Andrey Tarkovski’nin Sinema Üzerine Tavsiyeleri

09.09.2020
Andrey Tarkovski’nin Sinema Üzerine Tavsiyeleri

Sinema dünyasında kendi sinema dilini oluşturmuş bir yönetmen olan Andrey Tarkovski’nin sinemayla yakın ilişki kurmak isteyenlere dipnot edilmesi gereken sözlerini inceleyeceğiz.

Öncelikle Tarkovski’nin sinema hayatına bakalım. Andrey Tarkovski, sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden birisi olmuştur. Şiirsel sinemanın öncülerindendir. 4 Nisan 1932 tarihinde Beyaz Rusya’ya bağlı olan İvanono’da dünyaya gelmiştir. Babası şair annesi ise aktrist olan Tarkovski, VGIK Sovyet Film Okulu’nda eğitim almadan önce Moskova Doğu Dilleri Enstitüsü’nde Arapça eğitimi almıştır. İlk uzun metraj filmi olan Ivan Childhood’u 1962 yılında çekmiştir. Vladimir Bogomolov’un savaş hikayesinden alıntıladığı Ivan Childhood, Sovyet yönetiminin desteklenmemesine ve kısa bir süre gösterimde kalmasına rağmen yurt dışında ilgi görerek Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ve San Francisco Film Festivali’nde Goldan Gate ödüllerini almıştır. İkinci filmi Andrey Rublev’i 1969 yılında çekmiştir. Bu filmi de Sovyet yönetimi tarafından desteklenmeyerek 1971 yılına kadar yasaklı kalmıştır. Cannes Film Festivali’nde ödül almaması için son gün gösterim yapılmasına rağmen bu filmiyle de ödül almaya hak kazanmıştır. 1972 yılında Bilim Kurgu yazarı Stanislav Lem’in aynı adlı romanından uyarlanan Solaris filmini çekmiştir. Eleştirmenler Tarkovski’inin filmini Stanley Kubrick’in 1968 yılında çekmiş olduğu 2001:Space Odyssey filmine cevap olarak çekildiğini söylemişlerdir. 1975 yılında The Mirror filmini yaparak dünya sinemasına estetik bir başyapıt kazandırmış; fakat yine Sovyet yönetimi tarafından engellere takılmıştır. Buna rağmen sinema tarihinin unutulmaz filmlerinden biri olarak birçok festivalde ödül almıştır. Tarkovski’nin sinema anlayışı Sovyet yöneticilerinin karşı çıktığı filmler olsa da uluslararası başarılar kazanarak Sovyet sinemasına başarı kazandırdığı için Hollywood ile karşılaştırılması da hoşlarına gitmekteydi. Bu yüzden Sovyet sinemasının Hollywood gibi olduğunu göstermek için büyük bir bütçe ayrılarak 1979 yılında Stalker filmi çekilmiştir. Fakat bir laboratuvar kazasında filmin negatifleri hasar görmüştür ve Tarkovski daha düşük bir bütçe ile filmi tekrardan çekmiştir. Sovyet yönetimiyle sorunlar yaşasa da Sovyet Film Stüdyosu olan Mosfilm ile çalışmalarına devam etmiştir. 1983 yılında İtalya yönetiminden izin alarak Nostalghia adlı filmi çekmiştir. Bu süreçte yine Sovyetler ile sıkıntılar yaşayan Tarkovski kalma süresinin uzatılmaması sonucunda irtica talebinde bulunmuştur. 1985 Yılında çekmiş olduğu son filmi The Sacrifice ise İsviçre’de çekilmiştir. Çekmiş olduğu bu son iki filmde Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel ödülü almaya hak kazanmıştır.

Yaşadığı yönetimsel sorunlara rağmen 20. yüzyılın en önemli yönetmenlerinden birisi olan Tarkovski 1986 yılında Paris’te hayatını kaybetmiştir.

27 yıllık yönetmenlik hayatında 7 film çekmiş olsa da her biri ile sinema tarihinde izler bırakmayı başarmıştır. Filmlerinde önemle vurguladığı şeylerden birisi de 4 element olan hava, su, ateş ve topraktır. Bunun yanı sıra hayvanları, köpekleri özellikle filmlerinde kullanmıştır. Düş gücünün sınırlarını genişleterek seyirciye metafizik görseller sunmuştur.

Andrey Tarkovski’nin Tavsiyeleri

  • “Yönetmen olmaya karar vermezsiniz, Yönetmen olmanız gerekir.”

Tarkovski sinema okulunda hoca olsaydı öğrencilerini yönetmen olmaktan vazgeçireceğini söylemiştir. Çünkü yönetmen olmanın çok fazla emek verilen ve mücadele edilmesi gereken bir süreç olduğunu vurgulamaktadır. Yönetmenin asıl işi sette değildir. Tarkovski’e göre yönetmenliğin şairin ve bestecinin yaptığı yaratıcı çalışmadan bir farkı yoktur.

  • “Sinema şiirsel bir sanattır.”

Yönetmen senaryoya baktığında nasıl çekeceğini düşünebiliyorsa derin bir yanılgıya kapılıyordur çünkü sinema yüksek bir sanattır. Bunu derinden yapılan şiirsel bir sanat olarak görmektedir.

  • “Solaris’i en başarısız filmim olarak görüyorum.”

