Dostoyevski’nin İnsanları

Kumarbazlar, suçlular, yoksullar, hastalar, sürgünler, hazzın pençesine düşmüşler… Dostoyevski’nin yarattığı; acı çeken, sorgulayan, onun kalemiyle can bulan ruhlar.

Dostoyevski’nin İnsanları

“Duvarı yıkmaya gücüm yetiyor diye, kafamı duvara vurarak parçalayacak değilim elbette; ama bu taş duvarı yıkmaya yeterince gücüm yok diye ona öylece boyun eğecek de değilim.” -Yeraltından Notlar, F.M. Dostoyevski

Dostoyevski Kimdir?

Hayatı ve Eserleri

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 1821 ila 1881 yılları arasında yaşamış Rus yazardır. 1846’da ilk kitabı İnsancıklar ile büyük ses getirse de sonrasında beklediği kadar başarı elde edemez. İleriki yıllarında politikayla ilgilenmeye başlar. Bu zamanlarında komplolara bulaştığı iddiasıyla idama mahkûm edilir ancak affedilir ve sürgüne gönderilir. Sürgünden döndükten sonra kariyeri yükselişe geçer. Ölüler Evinden Anılar, Suç ve Ceza, Kumarbaz, Ecinniler, Karamazov Kardeşler gibi pek çok başyapıt üretir. Hayatının edebi anlamda zirvesindeyken ciğer kanaması sonucunda hayatını kaybeder. [1]

Sara Hastalığının ve Sürgün Yıllarının Eserlerine Yansıması

Dostoyevski’nin sara hastalığı ve geçirdiği krizler, yazım dünyasına büyük ölçüde yansır. Sağlıklı ve yaşam doluyken bir anda gelen krizler ile hiçliği tadar. Bu hastalık, Dostoyevski’yi bedensel ve zihinsel olarak yorgun düşürse de en dibe yapılan bu inişler, bir yandan da onun edebi kimliğini doyurur. [2]

Hastalığının altında ezilmez; tam tersine onu, hedeflerine ulaşmak için yol olarak kullanır. Yarattığı kahramanları da buhranlar, halüsinasyonlar, sara ve histeri krizleri geçirir. Kişisel yaşamının ve düşüncelerinin bir çeşit dışavurumudur kahramanları adeta.

“Onun hazzı da bayağı bir zevk alma değil, bir kumar ve bütün duyusal güçlerini oyuna sürmekti, saranın esrarengiz boğuculuğunu tekrar tekrar duyumsama isteğiydi, duygularını tehlikeli bir ön hazla dolu birkaç gergin saniye içine sıkıştırmak ve ardından külçe gibi pişmanlığın içine düşmekti.” –Üç Büyük Usta, Stefan Zweig

Dostoyevski, hastalığında olduğu gibi sürgün yaşantısını da yazdığı eserlerine akıtır. O günlerin yarattığı psikolojik yıkımı, yok sayılmayı, zirveye çıkacakken yere çakılma hissini görmezden gelmez ve bunları harmanlayarak kalemini daha da güçlendirir. Sürgünden döndüğü zamanlarda yazdığı eserlerinde, bu yıllardan geriye heybesinde kalanları yazıya döker.

Dostoyevski’nin İnsanları

Dostoyevski; eserlerinde onlarca kahraman yaratmış, her bir karakterin gelişimini ve hikayesini ilmek ilmek işlemiş, kahramanlarına adeta hayat vermiş bir yazardır. Psikolojik tahlil ve gözlemleri ile bir terapistin ulaşabileceği sonuçlara ulaşmış, insanın karanlık dünyasına mercek tutmaktan hiçbir zaman çekinmemiş dâhiyane bir kişiliktir.

Dostoyevski, adeta canlı birer ruh yaratır ve onlara hayat verir. Onun kahramanlarının seçimlerini, düşüncelerini hiçbir zaman önceden kestiremeyiz. Roman kahramanlarından çok, kişilik sahibi biricik insanlardır yarattıkları: Öngörülemez, kalıba sokulamaz ve genellenemez.

Ahlaki olan ve olmayan, doğru ve yanlış, iyi ve kötü arasında kalan kahramanların karşılaştıkları yol ayrımlarında yönelecekleri patikalar, son ana kadar hep belirsiz kalır. Vicdanlarının sesi kulaklarından eksik olmayan bu karakterler, hep daha acı ve zorlayıcı seçimlerle baş etmek zorunda kalırlar.Hayattan sonuna kadar yaşamak haricinde beklentileri yoktur. Para, şöhret, aşk… hepsini isterler ancak bunları tüketmekten korkmazlar. Hayata ve hayatın sunduklarına karşı birer kumarbazlardır. Durağanlık değildir bu karakterlerin diledikleri; karakterler akış içinde olmak, varlık göstermek ve yaşamak isterler.

