Narsisistik Kişilik ve Yunan Mitolojisine Dayanan Etimolojisi

Narsisistik Kişilik ve Yunan Mitolojisine Dayanan Etimolojisi

Giriş

Narsisizm kelime kökenini neden Narkissos Mitinden almıştır? Bu sorunun cevabına ulaşmak için öncelikle Narkissos mitinin incelenmesi, daha sonra ise narsisistik kişiliğin kavramsallaştırmasına bakılması planlanmaktadır. Narsisistik kişilerin tutumlarının, öz güven ile karıştırılmaması gerekmektedir. Öz güvene sahip kişiler; kendilerinin olumlu ve olumsuz yanlarını görebilmekte, kendilerini eleştirebilmektedir. Narsisistik kişiler ise sağlıksız derecede yüksek gurur ve kendilerinin mükemmel olduğu yönünde inanışlar göstermektedir. Bu kişilerin kendilik algılayışları genelde diğer insanlardan üstün, özel bir konumda olduklarına ve özel muamele görmeleri gerektiğine dair düşüncelerden oluşmaktadır. Narsisistik kişiliği anlamak için ilk olarak etimolojisine bakmak gerekmektedir. Narsisizmin kelime kökenine bakıldığında, klasik Yunan mitolojisinde bir karakter olan Narkissos’un mitiyle karşılaşılmaktadır.

Narkissos Miti Nedir?

Narkissos mitinin en bilinen versiyonu, Latin şair Ovidius’un M. S. 8. yüzyılda yazdığı Methamorphoses adlı öyküsel şiir tarzı eserinde aktarıldığı şeklidir. Bu eserde Ovidius, Narkissos ve Ekho mitini birleştirerek şiirsel bir dille aktarır. Öyküde aktarılana göre; Narkissos (Narcissos), arındırıcı suların mavi saçlı güzel perisi (nympha) Liriope’yle ırmak ilahı Kephissos’un (Cephisus) oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Liriope, oğlunun geleceği hakkında kâhin Tresias’tan bir kehanet istemiş, kâhin ise eğer oğlanın kendi yansımasına -suretine- bakmazsa uzun bir yaşam süreceği kehanetinde bulunmuştur. Liriope, kâhinin sözüne aldırış etmemiştir. Oğlan 16. yaşına geldiğinde, suretinde hem çocuksu güzelliği hem de delikanlılığın getirdiği yakışıklılığı barındırmaya başlamıştır. Görenler hayran kalmış, nice delikanlılar ve genç kızlar Narkissos’a gönül vermiştir. Narkissos ise kimseye yüz vermemiş, yanına yaklaştırmamıştır. Narkissos’un geyik avına çıktığı bir gün, güzeller güzeli su perisi (nympha) Ekho (Echo) onu görmüştür. Narkissos’u gören Ekho aşka düşmüş; yüreği, ona duyduğu sevgi ile alevlenmiştir. Ama Ekho, tanrıça Hera’nın laneti yüzünden söze başlayamamıştır. (Bu lanet sebebiyle Ekho, ancak bir başka sesin son kelimesinin yankısını yansıtabilirmiş.) Narkissos, izlendiğini fark ettiğinde izleyenin ortaya çıkması için birkaç sefer bağırmıştır. Öyküde bu kısım şu şekilde tasvir edilmiştir:

Yolaçıyordu yine doğa Narcissos’un sözlerinin bitiminde, yanıt vermesine. Bağırmış arkadaşlarından ayrılan çocuk: Kim var yakında? Kim var diye yansıttı sesi Echo. Susmuş şaşırmış, bakınmış çevresine Narcissos, “Gel” diye bağırmış, yankılanmış bu ses de. Bakınmış geriye çocuk, görmemiş gelen giden Kimseyi. “Ne kaçarsın benden” bağırmış o da yankılanmış. Kandı sesin yankısına böyle Narcissos “Birleşelim” dedi, “birleşelim”i yankıttı Echo. Bütün sözlerden tatlı gelirdi ona bu yankı, bu sözlerde saklıydı dileği. Geçti kendi sözleriyle kendinden. Ormandan çıkmak, kollarını sevgilinin boynuna Dolamak istedi, özlemle. Kaçarken kaçardı o da: Çek beni kucaklamak isteyen kollarını diyordu. Ölür de veririm sana kendimi; “veririm sana kendimi” yankılandı söylenenlerden ancak. Çekilmiş ormana nice sövülmüşlükle. Gizler yüzünü utancını yapraklar, yalnız yaşar ormanda oyukta, gönlünde sevgi ve acı çatışır (Ovidius, M. S. 8. yüzyıl/ 1994, s.81).

