Sembolizm (Simgecilik)

Sembolizm (Simgecilik)

‘’Sembolizm, simge (sembol) sözcüğünün bir anlamı olduğuna inanan insanların oluşturduğu topluluktur.’’ Paul Valéry’nin Defterler’inden.

sembolizm-simgecilik-öpücük

Gustav Klimt, Öpücük

 

Fransa’da 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başı döneminin gerçek şair ve sanatçılarında görülen ve yaratıcı imgelemleriyle besledikleri kişisel ve başkalarına devredilmez derinliğe sembolizm adı verilmiştir. Dönemin geçerli eğilimleri olan gerçekçilik ve izlenimciliğe karşıt bir yönelim olarak belirmiş ve gerçek nesneleri değil; düşünce, duygu, ideal ve düşleri resmetme amacında olmuştur. Sembolistler maddecilik çağında yaşadıklarını öne sürerek manevi değerleri yeniden gündeme getirmeyi amaçlamışlardır. Bu nedenle de dinsel ve mistik ögeler sembolizm içinde güçlü bir yer tutmuştur.

Realizmin ve natüralizmin etkisiyle Fransa’da aşırı gerçekçi bir ortam oluşmuş; sanayileşme ve özellikle Mele 1870 bozgunu ile karamsarlık artmış ve bunalım eşiğine gelinmiştir. Tam da bu zamanda bu bunalımlı ortamı değiştirmek için bazı siyasal ve toplumsal girişimlerin gerekliliği öne sürülüp bu gereklilik sanat konusunda tartışılmaya başlandığında sembolizm doğar. Sembolizm, geleneksel Fransız şiirini hem teknik hem de tema açısından belirleyen katı kurallara ve parnasizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Ancak Fransa ile sınırlı kalmayıp bütün Avrupa ülkelerinde, Latin Amerika’da etkili olmuş; söz konusu bütün dönem sembolizm diliyle konuşmuştur. İnsanın kullandığı değişik anlatım türlerinde, şiir ve düzyazı başta olmak üzere dilsel anlatım biçimlerinde,  tiyatronun ve felsefi düşüncenin yeniliklerinde hep sembolizm dile getirilmiştir.

İmgelem deyimi özellikle kullanılır sembolizmde çünkü bu kavram bütün gücünü düş deyiminin özgürce simgelediği şeylerle uyum halinde olmasından almaktadır. Sembolizmde de imgelemenin bu ağır basan belirgin niteliğinin özellikle bilinçli ve ısrarlı bir doğrulamasını görmek zorundayız. Diğer bir belirgin nitelik de düştür. Düş, sembolistlerin devrimci ve yenilikçi gücüdür. Her biri bu yeteneği işlemiş, geliştirmiş ve kendi özgünlüğünden, kendi kişisel serüveninden yola çıkarak yaratıcı amaçları doğrultusunda kullanmıştır. Bu yüzdendir ki sembolizmin her önemli temsilcisi kendine özgü bir kişilikle tanındı; çarpıcı olayların izini taşımasa da her birinin özel bir hikâyesi vardı. Bu noktada sembolizm, romantizm ile benzerlik gösterir.

SEMBOLİZMİN TEMSİLCİLERİ VE KURAMCILARI

Şair Jean Moréas Sembolizm Bildirisi’nde (Manifeste du symbolisme) hareketin eğilim ve kuramlarını sergileyen sanatçıdır. Sembolist ressamların araştırma ve yönelimlerinin anlaşılır bir biçimde açıklamış olan Albert Aurier, Paul Sérusier ve M. Denis özellikle plastik sanatlar bağlamında büyük kuramcılardandır.

Fransız edebiyatından Baudelaire, Mallarmé, Valéry ve Amerikan edebiyatından Edgar Allan Poe sembolizmin dünya edebiyatındaki önde gelen temsilcilerindendir. Türk edebiyatında bu akımın ilk uygulayıcısı Cenap Şahabettin olup bu akımın en başarılı örneklerini Ahmet Haşim vermiştir. Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi şairlerde de sembolizmin izlerine rastlarız.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın sembolizmin özelliklerini yansıtan Otuz Beş Yaş şiirinden alıntı:

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Odilon Redon, The Crying Spider

Odilon Redon, Christ

 

 

 

 

 

 

 

Sembolizmin Görsel Sanatlara ve Müziğe Yansıması

Empresyonizmin tersine, plastik sanatlarda sembolizm değişik etkilerden geçmiş olan bir yazınsal ve düşünsel (entelektüel) bir akımın görsel anlatımıdır. Sembolist estetik, sürdürdüğü araştırmalar sayesinde, o zamana kadar şöyle bir dokunulmuş alanlarda yeni bulgulara yol açacak en umulmadık biçimler ele geçirmiştir. İmgelem, yazınsal alanda olduğu kadar plastik sanatlar alanında da rasyonalist ve pozitivist öğretilere karşı çıkar. Odilon Redon bu konuda şunları söylemiştir: ’Sanat, anlatım dilinin, parıltısının, büyüklüğünün bütün gücünün, bunları tanımlamak görevini imgelem gücüne bırakan nesnelerden almıyor mu?’’

Sembolizmin müzik tarihinde hiç yeri yoktur. Ancak Cassirer gibi sembolik biçimlerin felsefesini yapanlar müziği, sembolik sanatın ta kendisi olarak görürler. Hemen kabul etmek pek kolay olmasa da sembolist yazarların beğenisini ve tutkusunu körüklemiş müzikçilerin varlığı da yadsınamaz. Wagner bu besteciler arasında en önemlisidir ve onun Fransa’da kazandığı ünün geçirdiği evreler, sembolist müzik anlayışının giderek düşünülmesine götürür. Eğer sembolistlerin müziği varsa -ki bu müzik Wagner müziğidir- daha sınırlı bir biçimde bütün ülkelerin değişik yönleriyle bize sunulan bir sembolist müzik de operadır.

Carlos Schwabe tarafından yapılan ”Mezarcının Ölümü” sembolist temaların görsel özeti olarak kabul edilir.

KAYNAKÇA:

  1. Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Metin Sözen, Uğur Tanyeli
  2. Sembolizm Sanat Ansiklopedisi, Jean Cassou

 

 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.