Madalyonun Diğer Yüzü: Sosyal İkilem Belgeseli

Madalyonun Diğer Yüzü: Sosyal İkilem Belgeseli

 

İzlemenizi tavsiye ettiğimiz bir Netflix yapımı belgesel ile karşınızdayız. Yönetmenliğini Jeff Orlowski’nin yapmış olduğu “Sosyal İkilem” belgeseli 90 dakika boyunca sosyal medyanın oluşturduğu etkileri ekrana getiriyor.  Ve bu kez sosyal medyayı bunu anlamamız için kullanmamızı sağlıyor.

Zamanınızın çoğunu harcadığınız sosyal medyanın yani madalyonun diğer yüzünü hiç düşündünüz mü? Sosyal İkilem, sosyal medyanın oluşturduğu zararlı iş modellerini, algoritmaları, insanların zamanından daha çok çalmak için yapılan önerileri, reklamları ve birçok sorunu gözler önüne sermektedir. İşin tuhaf kısmı belgeselin bize bunları, sorunu oluşturan sosyal medya çalışanlarının konuşmalarıyla gösteriyor olması. Google, Twitter, Instagram, Facebook ve Youtube’un eski çalışanlarının röportajlarından oluşan bu belgesel ile bizlere sosyal medyanın gerçek yüzünü anlatıyorlar. Parasal kazanç sağlamak için oluşturulan bu sistemler insanları kukla gibi kullanarak insanlara zarar veriyor. Oluşturdukları bu zararlı modeli iyileştirmek ve düzeltmek istiyorlar. Ve hepsinin ortak düşündüğü bir şey var. “Orada çalışırken bunun iyilik getirecek bir güç olduğunu düşünüyordum artık böyle düşündüğümden emin değilim. “

Peki ya sorun nedir? Hayatımızı anlamlandırma sürecini üstlenen bu teknolojik çağda zaman ve mekân algısını ortadan kaldırarak hızlı iletişim kurmamızı sağlayan sosyal medya bizlere kolaylık sağlarken bu kadar zarar veren bir sistem haline nasıl geldi? Sorun aslında çok fazla. Filtreli fotoğraflardaki gibi görünmek isteyenlerin estetik operasyonu yapmak istemesi, bugün yaratılan araçların toplumun işleyiş biçimini oluşturan sosyal yapıyı bozmaya başlaması, insanların daha fazla dikkatini çekerek ekran başında kalmalarının sağlanması… İşte sorun bu, hayatımızın ne kadarını onlara verebiliriz? Küreselleşen dünyanın yarattığı algıyla oluşan boş zamanın ne kadarını sosyal medyada harcayabiliriz? Bağımlılık haline getirdiğimiz sosyal medya güne başlarken ve gün biterken kullandığımız vazgeçilmez bir parça haline geldi. Belgeselde dikkat çeken sözlerden birisi de; “Ürün için ücret ödemiyorsanız ürün sizsinizdir.”.  Aslında bedava değiller çünkü reklamlar var. Ve biz bunlara çok kez maruz kalıyoruz. Ürün biziz ve dikkatimizi ürün olarak reklam verenlere satıyorlar.

madalyonun-diger-yuzu-sosyal-ikilem-belgeseli

Biz bir avatarız. Hayatımızda seçimlerimizde özgür olduğumuzu düşünüyor olabiliriz. Sosyal medya gerçekten özgürce kullandığımız bir platform mu? Perdenin arkasında bizleri, seçimlerimizi yöneten başka insanlar mı var?

Sosyal medyada en çok merak ettiğimiz şeylerden birisi de gizliliğimiz. Hani bir içerik, görsel ya da videoya baktığımızda hemen ardından ona benzer paylaşımlar görürüz. Sanki bizi dinliyorlar, izliyorlar. İnsanların çevrimiçi yaptığı her hareketler izleniyor ve kaydediliyor. Belgesel daha iyi anlamamız için bu durumu çok güzel kurgusal bir karakter ve dünya yaratarak bize gösteriyor. Hangi gönderide daha çok kaldığımızdan, yalnız olup olmadığımıza, mutlu ya da mutsuz olup olmadığımıza kadar her şeyimizi biliyorlar. İnsanlık tarihi boyunca düşünebileceğimizden çok daha fazla bilgiye sahipler. İşte bu veriler sayesinde öngörülerde bulunuluyor. İnsanların çoğu bu verilerin satıldığını düşünüyor. Ama bu firmaların ticari çıkarlarına aykırı. Peki, bu verilerle ne yapılıyor?