Aktarıldığı üzere Ekho, Narkissos’a aşık olmuş fakat aşkına karşılık bulamamıştır. Hatta Narkissos, “Ancak ölürsem bana sahip olabilirsin.” diyerek nehir perisinin duygularını paramparça etmiştir. Ekho, günden güne sönmüş ve düştüğü kara sevdayla yok oluşa sürüklenmiştir. Ondan geriye kalan kemiklerin kayalığa, sesin ise o dağlarda bir yankıya dönüştüğü rivayet edilmiştir. Ekho’dan geriye sadece yankılanan sesi kalmıştır. Narkissos’a olan bütün öfkesiyle bir lanet okumuştur. Birini sevmesini ama asla kavuşamamasını yakarmıştır. Talih ve intikam tanrıçası Nemesis (Rhamnousia), bu yakarışa kulak vermiş ve Narkissos’u lanetlemiştir. Nemesis; Narkissos’un, av dönüşü kimsenin bulamayacağı ve ayak basmadığı bir nehre yolunu düşürmüştür. Narkissos burada duraksayıp suyun pırıl pırıl görüntüsüne kanmış ve suya bakmıştır. Suya baktığı an gördüğü surete tutulmuş, kâhinin kehaneti doğru çıkmıştır. Kimseyi beğenmeyen ve herkesi reddeden Narkissos, kendi görüntüsüne aşık olmuştur. Kızıl saçlarına, pürüzsüz yüzüne, gördüğü yansımanın her bir karışına hayran kalmıştır. Yansımaya sarılmak istemiş, yansımada gördüğü saçlarına dokunmak istemiş ama başaramamıştır. Sudaki yansımasını defalarca öpmüş, bakıp bakıp iç geçirmiştir. Uzandığı otların üzerinde ne açlık ne susuzluk ne de yorgunluk hissetmiş, sudaki yansımasını seyre durmuştur. Günden güne erimiş ve ölümün pençesine düşmüştür. Ondan geriye kalan ise dönüştüğü nergis çiçeği olmuştur. Öykünün devamındaki bir rivayete göre, Narkissos’un ölüler âlemini canlılar âleminden ayıran Styx Irmağında kendi yansımasını izlemeye devam ettiği söylenir.

Şekil 2

Narkissos mitinin başka bir aktarımında ise yine benzer unsurlar görülmekle beraber, olay örgüsü ve karakter değişimi gözlenmektedir. Bu aktarım ise kısaca şu şekildedir: Kephissos ve Liriope’nin oğlu Narkissos, Boitoia’daki Thespiai kasabasında dünyaya gelmiştir. Gençliğine adım atmaya başladığında Narkissos, göz alıcı ve hayranlık uyandırıcı bir görünüşe sahip olmuştur. Bu görünüşe tutulan ve ona aşık olan hayranı Ameinias, Narkissos’tan umduğu tepkiyi bulamamış ve acımasızca reddedilmiştir. Narkissos, Ameinias’a kendisini öldürmesi için bir kılıç göndermiştir. Ameinias, Narkissos’un bu talebini yerine getirmiş fakat getirirken Nemesis’e intikam için yakarmıştır. Nemesis bu yakarışı duymuş ve Narkissos’u lanetlemiştir. Narkissos’un laneti ise Ekho’yla olan öyküsündekine benzer şekilde, kendi yansımasına aşık olmasıyla sonuçlanmıştır. Bu öykünün sonuna dair iki söylenti vardır. Birinde Narkissos, kendine aşık olduğu için ve bu aşkın ulaşılmaz olduğunu bildiği için dayanamayıp intihar etmiştir. Diğerinde ise Narkissos’a, Ekho’yla öyküsündeki sonla aynı son biçilmiştir.