“Hummaya tutulmuş gibi bütün para yığınımı kırmızıya koydum…ve birden kendime geliverdim! Bütün gece boyunca korkudan soğuk terler döktüğüm, ellerimin ayaklarımın titrediği tek an buydu. Kaybetmenin benim için ne anlama geleceğini dehşet içinde fark ettim! Masada duran bütün yaşamımdı!” –Kumarbaz, F.M. Dostoyevski

Karakterler hep daha ileri, daha uzağa gitme peşinde ateşler içinde yanarlar. Huzur bulmuş bir tane bile Dostoyevski karakteri yoktur. Sınırsız bir şekilde var olma savaşındadırlar. Varlıklarının en belirgin özelliği de ölçüsüzlükleridir. Ele aldıkları her işi sonuna kadar götürürler.

“Hayata inanmasam, sevdiğim kadına sırt çevirsem, dünyanın gidişine inancım kalmasa, hatta tam tersine, her şeyin karmakarışık, uğursuz, belki de şeytanca bir kaos olduğuna iman etsem, insanların hayal kırıklığından uğradığı bütün korkulara tutulsam gene de yaşamayı isteyeceğim, hayat kadehini ağzıma götürünce bitirene kadar bırakmayacağım.” -Karamazov Kardeşler, F. M. Dostoyevski

Düşe kalka ilerlerler, hatalar yaparlar. Deneme yanılma yoluyla ahlaki olarak doğruyu bulma peşinde, karanlık iç dünyalarında oradan oraya savrulur, ıstırap çeker, krizler geçirirler. Belki ölümle karşılaştıklarında bir nebze huzura kavuşurlar. Ancak ne ölüm korkutur onları, ne de sürgün. Tek dertleri, vicdanları ve zihinlerindeki bitmez tükenmez fikirleri iledir. Sorgular, tartışır ve uğraşırlar. [2]

“..o içindeki karşıtlıkları tanrısal bir ahenge yükseltmemiş, tersine Tanrı ile Şeytan arasına germiş ve ortasına dünyayı koymuştur.” –Üç Büyük Usta, Stefan Zweig

Sonuç

Dostoyevski, yarattığı karakterlere dinginlik bahşetmez, bitiş noktası olmayan bir koşu yolu sunar. Muhtemel ki hiç durulmayan, her şeyi arzu eden bu karakterler için uygun olan da böylesi bir kaderdir.

Acı, hastalık ve buhranlar içinde geçen günler, sefillik içindeki hayatlar, içsel spazmların yansıması gibi bir memleket havası… ve tüm bunlara karşın haz peşinde koşan insancıklar. Hasta eden, acı veren şeyler Dostoyevski ve yarattığı kahramanları için birer gıdadır. O, en derin duygu ve düşüncelerin, en azılı davranışların kucağına kahramanlarını bırakmaktan çekinmez.[2]

Bilinçaltında yatan vicdanın veya suçluluğun sesini görmezden gelemeyen Dostoyevski, insanın en aşağı hislerine tercüman olur, ancak onları yargılamaz. Açık bir yüreklilikle karakterlerini kucaklar, bizlere de zihinsel olarak yıpranmış ateşler içinde yanan bu karakterleri anlama, kabullenme ve içselleştirme yolunu açar.

Sonuçta Dostoyevski’nin insanları; varoluşunu, hayatının anlamını arayan ve bu yolla para, aşk, suç peşinde koşan ancak bunlardan çok daha fazlasını bulan karakterlerdir. Aşırılıklar içinde sınırlarını zorlayan kahramanlar…

Not: Yazının başlığı, Stefan Zweig’ın “Üç Büyük Usta” isimli kitabının bölüm başlığından alınmıştır.

Yazar: Ayşenur Güzel
Editör: Emine Türal

Kaynakça

[1] Fyodor Dostoyevski. (2005, 9 Temmuz). Vikipedi: Özgür Ansiklopedi. Erişim adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Fyodor_Dostoyevski

[2] Zweig, S. (2019). Üç Büyük Usta Balzac Dickens Dostoyevski. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür.

[3] Dostoyevski, F., M. (2020). Kumarbaz. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür.

[4] Dostoyevski, F., M. (2020). Karamazov Kardeşler. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür.

[5] Dostoyevski, F., M. (2018). Yeraltından Notlar. İzmir: Parodi.

Görsel Kaynakları

Görsel 1  Görsel 2 Görsel 3 Görsel 4

YAZAR BİLGİSİ
Ayşenur Güzel
Ayşenur Güzel 1997'de Bursa'da doğdu. 2015'te Nilüfer İMKB Fen Lisesi'nden, 2019'da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü'nden mezun oldu. Çalışma hayatına henüz adım atmamış bir psikolojik danışman olarak okumayı, izlemeyi, dinlemeyi ve dinginliği, yenilik ve farklılığı sevmektedir. Yazı yazmaya ise yeni başlamıştır. MozartCultures yazar ekibinde araştırma yapıp yazı yazıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.