Rüyalarda Buluşuruz: On Body and Soul (2017)

Rüyalarda Buluşuruz: On Body and Soul (2017)

“He threw me away, He laughed at my sins, In his arms I must stay.” (Marling, 2010)

Filmin Konusu:

Testről és Lélekről (Beden ve Ruh), Ildikó Enyedi’nin yönettiği 2017 çıkışlı Macaristan yapımı drama filmidir. Başrollerinde Morcsányi Géza, Alexandra Borbély ve Zoltán Schneider’in yer aldığı film, 67. Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” büyük ödülünü kazanmıştır. Yönetmen Enyedi’nin 18 yıl aranın ardından çektiği ilk film olan Beden ve Ruh, Endre ve Mária karakterlerinin bir aşk hikayesini anlatmaktadır. Filmde sosyal etkileşimde zorluklar yaşayan, ilgi ve etkinliklere sınırlı katılımı olan bir beden ile özgürlüğünden yoksun bir ruh arasındaki aşk dile getirilmektedir. Yönetmen, kapitalist modernitenin bireyler üzerinde yarattığı bölünmeyi spritüel bir aşk üzerinden ele almıştır.

BUNDAN SONRASI “SPOILER” İÇERMEKTEDİR.

Filmin Özeti:

ldikó Enyedi’nin Beden ve Ruh filmi, erkek ve dişi bir geyiğin kar kaplı ağaçların arasında gezinmesiyle başlar. Erkek geyik, kafasını dişi geyiğin boynuna yaslar ve sonrasında geyiklerin burunları birbirine değer. İki bireyin birbirlerini bulma hikayesi, açılış sahnesinde geyikler üzerinden yapılmıştır. Yönetmen, bu sahneyle beden, ruh ve insanlığı birbirine bağlayan ortak bilinçsizlik kavramlarına değineceğinin ipucunu verir. Erkek ve dişi geyik, başrolde bulunan Endre ile Mária’nın aşkının bir sembolü olarak filmde yer yer karşımıza çıkmaktadır. Gündelik yaşamlarında kaybolmuş iki ruh olarak tasvir edilen ikili, rüyalarında buluşur ve karlı ormanda beraber dolaşır. Filmin ilerleyen sahnelerinde tesadüfi bir şekilde aynı rüyayı gördüklerini fark ettiklerinde ise düşündükleri gibi yalnız olmadıklarını anlarlar ve birbirlerine duydukları ilgi derinleşmeye başlar. Bu sakin ve nahif görüntüler, sonrasında yerini Macaristan’daki bir mezbahada çekilmiş kasvetli görüntülere bırakır.

Şirketin finans direktörü Endre ve kalite kontrol müfettişi Mária, bir hayvan kesim alanında tanışır. Endre; duygusal anlamda katı, insanlarla çok fazla diyalog kurmayan ve inme indiği için kolu felçli kalan bir adamdır. Mária ise sosyal ilişkilerdeki “farklılığı” sebebiyle iş arkadaşları tarafından sürekli alay konusu olan, keskin gözlem yeteneğine sahip, içine kapanık ve iletişime kapalı bir kadın olarak tasvir edilmektedir. Bu noktada kesin olarak belirtilmese de Mária’nın Asperger sendromlu karakterleri yansıttığı söylenebilir. Genellikle Otizm spektrumunun altında incelenen Asperger sendromu semptomları, Mária’nın filmdeki davranışları ile örtüşmektedir. Mária; sosyal iletişimden kaçınır, soyut düşünce ve mecazi anlatımda başarılı değildir. Nitekim böyle bir karaktere sahip olması, Endre’nin onu fark etmesini sağlar.

Mária ve Endre arasında öğle yemeklerinde kısa diyaloglar yaşanır. Şirkette işlenen bir suç sonucu, iş yerine bir psikolog gelir ve herkese bir karakter analizi testi uygular. Bu testte, bütün çalışanlardan son rüyalarını anlatmaları istenir ve Endre ile Mária tesadüfi olarak geceleri aynı rüyaları gördüklerini fark ederler. Çift, rüyalarında kendilerini ormanda birlikte gezen iki geyik olarak görmekte ve birbirleri ile sadece bakışmaktadırlar. Tanıştıkları günden beri aynı rüyayı görmeleri, ikilinin birbirilerinin rüyalarını merak etmesine sebep olur. Her gün birbirlerinin rüyalarında neler olduğunu öğrenen çift, bu birlikteliği gerçeğe de taşımanın peşine düşer ve birbirleriyle daha da yakınlaşır. Bilinç düzeyinde mezbahada, bilinçaltında karlı ormanda iki geyik olarak karşımıza çıkan bu birliktelik, bu yönüyle “Jungvari” bir özelliğe sahiptir. Rüya ile gerçek arasında paralel bir çekime sahip olan film; rahatsız edici mezbaha sahnelerini, huzur veren orman sahneleri ile dengelemektedir.

