Yıldızlardan Gelen Adam: David Bowie

09.01.2021
Yıldızlardan Gelen Adam: David Bowie

Gökyüzünde bir adam var, bir yıldız adam. O ki bize bakıyor yukarıdan ve sesleniyor, her daim sesleniyor; elini uzatıyor, her kim olursak olalım bize uzanıyor, onun fantezi dünyasında kaybolmamız için yüreklendiriyor. David Bowie’yi bu kadar özel yapan, birçok kişiyi kollarının altına alabilmesini sağlayan nedir?

David Bowie; gençliğin ve yeniliğin sesi, değişmekte olan dünyanın renkli, herkesi kucaklayan karakteridir. Toplumdan dışlananlara, toplum genelinde anlaşılmayanlara seslenir. “Üzerine tükürdüğünüz çocuklar/Kendi dünyalarını değiştirmeye çalışırken/Sizin nasihatlarınıza karşı bağışıktırlar/ Neler yaşadıklarının oldukça farkındalar”(Changes). Bowie onlara özgürlüğü sunar, kolları altında herkesi kabul eder ve onları yumuşacık sesiyle yatıştırır. “Ah, hayır sevgilim, yalnız değilsin… Payıma düşeni yaparım, acını paylaşacağım/Yalnız değilsin”(Rock’n Roll Suicide). Konserlerinde olduğu kadar şarkılarında da ellerini hayranlarına uzatır ve onlara ulaşır. “Bana ellerini ver çünkü harikasın.”

1970’ler, birçok anlamda yeniliğin ve sosyal reformun yaşandığı yıllardı. Hippi kültürü yayılırken gençlik ve onların içinde barındırdıkları enerji de dönemin çalkantılarından etkileniyordu. Gençliğin kendisini ifade edecek bir tarza, sığınacağı ve kendisine seslenecek bir müziğe ihtiyacı vardı. 1970’lerin başında Glam Rock’un doğuşu yalnızca parlak kostümlerde ve değişik makyajlarda bitmiyordu, bu yeni bir özgürlük çağını simgeliyordu. Müziğiyle, kimliğiyle, fikirleriyle, tarzıyla, kısaca her şeyiyle kurulu düzeni sarsan David Bowie, Glam Rock’un en büyük temsilcilerinden ve döneminin en etkili figürlerindendi.

Bowie denince akla gelen ilk şey -belki farklı renkte olan gözleri dışında- büründüğü çeşitli karakterlerdi. Dönemden döneme, sahneden sahneye değişen karakterlerinde herkesin kendine ait bulabileceği bir şey vardı. Bu karakterlerin en bilindik olanı şüphesiz ki Ziggy Stardust karakteriydi.

Ziggy Stardust

Ziggy Stardust, 1972 yılında tam adı “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars” olan albümle birlikte doğdu. İlk şarkıdan son şarkıya kadar bir tema üzerinde giden bu albüm, adını taşıyan Ziggy Stardust’un hikayesini anlatıyordu.

Ziggy Stardust gökyüzünden inen bir uzaylıdır. Bu topluma, onun normlarına yabancıdır, aynı zamanda onlara olabildiğince karşıdır. Kendisi sadece kendisi olduğundan dolayı renklidir ve bunda da samimidir. Kendi ünü ve ihtişamı yüzünden ölen uzaylı bir rock’n roll sanatçısı hikayesidir bu. Dünyaya bir mesaj taşımak ve yaklaşan kıyamete karşı uyarmak için inmiştir. Peki bu mesaj n’için? Amacı gençleri özgür kılmak, ruhlarında saklı tuttukları tutkularını rahat bir şekilde açığa vurabilmelerini sağlamaktır.

Ancak Bowie, bütün bunları dünyalı bir adam hâliyle yapamazdı. 70’lerin onu yaşatacak, onunla birlikte büyüyecek yeni bir karaktere, ne isterse yapabileceğini gösteren bir alter egoya ihtiyacı vardı. Bowie, renkli kostümler giyip suratına renkli makyajlar yaparken kendisine bunlara izin verecek bir maske takmış oluyordu.

