Delacroix ve Halka Önderlik Eden Özgürlük

Delacroix ve Halka Önderlik Eden Özgürlük

    Ferdinand Victor Eugène Delacroix (Öjen Dölakrua) (26 Nisan 1798-13 Ağustos 1863) Fransa’nın en önemli Romantik ressamlarından birisidir. Babası devlet adamı Charles Delacroix‘dır. Ancak, asıl babasının, C.Delacroix‘nın aile dostu olan diplomat Talleyland olduğu da iddia edilmektedir. E. Delacroix, fiziksel görünüm ve karakter olarak Talleyland‘a benzemektedir. Ressamlık yaşamı boyunca Talleyland onu koruyup kollamıştır.

Görsel (1)

 Delacroix’nın çocukluk yılları, önce Charenton’da sonra da Paris’te geçti. 1805 yılında henüz 7 yaşındayken babası öldü. 1806’da Paris’e yerleştiler. Tahsiline devam etmek üzere girdiği Kraliyet Lisesi’nde resme olan kabiliyetiyle hemen dikkati çekti. Ancak, ressam olma hevesi, dayısı H.F. Riesener’in atölyesinde çalıştığı sıralarda uyandı.

Dayısı 1815 yılında onu, ünlü ressam David’in öğrencisi olan ve neo-klâsik bir ressam olarak şöhret yapan Pierre Guérin’e tavsiye etti. 17 yaşındaki delikanlı Guèrin’in atölyesine girdi. Bu arada, Louvre Müzesi’ne gidiyor ve büyük ustaların eserlerinden örnekler kopya ediyordu.

İlk çalışmalarında Rönesans ressamı Raphael’in etkileri görülse de giderek daha serbest bir tarzı benimsemiş, bir süre Flemenk ressam Peter Paul Rubens‘in sitilinden etkilenmiştir.

    Delacroix’nın hayatındaki en önemli olay, hiç şüphesiz çıktığı altı aylık Fas, Cezayir ve İspanya gezisidir. Bu geziye dehasını sezen Hükümet Üyesi ve Meclis Başkanı Thiers sayesinde çıkmıştır. Thiers onun Tanca’ya gidecek olan diplomatik heyete katılmasını sağlamıştır. Böylelikle 6 aylık tur başlar.

Bu coğrafyalarda gördüğü etnik sahiplenme, renk çeşitliliği, ışık zenginliği ve yerel giysiler onu cezbetmiştir. Bu konuda Delacroix: “Bu memleketin hayalini kafamda her zaman saklayacağım. Bu kuvvetli ırkın kadın ve erkekleri, hafızamda canlılıklarını ömrümün sonuna kadar kaybetmeyecek. Gerçek güzelliği ben onlarda buldum” demiştir [1].

Önce Fas’a gitmiş ve orada aylarca kalmıştır. Birçok taslak yapmasına olanak sağlayacak öğelerle karşılaşmıştır. Bu gezi sonunda, resim anlayışında bir devrim gerçekleşir. Klasik dönemle iç içe geçmiş sanatından sıyrılmaya başlayıp romantik eğilimlere giden sürecin de başlangıcı oldu. Fas, Cezayir gezisinden sonra romantik eğilimleri iyice ortaya çıkmıştı. Ancak kendisinin ve sanatının asıl kimliğini bulması zaman içerisinde gerçekleşmiştir. Sonrasında ise ölümsüz bir ressam haline gelmiştir.

Kitaplardan, büyük olaylardan almayı seven bir kişiliğe sahiptir. Romantizmin o duygu dolu unsurlarını içinde barındıran bir sanatçı olmasına rağmen, ömrü boyunca romantik bir sanatçı olduğunu kabul etmemiştir.

13 Ağustos 1863’te Paris’in Furstemberg Meydanı’ndaki atölyesinde vefat etmiştir. Bu süreçte sağlığı pek de iyi olmayan Delacroix, öğrenci yetiştirememiştir ancak ondan etkilenen genç bir nesil olacaktır.

Empresyonist sanatçıları çok etkilemiştir. Renoir ve Manet, onun resimlerini kopyalamışlardır. Modern sanatçı Pablo Picasso da, Delacroix’nın eserlerini yorumlamış, onun Cezayirli Kadınlar adlı eseri üzerinde çalışmalar yapmıştır.