Filmin Değerlendirmesi:

Aşk, Mária’yı başka bir kişiyle nasıl ilişki kuracağını bulmaya yöneltirken Endre’yi yıllarca süren hayal kırıklığı sebebiyle kaybetmiş gibi göründüğü empati duygusunu yeniden keşfetmeye yöneltir. Öte yandan film boyunca göze çarpan unsurlardan biri, Mária’nın aşka hazırlanışı olur. Sosyal iletişim konusunda başarısız olan kadın, birçok kez Endre tarafından yanlış anlaşılır. Endre’ye âşık oluncaya dek kendi vücuduna dokunmamıştır, onunla birliktelik yaşayabilmek adına parkta sevişen sevgilileri izler. Yetişkin insanların olağan eylemleri ona uzaktır, ilk kez müzik dinleyişi bile Endre’ye âşık olduktan sonra olur. DVD satan bir dükkâna girerek tüm gün müzik dinler yine de istediğini bulamaz, âşk nedir bilmediği için müziğini de anlamaz. Satıcıdan âşk müziği bulunan bir albüm ister ve filmin tema müziğini (What He Wrote) satın alır. Mária, bir çocuk gibidir; bir yetişkin terapistiyle değil çocuk terapistiyle görüşür. Mária, Endre ile konuşmalarını mutfaktaki tuzluklarını konuşturarak yeniden canlandırır, böylece gerçek hayatta kuracakları iletişimin provasını oyun yoluyla yapar. Prova yapsa da bazı zamanlar duygularını yansıtamaz ve Endre tarafından birçok kez yanlış anlaşılır. Sosyal ipuçlarını okuma yeteneğinden yoksun olan kadın, âşkının reddedildiğini hissettiğinde dükkândan aldığı Laura Marling’in “What He Wrote” adlı âşk şarkısını açarak intihar girişiminde bulunur.

Filmde göze çarpan bir diğer unsur, mezbahada yaşananların tüm açıklığıyla izleyiciye sunulmasıdır. Mezbahadaki büyükbaşların öldürülme anları ve sonrasında beyaz fayans üzerinden akan kanları gösterilir. Mezbahada çalışanlar, her ne kadar hayvanlarla iç içe olsa da yemekhanede yedikleri yemek: sebze lapasıdır. Filmin bu noktası, modern hayvan endüstrisinde hayvanlara yapılan eziyetin bir eleştirisi olarak düşünülebilir. Ayrıca, büyükbaşların hapsedildiği kafeslerin bir benzeri de şirketin insan hakları departmanında bulunur. Bu noktada ise insanların ve hayvanların tutsaklığının birbirinden farksız olduğu ortaya çıkarılmak istenir. Filmde, toplumdan kopuk karakterlerin seçimi ve mezbahada yaşananların çarpıcı bir gerçeklikle ele alınması, modern toplumlarda bireylerin hem birbirleriyle hem de hayvanlarla olan iletişimi açısından düşünüldüğünde hiç de şaşırtıcı değildir. Bunun yanında, iş hayatında kadınla erkeğin yeri ve modern yaşamda maddiyet olarak yaşanan ebeveyn – çocuk ilişkisi gibi konular, yönetmenin merceğinde yerini almıştır.

 

Yazar: Canan Önerli
Editör: Emine Türal & Ozan Yazıcı

 

Kaynakça:

• Mécs, M. & Mesterházy, E. & Muhi, A. (Yapımcı), Enyedi, I. (Yönetmen). (2017). A Teströl és Lélekröl. [Film]. Macaristan: With Inforg-M&M Film Kft.

• Yenilmez, Ö. (2017). AUFF İzlenimleri: On Body And Soul ve Salt And Fire. Fil’m Hafızası. Erişim Adresi: https://filmhafizasi.com/auff-izlenimleri-body-soul-ve-salt-fire/.

Görsel Kaynakça:

https://www.imdb.com/title/tt5607714/mediaindex?page=1&ref_=tt_mv_close

YAZAR BİLGİSİ
Canan Önerli
Canan Önerli 2000 yılında Bursa'da dünyaya geldi. 2018 yılında Bursa Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. MEF Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler lisansına ek olarak Psikoloji ile çift anadal yapmakta. İçindeki çocuğu sanatla ve güzellikle büyütmeye çalışan Canan, kendisini bildi bileli kitap okuyor ve resim yapıyor. Tutkulu bir şekilde bağlı olduğu, yaşamına anlam katan alanlarda içerik üretiyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.