Her iki Narkissos mitine bakıldığında da muhteşem görünüme sahip, kibirli birinin tasvir edildiği görülmektedir. Narkissos, hayranlarının taleplerini hep reddeden ve onlara acımasızca cevap veren biri olarak aktarılmaktadır. Kimseyi beğenmeyen, kibirli Narkissos’un sonu ise manidar bir şekilde, asla ulaşamayacağı ve dokunamayacağı kendi yansımasına aşık olmakla sonuçlanmaktadır. Narsisizm’in kelime kökeninin, Narkissos mitinden gelmesi de bu unsurlardan ve öykülerden temel almaktadır.

Şekil 3

Narsisistik Kişilik Nedir?  Narkissos Mitiyle Nasıl İlişkilendirilmiştir? 

Narkissos mitinin psikoloji literatürüne ilk yansıması, Havelock Ellis’ın (1898) kullanımı ile olmuştur. Ellis bu miti, genç bir adamın mastürbasyon yapması veya otoerotik (kendi bedeninden cinsel haz alma) alışkanlıklar göstermesine karşılık kullanmıştır. Freud’un (1905-1953) çalışmalarında ise “narsisistik”, bir psikoloji terimi olarak yer almaya başlamıştır. Narsisizmi; psikoseksüel gelişim aşamalarında, çocuğun kendi cinsel organına ilgisinin arttığı, otoerotik davranışlarda bulunduğu aşamadan, olgunlaşarak sevgi nesnesine dönmesiyle sonuçlanan normal bir gelişim aşamasına geçişi ifade etmek için kullanmıştır. Adler (1929-1991) ise narsisistik kişiliğin, psikolojisinin temeline oturtturduğu aşağılık duygusunu yenme güdüsünün aşırıya kaçması veya başka bir ifadeyle kendini diğerlerinden eksik gören bireyin çok fazla çaba harcaması sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunu ileri sürmüştür. Million; narsisizmin sosyal öğrenme kuramında (1985) çocuğun, ebeveynleri tarafından kendilik algısı ve yetkinlik hissi çok fazla şişirildiğinde; bu şişkin kendilik imgesinin, dış dünyanın doğrulayabileceğinden daha büyük bir hâl aldığını anlatmıştır. Bu sebeple Million, gerçek dünya ile narsisistik çocuğun kendilik imgesi çatıştığında ve hayal kırıklığı oluştuğunda, öfke patlamalarının meydana geldiğini düşünmüştür.  Narsisistik tema, psikoloji literatüründe ilk olarak mastürbasyon yapan ve otoerotik bir kişiyi tanımlamak için kullanılmış ve süreç içerisinde gelişim göstererek kişinin şişirilmiş kendilik imgesine dair yapılan atfı konu almaya başlamıştır.  

Şekil 4

Günümüzde ise narsisistik bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarına dair birçok açıklama bulunmaktadır. Narsisistik kişiler; kendini diğer insanlardan üstün görme, bir diğerini kendine layık görmeme, hayran olunma ihtiyacı, empati yoksunluğu ve eleştirilere karşı agresiflik gibi duygu ve davranışlar sergileyebilir. Narsisistik kişiliğe sahip bireylerin, çevresindeki insanlara göre özel olduklarına ve bu yüzden ayrıcalıklı olarak muamele görmeleri gerektiğine dair inançları bulunabilir.

Narsisistik bireyler sosyal konumlarından gurur duyarlar, yine de sosyal münasebet kuralları ve beklentilerinde şaşırtıcı bir eksiklik gösterirler. Kendiliğe odaklı ve diğerlerinin duygularına özensiz narsisist, dostça bir değişimle rahatsız edici derecede kendisiyle meşgul olmayı göstermeye sapabilir. Aldatıcı biçimde sıcak davranışı, kibirli öfke patlamaları, kalpsiz sözler veya hassas olmayan eylemlerle bozulabilir. Diğerlerinin katkılarının farkına varma veya daha karmaşık ve derin biçimde anlamlı duygulara saygı duyma gibi basit konularda bile diğerinin ihtiyaçlarına ve duygularına dikkat etmede eksiktir. Onlar diğerlerine başarıyı fazla görebilir ve kıskanç biçimde yargılar veya rakiplere güvenini sarsarak zarar verir. Narsisist ayrıca diğer insanlara yönelik suç ve hata yüklemede, yüzleştirmeyi dolambaçlı yollarla çevirmede ustadır ( Beck ve ark., 2008, ss:363-364).