 

Delacroix ve Örnek Eserleri: 

1822’de «Dante ve Virgile», 1824’te «Sakız Adası Katliamı» isimli tablolarını Paris Sergisi’ne yolladı. Bu eserler, sanat çevrelerinde bir anda geniş yankılar uyandırdı. Devlet tarafından satın alınan bu iki tablo, bazı eleştirmenlerin hararetli övgülerine rağmen, olumsuz yönde tepkilere neden oldu.

Görsel (2)

Görsel (3)

    “Sakız Adası’nda Katliam” adlı tablosu ile çok ün sağlamıştır. Bu tabloda, Sakız Adası’nda gerçekleşen bir olay anlatılmaktadır. Bu yüzyıllarda Fransa halkının gözünde Türkler, Yunanlılar’a soykırım yapmaktaydı. Bu beraberinde Yunanlılar’a karşı bir sempati de doğurmuştur. Eserde de Sakız Adası’nda Türkler’in katliamdan geçirdiği hasta ve ölmek üzere olan Yunan sivil insanlar betimlenmektedir. Yeni romantik dönemin ileri gelen ressamı olarak Delacroix, Fransızlar’ın bu temaya çok ilgi göstereceklerini hemen kavradı ve beklenen oldu. Eser, devlet tarafından satın alındı. Ancak bir problem vardı ki, o da eser anlatılmak istenenin aksine bir görüntü veriyordu eleştirmenlere göre. Eleştirmenler, bu eserdeki en göz alıcı ve asıl var olan unsurun at üstündeki Türk figür olması sebebiyle Türk askerine duyulan hayranlığı da ifade etmiş olabileceği söylenmiştir. Ancak sebep her ne olursa olsun, bu eser ‘Halka Yol Gösteren Özgürlük’ tablosuna giden bir adımdır.

The Women of Algiers in their Apartment, 1834

Görsel (4)

 Death Of Sardanapalus, 1827

Görsel (5) 

 

Delacroix ve Romantik Akımı

18. yüzyıl ile birlikte öncelikte İngiltere, Fransa ve Almanya’da ortaya çıkan birçok sanat dalını etkilemiş bir akımdır. Sadece resimle kalmamış, beraberinde edebiyatı ve felsefeyi de etkilemiştir. Bu akımın takipçilerinin çoğu neo-klasik akımın takipçileri idi.

Neo-klasik ise eskinin yenisidir. Eskiden var olmuş bir düşüncenin ve akımın güncel biçimini koruyor olmasıdır. Bu düşüncedeki sanatçılar yeni klasikler doğurmayı amaçlamışlardır. Aslında Almanya’da ortaya çıkan bu akım, etkisini en çok Fransa’da göstermiştir.

Romantizm, değişen dünyanın ve endüstri devriminin bir sonucudur. Kalıplardan taşıp özgürleşmek ve kendini ortaya atmak, göstermek isteyen, hayata tam katılım sağlayan insan ırkı, sanatta da bunu yapmak istemiştir. Sanatçı kendisini daha çok ön plana koymuş ve eserde geçmişten gelen klasik düşüncelerden ve kalıplardan kurtulmayı amaçlamıştır. Artık sanatçının görüşü, düşüncesi, duygusu, düş gücü daha önemlidir ve eserle iç içedir.

Romantik sanatçılar kurallardan, ölçülerden ve formları sınırlayan çizgilerden kurtulma çabasındadır. Sanatçının kendisini, duygularını ve sanatçının dünyasını ön plana çıkararak bu öğeleri esin kaynağı olarak almışlardır [2].

Romantizmin geçmişine gittiğimizde bunu hazırlayan birçok etkenin varlığından söz edebiliriz. Bunlar:

  1. Rönesans ve Reform
  2. Yeni Topraklar
  3. Bilimsel Çalışmalar ve Buluşlar
  4. Ticaretten Sanayiye Geçiş
  5. Düşüncede Aydınlanma
  6. Fransız İhtilali: Delacroix’nın eserindeki temel etmen Fransız İhtilali’dir.

