Gerçekliğin Dışına Bakış: Derealizasyon Bozukluğu

30.09.2020
Gerçekliğin Dışına Bakış: Derealizasyon Bozukluğu

Algının, bilincin, belleğin bozulması,

Gerçeklikten uzaklaşma,

Kopukluk hissi…

Hayata yabancı birinin gözünden, bir kamera merceğinden bakarmış hissiyatı yaşatan psikolojik bir bozukluk: Derealizasyon.

Derealizasyon Bozukluğu, Dissosiyatif (Çözülme) Bozukluklar kategorisinde bulunan ciddi bir bozukluktur. Dissosiyatif Bozukluklar kategorisi ayrıca olağandışı pek çok rahatsızlığa da ev sahipliği yapmaktadır: Kimlik Çözülmesi, Dissosiyatif Amnezi (Unutkanlık), Dissosiyatif Füg (Kaçış Çözülmesi), Depersonalizasyon ve Derealizasyon bunlardan bazılarıdır. (1)

Çözülme kavramı, insan algısının bilinçten uzaklaşmasını ifade etmektedir. Dissosiyasyon yani çözülme/ayrılma, pek çoklarımızın başına gelen, günlük hayatta yaşadığımız durumlardır. Ancak bunun çok sık, yoğun yaşanması ve yaşamın işlevselliğini bozma sınırına gelmesi bu durumu psikolojik bozukluk noktasına getirmektedir. (2) Bu şekilde tekrarlı bir biçimde meydana gelen çözülme yaşantısı bireyin tüm yaşamını derinden etkileyebilmektedir.

Çözülme bozukluklarından Derealizasyon yani “gerçek dışılaşma”, günlük hayatın işlevselliğini bozan, yaşayan kişiyi gerçeklikten alıkoyan, gerçekliği sorgulatan bir durum, bireyin çevresini bir başkasının gözünden hatta bir sinema perdesinden görüyor izlenimi yaratan ciddi bir bozukluktur. Bu durumu pek çok insan uykusuzluk, kafein tüketimi, günlük stres üretici faktörler gibi sebeplerle yaşayabilmektedir. Ancak devamlı yaşanması bu durumu patolojik bozukluk kategorisine yükseltmektedir. (3)

Bu bozukluğu yaşayan bireyler için üç boyutlu dünya adeta iki boyuta inmiş ve yaşananlar, konuşulanlar sanki normal değilmiş algısı oluşmuştur. Bu durumların kısa süreli yaşanması dahi bireyi oldukça sarsmaya yeter. Bu bozukluğa sahip bireyler ise devamlı bu algı problemiyle yaşamakta ve gerçeklikten keskin bir şekilde kopmaktadırlar. İçinde bulunulan ev, şehir, ülke her şey anlamsız ve kopuk gelir; çevresindeki varlıklar hayali, çarpıtılmış görülür. Çarpık olarak algılanan her şeyin teorik olarak ne anlama geldiği bilinse bile pratik olarak karşılığı kişiye boş gelir. Birey, karşısında konuşan kişinin arkadaşı olduğunu bilir konuşmasını bir şekilde devam da ettirir ancak yaşanılan o an, konuşulan kelimeler saçma ve gereksizdir.

gercekligin-disina-bakis-derealizasyon-bozuklugu

Gerçeklikten bu şekilde bir kopuş yaşamak ciddi ve düzeltilmesi gereken bir durumdur. Yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltan bu durum, insan ilişkilerinden de tat alamamaya sebebiyet vermektedir. Bu bozukluğu yaşayan kişinin zaman, mekân, kişiler algısı çarpıtılmış bir biçimdedir. Gördüğü görüntü, duyduğu sesler her şey mantıksız ve yaşadığımız dünyaya ait değil gibi algılanır.

Derealizasyon kişinin yaşadığı andan keyif alamamasına, kaygılanmasına ortam hazırlar. Ayrıca yaşanılan bu durumu bir başkasına anlatmak da karşı tarafın anlaması da bir o kadar zor olmaktadır. Çünkü bu bozukluk algıda bozulma nedenlidir ve algı, dış dünya uyaranlarının bireysel yorumlaması olmasından dolayı bunu yaşamayan bir kişinin anlayabilmesi oldukça zordur.

Dissosiyatif Bozukluklara yönelik yapılan beyin temelli araştırmalarda; beynin duygusal hafıza ve tepkilerinin merkezi amigdala performansı ile bilinçli düşünmeden sorumlu frontal korteksin etkisinin azalıp artmasının kişinin bu tip bozukluklar yaşamasıyla ilişkili olduğu görülmüştür. (5)

