Sanatın Sınırı Var mıdır?

Sanatın Sınırı Var mıdır?

Sanat Nedir?

“Müziksiz bir hayat, hatadır.”
-F. Nietzsche.

Sanat, hiçbir şekilde kalıba sokulamayacak bir yapıda olsa da en genel anlamıyla yaratıcılık ve hayal gücünün dışa vurumu olarak tanımlanabilir. İnsanlığın ilk zamanlarından günümüze kadar neyin sanat eseri olup olmadığı tartışılmıştır, hâlâ da tartışılmaya devam edilmektedir. Halk arasında sanatı tanımlamak ve belirli bir kalıba sokmak, onun yapısını belirlemek sıklıkla ve daha kolay yapılan bir şey olsa da akademi çevrelerinde sanatın tanımlanabilir olup olmadığı dahi çok büyük bir tartışma konusudur. Birçok dilde sanat “yapay” anlamına gelmektedir. Sanayi Devrimi sonrasında sanat ve tasarım olarak da bir ayrım yapma zorunluluğu doğmuştur. Daha sonrasında 1950-1960 yıllarında popüler kültür ve sanat arasında da bir ayrıma gidilmesi elzem olmuştur.

Sanat Sınırsız Mıdır?

İlk olarak insanlığın, sanatın sınırı ve tanımı üzerinde neden çok uzun süre düşündüğü ve sonucunu kabullenmekte zorlandığını bilmek gereklidir. İnsan, evrimi gereği etrafındaki ve yaşamındaki olayları sınırlandırmak, tanımlamak, kategorileştirmek ister. Böylece ne ile karşı karşıya olduğu hakkında bir ön yargı oluşturabilir ve ona göre hareket edebilir. Ama sıra sanat gibi amorf yapılı bir olguya gelince ön yargı ile hareket etmek doğru olmaz Sanat, hakikat ötesi bir dünyadan dokunuştur ve sanatın, insanlığın en büyük başarılarından biri olduğu söylenebilir. Sanat, yaşamı olumlama biçimi ve bireyin yaşam istenci için en büyük kaynaklardandır. Birey, çoğu zaman hayat ile olan çatışmasını ve savaşını yansıtmasıyla sanat oluşturur, büyük olumsuzluklara rağmen yaşamı kendisi için yaşanılır kılar. Bu yönüyle sanatın, insan hayatındaki yerinin önemi daha da anlaşılabilir.

Günümüze kadar olan süreç şunu göstermiştir ki sanatın sınırları çekilemez, çekilirse sanat, anlam kaybı yaşayabilir. Sanatın sınırsız olmasının, özellikle popüler kültür etkisinden sonra birçok olumsuz sonucu olsa da öyle olması gereklidir. Yoksa sanat yolundaki ilerleme çok daha yavaş olur. En basitinden sanata sınır koymaya çalışmak, hayal gücünü ve potansiyeli de öldürmek demektir. Muhtemel olarak daha iyinin keşfedilmesinin önüne engel çıkartmaktır. Çünkü yeniliğin, belki de daha iyi olabilecek olanın önüne geçmesi olasıdır.

Olumsuz tarafları da yok denilemez, özellikle çağdaş sanat üzerinden konuşmak gerekirse çok farklı nesnelerin alışılmışın dışında, belki de çoğu insanın anlamlandıramayacağı şekilde sergilenmesi örnek gösterilebilir. Bu da dar bir perspektiften bakınca sanatın değerini düşürüyor gibi gösterilir. Fakat aslında birçok şey arz ve talep dengesi içerisindedir. Kişi, kendisi için anlam ifade etmediğini düşündüğü şeylere talep (ilgi) göstermezse o sanat anlayışının hayatta kalması zorlaşabilir. Müzede duvara bantlanmış bir muz gördüğümüz zaman, sanatın sınırlandırılması gerektiğini düşünmemek; onun yerine bu sanat anlayışına destek ve ilgi verilmediği sürece devam etmeyeceğini bilmek gerekir. Gidilen müzeyi değiştirmek bile bir çözüm olabilir. Oranın sanat anlayışı kişiye uygun değilse bir süre sonra müzenin, kişi için yok olmaya mahkûm olacağı söylenebilir. Bu nokta aslında kapitalizm ile çok benzerlik göstermektedir.