Ortaya çıktığı dönemde, tüm dünyada cinsel kimlikler ve toplumdaki kurallar sorgulanmaya açılmış haldeydi. Seksüel kimliğin özgürce ifadesi olan biseksüellik bir özgürlük simgesiydi. Ziggy’nin androjen bir görüntüsü vardı; biseksüeldi ve çift cinsiyetliydi. Cinsel yönelimi ve “gender-fluid” görünümü ondaki heyecan verici akışkanlığı, dönemin yerinde duramayan uçarılığını yansıtıyordu. Kadın, erkek ya da “tamamen başka bir şey” olmanın yeni bir yolunu gösteriyordu(Critchley, 2016). “Anneni telaş içinde bıraktın/ Çünkü senin kız ya da erkek olduğundan emin değil.” Rebel Rebel şarkısında Bowie’nin sunduğu özgürlüğün cinsiyetleri aştığı, her şeyi ve herkesi olduğu gibi kabul edişi kendisini şarkılarının ilk sözlerinden belli ediyordu.

David Bowie bu tiplemesiyle sadece albüm yayınlamakla ya da konsere çıkmakla kalmaz, onu bir hayat tarzı, bir simge olarak yaşatır. Ziggy’nin arkasında oluşturduğu şey dönemin gençliğini, enerjisini içinde barındırır ve yansıtır. Ziggy göklerden gelen bir umudu simgeler. Sorgulanmaya açılmış kimlikleriyle boğuşan gençlere elini uzatır. Uzay, dünya dışılık, alternatif bir gerçeklik arzusu Bowie’nin şarkılarının temasını oluşturur. Bu alternatif gerçekliği Bowie onlar için yaratmıştır.

David Bowie’nin pop kültüründeki yeri neden bu kadar önemliydi?

 

Bowie özünde karmaşık olan şeyleri çok basitçe söylüyor, önemli mesajları parlak bir ışık altına veriyordu. “Çocukların delirmesine izin verin” (Starman). Her şey bu kadar basitti. Gençliğin hayattan zevk almasını, sınırlarını aşmalarını istiyordu. Göklerdeki “Starman” gençlere gelecek hakkında güvence veren bir kurtarıcı, bir mesihti. Herkes özünde kendisinden bir şey bulabilir, onu içinde sindirebilirdi. Onlarla kurduğu bağ öylesine güzel ve saftı ki hiçbir abartıya ya da alegoriye yer vermeden onlara “yalnız olmadıklarını” söylüyordu. “Life on Mars” şarkısında “Mars’ta hayat var mı?” diye soran “fare saçlı” kız, ailesinin baskılarından ve toplumdan kaçmak için bir yol arıyor ve hayaller kuruyordu. David Bowie ile bağ kurmuş milyonlarca genç mutlaka bir gece pencerelerinden bakmış ve gökteki kurtarıcılarına gülümsemişti.

Bowie kendisi için “Her Şey Adam (Everything Man)” hitabını uygun görüyordu. Yarattığı karakterler sahici olmaları için yaratılmamıştı, bir yanılsamanın içerisindeydiler ve kendisinin de dediği gibi “teatral” birer kurguydular. Belki de “Heat” şarkısında “Kendime söylüyorum ki /Kim olduğumu bilmiyorum” diye tekrarlarken girdiği kimlik bunalımını hissettiriyordu. “Kendine inanma/ İnançla kendini kandırma.” Quicksand parçasında bahsettiği inanç, kendimize olan inancımız değildir. Hayır, tam tersine bizim sıkıcı hayatlarımızdan, bize dayatılmış kimliğimizden öte, kaçabileceğimiz bir dünyanın olduğu, kendimizi yeniden yaratma imkanına sahip olduğumuzdur. Kendini yeniden keşfetme olgusu şarkıları boyunca süregider Bowie’nin, aynı zamanda büründüğü farklı farklı tiplemelerde de. Durmadan bir devinim hâlinde olan değişimler. “Ch-ch-ch-changes.”