Çözülme tipi bozukluklar çoğunlukla çocukluk çağı travmaları ve yoğun anksiyeteyle ilişkilendirilir. Özellikle çocukluk çağında yaşanmış yoğun travmatik olayların, çözülme tipi bozukluklara sebebiyet verdiği düşünülmektedir. Çözülme yani dissosiyasyon yaşamak ise aslında bir çeşit bireyi çaresiz hissettiği andan uzaklaştıran bir savunma mekanizması özelliği de göstermektedir. Yoğun anksiyete, bu tip bozukluklarla önemli ölçüde alakalıdır. Yaşanılan spesifik veya yaygın kaygılar bireyi gerçekliğinden uzaklaştırmaktadır. Belki de böylece zihin kendini korumaya almaktadır. Sosyal çevrenin psikolojik sağlamlığı, kalıtımsal faktörler süregelen travmalar ve daha birçok sebep algının bu şekilde ciddi bir bozulma yaşamasına sebep olmaktadır. (5)

Çözülme tipi bozuklukların yukarıda saydığımız daha başka ortaya çıkış şekilleri de vardır. Kimlik çözülmesi bozukluğu, bireyin kimliğinin bölünmesi ve bu kimliklerin bireyin eylemlerini yönetmesi durumudur; bu sebeple de bellek ve algıda bozulmalar olmaktadır. Kültürel etmenler bu bozukluğu büyücülük, ele geçirilme ile de ilişkilendirmiştir. Bir diğer bozukluk Depersonalizasyon ise; Derealizasyonun bir kademe üstüdür ve kişinin sadece yaşanılan duruma, ortama değil kendisine yönelik de kopma yaşamasıdır. Bireyin düşünceleri, duyguları ve davranışlarının kendilik algısının tamamen dışında olması ile ifade edilmektedir. Dissosiyatif Amnezi ise yoğun kaygı veya travma yaşantılarından sonra bireyin normal bir unutkanlıkla açıklanamayacak bir biçimde kendi yaşantısının belli noktalarını hatırlayamaması durumudur. Anısal bellek ve otobiyografide eksiklikler olmaktadır. Bu bozukluk özellikle örseleyici (travmatik) durumların etkisiyle olabilmektedir. Füg yani kaçış dissosiyasyonu, amneziden daha ileriye giderek kişinin tüm yaşantısını unutup bir anda başka bir şehre gidip kendisine yeni bir hayat kurması olarak açıklanmaktadır. (1)

Aşağıdaki cümleler Dissosiyasyon Ölçeğinden alınmış bazı öncüller. Bu gibi ölçekler ve psikoterapi seansları ile bireyin yaşadığı durumlar açığa çıkarılmakta ve sağaltım (tedavi) sağlanmaya çalışılmaktadır.

 “Bazen rüyadaymışım gibi geliyor.

Kimi zaman, bir başkasını dinlerken birden fark ediyorum ki sanki anlatılanların hiçbirini (ya da bir bölümünü) duymamışım.

Kimi zaman insanların, eşyaların ve çevremdeki dünyanın gerçek olmadığı hissini duyuyorum.”

Çözülme Bozukluklarının tedavisinde çoğunlukla psikodinamik yaklaşımlar, hipnoz, telkin ve ilaç kullanılmaktadır. Bu tip bozukluklar ile ilgili halen yeteri düzeyde araştırma yapılmamakta, bu nedenle de elimizde çok fazla veri bulunmamaktadır. (2) Ayrıca Dissosiyatif bozukluklar pek çok başka bozukluğa da ev sahipliği yapabilmektedir. Obsesif Kompulsif Bozukluk, Panik Atak, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve daha birçok bozukluklarla da ilişkilendirilmektedir. (4)

Bu bozukluklar oldukça çarpıcı yaşantıların temelini oluşturmaktadır. Bu yüzdendir ki beyaz perdeye dahi pek çok kez aktarılmıştır.

 

Ayşenur Güzel

KAYNAKÇA

[1] Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Olcutleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Koroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2013.

[2] Butcher, J. N., Mineka, S., Hooley, J. M. (2013). Anormal Psikoloji. İstanbul: Kaknüs.

[3] Balcıoğlu, Y.H., Balcıoğlu, İ. (2018). Dissosiyatif Bozuklukların Tanımı ve Tanı Ölçütleri. Öztürk E. (Ed.) Ruhsal Travma ve Dissosiyasyon. (s.8-13). Ankara: Türkiye Klinikleri.

[4] Tekin, A., Tekin M. (2014). Anksiyete Bozukluklarında Dissosiyatif Belirtiler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar.6(4):330-339. doi: 10.5455/cap.20140210075959.

[5] Gül, H., Öner, Ö. (2017). Dissosiyatif Bozuklukların Nörobiyolojisi ve Beyin Görüntüleme Çalışmaları. Türkiye Klinikleri. 10(3):177-84

 

 

YAZAR BİLGİSİ
Ayşenur Güzel
Ayşenur Güzel 1997'de Bursa'da doğdu. 2015'te Nilüfer İMKB Fen Lisesi'nden, 2019'da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü'nden mezun oldu. Çalışma hayatına henüz adım atmamış bir psikolojik danışman olarak okumayı, izlemeyi, dinlemeyi ve dinginliği, yenilik ve farklılığı sevmektedir. Yazı yazmaya ise yeni başlamıştır. MozartCultures yazar ekibinde araştırma yapıp yazı yazıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.