Bedenimi Kaybettim

Bedenimi Kaybettim

I Lost My Body (J’ai perdu mon corps) 2019 yapımı bir Fransız animasyon filmidir. Jérémy Clapin’in ilk uzun metrajı olan film, Annecy Uluslararası Animasyon Film Festivali‘nde En İyi Film ve İzleyici Ödülü‘nü almıştır. (Güvel, 2019)

*Yazının devamı spoiler içerir.

Film, Naorufel isimli bir çocuğun hayatını farklı açılardan anlatır. Bedenini ararken çeşitli zorluklar atlatan bir el, şimdiki zamandaki genç baş karakter Naoufel ve siyah beyaz kesitlerle gösterilen çocukluk dönemi filmin zaman dilimlerine ayrılmasını sağlar. Ailesini küçük yaşta kaybeden Naoufel, erken çocukluk döneminde deneyimlediği bu travmasını yetişkinlik döneminde de omuzlarında taşır. Hayallerinden talihsiz bir kaza nedeniyle ayrılmasının ardından karakter, kendisine sunulanla yetinmeye başlar. Pizza kuryesi olarak çalıştığı işi vesileyle Gabrielle’e aşık olur ve hayatı farklı bir yola evrilmeye başlar; en azından izleyici ve Naoufel böyle olacağına inanır. Film, atlatılamamış ya da atlatılmasına fırsat tanınmamış travmaların bireyin kişiliği üzerindeki etkisini incelerken bunu sinek ve el gibi metaforlar kullanarak anlatır.

Üç Hikâye

Üç farklı hikâyenin eş zamanlı anlatıldığı filmde hikâyelerden biri Naoufel’in astronot ve piyanist olma hayali kurduğu çocukluğudur. Mutlu olduğu ve hayallerinin sanıldığı kadar uzak olmadığı bir yaş dilimini konu edinen bu hikâyede rüzgarın uğultusunu hisseden, piyano tuşlarının üzerinde gezinen ve ses kayıt cihazını açıp kapayan el başroldedir. Hem geçmişi konu ettiği hem de erişilmez olanı temsil ettiği için çocukluk siyah beyazdır.

İkinci hikâye Naoufel’in laboratuvardan kaçarak bedenini aramaya koyulan elidir. El, yol boyunca kendisine ulaşabilmek için çeşitli pürüzler atlatır. Yabancı ellerin çaldığı bir piyanonun hayaline kapılır; temasa ihtiyacı olan bir bebeğin elinden tutar ve bu süreç boyunca siyah-beyaz hayallerinden destek alır. Çocukluk hikâyesindeki keşfetmeye açık, huzurlu elin hikâyesi yetişkinliğinde zorlu bir hayat mücadelesine dönüşür. Başlı başına bir metafor olarak kullanılan el, Naoufel’in travması, geçmişi ve değiştirilemez olduğu düşünülen kaderiyle bağlantılıdır.

Filmin üçüncü hikâyesi ise şimdiki zamanda geçen ve Naoufel’in yetişkinlik hayatına eğilen hikâyedir. Ailesini kaybettikten sonra Paris’e gönderilen çocuk, yetişkinliğe eriştiğinde sevmediği bir işte çalışır. Bu iş vesilesiyle tanıştığı Gabrielle sayesinde yeni bir yola koyulur. Gabrielle’in amcasının yanında çalışmaya başlar ve romantik olduğuna inandığı bir hikâye kurgular. Yetişkinlik yaşamındaki Naoufel, kaderini değiştirmek üzerine kafa yormasına rağmen bunu nasıl becereceğini bilemez. Gabrielle’in peşinden giderken kendi sınırlarını yeniden keşfeder fakat bir şeyler ters gitmeye devam edecektir. Filmin ilerleyen bölümlerinde izleyici de Naoufel ile birlikte kaderin başka bir sokağa sapmaktan daha fazlası olduğunu kavrar. Karakter, kendisini geride tutan durum ile barışabildiğinde kaderini değiştirmeye başlayacaktır.