Bu etki sadece resim sanatında değil birçok başka alanda da kendinin gösterir. Örneğin; sanatın diğer tüm alanları, din ve felsefe bunlardan sadece birkaçıdır. Bireylerin hayatında gelişen devlet politikalarıyla uyumlu bu süreç, sanatı da etkilemiştir. Artık insan duyarlılığı merkezdedir.  Manzara resimlerine ilgi artar. Bununla birlikte doğuya olan ilgi, resimlerde doğunun işlenmesi, mistik kompozisyonlar, somut nesnelerin de dışında duygu durumlarının resme aktarılması ve bizzat bu duygu durumlarının resmin ana konusunu oluşturması… Resim sanatı böylelikle ruhuna kavuşmuştur ve daha derine inme fırsatı bulmuştur. Görünmeyen de en az görünen kadar önemli hale gelmiştir.

Akımda konular tarihten olabildiği gibi güncel konulardan da olabilmektedir. Sanatçı geçmişteki veya kendi zamanında yaşadığı bir olayı bu sefer duygularını ekleyerek aktarır ve ortaya kurallardan, kalıplardan uzak bir sanat çıkar. Artık sanatçıların hayal güçleri de eserlerin içindedir.

 

HALKA ÖNDERLİK EDEN ÖZGÜRLÜK

Görsel (6)

Eserin Hikayesi:

Delacroix’nın Halka Yol Gösteren Özgürlük adlı eseri, özgürlük mücadelesini ve bu mücadelenin sınıfsal farklılıklarla ilişkisini anlatmaktadır. Tarihi belge niteliği taşıyan bu eser, aynı zamanda şehir ayaklanmalarını anlatan en ünlü tablodur.

1831 yılında Fransız hükümeti tarafından satın alınan resim geleneklere tamamen aykırı bulunmuş, ancak 1863 yılından sonra düzenli olarak sergilenmeye başlanmıştır.

Fransız Romantik sanatçı Eugéne Delacroix’nın (1798-1863) Halka Önderlik Eden Özgürlük adlı yapıtı iki ana öğeyi birleştirmiştir: Alegori ve gerçeklik. Buradaki alegori ‘özgürlüğün’ ta kendisidir. Gerçeklik kısmında ise yaşanan bir olay olması ilk örneklerden biridir. Bununla birlikte her bir figürün birer kesimi temsil etmesi bakımından dönemine ışık tutmaktadır. Aynı zamanda dönemin edebiyatıyla da bağlantılıdır. Böyle çok yönlü olması, onu hem yapıldığı dönemde hem daha sonraları sanatçının en dikkat çekici yapıtlarından biri kılmıştır. Resim, gerçek bir olayı konu alır.

1831 yılında Salon’da sergilendiğinde katalogda “28 Temmuz: Halka Önderlik Eden Özgürlük” yazıyordu. Özellikle belirtilen bu tarih, 1830 yılında gerçekleşen Temmuz Devrimi’nin Paris’te Hotel de Ville çevresinde en şiddetli çatışmaların yaşandığı günüdür [3].

