İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

15.05.2021
İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

İletişim kavramı, insanlığın başlangıcından bu yana var olmuş; toplumsal değişikliklerde önemli rol oynamıştır. Tarihsel süreç içerisinde çeşitli dönüşümlere uğrayan iletişim, 1920’li yıllara değin akademik çalışma konusu olmamıştır. I. Dünya Savaşı sonrası, yaralarını saramadan II. bir savaşla yüzleşen dünya, aradaki süreçte pek çok değişiklik geçirmiştir (Türkoğlu, 2004, s.94). Kitle iletişim araçlarının ortaya çıkması zaman içerisinde siyasal iletişim yöntemlerini değiştirmiş, radikal ideolojilerin yayılım aracı olmuş; ekonomik ve sosyolojik alanlarda dinamikleri değiştiren bir unsur hâline gelmiştir.

İletişim 101: Güçlü Etki Paradigması

İletişim, 1920’li yıllarda davranışçı (liberal) ekol ekseninde yaygınlaşmıştır. Harold Lasswell, Walter Lippmann, Claude Shannon, Warren Weawer, Muzaffer SherifHadley Cantril gibi isimler, alanda çalışmalar yapan önemli isimlerden birkaçıdır. Walter Lippmann’ın Public Opinion kitabı alandaki öncü çalışmalardan olmuştur. Muzaffer Sherif’in otokinetik etki deneyi sınırlı etki aşamasında önemli bir ampirik çalışma sunar. Shannon-Weawer’ın matematiksel modeli hâlen kullanılmaktadır. Harold Lasswell’in “iletişim modeli” olarak da adlandırılan Lasswell modeli ise davranışçı ekolün öncü çalışmalarından olmuştur.

Liberal Ekol ve Güçlü Etki

1920 ila 1940 arası liberal ekol ile güç etki çalışmaları sürdürülmüş, II. Dünya Savaşı sonrasında Frankfurt Okulu etkisiyle eleştirel ve analize dayalı çalışmalar yaygınlık kazanmıştır. Kitle iletişimi alanındaki ilk çalışmalar, onun sınırsız ve güçlü etkilere sahip olduğu inancıyla gelişmiştir. Bu dönemde araştırmacılar toplumdaki bireyleri atomize ve mesajları ayırt edemeyecek bireyler olarak değerlendirmiştir (Pazarbaş, 2013, s.113). Bu görüşe göre bireylerin bilinçsiz, bilgisiz ve kendilerine gönderilen her mesaja açık kişiler olarak değerlendirilmesi, onları propaganda karşısında savunmasız yapar.

İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

Harold Lasswell’in geliştirdiği modelde kitle iletişim sonsuz etkilere sahip, tek yönlü araçlar olarak değerlendirilmiştir. Model, etki-tepki ilişkisine dayanan bir formül üzerine kuruludur. İletişimin tek yönlü bir şekilde ilerlediği inancı, güçlü etkiler paradigmasına yoğunlaşma konusunda etkili olmuştur. Lasswell modeli, etkili bir propaganda aracı potansiyeli taşıyan kitle iletişim araçlarının gelişmesine öncülük etmiştir. Sıklıkla kullanılan hipodermik iğne, sihirli mermi gibi benzetmeler direkt ve anında etki eden iletişim araçlarının gücüne gönderme yapar.

Lasswell Modeli

Harold Dwight Lasswell, Amerikalı bir siyaset bilimcidir. Chicago Üniversitesinden mezun olduktan sonra Chicago, Yale gibi üniversitelerde eğitim vermiştir. Davranışçı ekolün öncülerinden biri sayılan Lasswell, siyaset ve iletişim bilimine yaptığı katkılarla bilinmektedir (Ekse, 2014).

Lasswell modeline göre iletişim, doğrusal ve tek yönlü bir şekilde ilerler. İletişim süreçlerinde “Kim, kime, neyi, nerede, nasıl söylüyor?” (Whosays what, in which channelto whom, in what effect) soruları önemlidir. Bu modele göre mesaj, kanal üzerinde tek yönlü bir biçimde hareket ederken alıcı mesajı olduğu gibi alma eğilimdedir. Gönderilen mesajın alıcılar üzerinde direkt etki yapacağına inanılır.

İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

Etki-tepki kuramındaki önemli nokta etkinin sınırsız olduğudur. Bu sebeple kitle iletişimi, alıcılar üzerinde sonsuz etkilere sahip, göndericinin istediği mesajı iletebileceği bir araç olarak görülmüştür (Yılmazt.y.). Bu bakış, Sanayi Devrimi sonrasında hedeflenen tüketime erişmek için önemli olduğu kadar, siyasetçilerin ideolojilerini yayması açısından da istenilen bir gelişmedir. Kolaylıkla ikna olacak bir toplum, iletecek bir mesajı olanlar için önemlidir.

İletişim 101: Güçlü Etki Paradigmaları

İletişimin ikna etme süreci olarak ele alındığı bu modelde, mesajın alıcıda mutlaka bir etkiye yol açacağı inancı hâkimdir. Lasswell modeli, propaganda aracı olarak kullanılma konusunda elverişli olan iletişim araçlarının sınırsız etkiye sahip olduğunu söyler. Model, dönemin beklentilerini ve bakir bir alan olarak iletişimin potansiyelini yansıtır. Bunun yanında, topluma ulaşmak için elverişli alanlar arayan siyasiler için etkili bir propaganda aracı sunar.

