Prag Baharı’nda Bir Aşk: Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği

Prag Baharı’nda Bir Aşk: Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği

“Aşk, kendini birleştirme isteğinde (sonsuz sayıda kadına uzanan bir arzu) değil, ortak bir yastığa baş koyma isteğinde (bir kadın ile sınırlı bir istek) kendini hissettirir.”

prag-baharinda-bir-ask-varolmanin-dayanilmaz-hafifligi

Çek yazar Milan Kundera’nın 1984 tarihli beşinci ve en bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, yayımlanır yayımlanmaz çağdaş klasikler arasına giren, geçen yüzyılın en güçlü anlatılarından biri. Kundera; tepkiye karşı tepkisizliği, kararlılığa karşı kararsızlığın tutarlı ve erdemli yanlarını araştırdığı romanının baş kişisi Tomas ile alışılmış, arkasında güçlü düşünce ve yaşam kurallarını taşıyan roman karakterlerini sorgulamaktadır. Nitekim, Tomas’ın Oedipus’u konu edinen bir yazıyı okuması sonrasında doktorluk mesleğini bırakması bununla bağlantılıdır.

“Oedipus, anasının yatağına girdiğini bilmiyordu, ama olup bitenlerin farkına varınca, kendini suçsuz saymadı. “Bilmeyerek” neden olduğu felaketleri görmeye dayanamadığı için, gözlerini kör etti ve o kör haliyle Tebai’den çıktı gitti.”

Roman, 1968’deki Prag Baharını ve ardından Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya işgalini ardına alarak; birbirinden farklı ama bağlantılı dört karakterin özelinde inançlar, geleneksellik, varoluşçuluk, aile ve otorite ile olan ilişkiler ve yaşadıkları coğrafyanın siyasi düzleminde hayatların nasıl bir hal aldığını anlatmaktadır.

İnsanın varolabilmesi için tüm bağlardan kurtulup hafiflemesi gerektiğine inanan, hatta bu uğurda oğlundan bile uzaklaşabilen doktor Tomas, annesinin üstündeki yoğun etkisinden kaçarak kurtulan ama bu sefer de Tomas’a derin bir bağlılık geliştiren Tereza, Büyük Yürüyüş’te zorunlu olarak bulunan ve nefret eden, ihaneti yaşam biçimi haline getiren ressam Sabina, Sabina’ya ve temsil ettiğini düşündüğü değerlere olan hayranlığı yüzünden kendini tehlikeli bir yolculuğa atan, karısı ve kızı tarafından ezilen akademisyen Franz. “Yüklerin en ağırı ezer bizi, onun altında çökeriz, bizi yere yapıştırır bu ağırlık. Öte yandan her çağda yazılmış aşk şiirlerinde, kadın erkeğin bedeninin ağırlığı altında ezilmeyi özler. O halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun da imgesidir. Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur.”

布拉格之恋The Unbearable Lightness of Being|电影推荐网

İlişkilere bakış açınızı değiştirebilecek kadar etkileyici bir aşkı konu alan, kalıplaşmış düşüncelerin yerini derin bir sorguya bırakan kitap, 1988 yılında senaryoyu Jean-Claude Carrière ile birlikte yazan Amerikalı yönetmen Philip Kaufman tarafından filme uyarlanmıştır. Film, BAFTA En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü’nü almıştır.

Yazan: CANAN ÖNERLİ

Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Canan Önerli
Canan Önerli 2000 yılında Bursa'da dünyaya geldi. 2018 yılında Bursa Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. MEF Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler lisansına ek olarak Psikoloji ile çift anadal yapmakta. İçindeki çocuğu sanatla ve güzellikle büyütmeye çalışan Canan, kendisini bildi bileli kitap okuyor ve resim yapıyor. Tutkulu bir şekilde bağlı olduğu, yaşamına anlam katan alanlarda içerik üretiyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.