27-28-29 Temmuz’da yaşanan bu ayaklanmaya İkinci Fransız Devrimi ya da Trois Glorieuses (Üç Şanlı Gün) adı verilir. Ayaklanmayı doğuran nedenlerin başında Kral X.Charles’ın (1757-1836) tutumu gelir. Mutlak bir hükümdar olmak için gereken ne varsa yapan kral, birbiri ardına ağır kararlar almaktan çekinmiyordu. Hükümetin başına Prens Jules de Polignac (1780-1847) adlı bir soyluyu getirmesi, öteki mutlakiyetçi Avrupa krallıkları tarafından bile devrim karşıtı bir hareket olarak yorumlanmıştı. Temmuz ayında yeni seçimler yapıldı. Hükümetin partisi üçte bir oy aldığı halde Başbakan Polignac, “Tanrı tarafından kendisine Fransa’nın kurtarılması görevinin verildiğini” ileri sürerek iktidarı bırakmadı. Seçimleri iptal etti, yeni seçimler için karar aldı. 25 Temmuz’da basın hürriyetini de kaldırdı. Verdiği bu üç karar, bir ayaklanmanın işareti oldu. Muhalefet, işçileri savaşa çağırdı. Gerçek bir darbe niteliği taşıyan bu kararnamelerin yayınlanışı, Paris’te duyulur duyulmaz halkta olağanüstü bir kaynaşma baş gösterdi. 28 Temmuz’da Paris sokaklarında yüzlerce barikat kuruldu. Askerler ayaklandı. 29 Temmuz’da devrimciler Louvre ve Tuileries Sarayları’nı ele geçirdiler. Muhalefetin lideri La Fayette (1757-1834), Milli Muhafız Birliği kumandanlığına getirildi. Belediye Sarayı’nda Casimir Perier’nin (1777-1832) başkanlığında geçici bir hükümet kuruldu. Üç renkli bayrak dalgalandırıldı. Direnişçiler cumhuriyeti ilan etmek istiyorlardı. Ama gazeteci Adolphe Thiers (1797-1877), tahta Orleans Dükü’nü aday gösterdi. La Fayette, Orleans Dükü’nü krallığın başkumandanı ilan ettirdi. İngiltere’ye sürgüne giden X. Charles’ın ardından Louis- Philippe d’Orleans (1773-1850), meclis tarafından Fransa kralı ilan edildi (Mourre-Dominique 1974: 272-273). Delacroix’nın betimlediği bu ayaklanma, yaşadığı dönemin güncel olaylarından biri olmakla birlikte bu resimden söz eden hemen her kaynak, resmin bir alegori olduğunu söyler. Bunun nedeni elinde Fransız bayrağı ile barikatta ilerleyen kadın figürüdür. Bu kadın figürü özgür Fransa’yı yanındakiler de devrimci halkın değişik kesimlerini temsil ederler [4].

 

a-ÖZGÜRLÜK FİGÜRÜ:

Resimde özgürlük sembolü olarak, merkezdeki kadın figürü kullanılmıştır. Bu oldukça şaşırtıcıdır çünkü Batı sanatında kadının ifade ettiği niteliklerden biri değildir özgürlük. Kadın iffet, sakinlik vb. kavramları anlatırken, burada bambaşka bir kadın figürü ile karşılaşırız. Bu kadın, Batı sanatında rastladığımız oturaklı, edilgen bir duruşa sahip, çekici bir kadın figüründen ziyade hareket halinde, dağınık saçlı, bir göğsü açık barikatlarda ilerleyen bir kadındır.

 

1-Libertas:

Bu figürün geçmişine baktığımızda karşımıza çıkan ilk örnek, ‘Libertas’ olur. Bir Roma tanrıçasıdır.

Görsel (7) Libertas Figürü, Brutus Sikkesi

 

Görsel (8) Özgürlük Figürü, Fransız Cumhuriyet Hükümetinin Mührü, 1792

 

Sikkelerin üzerinde, başında bir taç görürüz. Ancak bu Delacroix’nın özgürlük sembolü olan kadın figürü başında taçla değil Frig şapkasıyla görünmektedir. Bu şapka özgürlüğü temsil eder. Roma imparatorluğunda özgür bırakılan kölelerin yeni statülerini gösteren bir başlık olarak bilinir.

Görsel (9) Ayrıntı

Eserdeki kadın figürü oldukça dinamiktir. Hareket halindeki bu figür ihtilalin, protestoların da ne kadar dinamik ve canlı olduğunun göstergesidir. Eskiden durağan olan figürler artık daha fazla hareket halindedir ve bunun sebeplerinden biri ise dönemin dinamikliği, canlılığıdır.

Delacroix’nın bize gösterdiği bu kadın figürü yukarıda da bahsedildiği gibi dağınık bir figürdür. Öncesinde bildiğimiz, gördüğümüz kadın figüründen farklıdır. Ayrıca bu figürün birden fazla ilham kaynağı da vardır.

 

2-Fransa:

Figür, gerek elindeki bayrakla gerekse yapılan alegori ile Fransa’nın beden bulmuş halidir. Özgürleşen Fransa, devinim gerçekleştiren Fransa anlatılmaktadır. Bu değişim kolay olmamıştır.

 

3-Barbier’in Şiirindeki Kadın Figürü:

Auguste Barbier’nin (1805-1882) 19 Eylül 1830’da Revue de Paris’de yayınlanan La Curée adlı şiirinin ‘özgürlük’ ile ilgili bölümü şöyledir:

“…Doğrudur Özgürlüğün bir kontes olmadığı

soylu Fauborg Saint-Germain’den

en ufak bir çığlıkta bayılan bir kadın

pudralı ve rujlu.