Solaris’i çekerken bilim kurgu filmi olarak düşünmemiştir. Bunun sebebi bilim kurgu bağlantısını bertaraf etmeyi başaramamasıdır. Ivan’s Childhood’un ise kendisi için özel bir önemi olduğunu ve bu filmi yaratıcı çalışmasının olup olmadığını gösteren bir sınav olarak düşünmektedir.

  • “Sinema bugün büyük yapımcıların elinde.”

Sinemanın sesli filmin başlangıcına damgasını vuran dönemden daha eleştirel ve zor bir süreçten geçtiğini söylemektedir. Bu sürecin teknolojik gelişmeler değil ekonomik baskılar sonucu ortaya çıkmıştır. Bunu sinemanın büyük yapımcıların elinde olmasıyla ve onların piyasaya video kaset sürmekle ilgilendiklerini belirtir. Halkın talebinden çok yüksek karlar elde etmekle uğraşıldığını söylemektedir.

  • “Film çekerken beyaz perde için mi yoksa televizyon için mi çektiğinizin daima bilincinde olmalısınız.”

Önceki madde de belirttiğimiz gibi sinema büyük yapımcıların elinde bu yüzden filmi ne için yaptığınız çok önemlidir. Evlerimize televizyon girdiğinden beri halk sinemaya farklı bir hava olarak gitmektedir. Artık yakın tarihte sinema da nostaljik bir eylem olarak kalacaktır. Sinemaya giden insanlar eğlenmek için kafa dağıtmak için gitmemektedir. Görülmeye değer bir şey için gitmektedir. Bunun için Tarkovski geleceğin yönetmen adaylarına filmi ne için yaptıklarının önemli olduğunu vurgulamaktadır.

  • “Halkı eğlendirmekten vazgeçmeliyiz.”

Seyircilerin çoğunluğu onları eğlendirmemiz gerektiğini düşünmektedir. Bu doğrultuda yapımcıların yönetmenlere ne kadar para ayıracağı ortaya çıkıyor. Tarkovski bu yüzden iki arada kalındığını söyler. Ya kendimiz olarak kalacağız ya da yapımcıların masraflarını haklı çıkartacağız ki gelecekte bizimle iş yapılmak istensin. Tarkovski eğlendirilmek istenilen kesimden vazgeçtiklerinde “Ölmezsek galip çıkarız.” demektedir. Ancak bu şekilde o geri kalan kısım dönüştürülebilir.

Sinema bir sanat ise insanlara bunu göstermeli ve bir amaç edinmeliyiz. Bu insanların ne uğruna yaşadığını hem kendimize hem de etrafımızdakilere ifade ederek göstermeliyiz. Hayatın amacını, hayatı ve insanın bu gezegen üzerinde belirişinin sebebini açıklamak işte Tarkovski, meselemizin bu olması gerektiğini vurgulamaktadır.

  • “Oyuncu bana itaat etmelidir.”

Tarkovski yönetiminde oyuncunun yaklaşımına itaat etmesiyle ona özgürlük sağlayacağını söylemektedir. Oyuncu, filmin kavranışıyla ilgili yönetmenin bakış açısını paylaşmadığında hoşgörüsüz olmaktadır. Tarkovski, kendisiyle aynı görüşü paylaşan oyuncularını sevmektedir.

  • “Sevdiğim yönetmenler.”

Tarkovski sevdiği yönetmenleri şöyle sıralamaktadır; Berison, Bergaman, Antonioni, Mizoguchi, Vigo, Bunuel. Alexander Dovjenko’nun sessiz sinema döneminde yaptığı filmleri bayılıyormuş. İlk sesli filmlerden en çok sevdiği ise Kalatazov’un filmleridir. Son dönemlerde ise Sergey Parajdanov ve Otar Losseliani’yi beğenmediğini söylemektedir.

  • “Sinema özgün olmalıdır.”

Sinemanın edebiyattaki gibi bir yöntemle insani bir karakter oluşturmanın kendi görüşüne göre yanlış olduğunu söylemektedir. Geleneksel tiyatro yöntemleriyle de karakter yaratıldığında yine bir şey elde edilemez. Ona göre sinemanın düşünceleri anlatmada özgün bir yöntemi olması gerekmektedir. Bu şematik bir şey değildir. Bu da yönetmenlerin aynı tarzda film çalışması gerektiği anlamına gelmemektedir.

Yazar: CANSU BEKAR

KAYNAKÇA:

Oylum R, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Seyyah Kitap, 3.Baskı 2017,İstanbul

Alıntılar:

Tarkovski A. Zaman İçinde Zaman, Afa Yayınları, 1994 İstanbul

Tarkovski A.Mühürlenmiş Zaman, Afa Yayınları,1992 İstanbul

Aslanyürek S,Tarkovski’den Sinema Dersleri,Agora Kitaplığı,2012 İstanbul

Tarkovski A.Şiirsel Sinema,Agora Kitaplığı,1999 İstanbul

 

YAZAR BİLGİSİ
Cansu Bekar
Cansu Bekar,1997 yılında Eskişehir’de doğdu. 2015 yılında Eskişehir Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Radyo televizyon/Grafik animasyon alanından mezun oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünden mezun olarak eğitimini tamamladı. Şu an Eskişehir’de yaşamaktadır. Sinema alanına duyduğu ilgisini yaptığı film eleştirileri ve araştırmalar ile devam ettirmektedir. Fotoğrafçılık ile uğraşan Cansu; resim çizmeyi, film izlemeyi ve yazı yazmayı seviyor. MozartCultures ekibinde yazarlık ve animasyon alanlarında çalışmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.