkek, bazı kaynaklara göre ise üç ya da dört çocuğunun olduğu söylenir.

Herakles daha sonra, Euboia Kralı Pyraikhmos’u bir savaşta yenmeyi başarmış, kralın cesedinin parçalanmasını emrederek bütün Yunanistan’a korku salmıştır. Herakles’in bu hareketine öfkelene Hera, onu delirtmiş ve Herakles, delirmesi sonucunda eşini ve çocuklarını kendi elleriyle öldürmüştür. Kendine geldiğinde ise ne yaptığını anlamıştır. Kendini bir süre odaya kapatarak hiç kimseyle görüşmemiştir.

Kral Thespios tarafından günahlarından arındırıldıktan sonra Delphi’ye gitmiş ve kâhine ne yapması gerektiğini sormuştur. Kâhin Pyhia ona Tirnys’e yerleşmesini ve on iki yıl boyunca Eurystheus’un hizmetinde çalışmasını ve kendisine ne iş verilirse yapılmasını söylemiştir. Kâhin bu görevleri Herakles’e söyleyerek eğer başarılı olursa ölümsüzlük ayrıcalığı ile ödüllendirileceğini bildirmiştir.

Herakles bu görevleri yerine getirmeye başladığında Hermes ona bir kılıç, Apollon bir yay ve başlarına kartal tüylerinin takılı olduğu oklar, Hephaistos altından bir zırh, Athena bir kaftan, Poseidon birkaç tane at, Zeus ise göz kamaştıran ve kırılmayan bir zırh vermiştir. Ayrıca Athena, her şeyden zevk alma ayrıcalığını ve Hephaistos da yetisini bahşetmiştir.

 

Yazar: Coşkun Rıdvan Tüzemen
Editör:
Ozan Yazıcı & Emine Türal

Kaynakça

  • Hamilton, E. (1942). Mitologya. Ülkü Tamer (Çev.). İstanbul: Varlık.
  • Erhat, A. (2004). Mitoloji Sözlüğü. Büyük Fikir Kitapları Dizisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
  • Graves, R. (2004). Yunan Mitleri. U. Akpur (Çev.). İstanbul: Say
  • Eliade, M. (2014). Dinler Tarihine Giriş. L. A. Özcan (Çev.). İstanbul: Kabalcı
  • Bonnefoy, Y. (1981).  Antik Dünya ve Geleneksel Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler Sözlüğü [I.Cilt],L. Yılmaz (Çev.). İstanbul: Alfa.
  • Gören, E. (Çev.). (2018). Homerosçu İlahiler’den Pindoras’a Arkaik Yunan Şiiri Antolojisi. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
  • Herakles. (2021, Mart). Vikipedi. Erişim adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Herakles. Erişim tarihi: 20.06.2021.

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Coşkun Rıdvan Tüzemen
Rıdvan Tüzemen, 1992 yılında İstanbul'da doğdu. Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesinden mezun olan Rıdvan, daha sonra Nişantaşı Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği bölümünden mezun oldu. Şu an İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi. Geleceği inşa etmenin gençlere düşen bir sorumluluk olduğunu ve bunun yolunun felsefe, bilim ve sanat alanlarındaki değişmeyen kadim bilgileri günün şartlarına uyarlayarak mümkün olacağını düşünüyor. Mozartcultures da yazar olarak başladı. Şu an Genel Yayın Yönetmeni olarak sorumluluğu var.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.