Göğsünü geren güçlü bir kadındır o

sert sesi ve zalim cazibesi,

bronzlaşmış cildi ve çakmak çakmak gözleriyle

yürür tetikte büyük adımlarla.

Zevk alır kanlı meydan kavgasında halkın bağrışlarından

heyecanlı davul seslerinden

barut kokusundan, uzakta birbiri ardına çalan

kilise çanlarının ve topların gürültüsünden.

Alır sevdiklerini yalnızca halkın arasından

sunar geniş bağrını yalnızca halka

onun gibi güçlü olan ve onu kucaklamak isteyen 

kanla yıkanmış kollarla…”[5]

 

Delacroix’nın edebiyata olan ilgisi bilinen bir gerçektir. Baudealire ondan ‘ressam-şair’ olarak bahseder.

Barbier’nin şiirindeki bu kadın figürü, yine dönemine göre alışık olmadığımız bir tarzdadır. Barbier ile Delacroix’nın yakın oldukları da söylenir. Bu eser hakkında yapılan yorumlarda Barbier’nin şiirinden etkilendiği söz edilmiştir.

 

4-Anne Charlotte D.:

Bu kadın figürünün bir diğer ilhamının ise Anne Charlotte isimli bir kadından alındığı söylenir. Bu kadın bizzat devrimde yer almış tüm kadınları temsil etmekle beraber aynı zamanlda yaşandığı söylenen bir olayın da ana kahramanıdır. Çamaşırxı olan bu genç kız 27 Temmuz’da sokaklarda savaşan kardeşini aramaya çıkar ve onu ölü bulur. Sonrasındaysa 10 kurşunun 9’uyla İsviçreli muhafızları, biriyle ise kendisini vurup kendi canına kıymıştır. Anne  Charlotte bir devrimcidir.

Bununla birlikte Anne Charlotte tek değildir, sadece bir örnek ve semboldür. Kadınlar gerçekte de bu devrime katılmışlardır. Komisyonun listesinde hiç ölü kadın yoktur ama 52 yaralı kadın vardır. Bunlardan biri mutfak bıçağı ile bir kraliyet muhafızıyla dövüşmüştür. Geri kalan kadınlar kaldırım taşlarını söküp, fırlatmışlar ve yaralılarla ilgilenmişlerdir.[6]

b-BURJUVA FİGÜRÜ:

Resmin sol tarafında elinde tüfekle betimlenmiş figürün silindir şapkası yüzünden devrime katılan burjuva sınıfını temsil ettiği söylenegelmiştir.

Görsel (10) Ayrıntı

 

Bu figür ile ilgili iki farklı teori vardır. Bunlardan biri Le Figaro Gazetesi kurucularından Etienne Arago olma ihtimalidir. Bu kesin olarak kabul edilecek kadar benimsenmiştir ancak bir diğer teori ise bu figürün Delacroix’nın kendisi olmasıdır. Bir diğer teoriyi ortaya atan ünlü yazar Alexander Dumas’tır. Delacroix ise buna karşı çıkmamıştır. Bunun sebebi doğru olması mı bilinmemektedir.

Dumas’ın yorumu; Delacroix, bir savaşçıdır. Ancak üst tabakadandır ve devrimde birebir yer almamıştır ancak o savaşını tuvali ve fırçası ile vermiştir. Bu tuval ve fırça ise figürdeki silah ile ilişkilendirilmiştir.

 

c- SOKAK ÇOCUĞU FİGÜRÜ:

Resimde Özgürlük figürünün yanında yer alan, iki elinde pistol taşıyan çocuğun ise sokak çocuklarını simgelediği söylenmiştir. Nitekim 1832’de bir polis şefi, barikatlara ilk taşı taşıyan, direnişin ön safında yer alanların evsiz sokak çocukları olduğunu yazmıştır. Kafasındaki siyah bere de isyan simgesidir.

Görsel (11) Ayrıntı

Bu sokak çocuğu figürü 30 yıl sonra Sefiller’in Gavroche’una ilham olacaktır. Victor Hugo buradaki figürden etkilenmiştir. Halka Önderlik Eden Özgürlük eseri hem edebiyattan etkilenmiş hem de bu şekilde edebiyatı etkilemiştir.