Gündüz işe giderek kölesi olunacak bir şey yaratıp eve gelince perdenin arkasında neler olduğunu, hileleri bilmelerine rağmen kendi yarattıkları tuzaklara kendileri düşen dev firma çalışanları…  Evrimimiz boyunca iletişim kurmak doğamızda var ve kendimizi günümüz popüler çağında iletişimde kullanabileceğimiz en etkili araç olan sosyal medyada buluyoruz.

Sosyal ikilem günlük hayatımızda sosyal medyaya ne kadar maruz kaldığımız, uzaktaki insanlarla sanal gerçekliğimizi gösterme uğruna yakınımızdaki insanlardan nasıl uzak kaldığımız, günlük hayatımızda beş duyu organımızla odaklanmadan bazı eylemleri yaparken bir yandan da telefonu elimizden eksik etmeyerek başka işleri halletmeye çalışmamız gibi sorunları gözler önüne sermektedir.

Sosyal medyanın hayatımızda yeri arttıkça insanların bizimle ilgili ne düşündüğünü önemsemeye başladık. Hepimiz mükemmel olanı aramaya, mükemmel olmaya çalışıyoruz. Kusurlarımızı gizliyor, gerçeklerden kaçıyoruz. Sosyal medyada aldığımız bu etkileşimler ile kendimizi iyi hissetmeye yüceltmeye çalışıyoruz. Bir diğer kişiyi daha mükemmel buluyoruz. Ama aslında sosyal medyadaki çoğu kullanıcı kendi yüzünü göstermiyor. Sosyal medyada kendilerini sanal olarak gösteren ve oradaki kimlikleri gerçek hayatlarından uzak olan insanlar arasında kendimizi kıyaslamaya çalışıyoruz. Beğeni butonu ile pozitifliği ve sevgiyi yaymak amaçlansa da günümüzde yeterince beğenilmeyen kullanıcılarda bu tam tersi bir etkiyle sonuçlanıyor.

Sosyal medyadaki oluşturulan standartlara kendimizi uydurmaya çalışıyoruz. Bu standartlara uymadığımızda ise yeni sorunlar beraberinde geliyor. İnsanlarda ortaya çıkan depresyon, anksiyete ve intihar oranlarındaki artışın telefonun hayatımıza girmesi ile gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Z kuşağı ile küçük yaşta sosyal medyaya maruz kalma sayısı arttı. Sosyal medya dijital bir emzik ile tanımlanıyor. Teknolojinin, yapay zekânın insanları ne zaman alt edeceğini ve yöneteceğini düşünüyoruz. Ama bu çoktan gerçekleşti bile. Küreselleşen dünyada sosyal medya insanların davranışlarını, seçimlerini etkilemede bir silah olarak kullanılıyor. Toplumda kaos yaratarak kamuoyunu belirlemede ve kutuplaşma yaratmada etkili bir araç. Gerçek olmayan bilgi akışları daha hızlı yayılıyor ve artık doğru ile yanlışı ayırt edemeyecek hale geliyoruz. Silikon Vadisi’ndeki birçok insan küresel bir süper beyin yarattıklarını düşünmekte ve kullanıcıların önemsiz ve değiştirilebilir küçük nöronlar olduğu teorisine inanmakta.

O zaman teknoloji varoluşsal bir tehdit mi?

Kendi yaratmış oldukları bu zararlı iş modeli sistemini düzeltmek için verilen tavsiyelerle belgeseli bitiriyoruz. Bu zararı iyileştirebiliriz. Sosyal İkilem belgeseli ile sizler de iyileşme yolunda bir adım atın ve sosyal medyanın hayatınızdaki yerini bir kez daha düşünün.

Yazar: Cansu Bekar

Kaynak: Orlowski, J. (Yönetmen). (2020). Sosyal İkilem [Belgesel]. U.S: Exposure Labs.

YAZAR BİLGİSİ
Cansu Bekar
Cansu Bekar,1997 yılında Eskişehir’de doğdu. 2015 yılında Eskişehir Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Radyo televizyon/Grafik animasyon alanından mezun oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünden mezun olarak eğitimini tamamladı. Şu an Eskişehir’de yaşamaktadır. Sinema alanına duyduğu ilgisini yaptığı film eleştirileri ve araştırmalar ile devam ettirmektedir. Fotoğrafçılık ile uğraşan Cansu; resim çizmeyi, film izlemeyi ve yazı yazmayı seviyor. MozartCultures ekibinde yazarlık ve animasyon alanlarında çalışmaktadır.
YORUMLAR

  1. ulaş dedi ki:

    Gittikçe kabuğumuza çekiliyor ve gerçek yaşamdan kopma noktasına geliyoruz, kabuğumuz kalınlaştıkça da yalnızlaşıyor ve sitem ediyoruz. Harika bie yazı olmuş ellerinize sağlık, umarım farkındalıkların sayısı artar.