 

Kader, Sinek ve Birtakım Metaforlar

Hikâyenin bir tarafını yansıtan el göze çarpan ilk metafor olsa da Naoufel’in çocukluğunda babasıyla yaptığı sohbet sırasında anlam kazanan ve filmin sonuna kadar bu anlamı kuvvetlendiren sinek de önemli bir mesaj taşır. Babası sineğin bir adım önünde olmak, onun gidebileceği yeri hedef almak yoluyla onu yakalayabileceğini söyler Naoufel’e. Kaderin bir adım önüne geçmek ve sineği yakalamak arasında kurulan basit analoji filmin tamamına yayılır ve Naoufel’in karakterini ve davranışlarını açıklamaya yardımcı olur. Elinin kesildiği sahnede de Naoufel sineğin peşine düşmüş, babasının kol saatinden ötürü elini kesilmekten kurtaramamıştır. Sinek metaforik olarak kader ile ilişkilendirildiğinde onu yakalamak kaderin önüne geçmektir. Kazanın yaşandığı sahnede Naoufel, sineği yakalamasına rağmen geçmişin hatırasını taşıyan saat nedeniyle kendisinden bir parça kaybeder. El, her ne kadar sahibini bulacak olsa da eskisi gibi yerine oturamayacaktır.

 

Bir travma ile başlayan yaşam öyküsü karakterin geçmişle kurduğu özlem dolu ve bir o kadar da melankolik bağ ile birlikte anlatımın tümüne yayılır. Naoufel geçmişinden silemeyeceği, bugününü etkileyen ve geleceğini çoktan belirlemiş olan bu travmayı yaşamı boyunca taşır. Ailesini kaybetmesinin ardından hayalleriyle vedalaşıp kendisine sunulanla yetinmek zorunda kalışı kaderini belirleme temasıyla birebir örtüşür.

Kaderini farklı bir yöne çevirme çabası ise Gabrielle ile konuşmasıyla başlar. Gabrielle’e kaderin belirlenebilir ya da şaşırtılabilir olup olmadığını sorar. Bir yerde olamamanın hayal kırıklığını elleri ve kulaklarıyla yaptığı basit bir hile ile alt eder. Bir sokağın başında, o tarafa yönelecekmiş gibi durup son anda fikrini değiştirerek kaderini şaşırttığını düşünür. Bu noktadaki çıkmaz ise kaderin belki de hali hazırda bu yönde ilerleyeceği ihtimalinin olmasıdır. Kişi kaderine çelme taktığını hissettiği anda kendisini yönlendirenin yine kaderi olup olmadığından habersizdir. Normalde yapmayacağını söylediği eylem kişinin potansiyelinde var olan ve itki gücü bulabildiğinde ortaya çıkabilen bir durum olabilir. Film, bu noktada travmanın etki alanını vurgular.

Çözülme

Kalabalık şehirde oradan oraya savrulan elin devam etmek için güç aldığı şey yıllar önce düşlediği, idealindeki geleceğinin bir parçası olan astronot ve piyanist Naoufel’dir. El, geçmişte yaşar ve onun gücüyle ayakta kalır. Bedenine döndüğünde de yapmak istediği bu geçmişi yaşatmaktır. Naoufel’in kırılma noktası sayılabilecek, geçmişi simgeleyen elin artık olmayışı onun travmasından kurtulmasıyla ilişkilendirilebilir.

Film, temelde geçmişinin hüzünlü sahnelerini gözünün önünden atamayan fakat bunu geride bırakmak için çabalayan bir karakteri konu alır. Filme göre kişi, kaderini kendi kontrolü olmayan olayların tesirinden kurtararak ve bunlarla barışarak belirleyebilir. Son sahnede Naoufel, ailesini kaybettiği yolculuğun ses kaydını dinler ve üzerine yeni bir kayıt alır. Şehrin tepesinde uğuldayan rüzgarın sesini kaydeder ve öne doğru atılır. Kaderine yön verme yolu olarak değiştiremeyeceği geçmişini kabullenmeyi seçmiştir. Aynı sahne içerisinde ses kaydını duyan Naoufel’in eli ise geçmişi temsil eden bir unsur olarak geri çekilir. Naoufel hayatının kontrolünü geçmişin değil; şimdinin ışığında geri kazanmıştır.

 

Yazar: Melin Durmaz

Editör: Merve Bektaş

 

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Melin Durmaz
Melin Durmaz, 1997 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema, sosyoloji ve iletişim gibi alanlarda içerik üretiyor. Deneme ve hikâye yazıyor.
YORUMLAR

  1. Sergen dedi ki:

    Önerinle listeme aldığım filmi, yazından sonra izleme fırsatı buldum. Sıcağı sıcağına degerlendirmeni de okumaktan çok keyif aldım. Kalemine sağlık, daha sık yazman dileğiyle… 🌸