Hüznün ve Umudun Şairi: Arkadaş Zekai Özger

Hüznün ve Umudun Şairi: Arkadaş Zekai Özger

Arkadaş Zekai Özger Kimdir?

Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olan Özger, 8 Ocak 1948’de Bursa’da dünyaya gözlerini açmıştır. Asıl adı Zekai Özger olan şahsına münhasır şair, “Arkadaş” kelimesini, kendisini herkesin arkadaşı olarak gördüğü için isminin önüne kendisi eklemiştir. Farklı hastalıklarla dolu bir çocukluk hayatı olmuştur. Küçükken kemik hastalığına yakalanmış, bu hastalığından dolayı aylarca annesi ile birlikte kalmıştır ve bu durum, Özger’de şiirlerine bakıldığında görülebilen çok önemli ve derin bir “anne” figürü oluşturmuştur. Korktuğunda, üzüldüğünde; sevincinde, heyecanında kısacası hayatının her anında gerek dizeleri gerek yüreğiyle annesine seslenmiştir. “Anne” faktörü şair için bu kadar önemli olduğundan annedeki güzellik, şairin kişiliğine de geçmiştir.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksekokulundan mezun olduktan sonra TRT’nin Ankara bürolarında çalışmıştır. Arkadaş Zekai Özger, edebiyata ve şiir yazmaya olan ilgisini henüz 17 yaşında iken arkadaşı Ömer Zafer Göktürk ile birlikte çıkardığı “Kent 16” dergisiyle ortaya koymuş, aynı zamanda ilk şiiri olan “Niye Kapalı Kapılarınız, Bulamıyoruz”, bu dergide yayımlamıştır. Tek sayı çıkan (Aralık 1965) bu dergi, Özger’in yaşamında tek kalmamış; Papirüs, Dost, Soyut, Yordam, Yansıma, Forum dergileri ile Ulus Gazetesi‘nde de şiir ve yazıları yayımlanmıştır.

Arkadaş Zekai Özger’in yaşamında şiir hep yer edinmiştir hatta Özger, üniversite dönemindeki siyasi şiir/yazı geleneğine ters düşüp ölüm ve cinsellik konularını duygusal bir biçimde işleyerek kendi yolunda giden bir şair olmuştur. Özger, aynı zamanda gökyüzü aşığı bir insandır. Gökyüzüne tüm güzellikleri sığdırmış, sonra o güzellikleri dizelerine dökmüştür. Umudu, aşkı, sevgiyi, barışı, kuşları… “Pencere” adlı şiirindeki “Pencereyi kapama/Gök dolabilir içeri.” (Özger, 1971:82) dizelerinde daha belirgindir gökyüzüne olan sevdası. Arkadaş’ın bu dizeleri sadece bir şiir olarak kalmamış, Sadık Gürbüz tarafından çok güzel bir şarkıya da dönüştürülmüştür. Arkadaşına yazdığı bir şiirini ise Onur Akın “Çam Kolonyası” adıyla ezgilere dökmüştür.

Şairler genellikle aşktan, acıdan, çevrede yaşanan olaylardan etkilenmişlerdir, oysaki Arkadaş’ı Arkadaş yapan hüzündür, onun hüznüdür. Hüznü, nahif kişiliği ile geceye bir “ışık” gibi yansıtmıştır.

“…
Ben hüznün
Ben gölgemin kiracısı
…”
(Özger, 1968:6).

Çarmıha Gerilen Düşünceler

Friedrich Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında “ Yeni levhalara yeni değerler yazanı çarmıha gererler. Kendileri için geleceği feda ederler. Bütün insan geleceğini çarmıha gererler.” der. Özger’in Hüzün Mevsimi adlı şiirindeki şu dizeleri,  Nietzsche’yi destekler niteliktedir:

“ …
Geceyi çarmıha geriyorum kimseler tapmıyor
Hüznümü ölçeğe vuruyorum yüreğine sığmıyor
Her şey ne kadar olabilir meraklanıyorum
Yüzüme dokundukça tırnaklarım kanıyor
…”
(Özger, 1969:18).

Acaba Arkadaş, geceyi çarmıha gererek bu dünyada yeni değerler veyahut var olan fakat dikkate alınmayan değerleri açığa çıkarmak, göstermek, anlatmak mı istiyordu? Sevgi ve barış gibi değerleri…

Yaşadığı yıllarda Zeki Müren, toplum tarafından günümüzdeki kadar sevilen ve desteklenen bir sanatçı olmamasına rağmen Arkadaş onu hep sevmiş, dizelerinde dâhi Zeki Müren’e yer vermiştir:

“Bir gün elbette Zeki Müren’i seveceksiniz ( Zeki Müren’i seviniz.).” ( Özger, 1970:54)

Yönetmenliğini gazeteci ve belgeselci Ulaş Tosun’un üstlendiği bağımsız bir belgesel olan “Merhaba Canım”, şairin 25 yıllık yaşamını beyaz perdeye aktarmıştır. Aktarımlar sadece sinema ve müzik alanında kalmamış, bu yıl e-dergi olan Ters Dergi’de Ali Doğanlı’nın ele aldığı, Özger’e dair bir çizgi öykü yayımlanmıştır. Onun özgür, umutlu ruhu çizimlerde de kendini göstermiştir.

Umutla Beslenen Adak

24 Ocak 1971 yılında ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi yurduna yapılan polis baskınında işkenceye varan şiddete maruz kalmış ve burada başına ağır darbeler almıştır. O gün Özger ile beraber yaklaşık 300 öğrenci gönüllü olarak sekiz saat boyunca yurt savunması yapmıştır ve bu olay, Özger’in “Adak” şiirinin konusu olmuştur. Yurtta gerçekleşen bu olayda başına ağır darbeler alan Özger’in o günden sonra başında şiddetli ağrılar başlamıştır. Kız kardeşi her ne kadar Özger’e doktora gitmesini tavsiye etse de Özger bu tavsiyeyi dikkate almamıştır. 29 Nisan 1974 günü Ankara, Kızılay’da yürürken yere yığılıp kalan Özger, derhal hastaneye kaldırılmış fakat yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamamıştır. Arkadaş Zekai Özger, beyin kanaması geçirerek erken yaşta yaşama veda etmiştir.

Bu erken ölümü hiç hesaba katmadığı için yaşarken yayımlamak istediği “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası” isimli şiir kitabını yayımlayamamış, ölümünden sonra Tekin Sönmez tarafından “Şiirler” (Nadas Yayınları, 1974) adıyla Özger’in şiirleri ilk basımına kavuşmuştur  İkinci basımı “Sevdadır” (Mayıs Yayınları, 1984) ismiyle bir süre yayımlanan bu kitap, en sonunda Kenan Yücel tarafından “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”(Ve Yayınevi, 2014) ismiyle yani olması gereken isim ile yayımlanmıştır. Özger anısına, Mayıs Yayınları tarafından 1996 yılından bu yana her yıl “Arkadaş Zekai Özger Şiir Ödülü” başlıklı ödüller verilmektedir.

“Gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da
Kendime kendimden başka kendim yok.”
( Özger, 1969:18).

 

Yazar: Dil Beste Kaplan
Editör: Emine Türal

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Dil Beste Kaplan
Dil Beste Kaplan, 1999 yılında doğdu. Farklı alanlarda araştırma yapmayı ve keman çalmayı seviyor. Severek yaptığı araştırmaları sizlerle buluşturmak için MozartCultures ekibinde yazar olarak yer alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.