Yeni Yılda Zihin Açıcı Beş Kitap

Yeni Yılda Zihin Açıcı Beş Kitap

Yepyeni bir yılı kucakladığımız şu günlerde biraz kendi alanımızdan çıkmak, farklı tecrübeler (fiziki olamasa da fikri) kazanmak, bir şeylere başlamak istiyoruzdur belki de ama gelin görün ki yorgan, yastık, Netflix, Instagram, YouTube var ancak yetişilmesi gereken yerler yok… Kabuğumuzdan çıkıp adım atmak hiç bu kadar zor olmamıştı herhalde. Özellikle de enerjisi gezme ile değil telefon ekranı ile sömürülen biz genç nesil için. Bugün önereceğim beş kitap, hem konfor alanınızdan fikirsel olarak çıkmanıza sebebiyet verecek hem de sizi sıkmayacak, eğlendirecek, kim bilir belki de ekrana bakmaktan çıkartıp düşünselliğe yöneltecek.

Altı Bardakta Dünya Tarihi: 

Savaşlar, barışlar, antlaşmalar, politikacıların laf dalaşları, ekonomik krizler, siyasi evlilikler derken tarih başlı başına bir dert, dedikodu ve sıkıntı yuvası haline gelir. Kendisi de bunu çok iyi bilen, belki de hisseden Tom Standage, sizlere bambaşkabir tarih anlayışı sunuyor: İçeceklerin Tarihi. Hiç merak ettiniz mi, bizi ayık tutup işlerimize sürükleyen kahvenin aydınlanma dönemine etkisini ya da şarabın felsefi düşünceye kattıklarını? Cola’nın Amerikan kapitalizmi ve küreselleşmede oynadığı büyük rolü? Açıkçası ben etmemiştim, Standage’ın bu kitabını görene kadar. Kırmızı Kedi Yayınevinden çıkan kitap, günlük hayatımızın siyasal ve ekonomik koşullardan nasıl etkilendiği ve bu koşulları nasıl etkilediğini içeceklerin tarihi üzerinden anlatıyor. Altı içkinin anlatıldığı altı bölüm, içkilerin ortaya çıkışlarına göre tarihsel bir şekilde sınıflandırılmış, bira ile başlayıp çay ile sonlanmıştır. Aralarda ise damıtık içkiler, şarap, kahve, çay gibi bölümler söz konusu. Bu alternatif tarih okuması, sizleri hayrete düşünerek gündelik hayatınızı gözden geçirme imkânı sunabilir.

Goebbels, Büyük Yalanlar: Yalanın ve Çürümenin Kitabı:

Sosyal ve pozitif pek çok bilimin gelişmesine, değişmesine sebebiyet veren, “canavarlıklarla” dolu Nazi döneminin belki de en önemli ismidir Goebbels çünkü o, perde arkasındadır, kitleleri metinsel olarak kontrol eden, inandıran ve ikna eden onun kalemi ve inancıdır. Özetle sosyal psikoloji alanının oluşmasına öncülük eden bu karanlık dönem, Goebbels ve onun propagandaları olmadan düşünülemez. Sayın(!) propaganda bakanının yazdığı metinlerden, verdiği demeç ve konferanslarından oluşan bu Almanca derleme, dilimize Duygu Bolut tarafından Zeplin Yayınları ile kazandırılıyor. Kitap, Nazi iktidarının hemen öncesinde, iktidara zihinsel zemin hazırlamayı amaçlayan gazete makalelerinden, yazılarından başlıyor ve savaşın son demleri olan 1943 yılındaki makalelere kadar uzanıyor. Geçen zamanda yazı dilinin (hem üslup hem de anlamsal olarak) manipülatifliğini artırdığını, savaş güzellemesi yaptığını gözlemlemek mümkün. Siz de “Nasıl oluyor da koca ulus bir tane diktatörün, ‘hayalperest’ delinin peşinden gitti?” diyenlerdenseniz Alman toplumunun her gün yüz yüze geldiği bu provokatif söylemleri incelemek, pek çok cevabı olan sorunuzu biraz olsun açıklığa kavuşturabilir.

 

Çaykovski İstanbul’da 

Evet, doğru duydunuz. Fındıkkıran, Kuğu Gölü gibi efsane bale müziklerinin, Piyano Konçerto No: 1 gibi eşsiz konçertoların bestecisi Pyotr İlyiç Çaykovski, İstanbul’da (imiş). 16 Mayıs 1886 tarihinde İstanbul topraklarına ilk kez gelen bestecinin izlenimlerini, yaşadıklarını anlatmayı amaçlayan kitabın yazarı Emre Aracı (müzikolog, orkestra şefi, besteci), bu kadarla kalmamış; kitabın öncesine ince, arşivlerden çıkma fotoğraflarla süslenmiş bir Çaykovski biyografisi de iliştirmiştir. Hoş, sadece biyografi değil, bütün kitap bir görsel şölen ve anılar bütünü. Öyle ki bestecinin yazdığı mektuplar, günlüğünden çıkan parçalar Türkçeye çevrilmiş hâlde ruh dünyanıza dokunuyor. Sayın Aracı’yı yaptığı yoğun arşiv araştırmalarından dolayı tebrik etmemek elde değil. Müzik ile daha haşır neşir olduğumuz, iç dünyamıza doğru yalnızlaştığımız şu günlerde, hem ülkemizin eski hâlini Avrupai bir perspektiften görmek hem de dönemin İstanbul sokaklarını yarı kurgusal bir şekilde dolaşmak isteyenler için birebir. Üstelik bütün bunlar müziğe yön veren duygulu bir dehanın kaleminden, gözlemlerinden ortaya çıkıyor. Köşemizde kahvemizi içip, Re Majör Opus 44 Keman Konçertosu‘nu dinlerken bu eseri okumak ruhumuzu rahatlatacaktır. Özellikle de çalan kişi virtüöz Itzhak Perlman ise!


