Hayır Demeyi Öğrenebilmek

30.07.2021
Hayır Demeyi Öğrenebilmek

Çoğu insan, karşısındaki kişi kendisinden bir şey istediğinde “hayır” cevabını vermekte zorlanabilir. İnsanlar tarafından “kibirli” veya “kaba” görünmemek adına “fazla uzlaşmacı” davranmak tercih edilmektedir. Hatta öyle ki bazen bu istekler tam da önemli bir işin ortasında gelse dahi kişiler kendi işlerini aksatma pahasına isteği reddetmekten çekinirler. Ve günün sonunda diğer kişinin (bu kişi çok yakın biri olabileceği gibi yoldan geçen, tanımadığınız birisi de olabilir) istekleri karşılanmış, işleri halledilmişken kişi kendisini ihmal edip ikinci plana koymuş olabilir. Bu durum evde, işte ve özel hayatta hem oldukça vakit kaybettirici olup hem de kişiye huzursuzluk verir.

Öz güvenli ve atılgan tutum, doğuştan gelebileceği gibi aynı zamanda da her insanın sonradan kazanabileceği ve öğrenebileceği bir kişilik özelliğidir.

“Nasıl daha girişken olunur?” sorusu, arama motoruna yazıldığında 22 milyondan fazla cevap çıkmakta, kadınların erkeklere oranla bu problemi daha fazla deneyimledikleri görülmektedir. Harvard Üniversitesindeki “Cinsiyet Hareketi Portalı”nın yaptığı bir araştırmaya göre kadınların maaşlarının artırılması için yapılan görüşmelerde erkeklere oranla daha çabuk pes etmeye eğilimli oldukları görülmüştür. Bunun sebebine atılganlık ve girişkenlik gibi iddialı duruşların toplum tarafından kadınsı görülmemesi örnek verilebilmektedir. Buna ek olarak kadınların bu gibi tutumları sergilediği zaman çevreden daha fazla tepki göreceklerini düşünmeleri de bir diğer sebep olabilir.

Aristoteles’in Felsefesi ve Atılganlık

Aristoteles’in Nikomakhos’a Etik adlı kitabı, insan için neyin iyi olduğunu sorgulayan ve iyi bir hayat yaşamak için olması gerekenleri anlatan bir eserdir. Aristoteles’in düşüncelerine göre iyi bir yaşamın gerekliliği erdemli olmaktan geçer ve erdemler geniş bir yelpazenin iki ayrı ucunun ortasında yer alır. Örneğin cesaret, umursamazlık ve korkaklık arasında yer alırken cana yakınlık, asabilik ile yalakalığın arasındaki bölgededir. Bu şekilde erdemin ölçülü olduğu inancı yalnızca Aristoteles’e özgü değil, Konfüçyüsçülük, Budizm ve İslam’da da vardır. Bu ölçünün insanlar üzerinde sezgisel bir çekiciliği mevcuttur. Çocuklar yalan söylemenin veya pot kırmanın onları zor duruma sokacağını çabukça kavrayabilirler ve davranışlarını ona göre belirlerler. Etraflarını sadece “iyi” ve “kötü” olarak tanımlarlar. Geçmişten gelen bu düşünce yetişkinlik dönemini de etkisi altına alabilir.

Yetişkinlik döneminde, endişe duyduğumuz konularla karşılaşıldığında bahsedilen ölçü tutturulamayabilir. Endişe kişide “ya hep ya hiç” düşüncesini yaratır ve kişi fazla kibirli görünmemek için fazla taviz verir. Bu hataya düşmemek adına uç noktalar arasındaki küçük farklılıkları iyi ayırt etmek önemlidir. Dürüstlük var olduğu kadar atılganlık da vardır ve bu da erdemli bir davranıştır. “Hayır” cevabını vermeye alışık olmayan kişiler için bu durum ilk etapta huzursuzluk yaratabilir. Erdemlerin öğrenilmesi gerekir ve en iyi öğrenme yolu da uygulama yapmaktır. Alıştırma yapıldıkça böyle davranmak daha kolay hâle gelebilir. Ancak bunu öğrenmenin kesin bir yolu yoktur.

“Hayır” cevabını kolaylıkla veremeyen insanların çevresi de bir süre sonra “hayır”ı cevap olarak kabul etmeyenlerle ve kendi karakterlerinin tam tersi karaktere sahip bireylerle çevrilebilir. Öncelikle insanlar böyle davranan kişileri “kibirli, kaba, geçimsiz, bencil” gibi sıfatlarla etiketlemeyerek kendi davranışlarında fark yaratmanın ilk adımını atmış olurlar. Şimdiki zamana kadar çevrede “o tür bir insan” olarak tanınmasalar da geçmişteki davranışların bugünü kısıtlamaması için çaba göstermek gereklidir. İnsanların çoğunun yüz yüze görüşmelerde olumsuz yanıt verirken daha fazla zorluk yaşadığı bilinmektedir. Hemen cevap vermek yerine biraz zaman istemek etkili olabilir. Sosyal hayatın bir getirisi olarak insanlar birbirlerinden hem zaman hem de enerji gerektirecek şeyler talep edebilirler. Ancak hayır diyemeyen bireyler kendilerini koruma becerilerini geliştirdiklerinde, enerjilerini kendi ilgi alanlarına ve projelerine harcadıklarında hayatları daha kolay hâle gelecektir.

Yazar: Ece Yurdakul
Editör: Emine Türal

Kaynakça

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Ece Yurdakul
Ece Yurdakul 1998 yılında Ankara’da doğdu. 2016 yılında İçel Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde dördüncü sınıf psikoloji öğrencisi olan Ece Yurdakul, MozartCultures’da psikoloji alanında yazılar yazmakta ve aynı zamanda felsefe ve sosyoloji alanında da çeviriler yapmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.