Öte yandan “sınırsız sanat” anlayışının insanlığı ileri götürecek bir sürü potansiyeli ortaya çıkaracağının birçok örneği daha önce görülmüştür. Sanat anlayışı sınırsız olmasa insanlık Rönesans’ı yaşayamayabilir; böylece sanat, hâlâ din sınırları içerisinde tıkalı kalmak zorunda olurdu. Ayrıca insanlık Ludwig Van Beethoven gibi, müziği çok ayrı noktalara getiren sanatçılara sahip olamazdı. Zamanında birçok büyük sanatçı gibi Beethoven da radikal; yaptıkları ise kötü ve olmaması gereken olarak görülmüştür.

Neredeyse bütün seçkin sınıf Beethoven’da büyük bir sanatçı ruhu görmemiş, üstelik sanatının çok kaba ve müziğin nahifliğine yakışmayan şekilde olduğunu söylemişlerdir. Beethoven’da özellikle 3.Senfonisi “Eroica” ile müzik anlayışında bir değişiklik, devrim görmek mümkündür. Klasik kalıplardan çıkılmış ve müzik, artık yeni bir form bulmuştur. Beethoven artık Mozart ve Haydn etkisinden çıkıp özgünleşme ve kendini gerçekleştirme aşamasına geçebilmiştir. Sonrasında 5.Senfoni ile çok ses getirmiştir. Artık bu yeni müzik anlayışı daha fazla kitlelerce olumlanmaya başlamıştır. Sağır olarak bestelediği 9.Senfoni ise adeta bir çığır açmıştır. İlk defa bir senfonide vokal sesler kullanılmış ve bu kadar uzun süreli bir senfoni bestelenmiştir. 9.Senfoni’ye belki de müzik tarihinde yapılmış en iyi eser denilebilir.

Beethoven

Sanatın ve medeniyetin oluşum biçimine bakmak gerekirse bu olguların, sadece bir aristokrat eğlencesi ve kişinin kendini hiyerarşide daha yükseğe konumlandırma istenci olarak ortaya çıktığı görülebilir. Çoğu zaman sanat, romantik kişilerin bakış açısına göre şekillenmiştir.

Romantik Bohemler, Danddyler, Flanörler sınıfını daha iyi bilmek, sanatın doğuşu hakkında daha isabetli bilgiye sahip olmaya yarayacaktır. Klasik sanat anlayışına sahip insanların da eleştirdiği bir konu ise biricik olanın değerlenmesi ve sanat değeri kazanmasıdır. Buradaki tezatlık, insanın bizzat hayvanlar arasında biricik olma sıfatıyla yükselmesinde ve değerlenmesinde gizlidir. Bu yüzden herhangi bir sanat eserinin biricik olma durumundan dolayı değerlenmesi, insanın değerlenmesi gibi gayet normal bir durumdur.

Flanör

Sonuç olarak sanatı sınırlar içine sokmak, sanatçıya ve sanatın ilerleme potansiyeline büyük engeller koyabileceği gibi, sanatın anlamını da sekteye uğratır, denilebilir. Bu durumun bazı olumsuzlukları bulunsa da onları elimine etmek yine insanların elinde olduğu gibi, güzelin peşinden gitme ve güzeli arama daha kolay olacaktır.

Yazar: Furkan Türkyaşar
Editör: Emine Türal

Kaynakça:

  • Sanat. (2020). Vikipedi: Özgür Ansiklopedi. Erişim Adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Sanat#Kurumsal_Sanat_G%C3%B6r%C3%BC%C5%9F%C3%BC
  • Nietzsche, F. (2016). Tragedyanın Doğuşu. Tüzel, M. (Çev.). İstanbul: İş Bankası Kültür.
  • Bingöl, B. (2011).  Sanat Özgürlüğü. Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 92-139.
  • Özeskici, E. (2018). Sanatta Değişen Paradigmalar: Sanatçı, Eser ve Alıcı İlişkisi. Yedi: Sanat, Tasarım ve Bilim Dergisi, 20, 111-121.

Görsel Kaynakça:

ETİKETLER: , , , ,
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.