1960’lar, Hippiler ve Felsefeler

16.05.2021
1960’lar, Hippiler ve Felsefeler

1960’lı yıllar; siyasi, felsefi ve sanatsal açıdan toplumların hem kendi içinde hem küresel düzeyde radikal değişim ve gelişim yaşadığı, “önemli” ve mercek altına alınması gereken yıllar olarak görülebilir. Spesifik olarak 1960’ların ikinci yarısında İstanbul, bu ”değişim ve dönüşüm” furyasından değişik açılardan etkilenmiştir. Bu etkilenmelerin sonuçlarından birisi ise “normal”in dışında, marjinal hayat tarzlarıyla ortaya çıkan bir grup insandır: Hippiler.

Yarattıkları dünya görüşüyle diğer birçok insandan farklı bir yol çizen; çalışmaya, para kazanmaya, mülkiyet kavramına, aidiyet hissine tamamen karşı, bu konudaki tek dertlerinin hayatlarını minimum düzeyde idame ettirmek olduğu barış ve sevgi yanlısı hippiler, az parayı daha uzun süre kullanabilecekleri ve aylak yaşam stillerini daha rahat ifade edebilecekleri bir yer olan İstanbul’a akın etmeye başlamıştır. Şehir merkezinde, işlek bazı mekanları mesken belleyen ve yaşama şekillerini hiç çekinmeden gösterebilen hippilere yerli halk tarafından “bitnik”, “çiçek çocuk”, “adem babalar” ve “bitli turistler” gibi lakaplar takılır, polisler ise onları daha çok “döviz kaçıran turistler” olarak nitelendirmiştir. (Aktaş, 2018)

Hippiler için İstanbul’da geçinmenin kolay yanlarından biri, dilenmeye çıktıklarında hayatlarını devam ettirecek ve istedikleri esrar tedariğini sağlayacakları kadar para elde edebilmeleri olarak görülebilir ki bu da onların İstanbul’da ikameti için yeterli bir sebep olmuştur.

Hippilerin İstanbul’daki bu alışılmamış görüntüleri medya için de yeni ve değerlendirilebilir bir mesele halini almış, o zamanın gazetelerinde ve dergilerinde neredeyse her gün bir “hippi” haberine yer verilmiştir. Hippiler gazetecilere para karşılığında pozlar vermiş, aralarından çıkan sansasyonel tipler ise haber gündemlerinde yer bulmuşlardır. Örneğin elli lira karşılığında kanını satan hippiler, cadde ortasında soyunup denize atlayanlar, aç ve parasız olduğundan dolayı saçını kesip satan ve aldığı parayla karnını doyuran İngiliz Bill, çok eşli bir Kanadalı hippi… Bütün bunlar, o dönemin gazete kupürlerinde yer alan “tuhaf” güruhtan yalnızca bazılarıdır.

Sorun çıkaran veya toplumda huzursuzluk yaratan hippiler ara sıra karakola toplanır ancak İstanbul Emniyeti bunu pek istekli yapmaz çünkü o dönemin bir gazete haberinde yazılmış şekliyle “aylarca su yüzü görmeyen vücutlarının neşrettiği kötü koku yüzünden yanlarına yaklaşılmayan, üstü başı perişan kılıklı, yalın ayak, uzun saçlı ve sakallı turistler”in (Aktaş, 2018) girdiği her karakol, hippiler çıktıktan sonra iyice bir dezenfekte edilmek zorunda kalınmıştır. Bu nedenle polisler çözümü, sorun çıkaranları direkt sınır dışı etmekte bulmuştur. Kendi halinde olanlar için ise -özellikle hippi nüfusunun yaygın olduğu 1970 yılında mütemadiyen gezdikleri yerlere- “turistlerin, bitniklerin, hippilerin dikkatine” başlıklı uyarı panoları asılmıştır.

Hippi İngiliz George, bir röportajında şunları der:

Bize normal değilsiniz diyorlar. Size göre tabii değiliz. Bana sorarsanız sizler gibi olsaydım kahrımdan ölürdüm. Aslında bizler de sizleri normal görmüyoruz. İşte mesele burada. Size göre biz, bize göre siz normal değilsiniz. Acıyorum şu sokakta koşuşan ve ne yaptıklarını idrak etmeksizin makine gibi çalışan sizlere. Gülünç buluyorum böyle bir hayatı. Sizler basit ve hissetmeden yaşıyorsunuz. Ben neden para kazanmak gayesiyle şu veya bu işi yaparak kendime olan saygımı sarsayım? Benim gayem para kazanmak değil ki, para için yapılana pislik derim ben. Ancak arzuladığım be beni tatmin edecek meşguliyetimin ne olduğunu keşfedersem, işte o zaman kıpırdar, çalışırım. Böyle bir keşifte bulunmak için de, şimdi yaptığım gibi bir kenara kıvrılırım ve sizlerin vurduğu miskin damgasına aldırmadan düşünürüm. Sizde bu harekete dayanacak cesaret var mı? (Aktaş, 2018)

“Bitnikler”, 1970’li yılların başlarına kadar şehirdeki bu “farklı” yaşamlarını sürdürmüştür. Yerli halk onlara nasıl tuhaf ve “aşağılayıcı” bakıyorsa onlar da geri kalan insanlara kendi “normal”lerini karşılamadığı için benzer bir şekilde tavır almıştır. 1960’lar, hippiler ve felsefeler aynı gökyüzünün altında ve aynı yeryüzünün üstünde, yıllar sonra bile harflerle birlikte kendilerini anlatacak ve anlattıracak bir tarih olmuştur.

 

Yazar: Nisa Kuvvetli
Editör: Ozan Yazıcı

KAYNAKÇA
Aktaş, U. (2018). Gayrimeşru İstanbul. İstanbul: Cumartesi Kitaplığı.

YAZAR BİLGİSİ
Nisa Kuvvetli
Nisa Kuvvetli 2001 yılında Adana'da doğdu. Çukurova Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.