Karl Marx: 

“20. yüzyıl şeytanı”, uzun yıllar varlığını sürdürecek bir devleti, görüşleri ile şekillendirmiş bir filozof, ütopya yazarı, üstat… Ama aslında o: Marx. Ünlü tarihçi, gazeteci, diplomat Edward Hallet Carr’ın kaleminden çıkmış, harika bir Marx biyografisini sizlere sunuyorum! İlk kez 1934 yılında basılan bu eseri için Carr, Marx’ın hayatında önemli rol oynayan ülkeler (Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere) ve düşünürün felsefesinde köşe taşı olan enternasyonal kavramından oluşan (kavramın ortaya çıkışı, Marksizmle buluşması, şekillenmesi ve çökmesi) bir sınıflandırma yapmıştır. Ayrıca, bunları yaparken alışıldık “Şurada şu oldu, şöyle etkisi oldu.” üslubundan da kaçınmıştır. Yani düşünürün aile ilişkileri, aşk hayatı, dostlukları, yıkılmaları özetle insanlığı, mektuplar eşliğinde insanca anlatılmıştır. Aslında daha güncel ve detaylı Marx biyografileri bulunabilir ama bu eserin önerilme sebebi, eski olmasından kaynaklıdır. Kitabın tanıtım yazısında da Carr’ın, Bolşevizm’in gençlik döneminde yaşamasının, bu eserin oluşumuna – kaynak ve yeni perspektiflere erişim açısından- nasıl katkıda bulunduğu yazılıdır. Savaş arifesindeki 20.yüzyılın 19. yüzyıla bakışının önemli olduğu da kesindir. Özetle, geçmişe doğru yolculuk yapmak, dönemin siyasal entelektüel ortamını tarih kitapları dışında tanımak ve bir fikrin nasıl ortaya çıktığını anlamak isterseniz Carr’ın bu eseri sizi bunaltmadan isteklerinizi karşılayacaktır.

 

 

Modern İran Tarihi: 

Sadece 261 sayfa olan bu kitap koskoca bir ulusun tarihi en başından, Kaçarlar’dan alıp 21. yüzyıla getiriyor. Üstelik Sayın Abrahamian, bunu yaparken lafı dolandırmıyor; öz neyse, hangi olayın bilinmesi gerekiyor ve hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda büyük etkileri varsa onu anlatıyor. Üstelik bunları yaparken halkın durumunu iktidar değişimlerine göre açıklaması yani sosyolojik bağlamda anlatmak istediğini vermesi de mükemmel oluyor. Kitap, her tarih kitabında olduğu gibi kronolojik bir sınıflandırma yapıyor, Kaçarlar ile başlayıp İslam Cumhuriyeti ile bitiyor. Ama burada önemli olan ve Abrahamian’ın da farkını ortaya koyduğu asıl unsur (bunları çok kilit noktalarla anlatması dışında), kitabına şark terimlerini iyi anlayamayanlar için adeta küçük bir İran siyasi sözlüğü olan sözlükçe, kimin kim olduğunu, nereden geldiğini anlatan “Kim Kimdir?” kısmı, haritalar ve resimler eklemiş olmasıdır. Komşumuzun köklü tarihini sıkılmadan ve rahatlıkla pek çok farklı yazınsal materyal aracılığıyla öğrenebiliyorsunuz. Dilek Şendil, kitabı Türkçeye büyük bir ustalıkla kazandırmıştır. Sözün kısası,  Modern İran tarihi bambaşka bir coğrafyayı, her şeyiyle tanımak için harika bir başlangıç.

 

 

Listemin sonuna geldim. Hepinize iyi okumalar, melankolinin kaybolduğu aydınlık günler ve iyi bir yıl dilerim.


Yazar: Ece Kartal
Editör: 
Başak Tufan

Kaynakça:

  • Abrahamian, Erwand (2008). Modern İran Tarihi. İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 6. Baskı.
  • Aracı, Emre (2016). Çaykovski İstanbul’da. İstanbul, Türkiye İş Bankası Yayınları. 2. Baskı.
  • Carr, H. Edward (1934). Karl Marx. İstanbul, İletişim Yayınları. 1. Baskı.
  • Goebbels, Büyük Yalanlar (2019): Yalanın ve Çürümenin kitabı. İstanbul. Zeplin Yayınları. 1. Baskı.
  • Standage, Tom (2005). Altı Bardakta Dünya Tarihi. İstanbul, Kırmızı Kedi Yayınları. 1. Baskı.

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Alpagut Aykut Tüzemen dedi ki:

    Goebbels, Büyük Yalanlar: Yalanın ve Çürümenin Kitabı, konusu muhteşemmiş.