Öndeki cesetlerden birinin pantolonu yoktur. Ancak burada farklı olan,, figür aslında pantolonsuz değildir. Anlatılmak istenen de tek çorapla anlatılmıştır. Birisinin aldığı düşünülecek biçimde pantolon çekilmiş de tek çorap kalmış gibi bir görüntü verilmiştir. Bu figürün ‘sans culottes’ denilen bir gruba gönderme yapar. Devrimci bir gruptur. Burjuva sınıfı dizde biten kısa pantolonlar giyerken, işçi sınıfı uzun pantolon giymektedir. İşçi sınıfını temsil eder.

 

Görsel (12) Ayrıntı

 

d- DİĞER FİGÜRLER:

Resimdeki bir diğer genç ise sol tarafta gözlerini iri iri açmış, bir elinde kılıç öteki eliyle kaldırım taşlarını tutan, başında hafif piyadelerin giydiği türden bir şapka olan figürdür. Öğrencilerin devrime aktif olarak katıldığı bilinmektedir.

Görsel (13) Ayrıntı

 

Özgürlük figürünün önünde diz çökmüş yaralı adam ise giysilerinden anlaşıldığı üzere Paris’e geçici olarak çalışmaya gelen bir işçidir. Üstündeki kıyafetlerin rengi de Fransa bayrağının renkleridir.

Görsel (13) Ayrıntı

Bu bayrak da 1789 Devrimi’nin bir anıştırmasıdır. 15 Şubat 1794’te resmen kabul edilen bu bayrağın direğe yakın kısmının lacivert olmasını ressam Jacques Louis David önermiştir. Kırmızı ve lacivert Paris’in renkleridir. Cumhuriyetin ardından yine beyaz bayrağa dönüş olmuş, ancak 1830 Devrimi’nden sonra yeniden üç renkli bayrak kullanılmıştır. Bu bayrağı ve bayrağın renklerini resimde kullanan Delacroix, devrimci ve cumhuriyetçi bir mesaj vermektedir [7].

Yerdeki cesetlerden biri yakası kırmızı süslemeli gri-mavi üniforması ve sorguçlu şapkasıyla bir İsviçreli muhafızdır.

Görsel (15) Ayrıntı

Apoletli bu ceset İsviçreli muhafızları temsil etmektedir. 1453 yılında göreve gelen muhafızlar, devrimin de karşısındaki temel figürlerdendir. Temmuz Devrimi’nde bu figürler geri çekilmiştir. Delacroix burada halkın önünde askeri gücün de duramayacağını vurgulamıştır

Yeni kral bu resmi satın almış ancak halkı tetikleme ihtimali sebebiyle sergileyememiştir. Aslında Kral Louis Philippe tabloyu çok sevmiştir ancak bu tedirginlik sergilenmesine engel olmuştur. İlerleyen tarihlerde 3. Napolyon başkan olunca sergilenir hale gelmiştir. Ancak 1863 yılında sergilenebilmiştir. 1862 yılında Lüksemberg Müzesi’nde, 1874 yılında ise Louvre’a verilmiştir. 1990’ların başında bu resim, Fransa’da 100 franklık paraların üzerine işlenmiştir.

Delacroix bu resmi 1830 yılının sonbaharında yapmıştır. Mayıs 1831 ‘de ise sergilenmiştir. Resimde başta da söylediğim gibi alegori ve gerçeklik iç içedir. Bir figür birçok anlama birden gelebilmekte ve farklı birçok alanda çağrışım yapabilmektedir. Örneğin özgürlük figürü. Bunun dışındaki diğer figürler de toplumun bambaşka kesimlerini sembolize ettiğinden resmin bütününün bir simgesellik barındırdığını söyleyebiliriz. Zamanla resmin kendisi de bir sembol haline gelmiş ve bir devrim sembolü olmuştur. Türkiye’de de Cumhuriyet’i anlatan bir benzeri Zeki Faik İzer tarafından 1933 yılında yapılmıştır.

