Toplumsal Davranış Felci: Kitty Genovese Olayı

06.07.2019
Toplumsal Davranış Felci: Kitty Genovese Olayı

Saat sabah 03.15. Evinize girmek üzere sokakta yürürken arkanızdan elinde avcı bıçağı olan biri geliyor. Kaçmaya çalışıyorsunuz, bağırıyorsunuz. Sırtınıza bıçak darbesi aldınız. Saldırgan sizi bıraktı ve gitti. Fakat yardıma gelen yok, evinize kadar sürünerek gitmeyi denemelisiniz. On dakika geçti ve siz hala eve varamazdınız, gelen yok fakat saldırgan geri geldi. Tecavüz edip yeniden kaçtı. Muhakkak birileri yardıma gelir değil mi? Hiç değilse polisi aramış olmalılar. Çünkü sesinizi duymamış olmaları mümkün değil, üstelik onlar sizin komşularınız. Apartman dolusu insan, kalabalığın gücü sizi güvende tutabilirdi değil mi? Ama gelmediler. Ölümünüz dakikalarca sürmesine rağmen hiç kimse elle tutulur bir tepki vermedi. Neden?
Peki, bir de şöyle düşünelim; saat 03.15’te evinizde oturuyor veya uyuyorsunuz. Dışarıdan bir kadın ve bir erkeğin tartışma sesi geliyor. Ne yapardınız? Ve hatta ne yapmalısınız? Araştırmalara göre bu iki sorunun cevabı birbirinden oldukça farklı. İnsanların büyük bir çoğunluğu kendince çeşitli sebeplerle olaya dahil olmamayı seçiyor. Böyle okuyunca inanılmaz geliyor değil mi? Ama büyük olasılıkla, böyle bir durumdayken sizin beyniniz de diğer insanlardan farklı çalışmayacak.
Gelin özetlenmiş bu 3 sosyal psikolojik sürece daha yakından bakalım.
Bahsettiğim sebepleri oluşturan etki ‘’seyirci etkisi’’ olarak adlandırılıyor. Bu sebeplerden bir tanesi tartışan kişilerin bir kadın ve bir erkek olmasından kaynaklanıyor. Pek çok insan bunu kendince bir ‘’çift tartışması’’ olarak yorumluyor ve ikilinin arasına girmek istemiyor (Türk toplumundaki versiyonu için bkz: karı koca arasına girilmez). Her ne kadar kendinizi durumdaki maktulün yerine koyunca çok saçma gelse de bu aslında sık karşılaşılan bir görmemezlikten gelme bahanesi. Sahi neden karı koca arasına girilmez? İnsan beyni – özellikle de bizler toplumsal normlarla yoğrulmuş insanlarınki – karşı cinsten olan iki bireyin duygusal bir bağ içinde olduğu çıkarımında bulunuyor ve kavgayı pek de hayati görmüyor. Başka bir olasılık olarak insanlar bunu iki sarhoşun kavgası zannediyorlar ve bunun sebebi de büyük ihtimalle saatin 03.15 olması. Olağandışı saatlerde sokaklarda yalnızca sarhoşların dolaştığı düşüncesi ve sanki sarhoş kavgası sonlandırılmamalıdır, buna karışılmamalıdır düşüncesi yer alıyor. Elbette bu şekilde ele aldığımızda hepimiz mantıklı olanı bulup onu uygulayacağımızı sanıyoruz fakat olay anında beynimiz istemsizce bize bu yönlendirmeleri yapıyor.
Bir diğer sebep acil durumun fark edilememiş olması. Bu gibi durumlar belirsizdir ve insanlar karar verip duyduğu/gördüğü şeyin yardım gerektirip gerektirmediğine karar verene dek iş işten geçmiş oluyor. Fark edip yardıma karar verildiğindeyse performans güvensizliği başlar: Ya gerekli yardımı göstermeye gücüm yetmezse? Ya aslında acil bir durum değildiyse? Bunun sebebiyse çoğunlukla topluluk önünde bulunuyor olmamızdır. Başka insanların göz hapsindeysek ve daha önce denemediğimiz bir işe kalkışıyorsak performans kaygımız normalin üstüne çıkar bunun sonucunda da kendimizi yetersiz hissedip geri durabiliriz.
Bir diğer sebepse sorumluluğun bölünüyor olması. Olayı işiten çoğu insan ‘’birileri gerekeni yapacaktır’’ mantığında ilerliyor. Olaydaki tanık sayısı arttıkça sorumluluk da bir o kadar bölünecektir. Peki, herkes böyle düşünürse gereğini yapacak olan kişi kim olacak? Söylenenlere göre müdahale edilme oranı 38’de 0. Bir diğer iddialara göre bu sayı 38’den de fazla deniliyor. Abartıldığını iddia edenler de var tabi fakat esas alınan sayı 38. Bu veri gerçekten inanılmaz ve tüyler ürpertici. Kendimizden başka insanların olaya şahit oluşu veya sırf orada bulunuyor olmaları, toplumsal vazifemizi ve bundan da öte insanlık vazifemizi yerine getirmemize engel oluyor. Ve yine biz değil miyiz kuytu yollardansa kalabalık yolları seçen? Muhakkak birileri görür/duyar ve kayıtsız kalmaz diye düşünen. Fakat çoğu zaman böyle olmuyor. Hala ikna olmadıysanız yeni bir bilgi: İlk paragrafta verdiğim örnekleme gerçek bir hikayeden alıntı. Kitty Genovese katledildiği dönem New York Times’a konu olmuş, şimdilerdeyse psikoloji derslerinde adı sıkça anılmakta olan gerçek bir örnek. Verilerde bahsi geçen(tahmini) 38 sayısı da Kitty Genovese’in sokağında yaşayan ve onun katline kayıtsız kalan 38 komşusunu belirtiyor. Bu olay bir tür ‘’grup davranış felci’’ olarak da yorumlanmıştır. Ve toplumdaki yabancılaşmanın, olaylara ilgisiz kalmanın sebebine psikolojik anlamda ışık tutmuştur.

Ece Yurdakul

Nida, S. A. (2018). Bystander intervention and social psychology. Salem Press Encyclopedia of Health. Retrieved from http://0search.ebscohost.com.library.metu.edu.tr/login.aspx?direct=true&AuthType=ip&db=ers&AN=93871817&site=eds-live

YAZAR BİLGİSİ
Ece Yurdakul
Ece Yurdakul 1998 yılında Ankara’da doğdu. 2016 yılında İçel Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde dördüncü sınıf psikoloji öğrencisi olan Ece Yurdakul, MozartCultures’da psikoloji alanında yazılar yazmakta ve aynı zamanda felsefe ve sosyoloji alanında da çeviriler yapmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.