Lasswell Modelinin Problemleri

Güçlü etki kuramlarının, iletişim süreçlerinde önemli bir yer tuttuğu inkâr edilemez. Buna rağmen Lasswell modeli kendi içerisinde pek çok problem barındırır. Bu model bireyleri kitle iletişim dışında sosyal alanı olmayan alıcılar olarak ele alır (Ekse, 2014). Doğrusal bir şekilde ele alınan iletişim süreci, bugün karşılaşılan iletişim süreçleriyle örtüşmez. Gönderilen mesaj doğrudan etki yapmayabileceği gibi alıcılar dönüt de verebilirler.

Lasswell modeli bugünkü yeni medya araçlarıyla karşılaştırıldığında yetersiz kalmaktadır. Modelde kişilerin sosyal ilişkiler içerisinde olan, birbirilerinin görüşlerinden etkilenen ve pek çok değişken tarafından uyarılan bireyler olduğu göz ardı edilmiştir. Fakat Lasswell’in kuramsallaştırdığı model, iletişim biliminin gelişimine, dönemin dinamiklerine ve bugün gelinen noktaya ışık tutması açısından göz ardı edilemez. Model, dönem koşulları ve beklentileri göz ardı edilmeden değerlendirilmelidir.

İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

Payne Vakfı

Herbert Blumer öncülüğünde yürütülen Payne Vakfı çalışmaları, Lasswell’in yaklaşımından farklı bir bakış sunar. Lasswell’in aksine Payne Vakfı, araştırmanın toplumsal koşullardan ayrı tutulamayacağını söyler. Çalışmada katılımcıların yaş, cinsiyet, toplumsal ilişkiler gibi özellikleri gözetilerek sinemanın etkileri araştırılmıştır.

Payne Vakfı çalışmaları derinlemesine mülakat ve istatistiksel veriler kullanarak önceki çalışmalardan farklılaşmıştır. Bulgular çocukların hayatla ilgili pek çok deneyimi sinemadan öğrendiği yönündedir. Çeşitli duyguları tetikleyen sinema, çocukların davranışları üzerinde güçlü etkiye sahiptir. Çalışma ayrıca ırksal, etnik ve sosyal durumların sinema aracılığıyla farklılığa uğradığını ileri sürer (Nalçaoğlu, t.y., s. 60).

Fredric Wertham

İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

Kitle iletişim çalışmalarında önemli ampirik çalışmalardan biri Fredric Wertham’ın çocuklar üzerinde yürüttüğü çalışmadır. Wertham, 1954 yılında yayınlanan Seduction of Innocent isimli kitabıyla hâlen tartışmalara konu olan bir psikologdur. Kliniğinde tedavi gören çocuklar üzerinde yaptığı bir deneyde çizgi roman ve televizyon gibi medya araçlarının çocukları şiddete yönlendirdiği sonucuna ulaşmıştır.

Çocukların suça yatkınlığını çizgi roman ve televizyondaki şiddet içerikli görüntülerle ilişkilendiren Wertham, teorisini kanıtlamak uğruna pek çok dış etmeni göz ardı etmiş; verileri olması gerektiği gibi değerlendirememiştir. Örneğin, Wonder Woman çizgi romanının homoseksüelliği vurguladığını ileri sürerek çizgi romandaki diğer şiddet öğelerini çalışmasına dahil etmemiştir (“Lambiek Comiclopedia”, t.y.).

Wertham, çocukların medya içerikleri karşısında pasif oldukları ve verilen mesajları sorgulamadan hafızalarına işlediği sonucuna ulaşır. Medya içeriğindeki karakterlerle özdeşlik kurarak onları rol model alan çocukların şiddet içeriğini taklit ettiğini ileri sürer. (Şeşen ve Ertürk, 2018, s.337)

Wertham’ın Çalışmasının Problemleri

İletişim 101: Güçlü Etkiler Paradigması

Wertham’ın çalışması ve bulguları pek çok açıdan sorunlu olarak değerlendirilmiştir. Deneyin hâlihazırda psikolojik tedavi altındaki çocuklar üzerinde yürütülmesi etik olarak doğru bulunmamıştır. Çocukların aile ilişkileri, gelir durumları ve eğitim düzeyleri göz önünde bulundurulmamıştır. Dış etmenlerin dahil edilmediği çalışma, doğru veriye ulaşma konusunda tartışmalıdır.

Wertham’ın yürüttüğü çalışmaların ardından çizgi romanlardaki sansür konusu gündeme gelmiş; bir yıl sonra Comic Code ile çizgi romanlardaki içerikler düzenlenmiştir. Wertham sansürü onaylamadığını, içeriklerin çocuklara satılmaması gerektiğini vurgulasa da dönem içerisinde ebeveynlerin nefretini kazanmış çizgi romanlar eski sanatsal özgürlüğüne kavuşamamıştır.

1920’lerden 1940 sonrasına kadar devam eden güçlü etki paradigması, II. Dünya Savaşı propaganda biçimlerinin incelenmesinin de etkisiyle yerini sınırlı etkilere bırakacaktır. Frankfurt Okulu öncülerinden Theodor W. AdornoMax HorkheimerHerbert MarcuseWalter Benjamin ve Paul Lazarsfeld gibi isimler kitle iletişim araçlarına eleştirel yaklaşacaktır. İletişim süreçlerine olan yeni görüşler, alandaki ampirik çalışmaları da etkileyecektir.

Yazar: Melin Durmaz
Editör: Emine Türal

Kaynakça

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Melin Durmaz
Melin Durmaz, 1997 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema, sosyoloji ve iletişim gibi alanlarda içerik üretiyor. Deneme ve hikâye yazıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.