New York’taki Özgürlük Anıtı, Delacroix’in tablosundaki kadın örnek alınarak yapılmış, Fransa tarafından Amerika Birleşik Devletleri’ne hediye edilmiştir. Ancak, Amerikalı yetkililer kadının yarı-çıplak vaziyette olmasını uygun bulmadıklarından, heykelde değişiklik yaparak kadının açıkta kalan göğsünü kapatmışlardır.

 

KAYNAKÇA: 

Arıkan, Hakan, (2016) Resimlerarası Alıntı Bağlamında Eugene Delacroix’in “Halka Yol Gösteren Özgürlük” Adlı Eserinin Yeniden Yorumlanması. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi  Sosyal Bilimler Dergisi , 17(2), s.49-60

Prideaux, Tom, (1966). The World of Delacroix 1798-1863. Time, Inc.; F edition, 1966

Pınarbaşı, S. (2016). Halka Önderlik Eden Özgürlük: Alegori, Edebiyat ve Gerçeklik. Art-Sanat Dergisi / 9. (s.121-142)

http://azizyardimli.com/fransiz_devriminden_napoleona/00_fransiz_devrimi2.html

https://www.wikiart.org/en/eugene-delacroix/all-works

HALKA YOL GÖSTEREN ÖZGÜRLÜK “LIBERTY LEADING THE PEOPLE” – DELACROIX

http://www.leblebitozu.com/romantizm-akimi-ressamlari-ve-eserleri/

https://www.artble.com/artists/eugene_delacroix/paintings/july_28:_liberty_leading_the_people/more_information/analysis

 

[1] http://www.ressamlar.gen.tr/eugene-delacroix-kimdir-hayati-biyografisi/

[2] http://www.leblebitozu.com/romantizm-akimi-ressamlari-ve-eserleri/

[3] Simge, Özer Pınarbaşı, «HALKA ÖNDERLİK EDEN ÖZGÜRLÜK: ALEGORİ, EDEBİYAT VE GERÇEKLİK», Art-Sanat Dergisi / 9 (Aralık 2018), s.123

[4] a.g.m., s.123-124

[5] A.g.m. s.128

[6] A.g.m. s.129

[7] A.g.e. s.139

 

-GÖRSELLER:

Görsel 1: https://www.wikiart.org/en/eugene-delacroix

Görsel 2: https://www.wikiart.org/en/eugene-delacroix/massacre-of-chios

Görsel 3: https://www.wikiart.org/en/eugene-delacroix/scenes-from-the-massacre-of-chios-1822

Görsel 4: https://www.wikiart.org/en/eugene-delacroix/the-women-of-algiers-in-their-apartment-1834-1

Görsel 5: https://www.wikiart.org/en/eugene-delacroix/death-of-sardanapalus-1827-1

Görsel 7: http://www.humanities.mq.edu.au/acans/caesar/CivilWars_Libertas.htm

Görsel 8:  http://pages.uoregon.edu/dluebke/301ModernEurope/FirstSeal.jpg

Görsel 9: https://www.artble.com/artists/eugene_delacroix/paintings/july_28:_liberty_leading_the_people/more_information/analysis

Görsel 10: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/0/0f/Eug%C3%A8ne_Delacroix__Liberty_Leading_the_People_%28detail%29_-_WGA6179.jpg

Görsel 11: https://www.artble.com/imgs/b/d/4/134968/530556.jpg

Görsel 12: https://www.artble.com/imgs/b/d/4/134968/939811.jpg

Görsel 13: https://www.artble.com/imgs/b/d/4/134968/213342.jpg

Görsel 14: https://www.artble.com/imgs/b/d/4/134968/703042.jpg

Görsel 15: https://www.artble.com/imgs/b/d/4/134968/862158.jpg

ETİKETLER:
YAZAR BİLGİSİ
Hilal Demir
Hilal DEMİR 1999 yılında Bursa'da doğdu. 2018'de Bursa Sosyal Bilimler Lisesi’nden mezun oldu. Şu anda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Sanat Tarihi ve çift ana dal ile Klasik Arkeoloji lisans öğrencisi. Yeni ve farklı konular hakkında okumayı, araştırmayı seviyor; aynı zamanda yeni diller öğrenmekten, seyahat etmekten, yüzmekten ve yeni yemekler denemekten keyif alıyor. MozartCultures topluluğunda yazar olarak görev alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.