Ziggy’den sonra Bowie

Birçok kişinin gözünde David Bowie Ziggy idi ve Ziggy David Bowie idi. İkisi arasındaki ayrım bazı zamanlarda çok bulanıklaşabiliyordu. İnsanlar onu yeryüzüne gönderilmiş bir uzaylı olarak görmeye alışmıştı ancak kendisini bu kişiliğe kaptırdıkça zihinsel olarak zarar gördüğünün, zaman zaman deliliğin kıyılarında yüzdüğünün farkındaydı. 1973’te son kez sahneye Ziggy Stardust olarak çıktı. Ziggy, Hammersmith Odeon konserinde fiilen ölmüştü ancak onun kalıntıları Bowie’nin bir sonraki kişiliklerinde de yaşamaya devam etti. Ziggy Stardust’un ölümünün ardından “Ziggy Amerika’da” olarak da tanımlanabilecek başka bir tiplemeyle çıkar karşımıza Bowie: Aladdin Sane ya da A Lad Insane.david-bowie

David Bowie bu kişiliğini sinemaya da taşımıştır. Gökyüzünden gelen bir uzaylı adamı anlatan 1976 yapımı “The Man Who Fell To Earth” filminin başrolünü ise bizzat kendisi canlandırır. Ne var ki filmde doğan kişiliği yepyeni ve oldukça “karanlık” sayılabilecek bir isim almıştır. “The Thin White Duke” isimli karakteri zaman zaman faşist eğilimler sergilediği gerekçesiyle birçok kişi tarafından eleştirilmiştir. Ancak Bowie, bunların hepsinin teatral bir oyun olduğunu, gerçekliği yansıtmadığını, asıl amacının da en başından beri bu sahte gerçekliği oynamak olduğunu söylemiştir. Bu “Warhol”cu sahte gerçeklik olgusu aslında tıpkı Warhol gibi değersiz gerçekliklerin içinde tamamen kendisine özgü bir değer yaratma çabasını sergiliyordur.

David Bowie’yi kelimelerle, basit sıfatlarla sınırlamak çok zordur. Dönemden döneme değişen karakterlerinde ortak olan tek şey özgürleşmeye ve değişime olan tutkusudur. Bowie’nin yarattığı karakterlerin hiçbiri gerçek değildir ama aynı zamanda hayatımızda olan en gerçek şeylerdir. Bizi kendi varlığımızın ötesine taşımak için elini uzatır ve hiç bıkmadan devamlı olarak söyler. “Bana ellerini ver, çünkü harikasın.” Ellerini Bowie’ye uzatan ve onun sayesinde baskılandıkları, kendilerine bir yer bulamadıkları toplumdan Mars’a kadar uçan milyonlarca genç onun sayesinde kurtuluşa ulaşmıştır.

David Bowie’nin ölümünün üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hayatına dokunduğu milyonlarca gençle beraber şarkılarda, filmlerde, kalplerde ama her şeyden önce gökyüzündeki yıldızların arasında yaşamaya devam ediyor.

yildizlardan-gelen-david-bowie

 

Dinlemenizi önerdiğimiz güzel bir parçasıyla yazıyı bitirelim.

Yazar: Sıla Mutaf

Editör: Fuad Eren

Kaynakça

Critchley, S. (2016). Bowie. La Vergne: OR Books.

Ergenç, A. (2015). Bir Filozof Olarak David Bowie. PostDergi. Erişim adresi: http://postdergi.com/bir-filozof-olarak-david-bowie/

Falanga, F. (2018). David Bowie, Starman: behind the meaning ot the lyrics. Auralcrave. Erişim adresi: https://auralcrave.com/en/2018/08/21/starman-david-bowies-message-to-youth/

Gilmore, M. (2012). David Bowie: How Ziggy Stardust Fell to Earth. Rolling Stones. Erişim adresi: https://www.rollingstone.com/feature/david-bowie-how-ziggy-stardust-fell-to-earth-183340/

Light, A. (2016). ‘Ziggy Stardust’: How Bowie Created the Alter Ego That Changed Rock. Rolling Stones. Erişim adresi: https://www.rollingstone.com/music/music-news/ziggy-stardust-how-bowie-created-the-alter-ego-that-changed-rock-55254/

Pilot, P. (2018). David Bowie & Yukio Mishima: of sailors, aliens, angels and roses. Erişim adresi: https://paola1chi.blogspot.com/2019/06/david-bowie-yukio-mishima-of-sailors.html

ETİKETLER: , , ,
YAZAR BİLGİSİ
Sıla Mutaf
Sıla Mutaf, 2000 yılında İzmir'de doğdu. Boğaziçi Üniversite'sinde Psikoloji ve Tarih bölümlerinde okuyor. Yazı yazmak ve seyahat etmek en büyük tutkusu, bir de insan denen varlığı anlamayı başarırsa başı göklere erecektir. MozartCultures'da sanat, edebiyat, tarih, sinema üzerine yazılar yazmak için katıldı.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.