Narkissos karakterinde görülen kibir, kalp kırıcı sözler söyleme ve bir diğerinin duygularına aldırış etmeme ve -her ne kadar bir lanet sonucu gerçekleşmiş olsa da- kendine hayranlığa narsisistik kişilerde de rastlanılabilir. Ayrıca, Narkissos’un Ameinias’a kendini öldürmesi için bir kılıç göndermesi, yani onu cezalandırmak istemesi de karşı tarafa bir suç yükleme davranışı olarak yorumlanabilir. Narkissos’un her iki öyküde de talepleri kırıcı bir şekilde reddetmesi, egosuna karşı hakaret olarak gördüğü bir duruma öfkeyle tepki vermesi şeklinde anlamlandırılabilir. Bu durumlar göz önüne alındığında, narsisizmin kelime kökenini Narkissos mitinden alması, içerik açısından görülen benzerlik dolayısıyla anlaşılabilmektedir.

Yazar: Ozan Yazıcı
Editör: Emine Türal

“Yunan Mitolojisi Serisi” ile ilgili diğer yazılar:

Ayrıca bakabileceğiniz ilgili yazılar:

Kaynakça

  • Beck, A. T. & Freeman, A. & Davis, D. D. (2008). Kişilik Bozukluklarının Bilişsel Terapisi. Yalçın, Ö. & Akçay, E. (Çev.), Özakkaş, T. (Ed.). İstanbul: Litera.
  • Cartwright, M. (2017). Narcissus. Erişim Adresi: https://www.ancient.eu/Narcissus/. Erişim Tarihi: 10.12.2020.
  • Erişim Adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Narcissus_(mythology). Erişim Tarihi: 10.12.2020.
  • McMartin, J. (2020). Kişilik Bozuklukları. (Kurt, G. D. & Şabanoğlu, H. Çev.), Kurt, G. D. & Zorbaz, D. S. (Ed.), Kişilik Psikolojisi: Öğrenci Merkezli Bir Yaklaşım içinde (s. 227-261). Ankara: Nobel.
  • Ovidius, (1994). Dönüşümler. Eyüpoğlu, İ. Z. (Çev.). İstanbul: Payel.
  • Uçar, M. (2019). Narkissos Mitinin Görsel Sanatlara Yansıması. Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi. 12(23): 271-288. Erişim Adresi: https://dergipark.org.tr/tr/pub/sduarte/issue/46834/520973.

 

Görsel Kaynakça

                       

           

YAZAR BİLGİSİ
Ozan Yazıcı
Ozan Yazıcı, 1997 yılında Samsun'da doğdu. İki senedir Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde Psikoloji ve Sosyoloji programlarında eğitim görmektedir. Yazarımız seyahat etmekten, yeni şeyler keşfetmekten, okumaktan ve araştırmaktan, resim çizmekten ve sanatla ilgilenmekten, arkadaşlarıyla zaman geçirmekten keyif almaktadır. Sosyoloji ve Psikoloji alanında birikimini ve yazılarını aktarmak amacıyla Eylül 2020 tarihinde MozartCultures ekibinin bir parçası olmuştur.
YORUMLAR

  1. Mustafa Altınkaya dedi ki:

    Nergis çiçeğinin isminin Narkissos mitinden geldiğini öğrenince Didem Mamak’ın şiirinde geçen “Ah benim nergis kokulu cehaletim…” dizesi aklıma geldi. Gerçekten de cehalette kendini beğenmişlik kokusu seziliyor. Şiirin devamı da hikayeye atıf yapıyor sanırım “Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda / Anlatmak isterdin kendini durmadan / Bir bardağa bile olsa.”