Mikrobiyota Nedir ve Neden Önemlidir?

10.05.2021
Mikrobiyota Nedir ve Neden Önemlidir?

Mikroplar, her ne kadar farkında olmasak da aslında hayatımızın çoğu yerinde vardır. Bir elmayı yerken, bir kapıyı açarken veya arkadaşlarımızla tokalaşırken mikroplar hep bizimle birliktedir. İnsan vücudunda ise birçoğu bağırsaklarda yaşayan 10-100 trilyon mikroorganizma vardır. Kıyaslama yapılması gerekirse Samanyolu’nda 100 ila 400 milyon yıldız bulunmaktadır.

Mikrobiyota Nedir?

Mikrobiyota* veya eski adıyla flora, doğumla gerçekleşen ilk temastan itibaren oluşmaya başlar ve yaş ilerledikçe de çevresel koşulların etkisiyle yeni türler edinerek çeşitlenip genişler. Mikrobiyota içerisinde bulunan canlılar vücudumuzun yüzeyinde veya içinde, hatta bazen hücrelerimizde yaşar (Yong, 2020, s.3). Büyük çoğunluğu bakterilerden oluşur ama mantarları (örneğin mayalar), zaman zaman konakçının hücrelerini enfekte eden virüsleri ve arkeler gibi başka minik organizmaları da içerir. Bu mikroorganizmalar, insan vücudunun yaklaşık 1-2 kg’ını oluşturur ve insan gözüyle görülemez.

İnsan aslında bu canlılar ile bir ortaklık içerisindedir. Bu ortaklığa Yunanca “birlikte” ve “yaşamak” sözcüklerinden türetilmiş olan simbiyoz adı verilmektedir. Bu sözcük herhangi bir birlikteliği gösterdiği için nötr bir anlam taşımaktadır. Ortaklardan biri, diğerine zarar veriyor; kendisine çıkar sağlıyorsa parazit (hastalığa neden oluyorsa patojen), kendisine konakçıya zarar vermeden fayda sağlıyorsa kommensal (sığıntıcı), eğer hem kendisine hem de konakçısına fayda sağlıyorsa mutualist olarak adlandırılır (Yong, 2020, s.40).

“Bütün hastalıklar bağırsaktan başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kalanı da hastadır.”
                                                                                                                                                 -Hipokrat.

Mikrobiyota Neden Önemli?

Mikrobiyota; gıdaların sindirimi, bağışıklık sisteminin desteklenmesi, ideal vücut ağırlığının korunması, beyin faaliyetleri gibi çok farklı vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesinde farklı roller üstlenir. Başka bir deyişle insanlarla birlikte yaşayan bu mikroorganizmalar, vücut işlevlerinin sürdürülmesinde ve insanların sağlıklı kalmasında önemli bir yere sahiptir. Günümüzde ise birçok çalışma ile birlikte, aslında birbirinden bağımsız birçok hastalığın altında yatan sebebin mikrobiyotadaki sorunlardan kaynaklandığı görülmüştür. Örneğin bağırsakların güçsüzleşmesi, hasar görmesi veya bu ortamdaki mikroorganizma topluluklarının bozulması kronik hastalıklara, obeziteye ve yaşlanmaya zemin hazırlar.

 Mikrobiyota ve Tedavi Yaklaşımları Nelerdir?

Son yıllarda, üzerinde en çok çalışılan konulardan biri olan mikrobiyota ve bunla ilişkili hastalıklar da göz önüne alınarak yeni tedavi ve iyileştirme yöntemleri geliştirilmektedir. Günümüzde öne çıkan ve kullanılan yöntemler ise fekal (dışkısal) mikrobiyota transplantasyonu (nakli)(FMT) ve probiyotik-prebiyotik kullanımıdır. Probiyotikler, ağız yoluyla yeterli miktarda alındığında konağın sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise sindirilemeyen ancak bağırsakta fermente olan, bağırsaktaki mikroorganizmaların çoğalmasını ve etkinliğini olumlu yönde etkileyerek konağın da sağlığını iyileştiren besin ögeleridir. Probiyotiklerin tek başına ya da prebiyotikler ile birlikte kullanılması kommensal mikrobiyal çeşitliliği artırdığı ve immün sistemi regüle ettiği düşünülmektedir.

FMT’yi ise daha iyi anlamak için şu örneği incelemek doğru olabilir: 2008 yılında bir gastroenterolog olan Alexander Khoruts, 61 yaşında ve ishalden mustarip olan bir hastayla karşılaşmıştır. Bu hastalığa neden olan C.difficile bakterisi ise tedaviye dirençlidir ve her türlü ilaç denemesine rağmen hiçbiri işe yaramamıştır. Bu anda Khoruts, FMT tekniğini anımsamıştır. Bu teknik; bir vericiden alınan dışkıyı, içerdiği mikroplar ve diğer her şeyi ile birlikte hastanın bağırsaklarına aktarılmasına dayanır. Bu yöntemden sonra hastanın ishali bir günde kesilmiştir ve C.difficile bakterisi de bir ayda kaybolmuştur (Yong, 2020, s.262). İlerleyen dönemlerde buna benzer birçok vaka da görülmüştür. Buradaki önemli sorulardan birkaçı ise: “FMT tekniği, diğer hastalıklarda da işe yarayabilir mi?”, “Zayıf bir kişinin dışkısı şişman birinin kilo vermesine yardımcı olabilir mi?”. Bunların dışında, “Bu yöntem beraberinde başka riskler getirir mi?” gibi sorular, henüz tam olarak aydınlatılamamıştır.

Sonuç

Her şey göz önüne alındığında, insan vücudunun sağlıklı kalması ve sistemlerin düzgün bir şekilde işleyebilmesi için mikrobiyotadaki denge önemlidir. İnsan bağırsağındaki bakteri dengesi yüksek oranda iyi bakteri yönündedir ve bu dengenin bozulması hâlinde çeşitli sorunlar baş gösterir. Bu dengeyi korumak ise insanların elindedir. Denge; beslenmeye dikkat edilerek, prebiyotik ve probiyotik açısından da gerekli gıdalar alınarak sağlanabilir. Bunun yanında öne çıkan başka bir nokta ise antibiyotik kullanımıdır. Gereksiz antibiyotik kullanımı, mikrobiyotadaki mikroorganizmaların yaşam alanına zarar verir. Bu yüzden gereksiz antibiyotik kullanımından da kaçınmak, dengenin korunmasında önemli bir rol üstlenir.

Dipnot

*Bazı kaynaklarda mikrobiyom diye de adlandırılabilir. Mikrobiyom, belirli bir mikrobiyotanın tüm genomik elementlerinin toplamıdır. Bununla beraber mikrobiyom kullanımı da sıktır.

Yazar: Egemen Şeker
Editör: Emine Türal

 

Kaynakça

Görsel Kaynakça

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
Egemen Şeker
Egemen Şeker, 1999 yılında Trabzon'da doğdu. 2017 yılında Trabzon Fen Lisesinden mezun oldu. Karadeniz Teknik Üniversitesinde Tıp Fakültesi 3.sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdürmektedir. MozartCultures'ta yazar olarak görev almaktadır.
YORUMLAR

  1. Ömer saka dedi ki:

    Yine harika bir yazı elinize sağlık .

  2. Vildan Uludağ dedi ki:

    Çok bilgilendirici bir yazı olmuş ellerinize, emeğinize sağlık.