Kendini Olduğu Gibi Görmekten Sakınmayan Savaşçı: Maya Angelou

09.06.2020
Kendini Olduğu Gibi Görmekten Sakınmayan Savaşçı: Maya Angelou

 

Hayatta hayallerimize tutunarak mücadeleye atılırız. Maya Angelou’nun mücadelesi kardeşiyle birlikte beklediği tren garından bugünlere kadar uzanmaktadır. Angelou 4 Nisan 1928’de St. Louis’de Marguerite Ann Johnson’da dünyaya geldi. Annesi hemşire babası ise donanma diyetisyeniydi. Erkek kardeşi ve kendisi küçük yaşlardayken anne ve babası boşandı ve Maya’nın durmayan serüveninin başlangıç kapısı oldu.

Boşanma sürecinden sonra Maya ve erkek kardeşi Bailey büyükannelerinin yanına gönderildi. Küçük yaşlardaMaya hayatın parklarda tüm gün oynarak geçmeyeceğini elbet bir gün bazı işlerin onu bulacağını anlamıştı. Büyükannelerinin yanında 4 yıl kaldıktan sonra annelerinin yanına gönderildiler. Maya 8 yaşındayken, annesinin erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğradı. Susmaması gerekitiğini düşünen Maya durumu kardeşine söyledikten sonra adam tutuklandı ve serbest bırakıldığında Angelou’nun amcaları tarafından öldürüldü. Yaşadığı travma Maya’nın uzun bir süre susmasına sebep oldu.

Uzun bir sessizlik sonrası Maya 14 yaşında San Francisco’ya taşındı ve dans/drama dersleri almaya başladı. Washington Lisesini bitirdiği yıl hamile kaldı ve oğlu Guy dünyaya geldi. Çocukluğun çok hızlı geçtiğini Guy ile anlayan Maya, minik ailesini desteklemek için garson, aşçı, dansçı ve şarkıcı olarak çeşitli işlerde çalıştı.

1954 yılında ilk evlilği sonlanmıştı ancak Maya dans kariyerinin oldukça önemli bir noktasındaydı. Eski eşinin soyadının ayırt edici olduğunu düşünen Maya sahne isminin “Maya Angelou” olmasını tercih etti. 1959 yılında James O. Killens ile tanışan Angelou kendi gelişimi ve kariyeri için yazarlık çalışmalarına katıldı New York’a geri döndü. George Gershwin’in halk operası “Porgy and Bess” ve Bakanlık tarafından desteklenen yapımlarda rol aldı, Avrupa ve Afrika kıtasında 20’den fazla ülke gezdi.
Görüşü değişen ve çevresi genişleyen Angelou Afrikalı aktivist Vusumzi Make ile ilişkisi başladı ve Kahire’ye taşındı. Kahire’de Arab Observer’d yardımcı editör olarak çalıştı. Sonrasında Gana’a doğru yol alan Angelou Gana Üniversitesinde çalıştı, Ganaian Times’da serbest yazar olarak yerini aldı.

Özgür bir kuş
atlar sırtına rüzgârın
ve akıntının bittiği yere dek
süzülür üzerinden akarsuyun
kanatlarını batırır
günün turuncu ışıklarına
ve cüret edip söyler
gökyüzünün sahibi olduğuna
Oysa dar kafesinde yürüyen bir kuş
göremez ne yazık ki
öfkeden parmaklıkların ötesindekini
kanatları yolunmuş ve ayakları bağlı
şarkı söylemek için açar gagasını
Kafesteki kuş söyler şarkısını

Yazı hayatna aktif olarak devam etmeye karar veren Angelou, Gana’da Malcom X ile tanıştı derken Afro-Amerikan göçmen topluluğun bir parçası oldu. Etnik kökenlerin coğrafi sınırları aştığını ve insanların kaderlerinin sınırlara bağlı olmadığını anlayan Angelou organizasyonda aktif rol aldı. Orginasyon çalışmaları sırasında Malcom X, suikastta hayatını kaybetti.

1968’de Martin Luther King’in yürüyüş düzenlenmesine katkıda bulunur. Birkaç sene sonra otobiyografisini tamamlar “I Know Why the Caged Bird Sings” (Kafesteki Kuşların Neden Şarkı Söylediğini Biliyorum) uluslararası beğeni toplamayı başarır. Angelou hayatın trajedisini aynı isimle bir şiirle anlatmıştır ki kitabın ismi de şiiri yansıtır.

Amerikan Sivil Haklar Hareketi ses getirmeye başlar. Angelou, Afrika Amerikalılar uygulanan ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik hareketlerde insanların bilinçli bir şekilde sokaklara çıkmasında en büyük etken olur. Yazılarında “beyaz ırkın üstün sayıldığı” düşüncesini işler. Güzellik algısının beyaz kadınlar üzerine kurulu olduğunu, toplumlarda üstünlük belirtisi olmasını iğneleyeci bir kalemle ele alır.

1971 yılında Gather Together in My Name”, 1976 ’da “Singin ‘ve Swingin’ ve Gettin ‘Merry Like Christmas” yayınlandı. 1981’de “The Heart of a Woman” yerini aldı. “Tüm Tanrı’nın Çocuklarının Seyahat Ayakkabılarına İhtiyacı Var (All God’s Children Need Traveling Shoes)” (1986), “A Song Flung Up to Heaven” (2002) ve “Mom & Me & Mom” ​​(2013) Angelou’nun künyesine yerleşir.

Kafesteki kuş söyler şarkısını
titrek sesi korkusundan
bilmediklerinin
ve evveldir hasretini çektiklerinin
uzak tepelerden duyulur sesi
söylerken kafesteki kuş özgürlüğün ezgisini

Şiirinde ‘kafes’ beyaz insanları işaret eden bir metafordur. Siyah ırkın ızdarabını, beyaz ırkın kazançlarını vurgular dizelerde. ‘Öfkeden Parmaklıklar’ metaforu tarih boyunca köleleştirilen masum insanları temsil eder. Angelou mısralarında özgür ruhun var olduğunu hatırlatmaya çalışmıştır.

Angelou yakın dönem yapıtlarında da ırk ayrımcılığına odaklanmıştır. Biten bir savaşın yenilgisini kabul etmenin aksine aslında hep var olan ve var olacak bir savaşın habercisi olarak yazmıştır. 2014 yılının Mayıs ayında aramızdan ayrılır. Bıraktığı miras tüm ırklar için bir bütün, eşitçi ve hak sahibi insanlar adına mutluluk kaynağı olacaktır.

Edanaz Aksoy

Kaynakça

Angelou, M. (1969). Kafesteki Kuşların Neden Şakır,Bilirim. İstanbul:Everest

Maya Angelou Kimdir? Afro Amerikalı Bir Kadının İnanılmaz Hayatı Başarıları. (2020, 20 Mayıs) Erişim adresi https://www.nkfu.com/

ETİKETLER: , ,
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.