Gender101 Serisinde Yeni Dönem Gender102: Cinsellik Mitleri

14.10.2020
Gender101 Serisinde Yeni Dönem Gender102: Cinsellik Mitleri

Gender101 Serisinde Yeni Dönem Gender102: Cinsellik Mitleri

Tüm toplumlarda var olan, birçok alanda karşımıza çıkan fakat görünmez kılınan cinselliğin kapılarını, Gender102 serisinin ilk dersiyle aralıyoruz. Yazının açılış cümlelerinde Sayın Doktor Müjdegül Zayıfoğlu Karaca’ya sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu gender serisinin asıl amacı, cinsellik ile ilgili konuları görünür kılmak ve bu konuda nosyon oluşturmaktır. Bu yazıda yer alan bilgiler, Sayın Doktor Müjdegül Zayıfoğlu Karaca ve CETAD’dan edinilmiştir.

Cinsellik, çelişkilerle dolu ve algılara göre farklılık gösteren bir alandır. CETAD’ın 2006 yılında yayımlamış olduğu Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması’nda yer alan ön sözde Cem İncesu’nun belirttiği gibi “Cinsellik hem en çok merak edilen hem de en çok yasaklanan, hem en çok konuşulan hem de aslında hiç konuşulmayan, çok bilindiği iddia edilen ama aslında çok az bilinen, bir yanda övünülen diğer yanda ise aslında çok utanılan bir konu olması nedeniyle zorlu bir konudur.” Hal böyle olunca cinsellik hakkında yanıltıcı mitler, yani cinsel yaşamla ilgili yanlış inanışlar bulunmaktadır. Bu yazıda, bu mitlerden yalnızca birkaçına değinileceği için diğer merak edilenlere CETAD[1] (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği) resmi sayfasından, sosyal medya içeriklerinden veya Müjdegül hocanın sosyal medyada yer alan ilgili videolarından ulaşılabilir.

Günümüzde yaygın olan cinsel mitlerden bazıları:

  • Cinsel ilişkide istekli olan taraf daima erkek olmalıdır.

Bu inanış tamamen bir mittir. Böyle bir durumda kadının cinselliği engellenmekte hatta kadının aktifliğinin yadırganmasına neden olunmaktadır. Cinsel ilişki isteğini, her iki taraf rahatlıkla belirtebilir. Sadece erkeğin ya da kadının istekli olmasının etik değerlerle ilgisi yoktur.

  • Sevişmek cinsel birleşme demektir.

Hayır değildir. Cinsel birleşmeye yönelik sevişme, cinsel yaşamın zevklerini kısıtlamakta ve cinsel ilişkide yakınlık, sıcaklık gibi duygusal yönleri engelleyebilmektedir.

  • İyi bir sevişme, cinsel heyecanın sürekli tırmanması ve orgazmla sonlanması demektir.

Böyle bir şart yoktur. Cinsel ilişki sırasında birçok insanda kısa ve geçici konsantrasyon azalmalarının olabilmesiyle birlikte her sevişmenin orgazmla sonuçlanması neredeyse imkansızdır.

  • Erken boşalmayı önlemek için erkeğin dikkati başka şeylere çekilmelidir.

Böyle yöntemler boşalmanın kontrolünü tümden yitirmek demektir. Boşalmanın geldiği fark edilemez ve ertelenemez. Bu yöntemin aksine erkeğin cinsel heyecana konsantre olması daha etkili olacaktır.

  • Bir erkek ne kadar sık ve üst üste sevişebiliyorsa o kadar güçlüdür.

Cinsel yaşamı ve ilişkiyi sevişme sayısına indirgeyen bu mitin ardında kadınları sadece cinsel bir meta olarak algılayan ayrımcı anlayış vardır.

  • Erkek cinsel organının büyüklüğü ile verdiği zevk arasında paralellik vardır.

Erkekler bu mit yüzünden psikolojik şiddete ve aşağılanmaya maruz kalmaktadır. Genellikle pornografik yayınlarla pekiştirilen bu mit, erkeklerde kaygı ve yetersizlik hissi yaratmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir.

  • Mastürbasyon ile kızlık zarı bozulur.

Öncelikle, “kızlık zarı” algısı tamamen bir mittir, uydurmacadır. Bu inanç, cinsel arzuların keşfedilmesini engelleyerek en başından cinsel hayatın önüne geçme amacına dayanır (Osi Tv, 2020). Mastürbasyon tehlikeli ya da zararlı değildir. Kadın orgazmı, klitorisin yeterli bir süre uyarılmasıyla sağlanır. Sonuç olarak, klitorisi uyarmak himeni (kızlık zarı) etkilemez.

  • Mastürbasyon kirli ve zararlıdır.

Değildir. Bu mit, mastürbasyon yapmanın körlük gibi bedensel veya delilik gibi ruhsal hastalık veya yıkımlara yol açtığı, mastürbasyonun sapıklık olduğu, alışkanlık yaptığı şeklindeki ön yargılardan kaynaklanır. Kişide suçluluk ve pişmanlık duygularına yol açar. Bu mitin aksine mastürbasyon zararlı değildir ve cinsel işlev bozukluklarına yol açmaz. Mastürbasyon, cinselliğin haz verici olarak öğrenilmesini sağlamak için cinsel terapilerde kullanılır. Alışkanlık yapmaz, bedensel veya ruhsal yıkımlara yol açmaz. Yani sanılanın aksine zararlı değil, yararlıdır.

  • Eş cinsel erkekler kadın olmak, eş cinsel  kadınlar erkek olmak isterler.

Yanlış. Eş cinsel yönelim, bireyin cinsel duygu, istek ve davranışlarının kendi cinsine dönük olmasıdır. Eş cinsel erkekler için gey, eş cinsel kadınlar için lezbiyen ifadeleri kullanılmaktadır. Cinsel yönelim karşı cinse dönük olduğunda heteroseksüellik, her iki cinse dönük olduğunda ise biseksüellik söz konusudur. Bireyin eş cinsel olması biyolojik cinsiyetinden farklı bir cinsel kimliği istemesine neden olmaz.

  • Eş cinsel bir ilişkide bir kişi erkek, diğer kişi dişi rolündedir.

Hayır, cinsel yönelimin kişinin cinsel rolüyle ilişkisi yoktur. Gey, lezbiyen ve biseksüel insanlar heteroseksüel çiftlerle aynı sebeplerden dolayı ilişki yaşarlar: sevgi, cinsel çekim, arkadaşlık, ortak amaçlar veya idealler. Heteroseksüel ilişkilerde de çiftler, farklı cinsel rollere sahip olabilirler.

Yazan: Hande Aksoy

Editör: Dila Taşdelen

Kaynaklar

Görsel Kaynak

  1. https://www.refinery29.com/en-us/sex-myths-hookup-lies-men-pleasure
  2. https://www.turkceterapi.com/blog/cinsel-mitler
  3. https://www.insurancehotline.com/resources/the-truth-behind-the-top-10-car-insurance-myths/

 

[1]https://www.cetad.org.tr

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.